Bugün orta sehpanın üzerindeki kitapların tozunu alırken her birinin nasıl da beni yansıttığını fark ettim. Halbuki onları o bilinçle yerleştirmemiştim oraya. Misafirlerimin de ilgisini çekecek renkli basımlar göz önünde olabilir diye düşünmüştüm.
Bekleme odası mantığı diyebilirsiniz ama işin aslı tam öyle değilmiş işte. Her birini tek tek elime alıp düşündüm. Kütüphanem çok farklı türde kitaplardan oluşuyor ancak sehpanın üzerindekiler resmen "Sezer" hakkında ipuçları veren grupmuş. Şöyle ki... En alttan üste doğru giderek anlatmak isterim:
P Dünya Sanatı Dergisi - Çocuk ve Sanat
Derginin pek çok sayısı var elimde ancak göz önünde dursun diye bunu seçmişim. Çünkü çocukları çok ama çok severim. Eskiden 4-5 tane çocuğum olacağını düşünürdüm. Nasıl oldu da tek çocukla kaldım hiç bilmiyorum.
İşte Benim Zeki Müren
2014 yılında Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi'nde yapılan aynı isimli serginin anı kitabı. Sergi de şahaneydi, kitap da şahane. Zeki Müren'i çok seviyorum. Sesine, özgünlüğüne, bir dönemin ruhuna kattığı renge hayranım. Hakkımda ipucu diyorum ya hani... Buradaki ipucu, Zeki Müren'le baba tarafımdan aynı şehirli oluşumuz. Hemşehrilik yapmayı sevmem ama Zeki Müren olunca iş değişiyor. Onun hayatını anlatan kitabı almışım, gözümün önüne koymuşum.
Socrates - Düşünen Spor Dergisi
Son yıllarda çıkan dergiler arasında en sevdiğim açık ara Socrates. Elimde her sayısı var ama kapağında Muhammed Ali olanını seçmişim. Socrates'i seviyor olmam çocukluğumdan, gençliğimden isimlere ya da spor olaylarına fazlaca yer veriyor oluşu. Benim gibi TRT çocuğu olanların çok iyi bildiği konulara ait şahane dosyalar açıyorlar. Spor yapmadım, bu konuda yeteneksizim fakat spor izleyiciliği konusunda hiç de fena değilim. Bu benim yaşımdakiler için doğal bir durum. Biz şifresiz kanaldan maçlar izledik, buz pateni şampiyonalarında gözümüz ekrandayken bir yandan da kendimizi pistte hayâl ederek yarışmacıları taklit ederdik. Küçücük evlerimiz kocaman pistlere dönüşürdü. Socrates bazı konu başlıklarıyla ve tarzıyla bana bu anlamda çocukluğumu hatırlatan bir dergi.
Güzelliğin Tarihi
Malûm, sanat tarihi mezunuyum. Hâl böyleyken Umberto Eco'nun Güzelliğin Tarihi'ni göz önünde bulundurmamak, ara sıra sayfalarını karıştırmamak mümkün mü? Estetik açıdan, içerik bakımından iyi kitap, iyi!
Caravaggio
En çok, en çok, en çok sevdiğim ressam.
Tam yeri gelmişken, Caravaggio hakkında detaylı bilgi edinmek isteyenler için, sevgili arkadaşım Aslı Bora'nın
5 Mart tarihindeki online sunumunu tavsiye ederim. (Ara ara değişen farklı konulardaki eğitimleriyle birlikte).
Mizah dergileriyle, çizgi romanlarla büyüyen bir kuşağın çocuğu olarak, yeni nesil kitaplar da bulunmasın mı evimizde? Okumayalım mı? İçlerinden bunları seçip koymuşum sehpama.
Estonya Hakkında 12 Soru
Benim tatlı Estonya'm:) Konsolosluktaki rehber kitaplardan biriydi bu. Yeni tanıştığımız arkadaşlar bilmez belki, oğlum üniversiteyi Estonya-Tallinn'de okudu. Yeni bitirdi. Pandemi nedeniyle son sene gidip gelemedik fakat öncesindeki 3 sene boyunca Tallinn'e çok sık gidip geldik. Canım oğlumu emanet ettiğim şehirdi Tallinn ve bu yüzden son birkaç yıl bizim ikinci evimiz gibi oldu. Orhun yaşamına orada devam etmeyecek ve biz ailecek Estonya'yı hiç unutmayacağız, hep sevgiyle anacağız. Uzun zamandır beraber olduğumuz arkadaşlarım Tallinn yazılarımı hatırlayacaktır. Epeyi bir anlatmıştım. Daha önce rastlamayıp ilgilenen arkadaşlarım için sağ tarafta etiketler kısmında "Tallinn" başlıklı yazılarımın, anılarımın yer aldığını belirtmek isterim.
Neşeli Günler
İşte yine küçük Sezer'in ve akranlarının anılarından biri:) Yeşilçam diyorum, başka bir şey demiyorum.
Insomnia Cafe
Bu kitap salgından önce de oradaydı ancak şimdi ben, çoğumuzun şu günlerde yaşadığı gibi, uyku düzensizliğiyle kıvranırken tam yerini bulmuş oldu. Kutlukhan Perker'in çizimlerini çok beğendiğim de belli oluyordur sanırım. Tesadüf eseri soyadımız da aynı. Daha doğrusu eşimle soyadları aynı. Kitap fuarında tanıştığımızda söyledim, sık rastlanan bir isim olmadığı için onun da dikkatini çekti. Akrabalık sorgulandı ancak hiç âlâka yok. Çok farklı yerlerde doğmuşlar. Olsun. Hem yurt dışındaki, hem yurt içindeki çalışmalarıyla alanında en başarılı isimlerden biri olmuş Kutlukhan Perker'i akrabamız sayıyoruz:)
Görmediğimiz Türkiye
Ülkem. 123 yıllık National Geographic arşivinden 100 fotoğrafla...
Bilin bakalım bu kitap hangi dilde? Tabii ki Estonca! :) Tallinn'e her gittiğimde muhakkak uğradığım bir sahaf vardı. Daha önceki yazılarımdan birinde fotoğrafı olacak. Sahafta eski kitapların yanı sıra eski eşyalar da satılırdı. Oradan birkaç kitap ve bolca rozet almışlığım var. Sovyetler Birliği'nin hakimiyetindeki dönemlerine ait rozetlerdi. Bu kitap, görüldüğü gibi Maksim Gorki'ye ait. İtalyan Masalları. 1953 yılında basılmış. Resimli sayfaları da var. Estonca anlamasam da ne gam. Bakıp bakıp hasret gideriyorum. Tallinn'den birkaç eski basım çocuk kitabım var böyle. Bir tanesini sırf resimleri için almıştım. Bir dekorasyon zamanı, o resimli sayfaları çerçeveletip güzel bir köşe yapacağım.
80'lerde Çocuk Olmak
E yani bunda ipucu falan aramak boşa. Kitap açık açık belli ediyor bizi. Ben de eşim de 80'lerde çocuktuk.
İşte bu kitabı bilinçli koymuştum oraya:) O yılları yaşayanların anılarından oluşan keyifli bir kitap. Ne yaşadıysak, ne izlediysek, ne yeyip içtiysek hepsi orada.
Replikler
En üstte küçümencik Replikler. Akrabamız Kutlukhan Perker'in kardeşi Emirhan Perker'in çizimleriyle:)
Şaka bir yana, çok keyifli bir kitap bu. Filmlerden, dizilerden, sinemadan karakterlerin; tarihi isimlerin çizimleri ve repliklerinden oluşuyor. Örneğin hemen şu anda bir sayfa açıyorum... Karşıma çıkan Edgar Allen Poe. Şu repliğiyle çizilmiş: "Hayal gücü olasılıklarla döner". Bir de hayali kahramana yer verelim. Walter White'tan (Breaking Bad) gelsin: "Tehlikede olan ben değilim, tehlike benim".
Sanki "Çantamda ne var?" videolarını hatırlatan bir yazı oldu değil mi? :) Çantamda ahım şahım eşya yok açıkçası. Fakat sehpamdaki kitaplar bunlar. Ve hepsi benden birer parça taşıyorlar.