Dün yine kitap fuarına gittim. Öğleden sonra gittim ki okul kalabalığı dağılsın.
Rahat rahat gezme hayalleri kurmuştum anlayacağınız ama densizin biri fena halde canımı sıktı. Can Yayınları'ndan birkaç tane alacağım vardı. Orası da hep kalabalık. Kitaplara ulaşmak, incelemek biraz zor. Farkındasınızdır stantların önündeki kalabalığın bir kısmı kuru kalabalık dediğimiz cinsten. 2-3 kişi geliyorlar örneğin, bir tanesi kitaplara bakıyor diğerleri yanında dikiliyor. Bunun gibi şeyler. Kendime yer açmaya çalışa çalışa neredeyse tam tur yapmıştım, bakacağım son bir bölüm kalmıştı. Önümde genç bir kadın, kitaplara dayamış poposunu, elindeki telefonu inceliyor.
Kitap falan baktığı yok yani. Sağından yanaştım olmadı, solundan yanaştım olmadı. "Geçebilir miyim?" dedim biraz sertçe. O anda önündeki çember sakallı tip döndü ve "sırada o! Senin için sıradan mı çıksın?" dedi son derece sert bir şekilde. Aslında sırada olan o adam. Kız arkadaşı ya da karısı her neyse adamın arkasına geçeceğine yan tarafına geçmiş ve adamın ödeme yapmasını bekliyor. O sırada da telefonuyla oynuyor. Ve pozisyonu nedeniyle kitapları kapatıyor. "Sırada olan sizsiniz gördüğüm kadarıyla" dedim. Sonra kadın çekildiği için ilerledim ve kitaplarla ilgilenmeye başladım. Bu demez mi "sen bana terbiyesizlik yaparsan ben de sana yaparım" diye? Vır vır vır... Bohçacı kadınlar gibi konuşmaya başladı. Sesini yükseltti. Susmuyor. "Nasıl muamele yaparsan onu görürsün" vs.vs. Duyan da kadına "çekilsene gerizekalı" falan dedim zanneder. Aklınca beni ezme niyetini anladım, terbiyesizliğini anladım ve cevap vermeyip kitaplarla ilgilendim ama nafile. Beni kavgaya çekecek. Görevliler de gencecik. Gerildiler onlar da bakıyorlar. Adama değil görevliye dönüp "Duydunuz, sadece geçebilir miyim dediğim için terbiyesiz oldum" dedim. Bu hala söyleniyor ama ne dediğini algılayamıyorum çünkü sinirim tavan yaptı ve inatla cevap vermemeye çalışıyorum. Çünkü benim düşünceme göre bazı terbiyesizleri takmayacaksın, onların seviyesine inmeyerek ezeceksin. Susmadı tabii. "Uzatacak mısınız daha?" dedim. "Evet" dedi. İstesen söylenecek çok şey var da "Devam edin, yakışır" dedim, yine kitaplara döndüm. Biraz azalttı sesini, mırıl mırıl söylendi yine ödemesini yaparken. Sonra gitti. Çok ama çok sinirlendim. Öncelikle sıra işleri konusunda, başkalarını rahatsız etmeme konusunda çok hassas olduğum için kitapların önünü gereksiz yere kapamalarına sinirlendim. Ben bunlara çok dikkat edip başkalarının hakkını gasp etmemeye çalışırım çünkü her zaman. Fakat kadına "geçebilir miyim?" dedikten, o da çekilip yer açtıktan sonra adamın bana bakıp saldırmasına çok daha fazla sinirlendim. Farklı görüşlere mensup insanlar olarak ülkenin ikiye bölündüğü saflardaydık. Ve sırf o yüzden, sırf tipime, tarzıma bakarak saldırdığına adım gibi eminim. Nasıl olsa yalnızım ve kadınım da... Tesettürlü karısını ezmek için, ona toplulukta nasıl davranılır dersi vermek için yaptığımı zannetti. Üzgünüm ki bir kısım insanda var bu düşünce. Önyargılı davrandı, benim nasıl bir insan olduğumu bilmeden atladı. Oysa ben onların fiziksel görünüşlerini fark etmemiştim bile. Fark etsem de farklı davranmazdım. Şimdiye kadar hiç kimseye tanımadan, bilmeden dış görünüşü ya da dünya görüşü, inancı vs. nedeniyle farklı davranmadım. Birkaç kelam etmem lazım ki nasıl bir insan olduğunu anlayayım, ona göre hayatıma alayım ya da çıkarayım veya muhatap olayım. Benim için en önemli şey iyi kalpli insan olmaktır. Ama onlar beni dış görünüşüme göre yargıladılar, ilk fırsatta çirkeflerini kustular. "Nasıl emin oluyorsun?" diyebilirsiniz belki. İnanın insanların davranışları karşısında çok yönlü düşünürüm. Çok sinirlenip ilk anda göremediysem de yatışınca "belki şu yüzden yapmıştır" diye düşünürek empati yaparım. Hatta eşim devamlı başkalarını savunduğum için şikayet eder. Ama bu sefer yok. Eminim. Belli bir yaşa gelmiş herkes gibi çok insan tanıdım. Ülkenin gidişatından haberdarım. Kutuplaşmanın babasını yaşadığıma eminim. Yeter, gerçekten yeter!
İkilik olmasın diye herkese medenice yaklaşmak konusunda aşırı özen gösterirken karşılaştıklarım artık boğazıma dayandı. Dün de kavga etmeyerek ders vereceğimi sanıp sakin olmaya çalışırken aklımdan neler geçti neler. Eşim medeni bir insandır çok şükür ama bana o an söylenenleri duysaydı tutamazdım onu. Böyle durumlarda yanımda olmadığı için memnun olurum normalde ama dün resmen "şurada olsaydı da şunun ağzını burnunu dağıtsaydı" dedim. Düşündüm bunu. Ve bu çok tehlikeli bir durum. Beni tanıyanlar böyle bir şey düşündüğümü duysalar çok şaşırırlar.
Ama o kadar bunaldım işte. Gerçi yanımda eşim olsaydı o adam asla bana saldırmazdı. Bu da işin uzun uzun konuşulabilecek bir başka yönü. Kısacası, kutuplaşmanın sonu böyle böyle kavgaya dönüşüyor demek. Ha konuşuyorum ama eşime izin vermezdim dediklerim gerçekleşseydi. Kendisini tutamayanlar olursa neler olur peki? Anlatabiliyor muyum? Fena bir noktadayız. Gitgide birbirimize saygıyı yitiriyoruz.
Ve son bir şey daha... O kadar tartışma içinde kadın hiçbir şey demedi, hiçbir tepkide bulunmadı. Onun yerine -ki yineliyorum ben kadına hakaret etmedim, yalnızca geçiş izni istedim- adamın gereksiz yere olay çıkarması benim düşüncemi doğruluyor. Benimle kavga etmek, beni ezmek istedi. Kadına "sizin yerinize niye erkek arkadaşınız konuşuyor?" diye sormadığım için çok pişmanım şimdi.
Ben Selçuk haklı olup karşısındaki kadına ters bir şey söylese bile çok kötü olurum. Bazen trafikte oluyor. Söyleyeceğini düzgünce söyledin. Yalnız bir kadına ikinci bir cümleyi kurma lütfen derim. Çünkü tüm yazı boyunca anlattığın tarzda erkek karakter çok var ortalıkta. Dediğin gibi yanında bir erkek yoksa hele hiç susmuyor ve üstüne gelmeye devam ediyorlar. Kadın konuşmamış ama onun yerine konuşan olmuş. Bence kadın da bu durumdan müthiş zevk almış. Güçlü, kuvvetli bir erkeğin himayesine girmiş, ne güzel. Çok şanslı bir kadın! Ve evet, bence kesinlikle başı açık insanları yargılıyorlar. Ne yazık ki bu böyle. Geçmiş olsun diyorum canım.
YanıtlaSilBenim eşim de dikkatlidir kadınlarla konuşurken ve ben de dediğin gibi aksi bir durumda rahatsızlığımı belli ederim. Üzüldüğüm konu, bizim gibi düşünen insanların gitgide azalması ve kabalığın geçer akçe olması. Teşekkür ediyorum Özlem.
SilÜçüncü sayfa haberlerinde bazen okuyoruz ya "cinnet geçirdi ve..." diye... Aynı durum işte...
YanıtlaSilBazen bıçak kemiğe dayanıyor...
Kutuplaşma maalesef istemesek de yaşadığımız bir şey... Bazen özellikle dikkat ediyorum, yanlış anlamasın diye uğraştıkça tepene çıkıyorlar. O zaman eyyyttt yeter be diyesim geliyor avaz avaz...
Bozma moralini sen yine..
Öpüyorum çok...
Sabır sabır nereye kadar bakalım. Teşekkürler Şebnemcim.
SilAh ne fena bir olay! Anlattığın kadarıyla ben de eminim nedeninden. Olmuyor işte Sezer`cim, saldırıyorlar. Doğruluk, dürüstlük, saygı yanlarından geçmemiş. Dün Twitter`dan tv programından videolar paylaştılar. Belki izlemişsindir bilemiyorum. Söylenen hiçbir şeyi çürütemedikleri gibi sadece çemkiriyor, saygısızca ve mahalle ağzıyla bağrıyorlar diğer parti vekiline. Saygılı konuşamayacak kadar, tartışmanın karşılıklı bağrışmak olmadığını bilemeyecek kadar cahiller!
YanıtlaSilBir toplumun bu hale gelmesi korkunç. Tahammül kalmadı kimsede. Kendimden korkar hale geldim.
Çirkin siyasetin topluma yansıması bu tabii ki. İçimizde de varmış demek ki açığa çıktı. Ben de aynen kendimden korkuyorum, başkalarından korkuyorum. Korkuyorum yani.
Silböyle tipler vardır bide işte malesef karı gibi her lafa atlayan nefret ederim böyle erkek tiplerinden boşver salla! bu arada bloğunu takibe aldım bana da bekliyorum sevgiler..
YanıtlaSilAynen. Vır vır konuşan erkeklerden hiç hoşlanmam:) Bu da ayrı bir konu. Sevgiler...
SilOlamaz bu kadar mı tesadüf olur? Sevgili Sezer epeydir taslaklarda bir yazı hazırlıyorum, tam bu konuda. Laiklik karşıtı kesimde AKP ile büyük bir öz güven patlaması yaşandı. Bu konuda örnek olarak iznin olursa yazınının ve bloğunun linkini göstermek isterim. (Henüz hazır değil yazım ama birkaç güne kadar hazır olur)Sen sabredip, alttan almışsın, bunlar alttan aldıkça üste çıkarlar. Geçmiş olsun:(
YanıtlaSilAlttan almadım aslında, onun seviyesine inmeyeceğimi belli etmek istedim. Yazımı örnek gösterebilirsin tabii Müjde, herkese açık bir yazı. Ancak ben kendi blogumda parti isimleri vermek istemiyorum, boğazımıza kadar siyasete batmışken bu mecrayı da politikacılarla kirletmek istemiyorum. Kutuplaşmayı, seviyesizleşmeyi ve bundan duyduğum rahatsızlığı anlatmak istedim. Çok teşekkür ediyorum.
SilMüjde'yle tekrar konuştuk. Yazımın benim bloguma özel kalmasını istedim. Konuşmalar havada kalmasın diye bu notu buraya düşüyorum.
SilÇok üzüldüm gerçekten.
YanıtlaSilSizi çok iyi anlıyorum.Malesef bu tür davranışlara her yerde artık rastlamak mümkün.Kitap Fuarında rastlamak ayrı bir traji-komik durum.Davranışınızı alkışladım ama sinir olmanıza da ayrı üzüldüm.Toplumumuz gittikçe yobazlaşıyor Dünya artık başka gezegenlere koloni kurmayı düşünürken!Eğitim şart diyoruz da bu bile yeterli değil.Ahlak diye bir şey kalmamış,yazık.Kaba güç hak edecek çok insan var (insan diyorum ama bu kelime bile yanlış onlar için;siz anladınız onu).
Çok geçmiş olsun...
"Kitap fuarında rastlamak" dediniz ya, rahatsız olduğum konulardan biri de bu işte. Öyle bir platformda bile birbirimizi yiyeceksek gerisini düşünün artık. Çok teşekkürler Nur.
SilGeçmiş olsun diyerek başlıyorum.
YanıtlaSilMaalesef bunun gibi şeyleri çok yaşıyoruz artık. Dediğiniz gibi felaket bir yere sürükeniyoruz. Hatırlıyorum neyse ki o eski günleri, mahalle vardı. Komşuluk vardı. Farklı görüşlerden inançlardan da olsa herkes birbirini sayardı. Hacı amcayı da severdik, devrimci amcamızı da. Şimdi herkeste bir gerginlik. Yanlış anlaşılmasın, bu sadece A, B partisi olayını da aştı, herkes "diğer"ine olan tahammülünü kaybetti (nedense!).
Halbuki nedeni belli, ülkeyi yönetenler ve halkın iradesiyle bir yerlere gelenler -parti gözetmeksizin- sert üsluplarıyla, "kavga etmeyi müzakere etmeye" yeğliyor çünkü. Akşam televizyon seyreden adam/kadın da bunları görüp kafaya yazıyor istemsizce. "Haaa bak felanca partiden abimiz, ablamız şöyle yapıyor ben de sesimi yükselteyim" dürtüsü.
Ben asla kimseyi küçümsemeyi sevmem. O yüzden bana böyle "mağdur edebiyatı" yapıldığında da sinirlerim fırlıyor. Ben kimsenin başörtüsüne, partisine, bilmemnesine takılmadan karşı tarafı hep anlamaya çalışıyorum. Fakat buna rağmen hala saldırganlaşıyorsa öteki kişi, dahası ajitasyon yapıyorsa, fazlasıyla karşılığını alır. Sinirli bir yapım yok aslında, fakat son 5 yılda bambaşka oldum. Haksız saldırılar karşısında öbür yanağımı çevrimek yerine ben de haddini bildirmeye çalışıyorum. Kavgaysa kavga.
Önüne gelene "aman elitist bunlar" goygoyu yapıp her türlü haksızlığa (sıra gaspı buna dahil) göz yummamızı bekliyorlarsa üçün birini alır otururlar, herkes haddini bilecek (eğer ben hadsizlik yaparsam ben de). Bu ülkenin güzel ve yetişmiş nesillere ihtiyacı var. Cehaleti, ucuzluğu ve ikiyüzlülüğü yüceltmeyen dürüst, okuyan ve çalışan gençler kurtaracak bu dünyayı.
Çok birikmişim Sezer Hanım, affedin.
Estağfurullah. O kadar güzel anlatmışsınız ki hiçbir şey eklemeden her kelimesinin altına imzamı atıyorum.
SilGelecek meselesine gelince... Bir gün umutluyum, bir gün her şeye inancımı yitiriyorum. Kafam karışık. Çok teşekkürler Zihin.
İnanamıyorum ama insanlar gerçekten bu tuhaf ya ! Resmen kavga etmek için insanlarla uğraşıyorlar . Karısı ya da sevgilisi neden hiç bir şey demiyor onu da anlamış değilim , tamam uzatma falan der dimi bir insan ..!
YanıtlaSilSabır ile ilgili bende yazı yazmıştım bugün seninkini okuyunca iyice bir deliye döndüm :)
İnanın kalabalık içine karışmaktan korkar oldum. Ya kavga edeceksin, ya sinir hastası olup oturacaksın. İnşallah düzeliriz. Ne diyeyim? Teşekkürler.
SilBazen keşke hazırcevap olsam da ağızlarının payını versem diyorum. Ama nerdee,hep iş işten geçer ben akşam yatarken söyleyecek cevap bulurum.
YanıtlaSilCevap verilir Sevgili Handan, bizler de biliriz bağırıp çağırmayı. Ama mümkün olduğu kadar, ısrarla, inatla karşımda beni kavgaya çekmeye çalışana ya da görgü kurallarına aykırı hareket eden birine düzgünce karşılık vermeye çalışıyorum. Kavga isteniyor ve ben onlara istediklerini vermemek niyetindeyim. Diyorum ya "Ya sabır!". Çok teşekkürler.
SilGeçmiş olsun Sezer hanım. Bu tür olaylar çok üzer beni. Oysa bizim medeniyetimiz gönül medeniyeti. O da hoşgörüye dayalı bir düşünce ve kültür. Çünkü kalp kırmak kadar büyük günah yoktur. Kabeyi yıkmış gibisindir. İnanın kardeşi kardeşe vurduruyorlar. Uyanık olmamız lazım. Siz itidalli davranmışssınız ve edepsizle edepsiz olunmaz. Yeri geldiğinde bu türyleri polise şikayet etmek gerekir. Çünkü haddini aşmışlar. Tekrar geçmiş olsun.
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum, çok naziksiniz. Sözlerinize tamamen katılıyorum. Ancak uyanık olmaktan, sakin kalmaya çalışmaktan, üzülmekten, sinirlenmekten yorulduğumu hissediyorum artık. Ve bunun sebebi sizinle ve benimle aynı hassasiyeti taşımayan insanlar. Düzelir inşallah. Ne diyeyim? Tekrar teşekkürler.
SilGeçtiğimiz Haziran'da yeni ehliyet başvurusu için sağlık ocağına gidip, aile doktorumuzdan(!) sağlık raporu almam gerekti. İlk kez gördüm kendisini. Tam bir yobaz oturtmuşlar oraya. Türbanlı olmadığım sanırım, suratıma bile bakmadı. Elimde alerjik kabartılar çıkmıştı o ara. ''Şu elimdekiler ne acaba?'' diye sorma gafletinde bulundum. ''Beni ilgilendirmez'' demez mi?? ''Nasıl ilgilendirmez, siz dr değil misiniz. 2 sn bakmak neden bu kadar zor?'' dedim. ''Bakmıyorum'' dedi yine kafasını hiç kaldırmadan. Sinirimden ağlayacağım, o derece delirtti beni. ''Gidin ayrıca işlem yaptırın'' cümlesini lütfetti sonra, yine hiç bakmadan. Dedim ki: HAYIR EFENDİM, BİR İŞLEM YAPACAKSAM EĞER, SENİN AİLE DOKTORLUĞUNDAN ÇIKMA İŞLEMİ OLACAK. HEMEN ŞİMDİ! dedim.(Bilmeyenler için öyle bir hak var söyleyeyim. 3 ay dolunca değiştirebiliyorsun.)
YanıtlaSilHa, son durum ne mi? Fetö'den içeri alınmış insanlık ayıbı. E, ilahi adalet.
Nasıl sinirlendim yine... Yaşanacak hali kalmadı ülkenin :((
Off! Çok sinir bozucu:( Allah sonumuzu hayır etsin.
SilBuradaki yorumlarda da, senin yazdiklarinda da, diger bircok paylasimlarda, bloglarda, instagramlarda, dost sohbetlerinde vs... Hep suna benzer aciklamalar cogalmaya basladi: "Böyle degildim aslinda, cok degistim, sakin kalamiyorum" gibi.
YanıtlaSilBenim icin de ayni sey gecerli, maalesef. Ve iste bu beni cok korkutuyor Sezer'cim biliyor musun? Ic savaslar iste böyle böyle basliyor ülkelerde... Cok korkuyorum, cok huzursuzum cok. Lanet olsun bizleri, bu ülkeyi bu duruma getirenlere!!
Ece Temelkuran yazmış bu ayki Karakarga'da: "Yazık ki artık Türkiye'de siyasi bir kavga değil, değerler kavgası veriyoruz. Ayıba ayıp demeyenlerle mücadele çok yorucu" . Aynen katılıyorum.
SilBenim de bir belediye otobusunde haksizliga ugrayan bir bayan icin eni konu tartistigim oldu. Ne ses tonumu kontrol edebildim, ne sakin kalma cabami. Anlatsam " yok artik!" denecek turden Sezer'cim.
YanıtlaSilNereye dogru gidiyoruz bilmiyorum. Ama bu yol, yol degil. Iste bunu biliyorum.
Gecmis olsun canim.
Şanslıymışsınız ki başınıza bir şey gelmemiş o sırada Tülin Hanım. Koruduğunuz için karşı çıkanlar da olur çünkü.
SilÇok teşekkürler, sevgiler...