27 Nisan 2021 Salı

BİR RESSAM, BİR RESİM (13)

   PABLO PICASSO (1881-1973) - AKROBATLAR AİLESİ

   Geçtiğimiz hafta Kokoschka'nın resmi üzerinden mavi renkten bahsettiğimde, aslında rahatlatan bir renk olmasına rağmen fazla veya koyu tonda kullanımının sıkıntı, hüzün gibi duyguları tetiklediğini belirttiğimde aklıma Picasso geldi. Picasso'nun mavi dönemini düşündüm. Kübizme yönelmeden önce, sanat kariyerinin erken dönemlerinde, en yakın arkadaşının ölümünün üzüntüsüyle şekillenen mavi ağırlıklı resimleri vardı. Mavi resimlerinde yer alan figürler hüzün ve umutsuzluk taşırlardı, yaşam ve ölüm döngüsüne işaret ederlerdi. Fakat şimdi konumuz onlar değil. Fazlasıyla bunaldığımız bu günlerde, en ufak bir umut kırıntısına tutunan kimseleri üzmeyeceğim. Hayat iniş ve çıkışlarıyla bir bütün. Picasso'nun mavi döneminin ardından pembelere geçtiği gibi biz de aşacağız şu salgın zamanını ve tıpkı onun gibi daha iyi günlerde oturtacağız düzenimizi. 
    1881 Malaga doğumlu Pablo Ruiz Picasso'nun (ki tam adı çok daha uzun) babası Jose Ruiz Blasco da ressamdır, sanat eğitmenidir. Henüz çocukken fırçalarını ve paletini gerçek bir törenle devrettiği oğlunun en büyük desteğidir. Günü geldiğinde Madrid San Fernando akademisinde resim eğitimi almaya başlayan Pablo, bu okul için fazla olduğunu düşünür. Gerçekten takdirleri toplamaktadır da. Günlerini dersleri yerine Prado Müzesi'nde geçirir, Madrid sokaklarında ve kafelerinde resimler çizer. Ailesi onun akademik ressam olmasını istiyordur ancak onun fikirleri özgürlükten yanadır. O 20.yüzyılın sanatçısıdır. 18 yaşında Barcelona'ya geçer ve dergilerde illüstratör olarak çalışır, Katalan ressamlarla tanışır.Bu sırada annesinin soyadını, Picasso'yu kullanmaya başlar. Zira Ruiz'e göre Picasso çok daha az görülen bir isimdir. 19.yaş gününden kısa bir süre önce sanatın başkenti Paris'e gider. Yanında yazar ve ressam dostu Casagemas vardır. İspanyolların bulunduğu Monmartre Mahallesi'ne yerleşirler. Paris'i gezerler, bol bol resim yaparlar. Altı hafta sonra İspanya'ya dönerler, ancak Casagemas'nın aklı Paris'te aşık olduğu modeldedir. Tekrar bu şehre döner. Kadını vurmak ister, başaramaz, intihar eder. O tarihten sonra Paris'e yerleşen Picasso, hem bu şehirde tutunma gayretinin etkisiyle hem de arkadaşının ölümünün üzüntüsüyle, ileride "Mavi Dönem" olarak gruplandırılacak tablolarını yapacaktır. (1901-1904). Hayat kimi üzüntüleri hafifletip akmaya devam eder, kişiye yeni sürprizler hazırlar. Picasso için de durum böyledir. Tüm bu olan biten arasında hayatına model Fernande Olivier girer. Fernande, Picasso'nun sanatını etkileyen, yenilikler ortaya çıkarmasını sağlayan her kadın gibi farklı bir dönemin kapısını açacaktır. Serde gençlik de vardır. Atölyede çalışmadıkları ya da arkadaşlarını ağırlamadıkları zamanlarda Paris sokaklarını gezerler, yemek parasını çizimlerle ödedikleri kafelerde vakit geçirirler, boks maçlarına, sirk gösterilerine giderler. Genç sanatçının mavileri yavaş yavaş yerini pembe tonlarına, ten rengine, kızıllara bırakmaya başlamıştır. Konu genelde sirk çalışanlarıdır artık. Umutsuzluktan umuda geçiş... Sanat tarihçileri ileride bu sırada yapılmış resimleri ise (1904-1906) "Pembe Dönem" (Rose Period) ürünleri olarak adlandıracaklardır. Bir başka adlandırma da "Sirk Dönemi'dir".
    Konunun görseli olarak seçtiğim Akrobatlar Ailesi, bu grubun en bilinen resmidir. Anıtsal bir eserdir. Sanatçı sirk çalışanlarını hiç bir zaman gösteri sırasında betimlememiştir. Figürler mavi resimlerdeki kadar olmasa da hâlâ bir parça hüzünlüdür, ne de olsa onlar izleyicileri eğlendirmekle mükellef olup, kendi sıkıntılarını saklamak zorunda olanlardır. Her şeye rağmen gösteri dünyasının figürleri akla öncelikle neşeyi getirir, pembelere yakışır. Resimdeki aile, neresi olduğu belli olmayan nötr bir fon önünde yer almaktadır. Kıyafetler, eldeki eşyalar belki de bir gösteri sonrasına işaret eder. Eserlerini oluştururken yakın çevresinden beslenen Picasso'nun bu resimde de sevdiklerine yer verdiğini söyleyenler vardır. Kimi sanat tarihçileri elmas desenli kostümü içindeki figürün Picasso'nun kendisi, elinden tuttuğu küçük kızın ise çocukken hayatını kaybeden kız kardeşi olduğunu belirtmektedirler. Onlara göre şişman akrobat, ressamın yakın dostu şair ve eleştirmen Apollinaire; küçük akrobat, şair Max Jacob ya da Andre Salmon'dur. Sağ alt köşede gruptan ayrı duran kadın ise genç Picasso'nun sevgilisi Fernande'dir. İşin ilginç tarafı, bilimsel analiz yapıldığında resmin ilk önce mavi tonlarda boyanmış olup, pembe ve kırmızı tonların sonradan eklendiğinin anlaşılmış olmasıdır. Ruh halindeki, sosyal çevresindeki iyiye gidiş, bir tablonun katmanlarında dahi kendini gösterir gibidir. Genç sanatçının fazla karamsar bulunup ilgi görmeyen mavi dönem tablolarından sonra pembeyle şansı yaver gider. Satış yapmaya ve tanınmaya başlar. Hüzünler yerini yeni umutlara bırakmıştır. Çok çalışır Pablo, çok üretir. Eski yeni tüm ressamları inceler, her birinden bir şeyler alır fakat taklit etmez, kendi tarzını oluşturur. Braque ile birlikte Kubizm'i yaratır. Picasso olur. Farklı tekniklerde resimler, heykeller, seramikler, baskılar, tiyatro ve bale dekorları yapar. Çocuklarının oyuncaklarını dahi malzeme olarak kullanır. Hüzünlü mavilerle başlayan kariyeri sayısız eserle, şöhretle, çevresinde dostlarıyla, ailesiyle, son ana kadar üreterek, 92 yaşında son bulacaktır. 



*Bu yazı için Picasso'nun hayatını tekrar gözden geçirirken politik duruşunu es geçmedim. Bu sırada birkaç sene önce okuduğum, Gül Işık'a ait "İspanya, Bir Başka Avrupa" isimli kitabı hatırladım. Çok iyi bir kitap. İspanya, kültürüyle ve tarihiyle enteresan bir ülke. Az karışıklık yaşamamış. Sanatla ilgili değil belki ama yeri gelmişken bu kitabı ilgilisine tavsiye ederim. 
* Aslında çoğu kişinin bildiği "Picasso ile Yaşamak" isimli kitap ile Anthony Hopkins'in ressamı canlandırdığı aynı isimli film de aklıma gelen tavsiyelerdendir efendim. 

                          

8 yorum:

  1. Sezerciğim,
    Ne güzel bir tesadüf oldu. :)
    İki gün önce bir arkadaşım, Picasso'nun Mavi Gitar eserinden esinlenen bir romandan söz etti, İrlandalı yazar John Bonville'in eseri.
    Sipariş verdim, okuyacağım. Bakalım, resim/edebiyat buluşması nasılmış?
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyordum, o zaman bu kitap güzel bir tavsiye oldu. Baktım hemen, Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkmış. Yakınımda mağazası var. Kapanma öncesi gidip alayım hemen:) Teşekkür ediyorum. Sevgiler...

      Sil
  2. Bir sanat tarihçinin kaleminden Picasso'yu farklı yönleriyle okumak, çok farklı bir resmini görüp irdelemek güzeldi. Kendisini neden elmas desenli çizdi? Resme pembe ve kırmızı tonları neden sonradan ekledi? benzeri sorularla dolup taştım. Baktığı yön direkt Fernande ayrıca:) Bence de kendisi ve yakın çevresini betimlemiş. Filmin adını aklıma yazdım. Hopkins oynadıysa özellikle mutlaka izlenmeli.
    Eser seçkisi ve Picasso harikaydı. Emeğine sağlık Sezer. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Sevgili Zeugma.
      Elmas desen dediğim baklava desen yani, tipik soytarı kıyafeti desenlerinden. Değerli taş anlamında söylemedim, eğer onu kastediyorsan tabii. Picasso'nun Fernande'ye bakıyor olduğu konusunda haklı olabilirsin. Hoş bir ayrıntı:)
      Picasso daha çok kübizmle tanındığı için, bunun öncesindeki pembe ve mavi ağırlıklı duygusal dönemlerinden bahsetmek istedim. Beğendiğine sevindim. Sevgiler benden de...

      Sil
  3. picasso, sanat ve resim açısından ve politik açıdan çok önemli belki de yirminci yüzyılın en büyük ressamı, özel yaşamı kötüymüş ama işte böyle dahiler zaten biraz kaçık oluyor :)

    YanıtlaSil
  4. Bu resimde de bir hüzün var sanki ☺️

    YanıtlaSil

Yorumu olan?