Yani ben etkinliğin ayrıntılarına girmeyeceğim. Bu yıl, konuyla sergilenen işler açısından özdeşleşmiş bir bienal gördüğümü belirtme ihtiyacı hissederek, özellikle iki mekandaki iki serginin kaçırılmaması gerektiğinden bahsedeceğim.
Bunlardan ilki kurmaca bir müze-eve dönüştürülen Ark Kültür. Cihangir'de bulunan ve aslında sanat galerisi olan bu ev, "Ağlayan Adamın Evi" ismiyle bienal ziyaretlerine açılmış. Yıllar önce Kahire'de polisin bastığı bir partide bulunduğu için ülkesini terk eden ve bu eve yerleşen, bir gün geldiği gibi ansızın ortadan kaybolan bir adamın evi olarak düzenlenmiş.
Hayatına dair ipuçları, Mısır'dan kaçış sebebi, hüznü, yalnızlığı, komşularının onu nasıl gördüğü, onun komşularını nasıl gördüğü, ellerini yüzüne kapamış erkek imgesinin ne anlama geldiği gibi ayrıntılar Ağlayan Adam'ın giderken ardında bıraktığı eşyalarda gizli.
Sergiyi gezmeye başlamadan önce dağıtılan sesli rehberler aracılığıyla her eşyanın hikayesi anlatılıyor ve her eşya ayrı bir düşünsel kapı açıyor. Bu düşündüren, sorgulatan sergideki eserler Mısırlı sanatçı Mahmoud Khaled'e ait. Ağlayan Adam'ın Evi hakkında ne desem az kalacak, fotoğraflar konuyu yansıtmakta yetersiz... Henüz görmeyenlerin kesinlikle atlamamalarını tavsiye ediyorum.
Etkileyici ve kaçırılmaz bulduğum diğer bir sergi mekanı Abdülmecid Efendi Köşkü.
Abdülmecid Efendi Köşkü Nakkaştepe'de Bağlarbaşı Korusu'nda yer alıyor.
Son halife Abdülmecid Efendi'nin yazlık konut olarak kullandığı köşkü her zaman merak etmişimdir. Koç Topluluğu Spor Klubü tesisleri içerisinde yer aldığını, tesislerden topluluk çalışanlarının faydalandığını, dışarıya açık spor faaliyetleri olsa da bizden çok uzakta olduğu için katılamayacağımı ve dolayısıyla köşkü görmenin zor olacağını düşünüyordum.
İstanbul Bienali'nin ana sponsoru Koç Topluluğu'nun köşkü bienal kapsamında ziyarete açacağını, üstelik bir de Ömer Koç Koleksiyonu'ndan eserler sergileyeceğini öğrenince çok sevindim. Güneşli bir sonbahar günü soluğu Bağlarbaşı Korusu'nda aldım.
Modern sanatın tarihi bir mekanda sunumu algıları alt üst edici nitelikteydi. Birkaç yıl önce Galeri Arter'de hayranlıkla izlediğim Patricia Piccinini eserleri bu kez farklı bir ortamda tüm ilgileri üzerine çekiyordu.
Ziyarete açılmış özel bir köşk ve enfes bir sergi... Bienal sona ermeden muhakkak görülmesi gerekenlerden. Sanatı ve sanatçıyı halk ile buluşturan 15.İstanbul Bienali mekanlarının ücretsiz gezilebildiğini, 12 Kasım'a kadar süreceğini hatırlattıktan sonra tam da bu noktada son halife Abdülmecid Efendi'ye bir parantez açmak isterim. Kendisi iyi eğitim almış bir Osmanlı aydınıdır. Ressamdır ve Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin destekçisidir. Eserlerinde Batılılaşma dönemindeki Osmanlı soylu yaşantısının izleri görülür. Bir zamanlar sanatsal sohbetlerin yapıldığı yazlık evinde uluslararası bir serginin düzenleniyor oluşu kanımca hoş bir harekettir. Sanat her zaman... Sanat her yerde... Sanat herkes içindir.
Abdülmecid Efendi - Haremde Beethoven |
Hüzün fotoğraflardan taşıyor.
YanıtlaSilNe iyi etmişsiniz giderek, burada paylaşarak.
Teşekkürler
Ben teşekkür ederim Tülin Hanım.
Silİlk sergideki ikinci resim; başucunda ilaçları var ya... Ufak ayrıntılar nasıl da güzel düşünülmüş ve duyguya dönüştürülmüş...
YanıtlaSilİyi ki gitmişsin Sezer... Sizlerin sayesinde bienal kapsamındaki bir çok etkinliği görmesem de fikir sahibi oldum.
Ayaklarına sağlık arkadaşım ♥
Ayrıntı çok fazla ama burada pek açık etmek istemedim gidecek olanlar için sürprizi kaçmasın diye. Paylaşımı beğenmene sevindim Şebenmcim, seni kocaman öpüyorum.
Silİstanbul Modern'dekini çok sevmedim ama bu dediklerine gitmeye çalışacağım.
YanıtlaSilİstanbul Modern'de pek odaklanamadım ben de çünkü aşırı kalabalıktı.
Silay şu mecid sarayına gideyim. demek binali gelmiiş :) bienal yanii :)
YanıtlaSilGit tabii:)
Silayy çok güzel keşke gidebilsem ... ama iyi bir hatırlatma oldu bir yerlere not alayım ya tutarsa :D
YanıtlaSil12 Kasım'a kadar süresi var:)
SilTürkiye de olsam bende giderdim.
YanıtlaSilSayende görmüş oldum canım.
Kalemine sağlık..
Uzakta olunca çare yok:) Çok teşekkür ediyorum İnci.
SilHazır güneşli sonbahar günlerinin içinden geçiyorken bu sergilere 'gitmeli' dedi içimdeki ses! her iki sergide görmeğe değer, Cihangir'deki de çok ilginç geldi gözüme. Sağol Sezer'cim. Ayaklarına, emeklerine sağlık...sayende bir heves geliyor bana da :) diyorum yolları-kaosu gözünde büyütme! hadi çık sende sokağa :)) Sevgilerimle, güzel bir haftasonu dilerim.
YanıtlaSilAh o yol ve trafik sorunu yok mu? Yolu göze almayınca da bazı şeyleri kaçırıyoruz maalesef. Umarım ayarlar da gidersin Esincim. Çok seveceksin.
SilBen de sana güzel bir hafta sonu diliyorum, öpüyorum.
Sayende gitmiş kadar oldum ben de:)
YanıtlaSilGidecekler için sürprizleri bozmamak adına fazla fotoğraf koyamadım ve anlatmadım ama yine de beğendiyseniz mutlu oldum. Teşekkür ediyorum.
SilGidemedim henüz bu yıl. Daha vakit var ama nasıl sıkıştırıp giderim bilmiyorum. Birkaç yerden daha okudum bazı mekanları.
YanıtlaSilSevgiler Sezer'cim
Az önce serginin basıldığını öğrendim: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/850484/Nihal_Osmanoglu_hedef_gosterdi..._Gericiler_sergi_basti.html
SilBu ülkede yaşamak gittikçe zorlaşıyor ne yazık ki...
Dört beş beyinsize prim vermemek lazım. O Nilhan Osmanoğlu denen kadının amacı sadece dikkat çekmek. Diğer ziyaretçiler de tepki göstermişler zaten.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilHerkes İstanbul'da yaşar, ama herkes İstanbul'un nimetlerinden faydalanamaz. Siz İstanbul'da yaşamakla birlikte İstanbul'da olan bitenlerden sanat ağırlıklı etkinlikleri en iyi takip edenlerden birisiniz. Bizler de sizin bu güzel ve örnek paylaşımlarınız sayesinde Mısırlı sanatçı Mahmoud Khaled'e ait, Ağlayan Adam'ın Evi hakkında bilgi sahibi olduk. Aksi halde İstanbul'dan uzakta yaşayan bizler böyle güzel bir kurmaca ile müze eve dönüştürülen güzellikten nasıl haberdar olacaktık?
Abdülmecit Efendi Köşkü ile ilgili izlenimleriniz de gerçekten bu köşkün gezilmesinin hak edildiğini açığa çıkarıyor. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Selam ve dualarımla.
Aslında şehir dışı sayılan bir semtte oturuyorum fakat yolu göze alıp çıkmazsak İstanbul'un nimetlerinden mahrum kalırız düşüncesiyle hareket ediyorum:) Enerjimiz varken, yaş nedeniyle fazla çıkamayacağımız günlerin de olduğunu bilerek hareket etmek lazım sanırım. Yorumunuz için teşekkür ediyorum Recep Bey. Saygılar, selamlar...
Silson iki kayıt okuma listesine düşmemiş daha önce başına gelen varsa seslense ne iyi olur. :)
YanıtlaSilBienaller daha önce bu seneki kadar ilgimi çekmemişti. Ya bu sene okuduğum kaynaklar güzel anlattı ya ben daha ilgiliyim ya da gerçekten gelişme var. Lakin ayrı şehirlerin insanlarıyuk ve ufukta hiç İstanbul ziyartei yok, pff...
Aaa okuma listesine düşmemişse üzülürüm ama şimdi. Teknik konulardan da anlamıyorum çünkü:)
Silİstanbul Bienali'nde bu sene farklı ve ilgi çekici mekanların da olması dikkat çekti sanırım. Belki gelirsin 12 Kasım'a kadar, belli mi olur?
En çok Ağlayan Adamın Evi'ni merak ettim :))
YanıtlaSil12 Kasım'a kadar görmeli o zaman:)
SilAğlayan Adamın Evi ismi gibi içinde hüzün barındıran bir sergi gibi geliyor bana..Osmanlı mimarisi de her zaman ilgimi çekmiştir bu arada..Değerlendirmek lazım bu fırsatları.
YanıtlaSilHer ikisi de çok iyi sergiler, ilginiz varsa kaçırmayın Yeşim.
Sil