HENRI MATISSE (1869-1954) - KEDİ İLE KIRMIZI BALIK
Ülke gündeminin sürekli artan ve yoran yoğunluğundan bir parça uzaklaşmak için bu hafta renkli bir resim seçtim. Renkli ve üstelik kedili... Hem ressamı Henri Matisse şöyle diyor: "Ben kaygılı, perişan, aşırı çalışmaktan bitap düşmüş insanların resimlerime bakarak huzura kavuşmasını istiyorum". Madem öyle, şimdi bugünden uzaklaşıyoruz ve 1905 yılına, Paris Sonbahar Salonuna gidiyoruz. Sergiyi gezerken parlak renklerle boyanmış yepyeni tablolarla karşılaşıyoruz. Sanat eleştirmeni Vauxcelles'in "Bunlar vahşi hayvanları(Fov) andıran resimler" söylemine ve böylece Fovizm'in doğuşuna tanık oluyoruz.
Renge önem veren, rengi nesneden ayrı düşünen, canlı ve parlak renk alanları düzenleyerek çalışan, ifadeyi ve hacmi renklerle oluşturan, boyayı tüpten çıktığı gibi kullanan, yalın kompozisyonlara yönelen fovistlerin en önemli temsilcilerinden biri Henri Matisse. Kuzey Fransa'da Le Cateau-Cambresis'te dünyaya geliyor. Babası tohum üreticisi ve tahıl tüccarı. Maddi anlamda bir sıkıntıları yok. Matisse önce hukuk okuyor ve bu alanda kısa bir süre çalışıyor ancak bir noktada sanata yöneliyor, Paris Güzel Sanatlar Akademisi'ne giriyor. Bu serinin daha önceki yazılarında babası tarafından desteklenen ressamlar tanımıştık. Henri Matisse için aynı durum söz konusu değil çünkü onun babası resim eğitimi almasına karşı çıkıyor. Yine de yolundan dönmüyor Matisse ve ömrünün sonuna kadar, tekerlekli sandalyede yaşamaya başladığı yıllarda dahi sanat adına üretmekten vazgeçmiyor. Varlıklı bir ailenin kızı Amelie ile hayatını birleştiren sanatçı, tarih boyunca birçok ressamın kaderi olmuş yoksulluğu yaşamıyor. John Berger'e göre o, kaygı ve geçmişe özlemin yaygın olduğu ideolojik bir iklimde samimiyet ve mükemmellikle zevküsefayı taçlandırıyor; eserleri hayatta en güzel şeyin anı özgürce yaşamak olduğunun teminatı. Belki de o yüzden yeterince ciddi olmadığı sanılıyor.* Oysaki Matisse resmederken oldukça ciddi. Eserlerini renkli yüzeylerle adım adım inşa ettiğini, hayalindeki denge, saflık ve dinginliğe ulaşmak için titizlikle çalıştığını belirtiyor.
Yukarıdaki resim 1914 tarihli. Yaramaz bir kedi, açık pencerenin önünde yer alan masanın üzerine çıkmış, kavanozdaki balıkları yakalamaya çalışıyor. Masanın üzerinde birkaç meyve görülüyor. Sınırlanmış mekân duygusu pek çok Matisse resminde olduğu gibi burada da belirgin. Ancak her birinde pencereler aracılığıyla bu sınırlama bir parça aşılıyor. Pencerenin gerisinde alışık olmadığımız renklerde bir doğa tasviri mevcut. Kedinin olağan dışı sarısı, dış mekanda görülen pembe tepeler rengin nesneden ayrı düşünüldüğünün kanıtı. Zıt renklerin kullanımıyla denge oluşturulmuş. Yine Berger'in sözlerine kulak verirsek -tam da bu tabloda hissedildiği gibi- Matisse zilleri birbirine çarparcasına renkleri çarpıştırıyor ve yarattığı etki adeta bir ninni gibi. Tüm bunların yanı sıra duvarda, masada, çimenlerin ve ağaçların üzerinde bezemeci anlayış dikkat çekmekte ki bu durum Matisse'in sanatını belirleyen en önemli özelliklerden. Kumaş desenlerini andıran süslemelerin neredeyse tek bir boşluk bırakmamacasına kompozisyonu kapladığı farklı eserlerini görmek mümkün. Oluşturduğu desenler onun Afrika, Asya ve Okyanusya kültürlerine ilgisinin senteziyle ortaya çıkmış. Farklı ülkeleri gezen sanatçı, aynı zamanda koleksiyoncu olduğu için az önce bahsettiğim bölgelerden birçok objeyi koleksiyonuna katmış. Bunlar bugün Fransa Nice'teki Matisse Müzesi'nde sergileniyor. Nice kenti Matisse için çok önemli. 1917 yılında bu kente geliyor ve özellikle güneşli havasına aşık oluyor. Bu duyguyu daha sonra "Her sabah bu ışığı tekrar göreceğimi fark ettiğimde sevincimi tarif edemedim" sözleriyle anlatıyor. 1921'de Nice'e yerleşiyor ve o tarihten sonra tüm resimlerini ve hâttâ heykellerini burada yapıyor. Zamanla Fovizm'den uzaklaşan ressamın ileri tarihli eserleri yine renklere dayalı canlı özelliğini koruyor ancak dinamizmden bir parça uzaklaştığını söylemek mümkün. Bir pencere aracılığıyla gördüğümüz sakin Nice manzaraları resimlemeye başlıyor. Bu şehirdeki Matisse Müzesi, evinin yakınında satın aldığı bir başka binanın düzenlenmesiyle hayata geçmiş. Sanatçının diğer eserleri Nice dışında çoğunlukla Rusya'da Pushkin ve Hermitage müzelerinde yer alıyor. Zira Rus koleksiyoncu Sergei Shchukin ve Matisse'in dostluğu birçok eserin Rusya'da olmasının sebebi. Rusya ve Ruslar demişken... Amelie ile Henri'nin uzun süreli evliliği genç bir Rus kadın nedeniyle son buluyor. Evlilik bitene değin Matisse'in pek çok Amelie portresi yaptığına tanık oluyoruz. Madem özel hayata girdik, bu tabloya da dayanarak sanatçının tam bir kedi dostu olduğunu belirtmek isterim. Kucağını, odasını, yatağının üzerini kedilerin işgâl ettiğinin görüldüğü fotoğraflarda, sanatçının bu küçük dostlara olan sevgisi yüzünden okunuyor. Kaygılı insanlara resimleriyle huzur vermek istediğini söyleyen Matisse... Senin gibi sanatçılara, rengârenk görüntülere, kedilerin mutlu eden varlığına bugünlerde nasıl ihtiyacımız var, bilemezsin...
* John Berger - Portreler / Metis Yayınları
Çok iyi düşünmüşsün böyle bir tablo seçmekle. Gece yarısını geçti ama içim açıldı o renkleri, balıklarla oynayan kediyi görünce:) Bugünden uzaklaşalım bence de. Hatta mümkün olsa da Orta Çağ'a falan ışınlansak bir süreliğine.
YanıtlaSilMatisse'e verdiğin mesaja kalbimi bıraktım. Teşekkürler, sevgiler Sezer:)
Anlıyorum. Bende de öyle bir ruh hali.
SilTeşekkür ediyorum Zeugma:) Sevgiler...
Renkler ne kadar güzel kullanılmış gerçekten de...
YanıtlaSilHiç duymadığım bir ressam ve resimlerine de denk gelmemişim sanırım. Şimdi google amcadan diğer resimlerine de baktım da renkler genelde enerjik. Sevdim ben bu ressamı ♥
Ben de severim:)
SilKocaman sevgiler sana Şebnem...
Ay kesinlikle! Edward Hopper gitsin, Matisse gelsin! :)
YanıtlaSilBu arada kızım yanımdaydı okurken, tabloyu çok sevdi ve "neden çocuk gibi çizmiş?" diye sordu :) Ben de ona "çocuk gibi çizebilmek her yetişkinin yapabildiği bir şey değil, yetenekli olduğu için yetişkin olsa bile çocuk gibi görebiliyor ve çizebiliyor" dedim ama bilmem doğru mu ettim..
Yerimmm:) Küçük çocukları özledim:) Tabii ki doğru etmişsin sevgili Ceren. Aynı zamanda mesleki deneyimin doğrultusunda bir cevap vermişsin, fikrimi sorduğun için teşekkür ediyorum. Bence bir de çocukların saf duygularla resmettiği ve bunun da birçok sanatçıyı etkilediği durumu var. Katılır mısın?
SilHopper aklımdaydı:) Ama resimlerinin niye o denli etkilediği üzerinden düşünüyordum.
Kaygılı insanlara resimleriyle huzur vermek istediğini söyleyen Matisse'in diğer tablolarına da gidip doya doya bakayım ben.
YanıtlaSilÇok ihtiyacım var çünkü.
Teşekkürler Sezer'cim. Sevgiler.
Sanat kurtarır diyoruz ama nereye kadar bakalım. Sevgiler Tülin Hanım, teşekkürler...
SilZaten sen de demissin kumaş desenini andırır diye gözümde direkt şal belirdi mesela bu desenden hemen alirim
YanıtlaSilDaha belirgin eserleri de var. Onlar da tanıdık gelecektir:)
SilTeşekkürler Sevda...
Sevgili Sezer,
YanıtlaSilYine çok keyifle okuduğum bir yazı ve sevdiğim bir ressamın güzel resmi, çok teşekkür ederim.
Matisse'in kedili resimlerinin sebebini de anlamış oldum. :)
Matisse de havan dostuymuş:) İlginiz için ben çok teşekkür ediyorum. Kocaman sevgiler...
SilMatisse'nin resimleri bana ilkokulda iş sanatları yahut teknoloji tasarım deersinde parlak renkklerle boyayıp vernikledigimiz tabakları anımsatıyor. Hatta öyle ki resme bakınca parlaklığındanolsa gerek burnum vernik kokusunu bile alıyor. Bu arada berger'in kitaplarını almış ama okuyamamıştım. Bu seride bu alıntılarla okumak çok hosuma gitti
YanıtlaSilAnılar, görüntüler ve kokular... Her karşılaşma yeni bağlantılara sebep oluyor değil mi. Bunu seviyorum. Daima güzel karşılaşmalarımız, huzurlu anılarımız olsun:)
SilJohn Berger'e bayılırım. Alıntılardan da belli oluyor:)
Teşekkürler Şeyma, sevgiler...
Bu yazılarına son yazdığım yorumdan beri kafamda kuruyorum, kitap işine taktım ben ve bu arada bir kaç şey geldi aklıma:) Şu kitaba koyulacak resimler mesela: Yazılarda kullandıklarını önce poster boyutunda büyüttürüp -gelişmiş bir fotokopicide mesela- bastırıp, sonra onları yarattığın bir mizansenle önüne bir obje koyarak, ya da manzarayı fon yaparak çekip kitapta kullanırsan; okuduklarımdan anladığım kadarıyla bir telif söz konusu olmuyor.:) Elbette bir hukukçu ile konuşmak daha yararlı olur. Çünkü iyi bir okur olduğunu düşününen ben, bu yazıları bir kitapta okumayı hayal ediyorum. Yayınevi konusuna gelince diyelim ki hiç bir yayınevi kabul etmedi, çok yüksek olmayan paralarla kitap basan ve bunu iş edinmiş yerler var, kitabı çıkmış bazı blogger'lardan bildiğim kadarıyla. Ama ben sıkı bir dosya haline getirilmiş bu yazıların, bir yayınevi bulaacağına inancımı sürdürüyorum:)
YanıtlaSilİnan bu konuya kafa yormadığım için mahcubum şu an. Sözlerin bana bir parça tembel, çokça ön yargılı olduğumu hissettirdi. İlgine ve beğenine tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Yorumlar itici güç oluyor deyip hiçbir atılımda bulunmamak doğru değil galiba. En azından denemek lâzım. O zaman yazıları 10'a tamamlayınca bir dosya oluşturayım ben:) Tekrar tekrar teşekkür ederim.
SilAh bu yaramaz kediler:)) Bu verdiği huzura hepimizin çok ihtiyacı var Sezer`cim, haklısın.
YanıtlaSilYanlış bilmiyorsam sizde yine kedi var, bizde o da yok:) Öpücükler Semi...
Silmatisse sevilmez mi, picasso ile rakipmişler ama picasso çok saygı duyarmış ona, renklere masumiyete, çocuksuluğa çok ihtiyacımız var :)
YanıtlaSilHem rakipler hem birbirlerine hayranlar:)
Sil