GENTILE BELLINI (1429-1507) - FATİH SULTAN MEHMET
Kütüphanemi karıştırırken, yıllar önce okuduğum, sonrasında neredeyse varlığını unutmuş olduğum
"Fatih ve Bellini"* isimli kitaba rastladım. Tabii ki aklıma geçtiğimiz yaz aylarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından London National Gallery'den satın alınan Fatih Sultan Mehmet portresi geldi. Ve bu hafta, bu tablo ile ressamından bahsetmek istedim. Kimileri tarafından mutlulukla karşılanan, kimilerinin olumsuz tepkilerine neden olan hareketle 770 bin sterline satın alınan tablo, bir süre belediyenin Saraçhane binasında sergilenmişti. Bana kalırsa güzel hareket. İstanbul'u kendi topraklarına katmış doğulu bir hükümdarın batılı bir ressam tarafından yapılmış, tam da bu nedenden önem kazanmış tablosu dönüp dolaşıp evine geldi. Hoş geldi.
Fatih Sultan Mehmet'in bilime, sanata, kültüre verdiği önem, askeri ve politik başarılarının, güçlü hükümdar kimliğinin kimi zaman gölgesinde kalan özellikleri. Çok okurdu, araştırmacı bir karaktere sahipti, beş dil bilirdi. İleri görüşlüydü. Dünyayı tanıma gayretiyle hareket ederken, tarihiyle, kültürüyle özel bir yere sahip İstanbul'u bilim ve sanat merkezi haline getirmek arzusundaydı. Belli ki resim sanatına da ilgi duyuyordu. Çocuk yaşlarda kullandığı not defterinde kendi yaptığı çizimlere rastlanır ki bunlardan bir kısmı insan figürleridir. Osmanlı İmparatorluğu'nun 7.padişahı olarak 30 yıl tahtta kalan Fatih, hükümdarlığının son döneminde kendi portresini yaptırmak için Venedik'ten bir ressamı sarayında ağırlamıştır. İslami açıdan insan suretinin resimlenmesinin yasak olduğunu düşündüğümüzde ilginç bir durum ortaya çıkar. Ancak burada güçlü, başarılı, evrensel değerlerin farkında bir hükümdar söz konusudur.
Gentile Bellini, 3 Eylül 1479 yılında Venedik'ten yola çıkar. İstikamet Osmanlı Sarayı'dır. O ayın sonunda varır İstanbul'a. Venedik ile Osmanlı arasında 16 yıldır süren savaş hâli kısa bir süre önce son bulmuş ve barış imzalanmıştır. Venedik'e giden bir Osmanlı elçisi, şehrin yöneticisi olan Duca'yı (Dük) Fatih'in torununun sünnet düğününe davet eder. Fatih'in bir isteği daha vardır. Portre yapımında usta bir ressamın, kendi portresini yapmak üzere İstanbul'a gönderilmesini istemektedir. İlişkileri sağlam tutmak gayesindeki Venedik yönetimi bu iş için Gentile Bellini'yi görevlendirir. Gentile, ressam bir aileden gelmektedir. Babası dükler sarayını resimlemekle görevli ressamlardan biridir. Oldukça başarılıdır ve oğulları Giovanni ile Gentile'nin de ressam olmalarını sağlamıştır. 2 yaş daha küçük olan Giovanni kendine has bir tarza sahipken, Gentile daha realist eserler üretmektedir. Bu anlamda portrelerde başarısıyla bilinir. Dini ve tarihi olaylara yer verdiği, Venedik manzaralarıyla bezeli resimleri de vardır. Venedik'in başarılı sanatçısı İstanbul'da saygıyla karşılanır. Fatih Sultan Mehmet'in ilgisine mazhar olur. 15-16 ay kaldığı bu şehirde pek çok resim yapar. Fatih, ondan farklı saray insanlarını da resmetmesini istemiştir. O günlerden yadigâr "Yeniçeri" ve "Saray Kadını" çizimleri bugün British Museum'da, "Oturan Katip" Boston Isabella Gardner Museum'da sergilenmektedir. Sanatçının Osmanlı sarayında yaptığı her resim günümüze gelmemiştir. Bunun sebebi, Fatih Sultan Mehmet'in kendisinden sonra tahta çıkan oğlu II.Bayezid'in dindar kişiliği nedeniyle resimleri saraydan çıkarmış olmasıdır. Gentile Bellini'nin yapmış olduğu Fatih Sultan Mehmet portrelerinden yalnızca iki tanesi bugüne gelebilmiştir. Bir de madalyon mevcuttur. Yeniden İstanbul'a dönmüş olan dışında diğer ikisi Victoria and Albert Museum koleksiyonunda yer alır. Resimlerin, madalyonun farklı ülkelerde olmasına benzer bir durum daha vardır ki o da Bellini'nin sarayda misafir olduğu zamana dair kaynakların yine bizde değil yut dışında yer almasıdır. Dönemin siyasi ve ticari durumu gereği İstanbul'a gelen elçilerin ve seyyahların tuttukları raporlar, yazdıkları yazılar Fatih ve Bellini ilişkisi hakkında bilgi veren kaynaklardır.
Gentile İstanbul'a geldiğinde 50 yaşındadır. Güçlü bir fiziksel yapısı, ahlâklı bir karakteri vardır. İyi niyetli ve yumuşak huylu olduğu söylenir. Yine söylenen o ki Fatih kendisinin sanatından, sohbetinden, huyundan suyundan çok memnun kalmıştır. İşinden başka bir şey düşünmeyen çalışkan insanlardandır Gentile Bellini. İşini lâyığıyla yerine getirip ülkesine dönerken, ne isterse verileceği söylendiği hâlde, Sultan Mehmet'ten sadece bir referans mektubu ister. Sultan, mektubun yanında ona bir soyluluk nişanı ile değerli bir gerdanlık armağan eder. Bellini'nin ülkesine dönme nedeni Fatih'in bir sefere çıkacak olmasıdır. Bellini Venedik'e, Fatih Sultan Mehmet Anadolu'ya doğru yola çıkarlar. Ancak bu son sefer olacaktır. Fatih, yazıya konu olan portrenin yapımından 6 ay sonra hayata veda eder.
Elimizdeki portrede Fatih Sultan Mehmet yalnız değildir. Karşısında daha genç biriyle resimlenmiştir. Kimi yerde "Fatih ve Şehzadesi" ismiyle anılan resimdeki ikinci kişinin şehzadelerden biri olduğu teorileri vardır. Ancak Şehzade Mustafa'nın Bellini'nin gelişinden önce hayatını kaybetmiş olması, Cem ile Bayezid'in Konya ve Amasya'da bulunmaları bu teorileri güçsüz kılar. Bu konuda bir kitabı olan F.Babinger'a göre tablodaki kişi, Fatih'in yanında bulundurmaktan ve sohbetinden çok hoşlandığı Bosna Kralı'nın oğlu İshak Bey olabilir. 3/4 görünümle betimlenmiş iki figür, nötr bir fon önünde karşılıklı yer almıştır. Rönesans resimlerinin yalın ve statik biçimi burada da göze çarpar. Işığın eşit yansıdığı görülür ki bu da bir Rönesans resmi özelliğidir. Ağırlıklı yeşil ve kırmızı tonlarıyla denge sağlanmıştır. Sultan Fatih'in mütevazı kıyafetine nazaran, karşısındaki gencin giyimi daha gösterişlidir. Desenli kaftanıyla, sarığının tepesindeki sorguçla dikkat çeker. Fatih'in sivri, sakallı bir çeneye, kemerli burna sahip olduğu görülmektedir. Ölümünden altı ay önceki hâlini yansıttığını ve o sıralar gut hastalığı çektiğini düşünürsek, göz altındaki belli belirsiz gölgelerin bunlara işaret ettiğini, hâttâ yüzünden izlenen tavrın yorgunluğu anlattığını söylemek yanlış olmayacaktır. Gentile Bellini resmi tamamlamış ve köşesine 25.Kasım.1480 tarihini düşmüştür. Sanatçı ülkesine döndüğünde ilgiyle karşılanır. Daima Fatih'in cömertliğinden bahsettiği söylenmiştir. Hayatının sonuna kadar resim yapar. Bu onun en sevdiği şeydir. Bir tablosunu "Osmanlı Devleti'nin şövalyelik rütbesini kazanmış olan Bellini, bu eseri aziz vatanına hediye etmiştir" diye imzalar. Dile kolay 500 yıl önce, ruhumuzun ilacı sanat, Venedikli bir ressamla, yeni bir çağ başlattığı bilinen bir hükümdarı benim canım İstanbul'umda buluşturmuştur.
*Yazı için Önder Kaya'nın yayına hazırladığı "Fatih ve Bellini" kitabından yararlandım. Yeditepe Yayınevi'nden çıkan kitabın yazarı Ahmed Refik olarak geçiyor. Orijinalinin yazarı L.Thuasne. Ahmed Refik Fransızca'dan Osmanlıca'ya, Önder Kaya da Osmanlıca'dan günümüz Türkçesine çevirmiş.
- Yeri gelmişken, Venedik, Osmanlı, Sultan Mehmet, Bellini, resimler, ressamlar konusunda keyifli bir okuma için Nedim Gürsel'in "Resimli Dünya" isimli romanını tavsiye edebilirim.
Bütün siyasi görüşlerden bağımsız olarak böyle bir tablonun Istanbul da bulunması çok onemli. Eser gelince ben de karşısındaki kişi kim diye merak edip okumuştum. Karşısındaki kişinin giyiminin daha gösterişli olması sebebiyle sehzade olmaması daha muhtemel bence de
YanıtlaSilDoğru, o nedenle de şehzade olasılığı zayıf olabilir. Teşekkürler Sevda...
SilResimlerin nasıl yapıldıkları ve tarihleriyle ilgili bilgilere bugünden ulaşmak, tahminler yapmak, bir yandan da resme bakmak kadar eğlenceli. Kullanılan malzemenin özelliği, bazı resimleri kazıyınca altından çıkanlar gibi konular da var.
YanıtlaSilBellini, İstanbul'da manzara resimleri de yapmış mıydı? Yanlış hatırlamıyorsam, Pera Müzesinde görmüş olabilirim.
Konu çok. Ancak fazla detay yazıyı boğuyor. Deneme tarzında ufak ufak gideyim ben:)
SilBellini'nin İstanbul'un antik eserleriyle ilgili birkaç çizimi var ancak geniş İstanbul manzarası yok diye biliyorum. Umarım yanılmıyorumdur.
Çok teşekkürler, sevgiler...
ay yaa ne güzel bir hikaye imiş bu :)
YanıtlaSil