Huyum değildir çünkü sosyal medyada kim ne isterse onu yazsın, kim ne isterse paylaşsın fikrindeyimdir. Benim bu düşüncemin tam tersine, farkındasınızdır bazı sosyal medya kullanıcılarında enteresan bir baskı uygulama huyu var. Bir arkadaşım
Ege Üniversitesi'nde öldürülen gencimizi kastederek "Niye yazmıyorsunuz?
Niye paylaşmıyorsunuz? Şöylesiniz, böylesiniz" diye abartılı bir serzenişte bulunmuş. Ben de onu görünce Facebook'ta yapılan paylaşımların, ağlanmaların ne işe yaradığını sordum. Çözüm Facebook'ta paylaşımda bulunmakla gelmiyor dedim. Bu minvalde fikirlerimi belittim uzun uzun. Bir arkadaş daha katıldı. İkisini de severim, güzel güzel tartıştık. Ancak ben sosyal medyada kimin ne yapıp ne yapmaması gerektiğini söyleyen insanlardan sıkıldım. Sabah kalkıp televizyonu açmadıysan, internete girmediysen, dünyadan haberin yoksa henüz ve aslında ülkede fırtınalar koptuysa,
sen de bilmeden internete girip ilk olarak keyifli bir paylaşım yaptıysan yandın mesela. Duyarsız ilan edilirsin hemen. Bu ve bunun gibi şeyler... Anlatabiliyor muyum?
Ya da artık bezmişsindir, bıkmışsındır üst üste gelen ölümlerden, haksızlıklardan,
çok üzgünsündür, bir şey yazasın gelmez. Kalakalırsın. İşte böyle zamanlarda da yanlış anlaşılabilirsin. Vs.vs.vs. Ben de bugün bu konuda nazımın geçtiği bir arkadaşıma patladım işte.
Aslında dün iki kere patlamışım. İnternet sitelerinden birinde Oscar'a aday filmlerden The Imitation Game'i tanıtan bir yazının girizgahında "Apple'ın elmasına da ilham veren Alan Turing'in hayatı" şeklinde bir tanıtım yazılmıştı. Bu sefer rastgele, sağdan soldan topladığı bilgilerle internet sitelerinde, gazetelerde, dergilerde yazan arkadaşlara biriken sinirim dışarı vurdu. Yazının yorum kısmına "Alan Turing'in siyanürlü elmayla intiharı Apple şirketinin logosuna ilham vermemiştir. Steve Jobs'a bu konu sorulduğunda bunun böyle olmadığını belirtmiş ve 'Aslında güzel fikirmiş' diye eklemiştir. Biyografisinde yazmaktadır. Okuyunuz" yazdım. Geldiler bana:)
Herkes her şeyi bilmez, bilmek zorunda da değildir. Ancak atıp tutmamak zorundadır bana göre. Gayet entelektüel olduğunu düşünen bazı kimseler "Şurada yazıyorum, burada yazıyorum" demeyi biliyorlar fakat nasıl yazdıklarını Allah biliyor. Oradan topla, buradan topla, başkasının yazısını kopyala yapıştır, ya da yarım yamalak duyduklarını çok iyi biliyormuş gibi sat. Büyük gazetelerde bile oluyor ne yazık ki bu durum. Kızıyorum, cidden kızıyorum. İnternette, gazetelerde, dergilerde okuduklarıma hemen inanmıyorum ne yazık ki. Sorguluyorum. Yalan yanlış yazmak bir yana, parçalanan toplumumuzda her gruba ait insanların "fake" tabir edilen fotoğraflarla, haberlerle diğer tarafa çamur atma, kendi yandaşlarına yaranma çabası da geriyor beni.
Her grup için geçerli bu. Çığırından çıkmış bir sahtekarlık söz konusu.
Yalnızca kitaplara inanıyorum. Okuyorum ve okunmasını tavsiye ediyorum.
İşte böyle... Gerginim. Kızgınım. Hepimiz gibi... En son algılarımın ayarıyla oynamaya çalışan iktidar sahiplerine kızdım. Bildiğiniz gibi Suriye'de bizim olan toprak parçasındaki Süleyman Şah Türbesi tahliye edildi, mezar taşındı. Yani bize ait olan toprakları terk ettik, bize ait olmayan topraklara taşıdık mezarı. Nasıl yani???
Burada algımın ayarında ufak bir bozulma yaşandı tabii. Böyle olmadı mı?
Durum bu değil mi? Değilmiş. Biz yanlış biliyormuşuz. Aslında ortada bir başarı ve zafer varmış. İşte bu noktada aklımdan şüphe ettim(!) Aklımdan şüphe ettirenlere çok kızdım. Kızgınım. Herkese, her şeye kızgınım...