31 Ocak 2011 Pazartesi

145T SÖZLÜĞÜ


    Bilenler bilir, Beylikdüzü-Taksim arasında sefer yapan 145T (Ekspres) otobüsüyle yolculuk yapmak ayrıcalıktır(!) Üniversite öğrenimim sırasında 4 yıl boyunca her gün bu güzergahı kullandım. Bu yıl da Pedagojik Formasyon almak uğruna yollardayım. Dolayısıyla haftanın 3 günü yine bu otobüsteyim. Trafiğin durumuna göre 1 ile 1,5 saat arası süren ve çift katlı özel halk otobüsleriyle yapılan bir yolculuk bu. Topkapı’dan sonra bir daha kapılarını açmayarak yola devam ediyor. Bildiğin şehirler arası seyahat(!) Fark ettim ki zaman bol olduğu için epey bir gözlem yapmışım. İşte bu gözlemlere dayanarak 145T Sözlüğü oluşturdum. İlginize…
    Kablosuz İnternet: Evet! Bu otobüslerde kablosuz internet var. Allah düşünenden razı olsun…  Birkaç yıl önce otobüsün ön taraflarında bir yerlerde şu yazardı: “Lütfen cep telefonlarınızı kapatınız.” Artık “Aracımızda kablosuz internet bağlantısı bulunmaktadır” yazıyor. Neredeeen nereye! (Aslında araç aynı araç ama neyse…)
    Okuma Faaliyetinde Bulunanlar: Otobüsün en kültürlü grubu. Okunanlar, yolculuk için uygun hafif romanlardan ders kitaplarına kadar değişmekte.
    Devamlı Cep Telefonuyla Konuşanlar: Abartmıyorum, bir saat boyunca konuşanını gördüm. Sıkıntıdan eşini, dostunu, akrabasını arayanlar olduğu gibi iş görüşmesi yapanlar da mevcut. İş görüşmesi yapanların sesi daha yüksek çıkar.
    Laptop Kullananlar: Laptop çeşitli amaçlar için kullanılır. İş icabı kullananlar da vardır ama benim favorim kesinlikle dizi izleyenlerdir. Yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuk süresince 2 yabancı veya 1 yerli dizi seyredilebileceğini hesaba katarsak oldukça faydalı bir uğraştır.
    Mp3’lüler: Ya müzik dinliyorlardır ya da radyo. Çevreyle hiç alakaları yoktur çünkü duymazlar. Hatta bazılarının bangır bangır dinlediği müziği biz duyarız.  Radyo kanallarından birini dinleyenler daha sakindir. Akşam saatlerinde kendi kendine gülenleri görürseniz muhtemelen Nihat ve Sivrisinek programını dinliyorlardır. 145T yolcularından bu programı dinleyenler çoktur. Hatta o sırada programa mesaj bile atarlar.
    Uyuyanlar: Şanslı azınlık. Yorgunluklarını giderdikleri gibi yolculuğun nasıl geçtiğini de anlamayanlar grubu. Tabii ki genellikle cam kenarında otururlar.
    Merdivenlerde Oturanlar: 145T yolcuları yanlarında gazete kağıdı taşırlar. Bunun amacı belki de merdivenlerde oturarak yolculuk yapabileceklerini bilmeleridir. Koltuklar dolduğu anda merdivenlere gazete serilir ve yerleşilir. Yolculuk ilerledikçe burada oturanlar kaynaşırlar, muhabbete başlarlar. Aracın sosyalleşmeye elverişli alanı demek mümkündür.
    Ayaktakiler Grubu: Alt kat ayakta ve üst kat ayakta olmak üzere 2’ye ayrılır. Üst kattakiler nispeten rahattır ama alttakiler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Aracın en bahtsız grubunu oluştururlar. İşe gidiş ve geliş saatlerinde; giderken Migros’tan sonra, dönerken Haşim İşcan Geçidi’nden sonra araca binenlerin oturma şansı, yok denecek kadar azdır. Aynı pozisyonda kalırsın, camdan dışarıyı görme şansı bulamazsın, terlersin, bunalırsın ve indiğinde yürümeyi unutmuş olduğunu fark edersin. Üzücü…
    Bilmiş Teyze veya Bilmiş Amca: Hemen hemen her yolculukta rastlanır. Genelde muavinler için yapılmış olan yanlamasına koltuklar vardır ya hani, işte bu amca veya teyzeler ne hikmetse hep bu koltuklarda otururlar. Tüm otobüse hakim olurlar böylece. Ve sıkıldıkça alakalı alakasız herkese laf atarlar, muhabbet açarlar. Camların açılıp kapanması işlerinden de sorumludurlar.
    Bahçeşehir Gişeler: Ulaşıldığı anda mutluluk yaratan mevki. Gişeler geçildiği an tüm aracı bir sevinç sarar. Genellikle bir kadın yolcudan şu sözler duyulur: “Burayı görünce çok rahatlıyorum, eve ulaşmış gibi oluyorum.” Ve bu yolcuya hak verildiğini belirten onaylama sesleri yükselir birkaç yolcudan.  Bahçeşehir’e ulaşınca yaşanan mutluluk, Carrefour görüldüğü anda tavan yapar. Artık hedefe çok az kalmıştır. Bir durak sonra kapılar açılacaktır. Herkes toplanmaya başlar. Uyuyanlar uyanır, kulaklardan mp3’ler çıkarılır, telefonlar kapanır, laptoplar kapatılır.
    145T ile yolculuk yapmak böyle bir şeydir işte. Şaka bir yana, işlerinden yorgun argın dönen insanlar için uzun bir yol, zahmetli ve yorucu bir yolculuktur. Her köşesinde inşaat faaliyeti süren Beylikdüzü’nün nüfusu devamlı artmakta. Bina artıyor, nüfus artıyor ama ulaşım faaliyetleri aynı gelişimi göstermiyor. “ Bu kadar hızlı büyüyen bir yerleşim merkezinin altyapı problemlerinin de aynı hızla çözülmesi gerekmez mi?” diyor ve konuyu bağlıyorum…

    Not: Bugün 10.Eylül.2015. Yeni eklemeler yapmak istiyorum bu yazıya. Birincisi, giderek artan İstanbul trafiği nedeniyle 145T ile yapılan yolculuğun süresi, bazı saatlerde 2-2,5 saate çıkmıştır. İkincisi ise metrobüsün Beylikdüzü'ne kadar getirilmiş olmasıdır:) Metrobüs şehir içine ulaşım konusunda bizleri zaman açısından rahatlatsa da kalabalık yüzünden yaşanan sıkıntılar çok çok fazladır. Metrobüs yolculuğu ayrı bir yazı konusu olacak kadar derin bir mevzudur:)