15 Ocak 2020 Çarşamba

MANDALİNA BAHÇELERİNE UZANAN TESADÜFLER...

    Hoş bir tesadüf mü yoksa çekim yasasının gereği mi olduğuna karar veremediğim bir ayrıntıdan bahsedeceğim. Daha önceki yazılarımda, Orhun lise öğrencisiyken uluslararası bir program nedeniyle evimizde birkaç gün misafir ettiğimiz Estonyalı Marcus'tan bahsetmiştim. O yazıların linkini aşağıya eklerim. Enteresan bir çocuktu. Kendisini geleceğin Estonya başbakanı olarak görürsek şaşırmayacağım. Marcus'un ülkesinden getirdiği hediyelerin arasında bir film de vardı. Sinema meraklılarının muhakkak bileceği Gürcistan-Estonya ortak yapımı olan Mandalina Bahçesi'nin DVD'sini getirmişti. Marcus tüm ciddiyetiyle bize film hakkında bilgiler verdi. Film 2015 yılında -ki Marcus o sene misafirimizdi- Yabancı Dilde En İyi Film dalında Estonya adına hem Oscar'a hem Altın Küre'ye aday olmuştu. Ve ben o sıra Mandalina Bahçesi'ni seyretmemiştim. Yoğun çalıştığım bir dönemdi. Aslında hiçbirimiz seyretmemiştik. DVD'yi Marcus'tan bir hatıra olarak kitaplığımıza yerleştirdik. Yıl oldu 2019. Yılın son zamanlarında bir gün kitaplığın tozunu alırken DVD'ye gözüm takıldı. "Ben niye hâlâ bu filmi seyretmedim?" diye düşündüm. Üzerine bir de ertesi gün Twitter'da "Mandalina Bahçesi'nin yönetmeni Zaza Urushadze hayatını kaybetti" diye bir haber görmez miyim? Bu sefer DVD'yi aldım elime, alıcı gözle incelemeye başladım. O sıra aklıma yapımcı şirketin ismine bakmak geldi. Filmin Estonya ayağındaki yapımcısı allfilm'di. Yapımcıya şunun için bakmıştım. Yine daha önce bahsettiğim gibi geçen yaz Orhun Estonya'da Christopher Nolan'ın yeni filmi Tenet'in prodüksiyonunda çalışmıştı. Film Warner Bros yapımı olsa da Estonya Tallinn'deki çekimlerin yardımcı prodüksiyon şirketi, yani Orhun'un işvereni allfilm'di. Meslek hayatındaki ilk profesyonel çalışmasını gerçekleştirmişti, ilk parasını allfilm'den kazanmıştı. 
Çekim yasası mı, hoş bir tesadüf mü ayrıntısı burada devreye giriyor. Dört senedir her televizyona doğru baktığımızda Mandalina Bahçesi DVD'sine, allfilm etiketine de bakmıştık aslında. Ve gün gelmişti, Orhun Tallinn'e Baltık Film Akademisi'nde okumaya gitmişti. İlk parasını daha önce adını bile duymadığımız fakat evimizde küçük bir nişanesi olan yapım şirketinden kazanmıştı. Keşke hayatımızdaki her tesadüf böyle keyifli olsa. Ve bir de acaba çevremizde hep keyifli şeyleri mi tutsak? 

    Mandalina Bahçesi'ni dün nihayet seyredebildim. Geç kaldığım için hayıflandım. Şiir gibi bir filmmiş. İzledikten sonra Ekşi Sözlük'e girdim, tüm yorumları okudum. 25 sayfa yorum yazılmış ve olumsuz düşünceler yok denecek kadar az. Ekşi Sözlük tarihinde pek rastlanmayan bir durum. Film kesinlikle beğeniyi hak ediyor. Az sayıdaki oyuncusuyla, basit diyaloglarla savaşın anlamsızlığına yönelik kocaman duygular yaratıyor. Olaylar 90'ların başındaki Gürcistan-Abhazya savaşı sırasında geçiyor. 19.yy.'ın başında Abhazya'da o dönemin Rus yönetiminin politikasıyla Estonlar'ın yerleştirildiği köyler oluşturulmuş. Bu köylerin sakinleri yıllar sonra Gürcü-Abhaz çatışmalarından zarar görmemek için Estonya'ya dönmeye başlamışlar. Film bu ya, bir köyde yanızca Ivo ve Margus isimli iki orta yaşlı Eston kalmış. Margus mandalina bahçesinin ürününü satıp Estonya'ya dönmek niyetinde. Ivo ise ancak filmin sonunda öğreneceğimiz bir sebepten dolayı o topraklara bağlı. Marcus'un derdi para değil, sıkıntısı o toprağın ürününün ziyan olmaması. Gönülden bağlı olduğun toprağa savaşarak değil, üreterek sahip çıkmanın en güzel örneği Margus. Ivo ise bir bilge. Ruhunun derinlerinde sızısı var, hissediyorsun. Ivo'ya saygı duymamak, onu sevmemek mümkün değil. Ivo ve Margus, iki kişi olarak koca bahçenin mahsulünü toplamak ne kadar zor olsa da canla başla çalışıyorlar. Bir gün Ivo'nun evinin önünde bir çatışma oluyor. Ardında her iki taraftan birkaç ölü bırakan çatışmadan iki kişi yaralı olarak kurtuluyor. Biri Abhazlar'a destek olarak savaşan Çeçenler'den İbrahim, diğeri Gürcü Nika. Ivo ve Margus doğal iyilikleriyle, hiç sorgulamadan bu iki yaralıyı Ivo'nun evine alıyorlar, iki ayrı odada onları iyileştirmeye çalışıyorlar. İbrahim çok öfkeli. Nika'yı nasıl olsa öldüreceğini söylüyor. Bilge Ivo önce İbrahim'den, sonra yaraları daha ağır olan Nika'dan söz alıyor. Onun evinin duvarları arasında kimse kimseyi öldürmeyecek! Bir Ekşi Sözlük yazarı "Bir ülkeye sığamayan insanlar bir odaya sığmak zorunda kaldılar" demiş ki çok beğendiğim bir yorum oldu. O odadaki insanlar ve akıbetleri hakkında sayısız hikâye yazılabilir. İzlediğimiz çok yakın bir zamanda bu dünyadan göçen Gürcü yönetmen Zaza Urushadze'nin yorumu. Gürcüler, Çeçenler, Abhazlar, Ruslar, Estonlar... Fark eder mi? Hepsi insan. Bundan sonra olan biteni anlatmayayım. Zira seyretmeyenler vardır.  Aslında saatlerce bahsedebilirdim Mandalina Bahçesi'nden. Basit gibi görünen ama ayrıntılarında çok şey gizli bir film. Sembollerle, yönlendirdiği düşüncelerle, uyandırdığı duygularla,  naif orman manzaralarıyla, bizi kendi dedemizin evinde hissettiren Ivo'nun sıcak eviyle bambaşka bir film. Ivo rolündeki Lembit Ulfsak 2017 yılında hayatını kaybetmiş. Üzüldüm. Bir gün  Estonlar'ı bu kadar seveceğimi, Tallinn'i ikinci evimiz gibi göreceğimizi tahmin edemezdim. Yalnız, Orhun'un allfilm'le bağlantısı hâlâ devam ediyor çünkü "ilk parası" falan dedim ama o paranın bir kısmını henüz alamadı:) 3 parça halinde banka hesabına yapılan ödemenin ilkinde ismi yanlış yazdıkları için sorun oldu. Para geldi gitti, yazışmalar vs. En son dün "Tamam hallettik ve doğru hesaba yatırdık" şeklinde mail gönderildi. Ağustos ayından beri süren bir konuydu. Bazı ülke insanlarının bizim insanımız kadar pratik olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Olsun. Biz yine de seviyoruz Estonlar'ı :) Bir de Mandalina Bahçesi'ni izlemediyseniz izleyin bak!


İlgili yazılar: Marcus:) (Bugünlerde)
                      Uzaklardan Misafirimiz Var
                      Marcus'u Yolcu Ettik




28 yorum:

  1. Şu an bu filmi çok merak ettim ve hemen not aldım. Bu arada Marcus'lu yazıları çok iyi hatırlıyorum :) Hiç haber var mı ondan?İletişim kurabildini mi sonraları?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi beğeneceksin Gamze.
      Marcus'la ilgili son yazıda bahsettiğim gibi, Orhun'un Tallinn'deki ikinci senesinde rastladık. Ayaküstü bir sohbet. "Naber? Nasılsın? Üniversiteye girmişsin tebrik ederim" . Hemen hemen bu kadar:) Hayatımda gördüğüm en mesafeli insan Marcus:) Sizinle bir münasebet kurduk, o o zaman için gerekli bir şeydi, uzatmanın anlamı yok düşüncesinde muhakkak. Ailecek saygı duyuyoruz :)

      Sil
  2. Başıma çok sık gelir bu tarz durumlar. Matematiği çok severim ve tüm hayatın, yaşamın ve de ölümün basit birer matematik hesabı olduğuna inanırım. Anlattığınız bu durum da bende bu hissi uyandırdı. Belki oğlunuz Estonya'ya gitmeseydi, arkadaşı ile tanışmayacak, arkadaşı size DVD getirmeyecek ve o yönetmen ya da film şirketi hiç dikkatinizi çekmeyecekti. Ancak işlemin sonucu sizin eninde sonunda o DVD'ye ulaşıp filmi izlemeniz ise, elbette başka gidiş yolları da olacaktır. Dediğiniz gibi hep böyle keyifli detaylar olsun hayatımızda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de aklıma gelir ama biraz korkarım:) Güzel tesadüfler olsun hep.
      Marcus bize geldiğinde arkadaş değillerdi. Lisedeki bir program için misafir ettik. Orhun'un da aynı şekilde Yunanistan'a, İspanya'ya gitmişliği var. Kimi misafir edeceğimizi bilmiyorduk. Başka ülkeden bile olabilirdi. Tallinn'e karar verişimiz ise üniversite zamanı, Marcus'tan bağımsız.
      Olay bence eninde sonunda DVD'yi izlemek değildi, Orhun'un o filmi yapan şirkette bir süre çalışmasıydı:) Hoş oldu:)
      Çok teşekkür ediyorum Bahar. Keyifli detaylarda buluşmak üzere... :)

      Sil
  3. Güzel tesadüf olmuş, bazen bize de denk geliyor böyle şeyler:) Sen filmden bahsedince aklıma geldi, biz de taşınırken izlemediğimiz kaç tane DVD buldum. Eve yerleşince bakarız dedik ama yer yokluğundan kartonların büyük bir kısmını açmadık bile:)
    Filmi merak ettim, Estonya`yı sevmiştim ben. Hatta Kai Felix hala Tallinn tatilini anlatıp duruyor. Nedense çok beğendi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kai Felix'i yerim ben:) O da benden :)
      Filmleri izleyin Semi, bekletmeyin :) Çok öpüyorum seni. Ve özledim de...

      Sil
  4. "Mandalina Bahçesi" hımmmm aklıma yazdım:))
    sevgiler....

    YanıtlaSil
  5. Ben bu filmi yaklaşık bir beş sene önce izledim ve çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Ara ara aklıma bazı sahneleri düşer. Lembit Ulfsak'ın öldüğünü yeni öğrendim şimdi ve üzüldüm. İyi bir oyuncuydu kesinlikle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etkileyici ama. Herhalde benim de ara sıra aklıma düşecek.
      Ulfsak'a ben de üzüldüm, Orhun da üzüldü. Eston erkekler uzun yaşamıyorlar sanırım. Sokaklarda çok yaşlı kadınlar var, erkekler yok:) Ulfsak yaşında kadınlar tramvay sürüyorlar Tallinn'de, kasiyerlik yapıyorlar, müzelerde çalışıyorlar, kafelerde oturup sohbet ediyorlar, alışveriş yapıyorlar. Çok daha yaşlıları bile aynı şekilde. Otobüste, tramvayda ayakta yolculuk ediyorlar, oturayım diye atlamıyorlar:) Ama yaşlı erkek yok. Orhun'a yaşlı erkeklerin nerede olduklarını sordurttum , o da sora sora bir kişiye sormuş. Arkadaşı "Erkekler ağır işlerde çalışıyorlar, daha erken ölüyorlar" demiş. Yani bilemedim. Bir kısmı da Sovyet zamanı öldü belki, karışık zamanlar, Sovyetler icaplarına baktı mı acaba?

      Sil
  6. Estonya yı, Tallinn ibu kadar sevmişken ben bu filmi izlemezsem rüyama girer :)
    Teşekkürler tatlım.

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel bir filme benziyor. Gerçekten de bazı şeylerin rastlantıları insanı şaşırtıyor. Nereden nereye diyor düşününce.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Film çok güzel. Ve tesadüfler... Onlar da güzel olsun :)

      Sil
  8. Very interesting and inspirational post! <3
    I follow you and invite you to my place
    https://milentry-blog.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  9. Nasıl şahane bir tesadüf... Kim derki diye ballandıra ballandıra anlatılabilecek bir hikaye hakikaten...

    Filmi ben de bilmiyorum... Ama izleyeceğim... Bu güzel tesadüfi düşünerek hem de ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep güzel, hep anlamlı tesadüflerimiz olsun. İyi şeyler iyi şeyleri çeksin:)
      Mandalina Bahçesi'ni seyretmemene şaşırdım Şebnemcim. Oscar adaylarını kaçırmazsın sen normalde. Kesin izle o zaman, çok seveceksin. Öpüyorum kocaman ♥

      Sil
  10. Ben de Oscar'a aday olduğu yıl izlemiş ve çok sevmiştim. Nasıl duru ve iddiasız ama şahane bir anlatımı vardı. Oyuncunun ölümüne ben de üzüldüm, ne diyeyim yattığı yer incitmesin.
    Benzer tesadüfü ben de şöyle bir olayda yaşamıştım. Arkadaşım adının hiç duymadığım bir kadın yazarın kitabını hediye etmişti bana, tanıyormuş, imzalatmış getirdi. Kitaplığın bir rafına koydum ve unuttum gitti. 2 yıl sonra kadardı kardeşim bir anı kitabı verdi okumam için. Kitapta anılarını anlatan kadın okul arkadaşından ve onun yaşadığı dramatik sondan bahsediyordu. Özürlü kızı varmış, yıllarca çok sıkıntı çekmiş, sonunda kızıyla birlikte gazı açıp intihar etmişler. Ablası da bu olayı anlatan bir roman yazmış. Ablası kimmiş? Bana hediye edilen kitabın yazarı. Şak diye elimi kitaplık rafına attım ve kitabı buldum. Elimdeki biter bitmez de onu okudum. Gerçekten dramatik bir öyküydü. Belki hiçbir şey tesadüf değil, her şeyin bir zamanı var :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakikaten her şeyin bir zamanı olsa gerek. Bilhassa sizin olay özellikle bunu düşündürüyor.
      Ve ayrıca, yeri gelmiş anmışsınız, anne-kıza rahmet diliyorum, ruhları huzura ermiştir umarım.
      Mandalina Bahçesi'ni seyretmiş olacağınızı tahmin ediyorum zaten:) Ödüllü filmlerden izlemediğiniz pek yoktur sanırım. Teşekkürler, sevgiler Nurşen Hocam...

      Sil
  11. Böyle tesadüfleri çok seviyorum, hem insan şaşırıyor hem de keyif alıyor dediğin gibi. Filmi izlememiştim ama hemen listeme ekliyorum, umarım tatilde izlerim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tatilde izlemek, okumak... Off! Süper :) İyi tatiller diliyorum.

      Sil
  12. hıhıms iyi film yaa. balkan filmleri iyi zaten, the war is over, yağmurdan önce, saimir gibi örnekler de var. ayy markus deyinceee bi de nolan anısı vardıııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orası pek Balkan sayılmıyor sanki deep:) Mandalina Bahçesi gibi dehşetin yer almadığı savaş filmleriyse bu örneklere de bakayım ben.
      Nolan'lı anılarımız da var şükür :)

      Sil
    2. üçü de savaşlı değil, üçü de çok iyi.

      Sil
  13. Ne ilginç tesadüfler olmuş film de güzele benziyor ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep güzel tesadüflerimiz olsun inşallah. Sevgiler Derya...

      Sil

Yorumu olan?