2012'yi yazısız bitirmek istemedim. Madem öyle, en son seyrettiğim 2 filmden bahsedeyim yeri gelmişken.
İlk filmimiz "Hobbit: Beklenmedik Yolculuk".
Nereden başlasam? Nasıl anlatsam? En iyisi direkt konuya gireyim. Sevmedim! Kendisi hatıralarımda "sinemada uyuduğum ilk ve (umarım tek) film" olarak yer alacak. Evet! Resmen uyudum. Hayatımda ilk defa bir sinema salonunda film seyrederken uyudum:) Tamam akşamdan uykusuzdum ve ilk seansa girmiştik ama yine de kendimden böyle bir hareketi beklemezdim. Öyle horul horul uyumuş değilim tabii:) İlk yarıda öyle sıkıldım, öyle sıkıldım ki 2-3 dakika kadar dalmışım. Yüzüklerin Efendisi hayranları lütfen kızmasınlar bana ama çok sıkıcı bir filmdi. Yüzüklerin Efendisi serisini severek izlemiş biri olarak söylüyorum bunları. Kusura bakmayın ama bende hayranların etinden sütünden faydalanma amacıyla, yani tamamen ticari kaygılarla çekilmiş bir film izlenimi uyandırdı. Uzata uzata ikiye de bölmüşler bir güzel.
İlk yarı tam bir çocuk filmi tadında geçiyor. Salonda benim gibi "bu ne ya? çocuk filmi gibi" diyenler oldu. Diyaloglar vasattı. Esprili bir dil kullanılmasını beklerdim. İkinci yarı daha hareketliydi. 3 boyutlu filmleri çok severim ama bu filmde inanılmaz başım ağrıdı. Ve yine çıkışta aynen benim gibi düşünen "gözlüklerde mi problem vardı acaba? başım ağrıdı" diyen bir kız duydum, erkek arkadaşı da "çok hareketliydi ya ondan herhalde" dedi:) Niye bilmem ama gözlerim çok rahatsız oldu. Bu arada fark ettim ki "benim gibi düşünen" deyip kendimi haklı çıkarmaya çalışıyorum. Bunun sebebi sosyal medyada film hakkında "şahaneydi" şeklinde yorumda bulunan bir çok seyirciye rastlamış olmamdır ve bu durum "acaba tuhaflık bende mi?" şeklinde kendimi sorgulamama yol açmıştır:) Bilemiyorum artık.
Filmin içine giremememin bir nedeni de Türkçe dublajlı seyretmek oldu aslında. Biz tamamen yanlışlıkla Türkçe dublajlı olanına girdik. Hiç sevmem. Orjinali iyidir her zaman. Gandalf'ı da Dumledore'u seslendiren sanatçı seslendirmiş mi? Zaten tipleri de benziyor. Adamcağız her konuştuğunda Harry Potter geldi aklıma. Maalesef.
Beğendiğim sahneler vardı elbet ve Orta Dünya'yı özleyen Yüzüklerin Efendisi hayranları için keyifli bir film olmuş muhakkak. Fakat genelinde çok sıkıldım ve uyuklayarak kişisel tarihime saçma bir anı ekledim. Filmin sonunda (küt diye kesilmesinden ve p..ç gibi kaldıktan hemen sonra) şöyle düşünmeden edemedim: "bu sevgi pıtırcığı filmi bayıla bayıla seyreden, akabinde bayıla bayıla filmden bahseden yetişkinler bu kadar çoksa gerçek hayatta neden bu kadar kötülük var?" Fırsatını bulduğumda kitabını okuyacağım ben. Daha önce okumadım ama şimdi okumak istiyorum. Filminden daha çok sevecekmişim gibi geliyor bana.
Efendim 2.filmimiz Life Of Pi...
Pi'nin Yaşamı... Çoğunluk için bu da sevgi pıtırcığı bir film sayılabilir ama olumlu sonuca hayatın gerçeklerinin farklı ve acımasız olduğunu göstererek ulaşılmış. Tabi sonucun olumlu olduğunu düşünenler için... İpucu vermek istemediğim için fazla bahsetmek istemiyorum fakat filmin konusu ve anlatmak istediği hakkında konuşmak isterdim. Bence herkes farklı duygularla ayrıldı sinema salonundan. Konu açısından hem haç çıkaran, hem namaz kılan, hem Budizm'e inanan (aslında her dini benimsemiş) Pi Patel'in, başından geçen olaylara rağmen inancını kaybetmemek için kendince yöntem bulması, bu filmi dini yönü ağırlıklı gibi gösterebilir belki. Ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Tam tersi açıdan da bakılabilir. Film bitince "Ama! Ama!" diyordum içimden. Çok beğendim.
Yan Martel'in aynı adlı romanından uyarlanmış bu film. Best Seller kitaplara olan ön yargımdan dolayı "Man Booker" ödülünü almış bu romanı okumamıştım. Meğer okuyanı ve beğeneni çokmuş. Ama az önce bahsettiğim Hobbit'in aksine, bunun da kitaptan çok filmini severmişim gibi geliyor. Yönetmen Ang Lee nefis bir iş çıkarmış. Tüm eleştirmenler görsellik konusunda tam not vermişler. Bu film de 3 boyutlu. Avatar'dan sonra seyrettiğim en iyi 3 boyutlu film. Deniz altı görünümleri, kaplanın hareketleri, fırtına sahnesi vs.vs.vs. hepsi çok güzeldi. Hayran hayran bakakaldık. Güldük, ağladık, korktuk, düşündük. İyiydi yani. Tavsiye ederim.
2012'yi iki film eleştirisiyle bitirdik. Umarım 2013'te daha fazla film seyrederiz, daha çok kitap okuruz, güzel müzikler dinleriz, güzel güzel yolculuklar yaparız, sevdiklerimizle keyifli zamanlar geçiririz, hep iyi haberler duyarız, hoş sürprizler yaşarız, güzel insanlarla karşılaşırız. Umarım 2013'te sağlık fışkırır yanaklarımızdan:)
HERKESİN YENİ YILI KUTLU OLSUN!