Bazen Facebook'a laf atanlar, küçümseyenler oluyor ya hani... İşte ben onları her zaman kınamışımdır:) Facebook sayesinde ilkokul arkadaşlarımı buldum mu? Buldum! Yeniden bir araya geldik mi? Geldik! Seneler sonra Facebook sayesinde yeniden buluştuğum çocukluk arkadaşlarımdan birinin düğünü için Ürgüp'teydim geçtiğimiz hafta sonu. Ve bu çok güzel bir duyguydu. Hem arkadaşımın mutlu gününü paylaşmış oldum -ki beni gördüğüne gerçekten çok sevindi- hem de eşimle ben oğlumuzu anneanneye bırakıp küçük bir kaçamak yapmış olduk. Cumartesi sabah erkenden Kayseri'ye uçup, oradan Ürgüp'e geçtik. 1 gece Ürgüp'te kalıp pazar akşamı İstanbul'a döndük. Kısa bir geziydi ama ben her zamanki gibi görebileceğim kadar yer görme gayretiyle koşturup durdum eşimi:)
Cumartesi sabahı erkenden Kayseri'ye uçtuk.
Kayseri göründü... |
Nevşehir üzerinden de gidebilirdik ama benim Kayseri'de görmek istediğim tarihi bir yapı vardı (ki onu daha sonra anlatacağım). Kayseri-Ürgüp arası yaklaşık 1 saat. Nevşehir-Ürgüp arası daha kısaymış. Ürgüp'te sohbet ettiğimiz bir taksici, Kapadokya'ya Nevşehir üzerinden gelinmesini tercih ettiklerini söyledi. Ne de olsa kendi şehirleri. "Bizim hava alanımız çok daha güzel ve daha büyüktür" dedi. Benden söylemesi. (Fakat İstanbul-Kayseri arası sefer sayısı daha fazla, onu da belirteyim.) Akşam saatindeki düğünümüze kadar Ürgüp'ü gezdik.
Ürgüp, doğal sebeplerle oluşmuş peribacalarıyla, kaya evleri ve kaya kiliseleriyle meşhur masalsı Kapadokya bölgesinin önemli merkezlerinden biri.
Ürgüp manzarasına hakim Temenni Tepesi görülüyor aşağıdaki fotoğrafta. Burada yer alan 2 kümbetten biri olan türbede Selçuklu Sultanı IV.Rüknettin Kılıçarslan ve III.Alaaddin Keykubat'ın yattığına inanılıyor ama işin aslı öyle değilmiş. Aslında türbe 19.yy'da yaptırılmış. Moğollarla savaşırken buradaki mağaralara sığınmak isteyen III.Kılıçarslan bir süre Ürgüp'te yaşamış. Türbe bu yüzden kendisine atfedilmiş olmalı.
Temenni Tepesi'ne tırmanıp Ürgüp manzarasını seyretmek ve yine burada yer alan kafeteryada bir şeyler yiyip içmek mümkün fakat tarihte bu tepenin birkaç kez yıkıldığını belirteyim. Ben de sonradan öğrendim:)
Hasandağı ve Erciyes dağlarının püskürttüğü lavlarla oluşan yumuşak kayalara insan eliyle oyulan evler...
Dikkatimi çeken bir diğer bina. Ürgüp T.H.K Binası. Kapının üzerinde şöyle bir ibare var: "Gökte uçanların yerde yuvası, ufak yardımlarla oldu burası". Bina, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yardımsever Ürgüplüler tarafından yaptırılmış ve Hilal-i Ahmer'e, yani Kızılay'a bağışlanmış. Sonraları bina bir şekilde T.H.K'ya devredilmiş. Bir ara Halkevi olarak kullanılmış, Ürgüp'e gelen önemli misafirler hep burada ağırlanmış. Bina bugünlerde restorasyonda. Nevşehirli bir işadamı tarafından butik otel ve restoran yapılmak üzere satın alınmış.
Bir de Ürgüp El Sanatları Çarşısı'nın girişinde yer alan şu heykel çok hoşuma gitti. İlk figür "üreten" (ki elinde iplik var), ortadaki "satan" (galiba elinde kağıt var), en sondaki de "satın alan" (elinde artık dokunarak son haline gelmiş kumaş var). Heykel, 1970 yılında Derinkuyulu sanatçı Hakkı Atamulu tarafından yapılmış.
Gezebildiğimiz kadar gezdik Ürgüp'ü. Akşam da düğünümüzü yaptık. Pazar günü dönüş uçağı saat 17.20'de. Sefer saati gelene kadar Göreme'yi gezelim dedik. Bu bizim Kapadokya'ya 2.gelişimiz. Daha önce turla gezmiş olduğumuz için görülebilecek bir çok yer yarım kalmıştı. Göreme de bunlardan biriydi. Şarap evlerine, doğal taş atölyelerine ve seramik atölyelerine alışveriş için ayrılan bol vakit; Kapadokya'nın asıl güzelliklerine ancak baktım-kaçtım şeklinde uğramamıza neden olmuştu. Bu yüzden hiç sevmiyorum tur olayını. Kesinlikle kendin gezeceksin. Gerçi yine tam anlamıyla gezemedik ama en azından bu sefer Göreme Açık Hava Müzesi'nde aklım kalmamış oldu.
Ürgüp-Göreme arası yaklaşık 15dk.sürüyor. Çift saatlerde Ürgüp'ten, tek saatlerde Göreme'den minibüsler kalkıyor. Biz minibüsü kaçırdığımız için taksi kullandık. Taksi şoförüyle sohbet ede ede yolculuk yaptık. Arada bir durup bize bilgi verdi, fotoğraf için bekledi sağ olsun. Bir daha Ürgüp'e gelirsek sabahtan akşama kadar gezdirebileceğini söyleyerek kartını da verdi. Günübirlik tur için turistlerden 150 lira alıyorlarmış ama bize daha uygun olurmuş.
Ürgüp-Göreme arasında rastladık bu peribacası ailesine... Annesi, babası ve oğlusu:) (Küçükken Orhun kullanırdı "oğlusu" lafını)
Göreme, Kapadokya'nın en güzel bölgelerinden biri. Peribacalarıyla ve 7-13.yy'lar arasında Hıristiyanlığın önemli merkezlerinden biri olması nedeniyle kaya kiliseleriyle ünlü. Göreme Milli Parkı, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Bence fotoğraflar anlatsın durumu...
Pek adetim değildir ama bu ağacı görüp de nazar boncuğu bağlamamak, dilek dilememek mümkün mü?
Güzel Atlar Ülkesi'nin güzel atları... |
Aşağıdaki fotoğraflar da Göreme Açık Hava Müzesi'nden... Bölge, Aziz Basil tarafından 4.yy'da kurulmuş. O tarihte başlayan manastır hayatı yaklaşık 1000 yıl sürmüş. Kayalara kiliseler, yemekhaneler, mezarlar oyulmuş. Kaya kiliselerinde görülen duvar resimleri 10.yy-13yy. tarihli.
Mezarlar |
Yemekhane |
Kapadokya masal gibi bir yer. Tam manasıyla dünya harikası...
Görülecek daha çoook yer var Kapadokya'da. Avanos, Uçhisar, Ortahisar, Güvercinlik var... Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara Vadisi, Çavuşin, Zelve var.
Ufak ufak tamamlıyorum işte:)
2.seferimdi bu... 3 olsun, 4 olsun, 5 olsun... Yine olsa yine giderim.