4 Ekim 2017 Çarşamba

YOL ARKADAŞIM VE EN İYİ YOLCULUK ARKADAŞIM...

   
    Uzun uzun yıllar önce Nisan ayında evlenmiştik biz. Ben 21 yaşımdaydım, eşim 25. Hiç o kadar erken evleneceğimi düşünmezdim ama erken tanışıp her şey iyi gidince böyle oldu. Erken evlenmenin artıları da var eksileri de. Eksisi erkenden hayat gailesine karışmış olmak. Artısı ise erken çocuk sahibi olmak. Erken çocuk sahibi olmanın da artıları ve eksileri var. Acemi anneydim demeyeceğim çünkü çocuğumun olmasını çok istiyordum ve genç yaşıma rağmen çok iyi idare ettim. Sadece gezip tozma bakımından zordu erken evlenip erken anne-baba olmak. Evet Orhun doğmadan önce birkaç güzel seyahatimiz oldu ama evliliğe adapte olma çabasıyla harmanlanmış gezilerdi bunlar. Orhun belli bir yaşa gelene kadar da hep çocuk dostu otellerde, tatil köylerinde konakladık. Bende çocuğun düzenini bozmayayım düşüncesi çok fazlaydı, onu kendi keyfim olsun diye oradan oraya sürükleyemedim. "Aman kimseyi rahatsız etmeyelim" düşüncesi de çok fazlaydı ve çevremizde hemen herkes henüz çocuksuz olduğu için Orhun'la arkadaş toplantılarına, gezilerine katılmayı tercih etmedim. Bir de anne-oğul birbirimize o kadar yapışıktık ki onu kimseye bırakıp gidemedim. Kısacası evliliğimizin ilk iki yılı hay huyla, kalan yılları da çocuk büyütmekle geçti. Şikayetçi değilim, aksine çok memnunum. Yalnızca artı ve eksileri düşündüğümde fark ediyorum bunları. Şöyle bir gerçek de var ki çocuğu çabuk büyüttük. Ortaokul yıllarında gezilerimizin niteliği değişti. Artık üç yetişkin gibi takılmaya başladık. Otellerde çocuk kulüplerini kovalamaktan vazgeçtik. Hatta otellerden vazgeçtik dairelere, pansiyonlara, butik otellere yöneldik. Yurt dışı seyahatleri arttırdık. Bol bol yürümeye, toplu taşıma araçlarını kullanmaya başladık. Küçükken de müze ziyaretlerini ihmal etmezdik ama sayıları çoğaldı. 
Orhun liseye başladığında ise eşimle baş başa kaçamaklar yapma zamanı gelmiş oldu. Bizim çocuğumuz büyümüştü, arkadaşlarımızın çocukları henüz çok küçüktü. Bu durumda yine onlarla seyahat planları yapamıyorduk, çocuk büyütme sırası onlardaydı:) Biz yine baş başa kaldık. İşte erken anne-baba olmanın artısı da bu. Şimdi -Orhun'u da üniversiteye yollamışken- imkanlarımız elverdiğince birlikte gezip görmenin tadını çıkarıyoruz ve bu yolda her fırsatı değerlendirmeye çalışıyoruz. Fikirlerimiz, zevklerimiz olgunlaşmışken; bilgimiz, tecrübemiz artmışken; belli maddi düzeye ulaşmışken gezmenin de ayrı bir keyfi var. Tam bu aşamada çevremizde "Geziyorsun. Ooo! Ne çok geziyorsun?" diyenler çok oluyor tabii ki. İnsanları anlamak zor. Anneanne ve babaanne de genç olup, biri çalıştığı diğeri ise sosyal hayatından vazgeçmemeyi tercih ettiği için benim yanımda pek bulunamadıkları senelerde, ben evde yalnız başıma çocuk büyütürken, dışarıda yalnızca çocuk parklarında, sinema ve tiyatrolarında vakit geçirirken "Ne yapıyorsun? Nasılsın?" demeyenler şimdi gezmemize takılıyorlar ya onlara nasıl davranacağımı şaşırıyorum. Bu, çalışma konusunda da böyle mesela. Karnım burnumda toplu taşımacılıkla işe gidip geldiğimi, yasal izni bile kullanamadan doğuma gittiğimi unutanlar şu an çalışmıyor olmama daha takıklar mesela. Durduk yere gaza geldim ama hani 40 yaşından sonra bazı şeyler dank eder ya kafana. Sanırım onu yaşıyorum:) Ama kızgın değilim. Sadece insan psikolojisini anlamaya çalışıyorum. Fazla abartana kibarca bunları söylüyorum. 
    Şimdi bak aslında ne anlatacaktım, nereden nerelere geldim. Yazıya başlarken amacım geçen ilkbaharda yaptığımız Bükreş seyahatini anlatmaktı. Seyahatin evlilikle ve evlilik yıldönümüyle alakası vardı. Bizim Nisan aylarında yaptığımız geziler evlilik yıldönümü kutlaması oluyor. Doğum günleri hariç özel günleri hiç sevmem. Hediye beklentim de yoktur. Bu yüzden birkaç sene önce, kendimize bahane yaratarak evlilik yıldönümlerimizde daha önce görmediğimiz bir yeri gezip görme konusunda karar aldık. Çok şükür bugüne kadar da uyguladık. Mesela Gaziantep'e de gittik Bükreş'e de. Önemli olan birlikte olmamız ve daha önce görmediğimiz yerleri görmemiz. Bunlar bir hafta sonunu kaplayan ufacık geziler ama bizim için anlamı büyük. İşte bir önceki Nisan ayında Romanya'nın başkenti Bükreş'e gitmiştik ve ben onu gezi yazılarım içine dahil edememiştim. Neden Bükreş olduğu sorulabilir. Belli bir nedeni yok. Genelde sadece cumartesi-pazar günlerini kapsayan geziler olduğu için fazla uzak olmayan yerleri seçiyorum. O anda aklıma neresi yatarsa o oluyor. Fazla plana gerek yok. Hayatımın şu döneminde hayal kurmanın, adım atmanın gerekliliğine fakat ince ince plan yapıp gerilmenin anlamsızlığına gönülden inanıyorum. 
    Bu kadar gevezeliğin ardından direkt Bükreş yazısı gelmeyecek tabii ki. Başlayayım dedim ama farklı bir iç dökmeye dönüştü bu yazı. Bir sonrakinde ciddi ciddi gezi bloggerı havasına gireceğim haberiniz olsun:) Ve bu yazıyı okuyan herkesin gönlündeki güzel hayaller gerçek olsun.








38 yorum:

  1. Aaa, gezmene takılanlar da mı var? Kendileri gezemedikleri için kıskanıyorlardır.:)) Herkes illa evinde oturacak diye kural yok, gezgin diye bir tabir de mi bilmiyorlar? Bu bence bir meslek gibi, yaşam biçimi gibi, Evliya Çelebi gibi siz karı-koca günümüz seyyahısınız. Herkes yapamaz bence gayet güzel bir şey. Bu gezileri bir gün kitaplaştırırsınız da. Ne güzel olur.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni yerler görmek önceliklerimiz arasında ki öncelikler herkeste farklıdır. Yaşam biçimi olduğu konusunda çok haklısın Müjde. Çok teşekkür ediyorum, sevgiler...

      Sil
  2. Seni çok iyi anlıyorum.

    Her zaman derim, kötü gün dostu bulmaktan da zor olanı iyi gün dostu bulmak, niyeyse insanı huzursuz hissettirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyelim, Allah herkesin gönlüne göre versin. Sevgiler Handan...

      Sil
  3. Tadını çıkarın ne kadar güzel , büyük kızım kendini kurtardı biz tam gezeceğiz derken küçük geldi şimdi onun büyümesini bekliyoruz bizde,,,,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Fatma. Önce küçük de sağlıkla büyüsün o zaman:) Sevgiler...

      Sil
  4. Aşk güzel şeydir.Mutluluğu insan nasıl isterse öyle yaşar,Mutluluğunuz daim olsun. Erken çocuk
    sahibi olmak şimdiki aklımla banada hem çok güzel hem çok mantıklı geliyor.Ben 32'imde anne oldum keşke daha erken olsaymış da onlarla birlikte, onları daha çok anlayarak zaman geçirseymişim demiyor değilim.Bazı bazı..Yinede şükredip, yorumumu bağlıyorum, sevgiler.(Gezi yazısını da beklediğimi ilave ediyorum.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey kısmet aslında. Her şeye şükür.
      Çok çok teşekkür ediyorum Mehtap, size de ailecek mutluluklar:)

      Sil
  5. Seninde gönlünden geçen hayallerin gerçek olsun:) Erken anne olmayı , evlenmeyi hep merak etmişimdir. Ben biraz geç evlenenlerden olduğum için:) Güzel bir iç dökme olmuş, ahh o elalem hep konuşup durur. Mesela bende bir ara "ne zaman evleneceksin" sorularından bunalmıştım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne zaman evleneceksin? Ne zaman çocuk yapacaksın? İkinciyi yapmıyor musun? Sorular bitmez:) İnan ben kimseye sorup da daraltmam, isteyen zaten anlatır.
      Erken evlenmek kolay değil aslında. Ama işte beraber olgunlaşmak gibi bir artısı da var:)
      Çok teşekkürler Kadriye. Sevgiler...

      Sil
  6. Köstence de yaşayan bir arkadaşım var. Yıllardır davet edip duruyor. Bükreş yazınız itici güç olabilir :)
    Merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kısa zamanda toparlayıp anlatmayı umuyorum Tülin Hanım:) Sevgiler...

      Sil
  7. Herkes aynı dertten muzdarip galiba ve bu tür insanlardan çok fazla var. Hoşluk olsun diye, Ankara'ya gittiğimde çok sevdiğim Ankara simidi ve çay fotosu koyuyorum İnstagrama, hemen "oh oh hayat sana güzel" diyen çıkıyor. Bu şaka bile olsa kesinlikle altında gerçek payı var. Simit ya bu, simit. Neyin hayatı bana güzel, sanırsın Moskova'nın en lüks otelinde havyar yiyip şampanya içiyorum. Ayrıca o da olabilir, sen benim ne yollardan geçip buralara geldiğimin farkında mısın? Ve insan isterse hayatı kendine güzelleştirebilir, başkasınınkine imrenmesine gerek yok. Ben kahve içerken sen çalışıyorsan, sen emekli olup kahve içtiğinde de belki ben ölmüş ya da evden çıkamayacak duruma gelmiş olacağım. Ay çok doluymuşum, iç boşaltma vesilesi oldu, özür. Sevgilerimi yollayayım Antalya'dan, keyfiniz her zaman yerinde olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, her söylediğinizde o kadar haklısınız ki. Herkesin hayatı kendine özel. Herkesin kendine göre sıkıntıları da var mutlulukları da var. En doğrusu yaşantını kendince güzelleştirmeye odaklanmak değil midir? Örneğin ben sizin dizinizdeki rahatsızlığa rağmen hayattan nasıl keyif almaya çalıştığınızın farkındayım ve çok takdir ediyorum. Darısı yalnızca sızlananların da başına:)
      İstanbul'dan da sevgiler Leylak Dalı... Öpücükler...

      Sil
  8. Ne güzel bir yazı... Umarım daha nice seneler beraber gezer, hep yeni yerler keşfedip mutlu olursunuz :). Doğum günü benim de en önemsediğim gün ama evlilik yıl dönümünü de önemserdim eğer evli olsaydım :). Böyle plan yapmanız beraber çok hoş :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim. Önemsediğiniz her günü mutlulukla kutlarsınız umarım.
      O kadar uzun zamandır beraberiz ki beraber plan yapmaktan başka şey bilmiyoruz:)))

      Sil
  9. Olgunlaştıkça şahsen benim dank eden şeylerden biri de o tarz yorumların altında kendi yapamadıkları şeylerin, yaşayamadıkları hayatların, sıkıştıkları zihinsel ve fiziksel kalıpların yarattığı sıkıntının yattığını fark etmek oldu. Böyle bakınca onlara kızamıyorum, kendilerini anlama, öğrenme ve geliştirme fırsatı elde etmelerini diliyorum sadece. Size yol ve yolculuk arkadaşınla nice güzel geziler diliyor ve Bükreş yazılarını merakla bekliyorum Sezercim. Görmediğim bir yer, bir hafta sonu kaçamağı için ilham verebilirsin bize ;)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belli bir yaşa gelmiş insanların artık muhakeme ve empati yeteneklerinin gelişmiş olması gerekir. Bunlar olmayınca sıkıntı oluyor ne yazık ki. Herkese iç huzuru dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden.
      Çok teşekkürler İmge. Bir an önce toparlayıp yazmayı umuyorum:) Öpücükler...

      Sil
  10. Çok da güzel, kıssadan hisse misali bir iç döküş yazısı olmuş Sezer. Senin bu düz ve yerli yerinde anlatım tarzını seviyorum. Senden tarih dinlemek de çok zevkli mesela...

    Erken yaşta anne olmak en güzeli aslında, ben geç kalmışım diyorum bazen. Evet Oytun kendimi keşfettikten sonra hayatıma geldi ama acemilikse aynı acemilik. 40 yaşında anne olsan da bu böyle... Enerjimin daha yüksek olduğu zamanlarda onunla birlikte büyümek isterdim... Naçizane fikrim tabi ki, sen anladın beni ;)

    İyi ki varsın, iyi ki birliktesiniz, iyi ki Orhun var... Ve iyi ki ben seni buradan olsa da tanıdım.
    Öpüyorum seni :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canımsın sen benim.İyi ki ben de seni tanımışım güzel kalpli insan.
      Bence Oytun'a her yaşta yeter senin enerjin:) Anne oğul öpüyorum sizi, hep çok mutlu olun.

      Sil
  11. Ne güzel bir çiftsiniz ve yola çıkış hikayeniz ne hoş.

    Gıpta etmek ile kıskanmak arasındaki farkı gösteriyor sarfedilen sözler. ''Ne çok geziyorsunuz''. İyi de sana ne? Ağzından çıkanı tartmaya vakti olmuyor böylelerin. Çünkü ağır geliyor, söyleyip kurtulması lazım.
    Neyse, senin için çok da fifiymiş zaten :)) İnsan psikolojisi alanında da uzmanlığa yol almışsın:)

    Üç yetişkin olarak devam ettiğiniz o güzel yola tam gaz devam. Mutluluk hep yanı başınızda olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Zeugma. Güzel bakan güzel görüyor.
      İnsan psikolojisi alanında fena değilimdir gerçekten:) Fifi de olamıyorsun her zaman, üzülüyorsun. Hepimize gerekli olan biraz anlayış.
      Güzel yollar hepimizin olsun. Öpüyorum.

      Sil
  12. Meraba :) ay ne kadar güzel yakisiyorsunuz Allah ayirmasinnn 💕😄 Bende sırf cocuk var ve hava sogudu diye termal otele gitmek zorunda kaldim ve havuzda düzgn duramadik bile durmadi bizim kiz. Kalabalikta da huysuzlaniyo diye gidemiyorum. En önemli olan cocugumuz. O nasil rahat ederse öyle olr hersey. Düsncelerinize katiliyorum yani. :) Çalisma konusuna gelince bende evde oturuyorm ve her muhabbet de hemsire ama calismiyor deniliyor. Bende evde mutluym cocugumu kendim büytyorum daha ne olsun diyip geciyorum. :) Kimseyi ilgilendirmez emin olun. 😄 Ellerinize saglk yazinizi keyifle okudum 💕

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ediyorum güzel sözleriniz için. Kızınızla birlikte nice güzel günler diliyorum.

      Sil
  13. Çevredekiler yapamayınca eleştiriyor, sanırım bazen en güzeli kulakları tıkamak :)) Bence evlilik yıl dönümünüzde bunu yapmanız harika, daha nice gezileriniz olsun :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama işte sorun orada. Herkes aynı şeyleri yapmak zorunda değil ki. Herkesin tarzı ve yaşadıkları farklı. Herkes kendince mutlu olsa ya:)) Çok çok teşekkür ediyorum, kocaman öpücükler yolluyorum.

      Sil
  14. Gezin gezebildiğiniz kadar Sezer:)) Kulaklarını tıka, gül geç:)
    Erken anne olmayı hiç düşünmedim hayatımda, hele 20`li yaşların başında ben kafa olarak bambaşka bir yerdeydim:) O yüzden memnunum erken anne olmadığıma. İkisini de ben büyüttüm ama her türlü tatili de bebekken dahi yaptık. Yurt dışı ayağı olunca ikisi de zaten bebekken de çok sık seyahat etti, alıştılar.
    Yıldönümü kutlama bahanesiyle gezmek de iyi fikirmiş bu arada:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de düşünmezdim Semi ama her şey kısmet. Çocukluk aşkı sürünce erken evlilik oldu böyle:)
      Sadece gezme açısından değil,TEOG,YGS ya da her neyse sınavları atlattığımız için de memnunum mesela:) Şaka bir yana erken olsa bir türlü olmasa bir başka türlü. Hayat ikilemler üzerine kurulu. Yaşayıp gidiyoruz işte, öyle ya da böyle herkes mutlu olsun, huzurlu olsun.
      Yıldönümlerinde illa bir kutlama gerginliğine giriliyor, gerginliği azalttık bu şekilde:)))
      Öptüm seni Semi.

      Sil
  15. yurdum insanınının pek çok sorunu var , hem sosyolojik hem psikolojik olarak olgunlaşamamak bunlardan biri , empati yoksunluğu bir diğeri . Ben de erken anne oldum yaşım 19'du , işe girmiştim gelecek planlarım vardı ,oğlum için yok saydım kimse el uzatmadı (yine de sağ ve sağlıklı olsunlar ) bir nebze pişman değilim, hiçbir şey kolay değil hele çocuk büyütmek (sal mahalle arasına büyüsün kafasında olamadık hiç) , şimdi biz de aynı durumdayız , oğlum lisede ve seyahatlerimiz daha rahat ama bütün insanlar "ooo " modunda , twitter hariç sosyal medya hesaplarımı kapattım/kullanmıyorum , kafam rahat . Sizin de yorumlarınızdan anladığım gereken olgunluğu onlar adına da gösterdiğiniz oldu , kutlarım. Empati kurabilen, kendi halinden memnun olabilen , kendi kendine yetebilen insan o kadar az ki. Neyse uzattım , Bükreş'e geçerken şöyle bir bakmıştık , bana enteresan gelen ise ismi olmuştu (Bücüreşti) nasıl Bükreş haline geldi hala anlamış değilim :D Bu mevzudaki cehaletimle 1-2 yıl kadar eşimin eğlencesi de olmuştum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendinden memnun ve kendine yetebilen insan sayısı az hakikaten. Çocukluğumuzdan çok farklı bir Türkiye'deyiz, birden ne oldu da bambaşka bir ortamda bulduk kendimizi bilemiyorum. Tahminlerim var ama bu konu sosyologların derin derin incelemesi gerekenlerden bence.
      Bükreş'in isminin etimolojisi hakkında bilgi sahibi değilim ama Bükreş şeklinde okunuşu bize ait. Şimdi yüzeysel bir internet araştırması yaptım, 15.yy.daki kaynaklara göre Bucuresti'nin kökeni olan "bucur" kelimesi "zevk, mutluluk" anlamına geliyormuş. Mutlu yer, mutlu ülke gibi bir anlam oluşuyor sanırım:)
      Yorum için çok teşekkürler Eylem. Sevgiler...:)

      Sil
  16. Sezer'cim bu yazını yeni görüyorum. Genellikle ig. den yönlendiriyoruz ya yazılarımızı. Sosyal ağlar arasında dağılıyoruz bazen. Ne güzel iç döküşlerin, ölçülü ve yerli yerinde. Şu insanlar ah!. Zor günlerde kimse yanında olmaz, ta ki dişinle, tırnağınla kendi hayatını yaşamaya başla; çevredeki o 'göz'ler birden 'kem göz' olur! Ancak yakın çevre, empati yapabilir, ama bazen empati yapmak şöyle dursun tam tersi olur!. İnsan denen varlık ne yazık ki genellikle 'bencil', başkalarının hayatına öykünür durur. Hayat zamanla olgunlaştırıyor insanı. Bazıları ise çok daha erken olgunlaşıyor. Siz erken yaşta evlenmiş, anne-baba olmuş, birlikte yol almış, olgunlaşmışsınız. Maşallah canım. Güzel ailenle birlikte daha nice mutlu yıllara, nice güzel gezmelere Sezer’cim.
    Bükreş yazılarını merakla bekliyorum. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sözlerine, düşüncelerine hep hak verdiğim tatlı dilli Esincim. Öpüyorum seni çok çok...

      Sil
  17. Merhabalar.
    Blog sayfanızı henüz yeni tanıdım. Size, hayat ve yol arkadaşınızla birlikte sonsuza kadar sürecek sağlık ve mutluluklar dilerim. Her yazıya başladığınızda bir bakmışsınız ki, yazı almış başını bir başka yöne doğru gidiyor. Ne derseniz deyin asla yönünü çeviremezsiniz. Çünkü "Kırat gemini almış yol mu dayanır" diye bir atasözümüz vardır. Bu, yazmayı becerenlerin kalemine sakız gibi yapışan bir tarzdır.
    Çok güzel ve değerli bir paylaşımdı. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumlarınız ve dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Konuşur gibi, sohbet eder gibi hissediyorum yazarken, sanırım sebebi bu:))
      Saygılar, selamlar benden de...

      Sil
  18. Son zamanlarda Bükreş'i çok merak ediyorum. Yakında yayınlarsanız süper olur.

    YanıtlaSil

Yorumu olan?