Geçtiğimiz hafta yolumun Beyoğlu'na düştüğünden ve işimden arta kalan zamanda şahane bir sergiyi ziyaret ettiğimden bahsetmiştim. Mehşer'in güncel sergisi "Ben, Sen, Onlar" söz konusu olan...
1850-1950 yılları arasında Türkiye'de yaşamış ve yaratmış 117 kadın sanatçının 232 eseri var bu sergide. Serginin tanıtımındaki ifadeyle "Çoğunluğu 'ben'leşememiş ve dolayısıyla sanat tarihi tarafından kaydedilememiş kadınları tek tek fark etmenin yanı sıra, kolektif bir 'biz'in oluşabilme koşullarını da araştıran" bir düzenleme bu. "Bir Ressam, Bir Resim" serisinde zaman zaman bahsettiğim ve yorumlarda tartıştığımız, kadın sanatçının arka planda kalışı sorununun görselleşmiş hali gibi. Avni Lifij'in eşi Harika Lifij'in, Eren Eyüboğlu'nun, Jackson Pollock ile evli olan Lee Krasner'in, eşlerinin gölgesinde kalışlarına dair düşüncelerim yer almıştı bu yazılarda. Edebiyatta, resimde, heykelde, sanat dünyasının genelinde defalarca karşılaşılan bir durum. İşte "Ben, Sen, Onlar" sergisi bu konuya ışık tutuyor ve kadın sanatçıları görünür kılıyor. Bu sanatçı kadınlara kendilerinin kahraman oldukları bir "yüzyıl" armağan ediyor.*
Sergiyi gezen birçok kişi Nasip İyem'i tanımaz örneğin. Onun heykellerini görüp sanatçısının Nasip İyem olduğunu öğrenince akıllara ilk anda Nuri İyem ve onun köylü kadınları gelir. Bu böyledir. Erkek daha görünür ve bilinir olmuştur. Oysa ki Nasip İyem'in seramikleri de şahanedir.
Üniversite son sınıfta Proje dersi için "Kadın Ressamlar ve Oto-Portreleri" konusunu çalışmıştım. Zorunlu olmayan tez gibi bir dersti. Dolayısıyla o sırada tam da sergide yer alan sanatçılar hakkında, dönemin şartları hakkında çok fazla okuma yapmıştım. Sergi bana eski tanıdıklarımla karşılaştığım duygusunu yaşattı. Zaten tek başıma gezmeyi severim, sakin galeride her eserin önünde uzun uzun vakit geçirerek onlarla sessiz bir sohbet gerçekleştirdim. Mihri Müşfik Hanım'ın resimlerine bir kez daha hayran oldum.**
Söz konusu sadece resim sanatı değildi. Yıldız Moran'ın fotoğrafları, Halet Çambel'in not defterleri derken ilgiyle ve saygıyla andım her birini.
Fotoğrafım az. Tabii ki kendime birkaç anı fotoğrafı çekiyorum ancak son yıllarda görüntüleri hafızama kaydetmek, o anı yaşamak artık benim için daha çok önem kazandı. Hem buraya fazla görsel eklersem, gidip görecekler için işin sürprizini kaçırmış olurum.
Sergi 22 Mart 2022'ye kadar sürecek. Pazartesi hariç her gün ücretsiz gezilebilir. Bana kalırsa soğuk bir havada sıcacık bir müzede yahut sanat galerisinde olmak gibisi yoktur.
Son olarak Meşher'den bahsetmek isterim. İstiklal Caddesi'nde 2019'a kadar Arter'in bulunduğu Meymenet Han binası, şu an Vehbi Koç Vakfı'na bağlı bir kültür ve sanat merkezi. Atölyelerin ve konferansların da gerçekleştirildiği bir kurum. "Meşher" kelimesi Osmanlı Türkçesi'nde "Sergi Mekânı" anlamına gelmekteymiş. Velhasılıkelam İstanbul'un güzelliklerinden biri. Gitmeli, görmeli, takip etmeli...
*Bu cümle serginin tanıtım broşüründen alınmıştır.
** Mihri Müşfik Hanım hakkında daha önce yazmış olduğum bir yazı: Cesur Kadınların Anısına Saygıyla...
Resmi çok güzelmiş gerçekten de, heykeller de çok güzel gözüküyorlar
YanıtlaSilGörülesi:)
Silkesinlikle. :)
Sil“Ben, Sen, Onlar...” Büyüklerimizin “Efradını Cami Ağyarını Mani” deyişlerine örnek gösterilecek bir “sergi tanıtım” yazısı. Tebrik ederim.
YanıtlaSilBu arada “Çoğunluğu 'ben'leşememiş ve dolayısıyla sanat tarihi tarafından kaydedilememiş kadınları tek tek fark etmenin yanı sıra, kolektif bir 'biz'in oluşabilme koşullarını da araştıran" ifadelerini çok iyi yakalamışsınız. Benleşmek ve kolektif BİZ’in oluşabilmesi sadece sanat alanında değil bütün alanlarda ihtiyaç duyulan bir gelişme işaretidir.
Galerideki eserlerle sessiz bir sohbet edişiniz her türlü övgüye değer. Bence kâmil insanın özelliklerinden birisi varlıklarla konuşabilmektir. Bugün aşına olduğu eserlerle sohbet edebilenler yarınlarda varlıklarla da konuşma olgunluğuna erebilirler.
“MİHRİ MÜŞFİK... CESUR KADINLARIN ANISINA SAYGIYLA...”başlıklı yazınız da örnek yazılardan biridir.
Hayırlı günler ve başarılar dileğiyle saygılar.
Sevgili Sabahattin Hocam, yine mutlu ettiniz.
SilYorumunuzla, tüm bu duyguları yaşatan, ifademize yöne veren sanatçılara minnettar olduğumu anladım. Hem onlara, hem size teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Ne kadar güzel bir amacı olan, ne kadar güzel bir sergiymiş. Tanıttığınız için çok teşekkürler. İlk İstanbul seyahatimde yapılacaklar listesine ekledim. Sevgiler. :)
YanıtlaSilNe güzel olur, Mart'ın sonuna kadar süresi var ne de olsa:)
SilBen teşekkür ediyorum. Sevgiler...
Ne güzel yazmışsın, fotoğraflar da harika Sezercim. Ben de annemler geldiğinde bir kere de onları götürmek istiyorum. Sonra yazarım demiştim ama "yazılmışı var" diye senin blogun linkini mi paylaşsam acaba? ;) Öpüyorum çok. Sevgiler.
YanıtlaSilTabii paylaşabilirsin İmgecim. Senin gibi gezen, gören, paylaşan bir arkadaşımın takdiri ancak mutlu eder.
SilBenden de öpücükler... :) Ailenle keyifli vakitler dilerim.
yaa ne güzelmiş ben de geçenlerde burda arkas ın bahçeler sergisini gezdim içim açıldı valla..sevgiler..
YanıtlaSilİzmir Arkas! Ne güzel bir mekândır orası da. Şimdi İzmir de olmak vardı:)
SilBenden de sevgiler...
teşekkürler, zaman çokmuş, giderim inşallah :)
YanıtlaSilMart'a kadar da gidersin artık:)
SilKeşke İzmir' e de gelse bu sergi. 2 senedir İstanbul yolunu unuttum :(
YanıtlaSilTeşekkürler elinize sağlık yayın için.
O zaman 2022 güzel İstanbul günleri getirsin size:)
SilBen teşekkür ediyorum, sevgiler...
Aslında "ben olamamış" kadınlar değil de, başka bir şey var tam bulamadığım. Kadın ressamlar, heykeltraşlar kadar yazarlarda da var. Kadın olmak mı acaba sorun, çünkü biz kadınlar bin parçaya bölünmek zorundayız, sadece mesleğimiz değil annelik var, ev var, sosyalleşme ihtiyacımız var. Oysa erkekler sanki sadece mesleklerine daha kolay odaklanabiliyorlar, evli de olsalar sanki bir şekilde kendilerini o rolden tamamen koparıp mesleklerini yapabiliyorlar ama bizim aklımız hep bin yerde... ondan olabilir mi? Çünkü yetenek olarak aşağı kalır yerimiz yok ama sanki "içine giremiyoruz" bir türlü...
YanıtlaSilBiz kadınlar erkekler kadar "ben"cil olamıyoruz. Daha geniş düşünüyoruz. Aklımızın bin yerde oluşu bence de etkiliyor. Orhun doğunca nasıl bakacağımız konusunu en çok ben dert ettim mesela, sonra ben dayanamayıp işimi bıraktım. İlla erkekleri kötülemek için söylemiyorum. İstisnalar olsa da bu bir yapı meselesi. Bencilliği törpülemeleri lâzım, öğrenmesi o kadar zor olmamalı:)
SilYazarlarda da çok var tabii. Eşlerine çizdiren, yazdıran, sonra üzerine oturan çok örnek var. Kimi kadın bu şekilde arka planda kalıyor kimi de gönüllü bir vazgeçiş yaşıyor. Ben ona rahat çalışma ortamı hazırlayayım; pazarlamasını, halkla ilişkilerini vs.'yi düzenleyeyim deyip, dolayısıyla kendi yeteneğini ikinci plana koyup bu şekilde ortaklık yolunu tercih edenler var. Kimi zaman tutuyor kimi zaman tutmuyor. Marriage Story'yi izledin mi? Bu konuda çok hoşuma giden bir filmdir. Adam kadını "şimdi dur, yaparsın bir ara" deyip deyip görmezden geldi, sadece kendi işine odaklandı. Kadın artık bunu kabul edemez noktaya gelince çöken erkek oldu. Kadın ise kendini bulup mesleki olarak yükseldi:) Bir gün uzun uzun konuşuruz umarım:) Sevgiler Ceren, iyi yıllar...
Sevgili Sezer,
YanıtlaSilGeçen gün karşıya geçerken, bu yazıyı okumuştum ve gitmek aklımdaydı. Sonra denk düşüremedim, ama, halen aklımda, gideceğim. İyi ki yazdın, teşekkürler. :)
Bir sonrakinde muhakkak o zaman:) Ben teşekkür ederim.
SilSevgiler, iyi yıllar...
https://wronghands1.com/
YanıtlaSilbu siteye baksan yaaa :) ressamlara göre yılbaşı ağaçları :)
Benim emektar bilgisayarım her sayfayı açmıyor. Bunu da açmadı. Telefonumdan bakacağım muhakkak:)
SilTeşekkürler Deep... İyi yıllar...
Ne kadar anlamlı bir sergiymiş. Bense çalışmaktan kitap zor okuyorum. İmrendim size :)
YanıtlaSilKolay gelsin:( Çok iyi anlıyorum. Çalışma hayatına veda edeli oldu biraz, çocuğu da büyütünce kendime daha fazla zaman ayırır oldum:) Kendinize ayıracağınız sağlıklı zamanları yürekten diliyorum. Sevgiler...
SilNice yıllara. İtalyanca çalıştığın belirli bir yer var mı oğlumun var bu yıl okulda. Hep ilave kaynak arayısindayız.
YanıtlaSilKeyif için öğrenmeye çalıştığımdan ve yavaş ilerlediğimden Duolingo ile başladım. Eğlenceli ve devamlı tekrar ettiren faydalı bir program. Bana çok şey kattı. Pekiştirmek için de kendi kendime notlar alıyorum, bazen ders videoları izliyorum:) Eğer daha önce duymadığınız bir programsa çocuk için Duolingo'yu öneririm ama.
SilNe güzel bir sergiymiş. Beyoğlu nostaljisi oldu bana bu yazılar ☺️
YanıtlaSilBeyoğlu'nun eski tadı yok ama yine de vazgeçilmiyor. Teşekkürler Derya, sevgiler...
SilBen yorumları yanlış yere mi yazdım 🙈🙈🙈. Duolingo biz de kullanıyoruz pratik gerçekten de ☺️
YanıtlaSilOlsun, anlaştık yine de:)
Sil