19 Mart 2020 Perşembe

BUGÜNLERDE...

    Günler oldu klavyenin tuşlarına dokunmayalı. Evdeyim ama herkes gibi televizyonu ve sosyal medyayı takip etmek en büyük uğraşım oldu. Güya bol bol okuyacaktım, yazacaktım, diziler, filmler izleyecektim. Herkes gibi ruh halim dalgalı. İki hafta önce yazmaya kalksaydım farklı şeyler yazabilirdim. Ya da bir hafta önce, ya da dün, veya bir saat önce... Birinde umutlu satırlar olurdu, diğerinde panik hissedilirdi, ötekinde boş vermişlik ağır basardı, berikinde belki endişe belki de saçma şekilde mizah yer alırdı. Covid19 nedeniyle ülkemizde hasta sayısının 191'e, can kaybının 2'ye çıktığını öğrendiğim şu anda ise ne hissettiğimi bilemiyorum, ayırt edemiyorum. Bizim için günler nasıl geçiyor bundan bahsedeyim en iyisi. 
    Aslında bugünlerde ete kemiğe bürünmüş de hayatlarımıza hakim olmuş gibi hissettiğimiz bekleme hâline bir süredir aşinayım ben. Oğlumun sağlık sorunu şu son birkaç yılda beklemeyi, sabretmeyi öğretmişti bana. Uzaklarda okuması da aynı şekilde sınamıştı. Oysa gençken o kadar sabırsızdım ki. Her şey hemen olsun isterdim, kafamdakileri gerçekleştiremeyince çocuk gibi ağladığım bile olurdu. Covid19 yüzünden eve kapanmadan önce Orhun'un ameliyatı nedeniyle evdeydik. Kolay bir süreç değildi ama atlattık çok şükür. Ömrümdeki sabır testlerinden biriydi. Üzerine bu olaylar patlak verdi. Zaten gerekmedikçe evden çıkmıyorduk. İlk vakayı gördüğümüz günlerde, okulların tatil edildiği söylenen pazartesi gününden önceki cuma günü doktor kontrolü vardı. O gün mecburen İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna gitmek durumunda kaldık. Birkaç yıldır arabamız yok ve aramıyoruz da ancak o gün ilk defa eksikliğini hissettim çünkü metrobüs kullanmak zorundaydık. Bir noktadan sonra da taksi. Fakat takdir edersiniz ki hijyen açısından taksilerin durumunun pek de iç açıcı olduğunu sanmıyorum. Kendi adıma korka korka gidip geldiğimi söyleyebilirim. Okullar tatil olduğu için elinde bavullarla otogarlara veya havalimanına ulaşmak isteyen öğrencilerle doluydu her yer. Dışarıda evden çıkmamaları tavsiye edilen 65 yaş üstü büyüklerimiz de çok fazlaydı. Mevsim gereği öksüren, aksıran boldu. Bir de doktorumuz bir süre önce Almanya'da olduğunu söylemez mi? Şu son günlerdeki önlemlerden önce o kadar çok kişi yurt dışına gidip gelip çalışmaya, iş yerine gitmeye devam etti ki. Ne yalan söyleyeyim endişelendim. Endişelerim kendi adıma değil. Hasta olup anneme bulaştırırsak diye korkuyorum. Kronik hastalıkları var ve aksi bir durumun onu çok zorlayacağına eminim. Orhun da "Anneanneme dikkat etmemiz lâzım" deyip duruyor. Paranoyak oldu. Daha Çin'den ilk haberler gelir gelmez söylenmeye başladı. "Evde eksik varsa tamamlayalım, sokağa çıkamayacağımız günler olacak" deyip deyip geriyordu beni. O değil ama onun yüzünden ben ameliyat sürecinde hastanede kaldığımız 2 günü de tedirgin geçirdim. Ki daha Türkiye'de durum normaldi. Orhun hem sağlık konusunda hassas olması nedeniyle, hem gençliğinden dolayı dünyaya açık olması ve olası senaryolara şaşırmaması nedeniyle beni gerdi de gerdi.  O yüzden çok daha önceden market alışverişimizi yapmıştık. "Market alışverişi" dedim. Asla istifçilik değil. Normalde yedekleme huyumuz yok. Bittikçe alırız hep. Yalnız bizimki biraz vurdumduymazlık oluyor. Aslında doğrusu en azından birer yedek bulundurmak. Orhun baskı yapınca kontrol ettim ki evde ne bakliyat kalmış, ne de yedek yağ vs. var. Ana malzemeleri tamamladım. Tuvalet kağıdı gibi temizlik malzemelerini hâlâ gerektikçe alıyoruz. Özellikle ben tuvalet kağıdı alırken utanıyorum istifçilik yapıyor derler diye:) Bir süre için evden çıkma yasağı gelirse günlük ihtiyaçlar konusunda sıkıntı çekileceğini düşünmüyorum. O yüzden panik yapıp da marketlere saldırmamak en doğrusu. 
    Dünya genelindeki hasta sayısını takip ettiğimiz sıralardaki artışı gördükçe başka bir endişeye daha kapılmıştık. Orhun Nisan ayının başında, kalan tek dersini ve tezini vermek için Tallinn'e dönecekti. İlk önce kaygılanmadık. Estonya 1.3 milyon nüfusuyla küçücük bir ülke. Başkent Tallinn'de bırak insanlar arasında olması gereken 1 m. mesafeyi, daha bile geniş aralıklar oluyor. Acayip tenha ve sakin bir şehir. Açıkçası orada daha güvende olabileceğini düşündük. Fakat ilk hasta çıkıp da sayı katlana katlana artmaya başlayınca bizde de panik başladı. Hem korkuyordum hem de "Artık yetişkin oluyor, hayatının kontrolünü eline alması lâzım" diye gönülsüzce mantık yürütüyordum. Derken olaylar her yerde kontrolden çıktı ve Estonya da sınırlarını kapattı, okullar uzaktan eğitime geçti. Şu an orada hasta sayısı 258, can kaybı yok. Ama arkadaşlarının anlattığına göre çok sıkılıyorlarmış, mutsuzlarmış. Bakacağız, uzaktan eğitimle hallolursa olacak. Olmazsa, diplomayı seneye alacak. Zaten tüm dünyada eğitim fena kesintiye uğradı. Okulları ne zaman bitirecekler, nasıl iş hayatına atılacaklar bilmiyorum. Mezuniyet törenleri, yüksek lisans başvuruları, Erasmus hayalleri, üniversite ve lise giriş sınavları... Hepsi askıda kaldı. Bilinmezliklerle dolu bir dönemdeyiz. Ama önce sağlık olsun diyoruz. Dediğim gibi beklemeyi, sabretmeyi öğrendim. Bu sıkıntıların atlatılacağına eminim. Hâttâ ucu henüz karanlık olan bu tünelden daha bilinçli ve güçlü bireyler olarak çıkacağımıza dair umutlarım var. Herkes bilinçlenmeyecek belki ama bilinçlenenler yetecek. Fabrikaların kapandığı Çin'de ve İtalya'da hava kirliliğinin azalmış olması, yıllar sonra ilk defa Venedik kanallarında balıkların görülmesi, kuğuların ortaya çıkması bir şeyler anlatıyor olmalı. Tüm dünyanın aynı anda aynı kaygıları yaşaması; hepimizi aynı hastalıkların vurduğunu görmek; korkuda, kaygıda, sevinçte, umutta aynı şekilde hissettiğimizi bilmek; yani fiziksel ve ruhsal benzerliklerimizle aynı olduğumuzun gün gibi ortada olması bir şeyler öğretmeli. Bunları kendi aklımla düşünüp, ruhumla hissediyorum ama inanır mısınız bilmem astrologlar da bu seneye girmeden aynı şeyleri söylüyorlardı. Astroloji konusunda aradaydım fakat şimdi "Gel de inanma" diyorum:) 2020 için "Öyle inanılmaz olaylar olacak ki tüm dünyada sistemler değişecek" diyorlardı. Ekonominin zora gireceğini söyleyip  2020 için kenara para ayrılmasını tavsiye ediyorlardı. Çin'in çok konuşulacağından bahsediyorlardı. Beni en çok etkileyen ise sevdiklerimizin kıymetini anlayacağımızı söylemeleriydi. "Evlerde vakit geçireceğiz, sevdiklerimizle vakit geçireceğiz" diyorlardı. İçimize döneceğimizi, kendimizi dinleyeceğimiz bir yıl olacağını da ekliyorlardı. 2023'e kadar sınavların yaşanacağını ama en zorunun 2020 olacağını anlatıyorlar. Hâttâ bu dönemin sonunda altın çağ denebilecek bir devrin geleceğini söyleyenler var. Ha gayret! :) Ben enteresan şekilde tüm zorluğuna rağmen 2020 için olumsuz düşünmüyorum. Umarım haklıyımdır. Yazı uzadı. Arkası yarın olsun. Zaten evdeyiz. Blogların aktif olması gereken bir dönem bu. Blog dünyası şimdiden altın çağını yaşayacak sanırım:)  Evdeyiz dedim ama ben evdeyim, oğlan evde, babamız işe gidiyor tabii. Aslında madem ki önümüzdeki 2-3 hafta kritik deniyor, bu süre için sokağa çıkma yasağı getirilmeliydi diye düşünüyorum. Zorunlu yerler güvenliği sağlanmış az elemanla çalışabilir ve bu süreç böylece atlatılabilirdi. Neyse... Yaşayacağız... Göreceğiz... Herkese sağlıklı günler...




30 yorum:

  1. Yazıyı çok sevdim... Normalde, şu karamsarlığın pek çok bünyede hakim olduğu günlerde gülümsememek mi gerekirdi okurken diye de düşündüm ama mesela Orhun konusu aynı durum üzerine olan geçen yazıya göre daha güzel haberler içeriyordu. Serzenişleri ile birlikte yazıdaki üslup şu soğuk denilen günleri fazlası ile ısıtıyordu. Durumu, birazda nüfus sayımlarında sokağa çıkma yasaklarının olduğu çocukluk dönemlerindeki eğlenceli haline çevirmek gerek sanki. Sürekli endişe halinde yaşamanın da pek bir alemi yok. Başa gelen çekilirse, biz de çekeriz. Gelmezse de gelmiş, gelecekmiş gibi yaşamanın alemi de yok diye düşünüyorum; elbette ki gerekli tedbirleri disiplinle almak gereğinin de altını çizerek. Bir de, ben de blogerların diğer kitlelere göre daha şanslı olduğunu düşünüyorum bu süreçte, bu dünya kanlı canlı çünkü. Ve kesinlikle kendi içinde bir dayanışması var ve böyle günler için bundan daha güzel bir olanak olamazdı diye de düşünüyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülümsemekten kaçınmamalıyız. Zira hepimiz biliyoruz ki bağışıklık sistemini zayıflatan etkenlerden, hâttâ en önemlilerinden biri stres. Çocukluğumuzdaki nüfus sayım günlerine çevirmek konusuna katılıyorum:) Bakın şimdi aklıma getirdiniz, biz çocuklar için ne heyecanlı günlerdi:)
      Orhun'un durumu 2-3 ay sonra iyice netleşecek ama şu an iyi gidiyor çok şükür. İlginize yürekten teşekkür ederim.
      Bence de blogerlar daha şanslı. Gezip gördüğümüzü paylaşamayacağız belki ama duyguları aktarmak serbest:) Panik yapmayalım, önlem alalım, evden çıkmayalım. Atlatacağız...
      Sevgiler, sağlıklı günler...

      Sil
  2. Gerçekten herkesin derinden etkilendiği bir dönem yaşıyoruz.Bendeki gençlerde şaşkın.Eşim aynı Orhun gibi Çin'deki olaydan sonra gidip gelip evi kuru erzakla doldurdu.Bu olay tüm dünyayı saracak ,diyip durdu.Ben biraz gevşktim.Şimdi ise önümüzü görmüyoruz.Korkuyoruz.Umarım en az kayıpla geçer gider bu günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paniğe kapılmadıkça korkmak iyidir aslında. Umarım umursamaz davrananlar da bir parça korkarlar.
      Eninde sonunda geçecek bu günler. Çocuklar çok üzülmesin, sağlık olsun da hepsi hallolur:) Sevgiler, selamlar...

      Sil
  3. Ben de aynı umutlu duyguları paylaşıyorum Sezer.
    Astroloji demişken, Yaylar iflah olmaz birer iyimserdir der yıldızlar :) Yarın oğlumun nikahı var örneğin. Gençler kaygılı, üzgün, hatta kızgın. Ben onlara çocuklarına anlatacakları çok özel bir günleri olacağını söylüyorum. İnanarak, sevgi ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Tülin Hanım, yay iyimserliği aklıma geliyor ara sıra, gülüyorum:) Bir yerde "yaylar idama giderken bile son anda af çıkar belki diye düşünürler" yazıyordu. Tıpkı ben:) Umarım iyimserliğin sonu iyi olur:) Oğlunuza ve eşine mutluluklar diliyorum. Onların yaşında olsam ben de kızabilirdim ama şimdi böyle olması gerekiyormuş düşüncesindeyim:) Hayat öğretiyor. Önemli olan nasıl başladığı değil nasıl devam ettiği, tuhaf günlere denk gelmiş olabilir ama eminim güzel bir evlilikleri olacaktır. Hayırlı uğurlu olsun.

      Sil
  4. Çok zor bir dönem. İşin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Büyük bir belirsizlik var. 2 hafta tatil ilan edilmesi fikrine ben de katılıyorum. Virüsün yayılmaması için oldukça faydalı olurdu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eninde sonunda yasağı çıkaracaklar gibi. Keşke en başta olsaydı.

      Sil
  5. Geçen senenin izinlerinden kullandırmışlar Can'a. Haberimiz falan yok tabi. Dün Paris'e gitti. Yarın nereye gidecek belli değil. Sonrasında on gün evde sanırım.

    Benim de en korktuğum annem. Biz hasta olsak da iyileşiriz diye düşünüyorum ama anneme bişey olursa bir de kendimi suçlayıp dururum benden geçti diye :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizimkilerde de izin kullanmaya başladılar. Orhan kendini Nisan ayına yazdırmış. Nisan'da evlilik yıldönümümüzün 25.yılını kutlayacağız. Belki tehlike geçer de bir yere gideriz diye düşünmüş, hani yurt içinde mesela:) B"u seneyi atla sen, ne zaman uygunsa o zaman izin al, bana vicdan azabı çektirtme deli misin?" dedim. Ne zaman romantik olacakları hiç belli olmuyor:)
      Başkasını hasta ederim diye ben de korkuyorum. Hele ki annemi. Herkes böyle düşünüp azami tedbir almalı.

      Sil
  6. Geçmiş olsun, umarı şimdi biraz daha iyidir Orhun. Çocukların eğitimleri etkilendi gerçekten benim oğlum da lise son ve sınav belirsizliği ama en çok ta dershane ve okula gidememesi etkileyecek diye tahmin ediyorum . Ben de okumak, izlemek gibi aktivitelerimin daha çok olabileceğini düşünürdüm ama kaygı duymamak elde değil, sosyal medya da eni konu zorluyor psikolojiyi, bırakamıyorum da işin kötüsü çünkü twitterdan daha güvenilir haberler alıyoruz sanki. Bir arkadaşımın da dediği gibi ne kadar az bilirsen o kadar çok mutlu oluyorsun sanırım. Buralardayız, gün gün en azından blog dünyasını kontrol edelim. :) sağlıkla kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orhun iyi çok şükür, çok teşekkür ederim. Lise son sınıfların sıkıntısı da ayrı hakikaten. Sağlık olsun da ayarlanacaktır hepsi. Varsın hayata bir yıl geç atılsınlar :) Twitter'dan ayrılamıyoruz maalesef. Kitaplara odaklanmak için zorlayalım kendimizi:)
      Sevgiler, sağlıklı günler...

      Sil
  7. Biz elimizden gelen tedbiri alalım ve sonra tevekkül edelim. Beklemek ve sabretmek gibi. Evet sonuçta takdir Allah'ındır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, önce tedbir, sonra tevekkül... Sağlıklı günler dilerim.

      Sil
  8. Dilerim anneannene de, kimseye de bir şeycik olmaz.
    Senin gibi taksiler dahil tüm taşıt araçlarından ödüm kopuyor. Eve gelince üstbaşı makineye atmak lazım. Altın Çağ ha? Hadi bakalım inşallah öyle olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anneannem değil, annem için endişemiz sevgili Müjde. Kronik rahatsızlıkları var. Bir tane değil yani.
      Kalabalığı saymazsak, hadi metrobüs ve metroların temizliğini arttırdılar diyelim ama taksiler muamma ne yazık ki.
      Ben de umuyorum ki öyle olsun:) Çok teşekkür ediyorum Müjde. Sağlıklı günler diliyorum. Kendine dikkat et lütfen.

      Sil
  9. yazılarını okurken hiç sıkılmıyorum akıp gidiyor, hislerini bana çok iyi geçirebiliyorsun. sen hep uzun yaz. ben de bazen düşünmeden edemiyorum acaba gezegen bizi yakasından silkelemeye mi çalışıyor. ekosistemi mahvettik, doymak bilmiyoruz asıl düşman biziz belki de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Burcu, çok mutlu ettin beni, duygulandırdın. Senin gibi genç bir arkadaştan bunları duymak çok güzel. Çok, çok teşekkür ediyorum. Demek ki duygular karşılıklı çünkü senin yazılarını ayrı bir keyifle okuyorum. Sen de hep yaz:)
      Gezegen bizi silkelemeye çalışıyor mu bilmiyorum. Bunu da düşünüyorum tabii senin gibi ama tam farklı yönde bir yazı okudum geçenler, hoşuma gitti. Tam tersi, doğanın her türü yaşatma gayreti olduğundan bahsediyordu. Bu tip olayların, bu gayret çerçevesinde yaşanmasının doğal olduğu, her zaman ardından daha iyi dönemlerin geldiği söyleniyordu. Ben ikna oldum:) Tabii böyle düşünüp gevşememek lâzım. Ders almalıyız. Bitkileri, hayvanları strese sokmaya devam edersek düzen hepten bozulabilir. Çevremizle bir bütün olduğumuzu kavrayabilsek keşke.

      Sil
  10. Açıkçası öyle bir dönem ki kimse ne olacağını, ne yapacağını bilmiyor. Allah sonumuzu hayretsin inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aradığımız heyecan diye espri yapacağım ama ona da gönlüm el vermiyor:) Gerçekten sonumuzu hayır olsun. Sevgiler Beyda...

      Sil
  11. heey hadi düşünmeee :) hiç bu kadar aktif olmamıştın blogundaa hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güya en az panikleyenlerden biriyim:) Düşünmeden yapamıyoruz.
      Son yıllarda bu kadar olmamıştım evet. Bakalım blogdaki aktiflik devam edecek mi?:)

      Sil
  12. Öyle güzel bir yazı yazmışsınız ki vaka sayımızın 1000'e dayandığını öğrenmiş olmama rağmen yine de umutla doldu içim. Gerçekten hepimizin ruh hali söylediğiniz gibi dalgalı ve bazen korku hali esir alıyor bizi. Atlatmamız zor, sonuçlarıyla yüzleşmemiz daha da zor olacak. Hepimize kolay gelsin, bu dönemi en az hasarla atlatmak tek dileğim.

    Oğlunuza da geçmiş olsun, önce sağlık :) Sonra eğitimini en iyi şekilde tamamlayacağına eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor olacak sahiden ama muhakkak geçecek. Umarım bireysel ve toplumsal olarak gereken dersleri alırız. O zaman çektiğimiz bu sıkıntılar bir anlam kazanır.
      Güzel sözlerin ve sağlık dileklerin için çok teşekkür ediyorum:) Kesinlikle önce sağlık. Hepimiz için... Sevgiler...

      Sil
  13. Evet, pek çok işimiz askıda kaldı maalesef, vardır bir hikmeti diyorum ben de.
    Umut verici bir yazı olmuş, ellerinize yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyde bir hayır vardır. Dilerim artılarla atlatalım bu dönemi.Çok teşekkür ediyorum.
      Sağlıkla kalın...

      Sil
  14. Ailece bir arada olmanız en güzeli bence. Orhun yanında olmasaydı aklın onda kalırdı. Ben de bir yandan okullar için üzülüyorum. Diğer taraftan şöyle düşünüyorum bir sene insan hayatında nedir ki? sağlık olsun da bir sene geç olsun. Öte yandan bu durum çok üzüyor beni. İster istemez karamsarlığa kapılıyorum.
    Bloglar dediğin gibi coşar inşallah. Sıkıntılarımız da bir an önce kaybolu gider.
    Çok öpüyorum seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orhun'un bu süreçte yanımızda olması iyi oldu sahiden. Daha geçen seneki meraklanmalarımın stresini tam olarak atlatamışken aynı şeyleri yaşamak ağır gelecekti. Okul işi de bir şekilde halledilecek. Tüm öğrenciler aynı şekilde mâlum. Kuzey de daha ufak. Dediğin gibi sağlık olsun da bu bir sene telafi edilir. Karamsarlığın az, huzurun çok olsun Özlem. Sağlıkla kal, sevgilerimi gönderiyorum sana...

      Sil
  15. Çok geçmiş olsun. Büyük oğlum Ege nin de Mayıs'ta bizirme sınavı vardı sanırım ertelenecek. Diğer ikisi ile her gün ders yapıyoruz. Kendimi öğretmen gibi hissediyorum. Bloglar umarım canlanır. Ben de yazdıkça dünya sorunlarından uzaklaşıyorum. Sağlıklı günler dilerim 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üç çocuk mu var sizde? Maşallah. Bilmiyordum. Bitirmelere, sınavlara denk gelenler için hoş olmadı bu durumlar. Fakat önceliğimiz sağlık tabii. Bir şekilde verecekler sınavları.
      Ailecek sağlık, huzur dilerim. Sevgiler...

      Sil

Yorumu olan?