Açık Radyo'da yayınlanmış olan "Didik Didik Freud" serisi oldu. "Freud'un Ailevi ve Tarihi Romanı" alt başlığıyla yayınlanan bu seriyi Psikiyatr Serol Teber ve Şenol Ayla birlikte yayınlamışlardı. Şenol Ayla'yı az çok biliyordum ancak Serol Teber'i ilk kez duymuştum. Oysa ki psikolojiye ilgim oldukça fazla ve bu konuda okumuşluğum çoktur. Gel gör ki henüz öğrendiğim, ilgimi çeken kitapları olan Serol Teber'i hiç okumamıştım. Podcast serisine başladıktan sonra yaptığım ufak araştırmada Serol Bey'in 2004 yılında bu dünyaya veda etmiş olduğunu gördüm. Podcast'in tarihine baktım. O da 2004 yılını gösteriyordu. Demek ki o tatlı tatlı konuşan adam bu programların yayınından kısa bir süre sonra göçmüştü. Çok üzüldüm. Bana bir şeyler anlatmaya, her zaman ilgimi çekmiş olan Freud'u aktarmaya, öğretmeye devam ediyordu ama cismen yoktu. Tuhaf hissettim. Kitaplarını inceledim. Son zamanlarda epeyi tartışılan fakat her daim popülerliğini koruyan Freud hakkında bir kitabı vardı. Çok ilgimi çeken "Melankoli" hakkında da bir kitabı vardı. Melankoli öyle bir ilgi alanımdaydı ki, üniversitede Dürer'in aynı adlı eseri hakkında bir yazı kaleme almıştım. Fakat Serol Teber'i bilmiyordum. Kendime şaşırdım. Serol Teber'in de melankoliden muzdarip olduğunu öğrenince -ki bunu programda Şenol Ayla'nın biraz da zorlamasıyla ifade etmişti- daha bir dikkatli dinler oldum kendisini. Çünkü uzun yıllar Almanya'da yaşadıktan sonra Türkiye'ye gelmiş ve bu programın yayınından kısa bir süre sonra evinde ölü bulunmuştu. Onu az çok takip edenlerin yorumuna göre kendi hayatına son veren melankoliklerdendi. Programın bir kısmını Tevfik Fikret'e ayırmıştı bu ikili. Ve Tevfik Fikret de melankolikti. Serol Teber'in büyük şair hakkında yazdığı kitap bugün piyasada yok. Ancak sahaf vs. bulduğum an atlayacağım. Diğer kitaplarını da sipariş etmek üzereyim. (Satışta 11 adet kitabı var) Ruhu şad olsun, dilerim aradığı huzuru bulmuş olsun.
Psikolojiye, melankoliye ya da sadece Freud'a ilgi duyan, Tevfik Fikret'i merak eden herkese söz konusu iki seriyi tavsiye ederim. Bir bölümde Mario Levi ile sohbet var ki o da şahane. Söz molalarında çalınan klasik müzik parçaları cabası. Teknolojinin ilerlemesi çok da korkutucu değil sanırım. 2004 yılında kaçırmış olduğum programları bugün hevesle dinlemek güzel. Yerinde tercihler yapıldığında podcast dinlemek de oldukça faydalı.