24 Temmuz 2018 Salı

BU GÜNLERDE...

    Tatlı yaz, bu sene bir tuhaf mısın acaba? Yağmur yağmur üstüne geçiyor günler. Şimşekler, 
gök gürültüsü de cabası... Gerçi suç sende değil, doğanın dengesini bozmada epeyi yetenekli olan insan canlısında. Ağustos ayının 1'i itibariyle bir senelik tüketim hakkımızı kullanmış olacakmışız. Daha yıl sonuna o kadar gün varken... Sinir bozucu! 
    Kişisel yaz takvimimin hangi minvalde ilerlediğini anlatmak isterken nasıl bir başlangıç oldu bu? Biraz ürkütücü. Ama hayatın gerçeği. Yağmurlu bir yaz olarak hatırlayacağız bu yazı. 
Epeydir uğrayamadım buralara. Bırak yazı eklemeyi, okumadım bile. Sorun yok, sadece yazın tatlı meşguliyetleri var. Gel gör ki bloga yazı eklemeyince ya da dostların yazılarını okumayınca rahatsız hissediyorum kendimi. Böyle zamanlarda geriye dönüp toplu okumalar yapıyorum ve bilgisayar ekranı karşısında saatler geçiriyorum. Bugün yaptığım gibi. Okudum, okudum, okudum, kimine yorum yaptım kimini yorum açısından ihmâl ettim ama bilin ki hepiniz kalbimdesiniz:) Madem öyle, şimdi biraz da ben anlatayım:) 
Seyahat halleri...
 Her sene olduğu gibi Temmuz ayı deniz, kum, güneş üçlüsünü içeren yaz tatilimizin adresiydi. Dövizin önlenemeyen yükselişi nedeniyle yaz tatili açısından bu yıl yurt dışı planı yapmadık. 
Gerçi bizim sahillerimiz pahalılık açısından birçok ülkeyi aratmasa da, örneğin Balkanlar'da veya orta ölçekli bir Yunan adasında yapılan tatilin halâ bizdekine eşdeğerde olacağını ve belki de daha ucuza çıkacağını bilsek de bu sene böyle tercih ettik. 22 yıl aradan sonra Fethiye-Ölüdeniz'e seyahat ettik. O zaman bir senelik evliydik, güzel gezmiştik, güzel anılar biriktirmiştik. Tekrarlamak istedik. Arada Orhun ufakken kısa bir ziyaretimiz daha olmuştu ama onda otelden ve mini kulüpten çıkmadığımız için onu saymıyoruz:) Dolu dolu geçen Ölüdeniz seyahatini anlatacağım. Bana göre o civarlarda sadece kumsalda vakit geçirmeden bol aktiviteli, çevre beldelere uzanmalı tatiller güzel oluyor. Gezecek, görecek o kadar çok şey var ki. Dalaman'da uçaktan inenlerin her birinin Marmaris, Fethiye, Kaş, Datça gibi ayrı yerlere dağılması bizim açımızdan müthiş bir zenginlik. 
    Öyle işte. Gittik, döndük, İstanbul'da takılmalar devam. Burada da artık yaz aylarında aman aman bir ferahlama olmuyor. Çok az. Zaten o kadar kalabalığız ki... Bu sene Muğla Dalyan'ı ilk kez gördüm. Acayip sevdim. Oraya yerleşmenin hayalini kurdum bir süre. İstanbul bizi niye bu hâle getirdin? 
    Yaz mevsiminden sonra İstanbul'u da muhatap alıp soru sormaya başladım, ben iyisi mi şimdilik ufak ufak uzaklaşayım:) Döneceğim...