Eskiden evde bitki yetiştiremezdim ve bu duruma çok üzülürdüm. Fakat bir süredir fena gitmiyorum.
Neredeyse 2 yıl önce aldığım bitkiler yaşıyorlar, büyüyorlar, gelişiyorlar. Mutlu oluyorum, ufak ufak yenilerini ekliyorum yanlarına. Ve her birine özel adlar takıyorum. Evimize en son areka palmiyesi geldi. Düzenli, ince yaprakları bana Uccello'nun savaş resimlerindeki mızrakları hatırlattı. İnanın bu seriye konu olsun diye söylemiyorum, palmiyeme bakınca o mızraklar belirdi gözümün önünde:) Çünkü lisans eğitiminin ilk senesinde, resimde kompozisyonun özellikleri anlatılırken sıra ritme geldiğinde gösterilen örnekler arasında bahsettiğim savaş resimleri de vardı. Yeri gelince zihnimin derinliklerinden fırlayıverdiler. Bu sebeple yeni bitkime Uccello adını koyup koymamak konusunda düşündüm:) Acaba kısaca Ucce mi desem?
1397 Floransa doğumlu Paolo Uccello erken Rönesans sanatçılarından biri. Perspektif denince akla ilk gelen isim. Bu konuda çok çalışmış. İlk sanat tarihçisi sayılan Giorgio Vasari (1511-1574) onun için şöyle söylüyor: "Paolo Uccello perspektifin inceliklerine harcadığı ve kaybettiği zamanı insan figürlerine ve hayvanlara vakfetmiş olsaydı, Giotto'dan beri yaşamış en büyüleyici ve en yaratıcı ressam olabilirdi". Vasari'ye göre doğa Uccello'ya keskin ve kavrayışlı bir akıl bağışlamış. Ancak o herkesten uzak bir keşiş gibi yaşamış çünkü haftalarca, aylarca evine kapanıp resimde perspektif üzerine araştırmalar yaparmış. Vasari onu "Dolayısıyla ömrü boyunca şöhretten çok yoksulluk içinde yaşadı" diyerek eleştirse de ben onun adanmışlığını, ilgi duyduğu konuya yönelttiği tutkusunu seviyorum. Üstelik atölyesinden hiç çıkmamış da değil. Öyle olsaydı Floransa'nın ileri gelenlerinin ısmarladığı resimleri yapmış olamazdı. Kiliselerde, şapellerde onun resimleri yer almazdı. Bugün Floransa'ya giden meraklı bir turist onun resimlediği, Floransa Katedrali'nin girişinde yer alan saati göremezdi.
Uccello neden perspektife takıntılı? Çünkü o tarihlerden önce resimde perspektif yoktu. Ortaçağ Avrupası'nda düşünce dinle şekillenmişti, günahkâr doğan insanın bedeni ve onun içinde yer aldığı dış dünya önemsizdi. Her bilgi dini kitaplardaydı. Deneyin, gözlemin, araştırmanın önü kapalıydı. Gel gör ki doğası gereği insan düşünür, sorar, ilgi duyar. Bireye ve dış dünyaya yönelen gözlemler Ortaçağ düşüncesinin sonunu getirip Rönesans'ın önünü açtı. Böyle bir zamanın sanatçısıydı Uccello. Bir araştırmacıydı. Dış dünyayı nasıl daha gerçekçi resmedeceğini düşünüyordu. Bunun için perspektif önemliydi. Ortaçağ resminde kullanılmayan perspektif...
Yazının görseli olan San Romano Savaşı'nda Uccello'nun ön plana yerleştirdiği atların boyutları ve duruşlarıyla bu konuyu çalıştığını görebiliriz. Sağ tarafta yerde yatan atın arkaya doğru uzanmış olması, onun arkasında çifte atar pozisyondaki atın arka ayaklarının bize doğru yönelmesi perspektif oluşturma gayretiyle yapılmıştır. Ayrıca at figürlerinde ışık etkisi daha fazladır. Öndeki obje ve figürlerin arkadakileri kısmen örtmesi, bunların giderek küçülmesi, renklerin önden arkaya doğru değişmesi, arkaya doğru flûlaşma (hava perspektifi) derinlik yaratmak, yani perspektif oluşturmak için kullanılan yöntemlerdir. Bir de çizgisel perspektif denen matematik konusu vardır ki tekniğe girer. Uccello çizgisel perspektif üzerinde çok çalışmıştır. San Romano Savaşı'nda arkaya doğru giderek küçülüyor olduğunu gördüğümüz askerler ve ağaçlar bugün bize "E ne var bunda? Tabi ki öyle olması lâzım" dedirtiyor olabilir. Bu kadar basit ve doğal gördüğümüz bir konuda dahi belli güçlerce belirlenmiş kurallara bağlı kalınan dönemlerin yaşandığını unutmamak gerek. Gerçeğin peşindeki Uccello'yu seviyorum. Her ne kadar mantıklı yanına değinen bir yazı yazmış olsam da kuşları çok sevdiğinden dolayı ona "Kuşların Paolo'su" denmesi, bu naif yanı beni gülümsetiyor. Kıskançlıktan uzak yanını da seviyorum. Vasari'nin aktardığına göre gelecek kuşakların tanıması için yeteneğine güvendiği isimlerin resmini yapması şahane bir davranış. Uzun bir pano üzerine ressam Giotto'nun, mimar Brunelleschi'nin, heykeltraş Donatello'nun, matematik üzerine sohbetler yaptığı Rönesans aydını Manetti'nin portrelerini yapmış ve kendi evinde tutmaktaymış. Yanlarına beşinci kişi olarak kendisini eklemeyi ihmâl etmemiş:)
San Romano Savaşı, İtalya'nın şehir devletlerine ayrılmış olup bolca savaştıkları dönemlere ait bir resim. Floransa ve Siena arasındaki savaşı anlatıyor. Uccello bu resmi sipariş üzerine yapmış ve üç ayrı pano halinde, ahşap üzerine tempera tekniğiyle boyamış. Sekiz saat süren savaşı sabah, öğle ve akşam vakitlerindeki haliyle betimlemiş. 3 ayrı resim, bugün biri Londra National Gallery'de, biri Paris Louvre Müzesi'nde, yukarıda görülen parça ise Floransa Uffizi Galery'de olmak üzere 3 ünlü müzede yer almakta.
İlk satırlarda bahsettiğim ritm konusuna gelecek olursak... Bu konuda kısaca bilgi verip yazıyı bitirmek isterim. Kompozisyon, yapıtı oluşturan elemanların belirli düzen bağlantıları içinde bir araya getirilmesi ve bu çalışma sonucunda ortaya çıkan yapıtın kendisidir. Kompozisyonda aranması gereken özellikler oran, birlik, denge ve ritmdir. Ritm, kompozisyonu oluşturan elemanların kendi aralarında oluşturdukları ardışık zaman ve mekân aralıklarının belirlediği düzendir. Tekrara dayanan uyumdur. Bu resimde ritm, mızrakların dizilişiyle yakalanmıştır.
Uccello'nun resimde mızraklarla yakaladığı ritmi doğa kendi düzeni içinde sessiz sedasız oluşturmakta. Evdeki minik palmiyemin ardışık yaprakları, her bakışımda ruhumun ritmini yakalamamı, doğayla uyumu hissetmemi sağlıyor. Ve sanat... O zaten her daim ruhumu besliyor.
Serinin Rönesans resim sanatıyla ilgili bir diğer yazısı: Bir Ressam, Bir Resim(3) - Sandro Botticelli
Yazıda bahsi geçen kaynak: Sanatçıların Hayat Hikâyeleri / Giorgio Vasari - Sel Yayıncılık