Şimdi gelelim kuzeyin en güzel şehirlerinden biri olan Tallinn'e... Tallinn, Estonya'nın başkenti. "Estonya" deyince karşımdaki kişide ufak bir burun kıvırma olabiliyor, "Tallinn" deyince daha farklı karşılanıyor nedense. Oysa gittim, gördüm ve bizzat deneyimledim ki insanıyla, yaşam kalitesiyle, kent yapılanmasıyla, teknolojisi vb. birçok özelliğiyle asla küçümsenmeyecek bir ülke. Oğlumu emanet ettiğim Estonya'yı ben sevdim ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde devamlı bahsetmem, tanıtmaya çalışmam nedeniyle fahri hemşehrilik teklif edilmezse çok bozulacağım:)
Şaka bir yana... Önce biraz korktum. Konsolosluk'un bastırdığı kitapçıkta bile "Estonlar konuşur mu?" diye bir başlık vardı. 2 sene önce evimizde misafir ettiğimiz Tallinn'li öğrenci de tam bahsedildiği gibiydi. Kendilerinin az konuştuklarını, duyguları belli etme konusunda zayıf olduklarını düşünüyorlar ve bunu ısrarla vurguluyorlar. Aynı şeyi üniversitenin rehber öğretmeni de söylemişti mesela Orhun'a. Ancak bu bana kalırsa mütevazılıklarından, belki de biraz bu konuda kendilerini gereksiz yere küçümsemelerinden kaynaklanıyor. Tekrara düşmüş olmamak için okulda yaşadıklarımızı burada da anlatmayayım. Okumayan varsa ve bu yazıda buluşmuşsak, bir önceki yazıma göz atarlarsa ne demek istediğimi anlayacaklardır. Ben bu insanlara asla soğuk diyemem. Mecburiyetten dolayı hastanelerinin bekleme salonunda yaklaşık 1 saat vakit geçirdim ve doktorların, ambulans görevlilerinin yaşlılara, evsiz bir adama nasıl kibar ve anlayışlı davrandıklarını gördüm, saygım bir kez daha arttı. Kimse kusura bakmasın bizde yaşlı ve evsizlerin önünde diz çöküp şefkatle konuşan doktor ve hemşirelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ha biz onlar kadar tenha bir memleket olmadığımız için iş yükü çok ve sinirler geriliyor olabilir ama bazı mesleklerde de sabır gerekiyor işte. Çok sıcak olmayabilirler fakat gerektiğinde güleryüzlü ve yardımseverler. Yardım isteğinizi geri çevirmezler. Ukala değiller. Bana göre Estonları tanımlayan kelime "ölçülü". Evet ölçülüler. Taşkınlık yapanını görmedim. İçip sapıtanı görmedim ki (aslında genelde haftasonları Finlandiya'dan gelip alanlar için olsa da) şehirde hatırı sayılır derecede içki satışı yapılıyor. Sarhoşu bile kuzu kuzu yürüyüp gidiyor.
Özellikle bahar ve yaz mevsimlerinde etkinliği bol bir şehir Tallinn. Öyle alışmışlar ki etkinlik hangi bölgede olacaksa kolayca hazırlıyorlar, her tarafı süsleyip püslüyorlar sonra kolayca toparlanıyorlar. Vaktimiz bol olduğu için eşimle etrafı tanımak amacıyla boş boş gezdiğimiz saatlerde, inşaat seyreden Türk insanı gibi etkinlikler için yapılan hazırlıkları seyrettiğimiz çok oldu:) Adamlar Işık Festivali anlamına gelen bir etkinlik için koskoca Kadriorg Park'ı mumlarla süsleyip bu hale getirdiler.
Beceremedim:(Fotoğrafın orijinal ve kaliteli hali Instagram'da. |
Bu, parkın sadece küçük bir bölümü. Devamı da aynı bu şekildeydi. Bütün Tallinn çoluk çocuk Kadriorg Park'taydı o gece.
Bu da parkın günışığındaki hali |
Biz de gittik tabii ve ilk defa o kadar kalabalık arasında bindik tramvaya. Bir tek o gün bizim metrobüslerin tadındaydı toplu taşıma araçları. Normal zamanda gayet çekilebilir bir insan topluluğu oluyor. Tuttuğumuz ev bir miktar merkez dışında olduğu için ve biz de çok gezdiğimiz için toplu taşıma araçlarını bol bol kullandık. Bunlar otobüs, elektrikli otobüs ve tramvaydı. Bizdeki İstanbul Kart benzeri bir kart aldık ve 3 gün aralarla tekrar doldurduk. Kartı okutuyorsun, kartın yoksa şoföre ödeme de yapabiliyorsun. Bu ikisini de yapmazsan kimse hesap sormuyor. Yolcunun ahlakına, vicdanına kalmış işler yani. Öğrencilere şehir içi ulaşım ücretsiz.
Yeri gelmişken belirteyim, bol bol yürüdüğümüz gibi şehre alışana kadar ilk günlerde taksi kullandığımız da oldu. Taksi ücretleri de çok uygun. Bizim aksimize şehirde uzun süre kalmayacak olanlar rahatlıkla taksi kullanabilirler. Havaalanından şehre taksiyle ulaşım 5-10 euro arasında. Fiyatlar taksi şirketine göre değişiyor. "Madem uygunu var neden fazla para vereyim?" derseniz bazı taksilerin üzerinde yazan tarifeye, o yoksa arabanın içine doğru eğilip taksimetreye göz atmanızı tavsiye ederim. 2.5 Euro'dan açılış yapan da var 5.5 Euro'dan da. Ya da direkt taksinin tipine bakın. Başka bazı ülkelerde de olduğu gibi lüks olanlar daha pahalı, eski modeller daha uygun. Mesela burada gri renkliler ucuz gibi algıladım ben:) Hava iyiyse ve gideceğiniz yer uzak değilse de yürüyün derim. Yollar yürümeye müsait, eski ya da yeni tüm binalar seyredilmeye layık ve şoförler kesin surette yayalara saygılı. Avrupa ülkelerinde yola adımını attığın an, gelen araba varsa durur ve sana yol verir. Bunu biliyoruz. Ancak İspanya, Almanya ve İtalya'da bazen böyle yapılmadığına şahit oldum. Tallinn'e gelince... Siz yine de temkinli olun tabii ama yayalara bu kadar saygılı ve kurallara uyan şoförlere başka hiçbir yerde rastlamadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Biz Türkiye'den alışkınız tedirgin olmaya. İlk başta tereddütte kalıp belki şoförleri de rahatsız etmiş olabiliriz ama sonra epeyi alıştık bu duruma. Hatta öyle alıştık ki İstanbul'da ilk gün dışarı çıkınca korktum arabaları düşünmeden kendimi caddelere atarım diye.
Yemyeşil bir şehir Tallinn. Çok sayıda park mevcut. Kendi semtimin gri havasından sonra o parklarda vakit geçirmek, tüm yaz ziyadesiyle daralmış ruhumu rahatlatmak bana nasıl iyi geldi anlatamam.
Geçmişi eskilere dayanan her kent gibi ( bir parantez açayım ve ülkede ilk yerleşimin 11.000 yıl önce görüldüğünü; Estonlardan M.Ö 320 yılında ilk bahseden kişinin Yunan coğrafyacı Pytheas olduğunu belirteyim) burada da Old Town denen ve Ortaçağ görünümünü koruyan tarihi bir merkez mevcut. Old Town bölgesi daracık sokaklardan oluşmuyor bu kez. Surlar içindeki tarihi merkezin geniş sokaklarında rahatlıkla geziyor ve önünden geçtiğin ya da içerisine girdiğin her binada, bu topraklarda hakimiyet kurmuş Danimarka, Almanya, Polonya, Rusya gibi ülkelerin izlerini sürüyorsun.
Evet tüm bu ülkeler uzun bir zaman skalası içerisinde kendilerine düşen noktada işgal etmişler Estonya'yı. 2.Dünya Savaşı sırasında Naziler de cabası. Rusya'dan çok çekmişler özellikle ve hala bir miktar çekinceleri var bu ülkeden. Halihazırda nüfusun %25'ini oluşturan Ruslar'ı pek sevdikleri söylenemez. Görünen bir durum yok fakat özel konuşmalarda bunun böyle olduğunu anlıyorsun rahatlıkla. Sosyo-ekonomik ve kültürel olarak da çok fark var aralarında. Ruslar daha çok hizmet sektörü gibi işlerle uğraşıyorlar ve sokaklarda rastladığımız kafası güzel arkadaşlar, biraz hırpani kılıklılar, İngilizcesi az olanlar genelde bu milletten. Estonlar bunun tam tersi. Rusya'dan kopmaları çok yeni. Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarında bağımsızlıklarını kazanmalarına rağmen ikinci savaşı başladığında tekrar Ruslar tarafından işgal ediliyorlar, arada bir süre Nazi'lerin zulmüne uğruyorlar, savaşın bitiminden 80'lerin sonuna kadar tekrar Ruslar... 80'lerin sonunda Rusya'da rejimin zayıflamasıyla Estonya'da bağımsızlık hareketleri başlıyor. Yalnız bu hareketler tam da kendilerine yakışır bir şekilde "şarkı söyleyerek" gerçekleşiyor. Evet şarkı söyleyerek... Binlerce kişi meydanlarda toplanarak Estonya Cumhuriyeti'nin tekrar kurulması için şarkılar söylüyorlar. Bu naif, şiddetten uzak çabaları sonuçsuz kalmıyor neyse ki ve 1991 yılında kazanıyorlar bağımsızlıklarını. Şarkı Devrimi'nin devamı olarak bugün Tallinn'de her sene Şarkı ve Dans Festivali düzenleniyor. Bu festival UNESCO'nun
Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'de yer alan hoş bir etkinlik.
Tallinn'de geçmişin izleri ne kadar belirginse modernizm de bir o kadar belirgin. Şehrin modern kısımlarındaki yeni binaların mimari görünümleri tam da kuzey ülkelerinin tasarım yeteneğine uygun cinsten. Günümüz yapılarından çok beğendiklerim oldu ancak bunları layığıyla fotoğraflayamadım, bir başka sefere bu işi özellikle yapacağım. Bu aşamada şehrin modern yüzüne örnek olarak Rotermanni bölgesini verebilirim. Tallinn'e seyahat etmeyi düşünenlere ünlü markaların ve hoş kafelerin bulunduğu Rotermanni'ye bir göz atmalarını öneririm.
Şehirde uzun bir süre geçireceğimiz için otelde konaklamayı tercih etmedik. Airbnb'den ev kiraladık. Tatil günlerinde Orhun da bizimle kalsın istedik. Ev sahibimiz Hendrik, master öğrencisi bir gençti. Estonların uyanığıyla tanışmış olduk. Kiralamadan önce evin üniversiteye uzaklığını öğrenmek için mesaj yolladım kendisine. Ondan sonra kibarca peşimizi bırakmadı. Doktor işlerimiz olduğu için yolculuktan bir gün öncesine kadar olayı netleştiremiyecektik. Geliyor musunuz? Ayırayım mı? diye sorması bitmeyince anlattım durumu. Dedim "Hendrik bak doktor randevumuz var, ameliyat atlattık, seni de bağlamayalım":) "Tamamdır, doktordan çıkınca haber verin" dedi. Neyse her şey olumlu gitti de "geliyoruz" dedim, sevindi genç. Airbnb puanı epeyi yüksek bir arkadaş olduğu için boş vermedik biz de, merkeze biraz uzak ama hadi bunu tutalım dedik. Ev annesininmiş. Kendileri de iki üst katta oturuyorlardı.
Sokağımız |
Sessiz sakin bir sokakta, kullanışlı bir daireydi. Elalemin evinde kalınca bir geriliyorsun tabii. Nasıl çiçek gibi baktım anlatamam. Ekstra temizlik malzemesi alıp daha da temiz bıraktım evi:) Türklerin arkasından kötü konuşsunlar istemezdim doğrusu:) Dönecekken anahtarı verince kontrol ediyor tabii ev sahibi. Derlemişim toplamışım, mum etmişim. Çocuk bir girdi içeri "Oooo!" yaptı, mutlu oldu. Bize "temiz arkadaşlar" falan:) Artık millet nasıl bırakıyorsa daireleri. Airbnb sitesinde de bize teşekkür etmiş "evime çok iyi baktılar, çok hoş insanlar" vs. yazmış. Dedik "o sizin hoşluğunuz". Özelden de mesaj atmış "yine gelirseniz arayın size daha uygun fiyat veririm" diye. Estonların uyanığı dedim ya:)
(Çocuğa bir de İstanbul baskılı defter götürmüştük hediye olarak. Türküz oğlum biz!:) ) |
Yaşasın internet! Yaşasın memleketten uzak kalmamak:) |
Tallinn'de ilk birkaç günümüz Orhun'un rahatsızlığıyla, yurt odasını yerleştirme ve resmi işlerle geçti. Her şey düzene girdikten sonra başladık gezmeye. Her yeri tamamlamasak da güzel gezdik. Zaman problemi olmadığı için sallana sallana şehri keşfetmek harikaydı. Müzelere girdik, parklarda oturduk, çok hoş kafelerde yemekler yedik, ballı bira ve kahveler içtik. Bunların hepsini daha sonra anlatacağım. Küçük bir şehir ama gezilecek görülecek çok fazla şeyi var. Bir de festivallere denk gelirsen yaşadın. Genellikle ülkemizden Baltık turlarıyla gidildiği zaman uğranılan bir şehir burası. Zannediyorum 1 gece kalıp Finlandiya'ya geçiliyor.
Kumu Art Museum |
Bana kalırsa Tallinn için 1 gece az. Orada olduğumuz ilk hafta içerisinde Türk turiste rastlamadık. İkinci hafta bizim bayram tatilimize denk geldiği için Türkler bastı şehri. Onlar da dediğim gibi Old Town civarı takılıp ertesi günü Finlandiya'ya geçecek turistlerdi. Bence ayrıca gidip görün derim Tallinn'i. İsterseniz Finlandiya'ya geçip oradan dönebilirsiniz Türkiye'ye. Helsinki feribotla 1,5 saatlik bir mesafede. İsterseniz Riga'dan, Stockholm'den ya da St.Petersburg'tan da dönebilirsiniz. Estonya'yı çevreleyen ülkeler bunlar. Umarım biz bu 3 sene içerisinde hepsini tek tek gerçekleştiririz. |
Şimdi oğlumla bir Eston icadı olan Skype aracılığıyla konuşuyoruz:) Evet tam bir reklam gibi oldu ama öyle. Skype'la gurur duyuyorlar. İkinci Dünya Savaşı sırasında Rusya'nın bilişim merkezi olduğu söylenen Estonya teknolojide oldukça ileri. Her yerde ücretsiz internet erişimi var ve takdir edersiniz ki bir turist için şahane bir şey bu. Yalnız ne ilginçtir kendileri bizim gibi devamlı internete bağlanmış olarak ellerinde telefonla gezmiyorlar. Otobüslerde çok az sayıda genç telefonuyla ilgileniyordu.
Genç demişken... O kadar yaşlı insanlar hayatın içindeler ki... 80 yaşından az olmadığına emin olduğum yaşlı kadınlar -evet genelde kadınlar- alışverişte, gezmede. 65 civarı kadın şoförler tramvay kullanıyorlar, müzelerde yine bu yaş civarı teyzeler çalışıyor. Bir de toplu taşıma araçlarında oturmuyorlar ki şaştım kaldım. Genç, yaşlı geneli oturmuyor zaten. E benim de canıma minnet. Onların yerine oturdum bol bol:)
Orada olduğumuz süre boyunca şansımıza hava çok güzeldi. Malum kuzey ülkesi, artık serinlemeye başlamış. Güneşiyle karşıladı bizi Tallinn, çok iyi misafir etti.
Şimdilik burada kesmeli. Girizgah olacaktı uzadı yine. Yemesi, içmesi, müzesi, ulaşımı, hediyelikleri vb. turistik ne varsa gelecek yazılarda efendim...
İlgili yazılar: Tallinn'den Merhaba!
Estonya, Talinn ve Diğer Şeyler
Tallinn'de Neler Tattım?
Zevkle okudum.Ancak medeni davranışlara ,o trafiğe , öğrencilere bedava ulaşıma falan gıpta etmedim de değil.Her milletin iyisi kötüsü varda bizim toplumda artık şirazeden çıkmak üzere.Nüfus çokluğu o kadar da iyi bir şey değil buna inanıyorum artık. Devamını da bekliyoruz, sevgiler..
YanıtlaSilBizde öfke çok fazla. Öfke ve sinir. Farklı bir ülkede bunu daha iyi anlıyorsun ne yazık ki. İlla Avrupa olması gerekmiyor, Afrika, Hindistan vs. yerlere seyahat edenler de aynı şeyi söylüyorlar. Sakinlik diliyorum, huzur diliyorum memleketim adına. Katlanarak artmak bence de iyi bir şey değil. Aslında gözlemlediğime göre onlarda da genç ve çocuk fazla ama ne bileyim sakinlik, kurallara uymak, saygı gibi değerler düzeni sağlıyor demek ki.
SilÇok teşekkür ediyorum Mehtap. Benden de sevgiler...
bayıldım anlattıklarınıza,anlatım şeklinize.ufkumu açtınız:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum. Mutlu oldum:)
SilOooh gezi postu :) Sokakları hoşuma gitti ve pek tabii hayırlı olsun.
YanıtlaSilOoo daha ne sokaklar var:) Hepsini ekle imkanı yok tabii.
SilÇok çok teşekkür ediyorum...
bambaşka bir kültür :) Aristoteles'i örnek almışlar ölçülü olarak :D
YanıtlaSilFelsefeci yorumu da böyle oluyor:) Seviyorum ben ölçülü insanları:)
Sil3 senede sen gerçek bir Tallinnli olursun gibime geliyor:)) Orhun`u hiç söylemiyorum bile:))
YanıtlaSilKaldığın bölge bizim kaldığımız bölgeyle aynı sanki. Bizim ev sahibi de tasarım öğrencisiydi, çok hoş küçük bir daire idi. Kimse kontrol bile etmedi. Anahtarı posta kutusuna atıp gittik. Ben zaten senin gibiyim, tertemiz bıraktık evi:)
Taksiler gerçekten ucuz, havaalanından eve kadar 7 Euro verdiğimizi hatırlıyorum. Bunun dışında hep yürüdük. Sadece 1 kez otobüse bindik.
Neyse güzel şehir, öğrenci için özellikle ideal. Düşünsene İstanbul`da öğrenci olmak nasıl, Tallinn`de:) İstanbul tam bir kaos, yeşili az, nüfusu çok, fena trafik var, her tür insan mevcut ve pahalı.
Bakacağız artık:) Lille'deydik biz. Sizin sokak hangisiydi?
SilBizim Hendrik de son kontrol olarak öylesine bir göz attı zaten ve pırıl pırıl görünce utandı iyice kısa kesti:) Türk annelere kurban olsunlar, biz temizlemeden bırakmayız değil mi?:) İstanbul artık öğrenci içinde zor, çalışan için de, sadece gezmeye çıkan için bile zor. Burada da İzmir yazmıştık biliyorsun İstanbul'a puanı yettiği halde.
Gemlik'e geleyim ben bir ara, bol bol konuşalım Semi. Öpüyorum seni.
Tam benim sevdiğim tür bir turistlik olmuş. İçinde yaşayıp sakin sakin tadını çıkartarak. Ne güzel yerler insan özenmeden edemiyor.
YanıtlaSilHandancım, biz de aynen öyle seviyoruz ve tatillerimizde turlarla değil kendimiz geziyoruz. Bu sefer daha da uzun vaktimiz vardı tabii ve nasıl olsa tekrar geliriz diye düşünüp koşturmayınca daha hoş oldu. Sahiden güzel yerler. Özellikle bu mevsimde. Yoksa kışı çok soğuk ve geceleri uzun. Teşekkür ediyorum yorumun için.
SilGeçen sene İtalya'dan dönünce bu sene için "5 ülke 5 başkent" programı ile baltık gezisi yapacaktık, sağlık sorunları araya girince ertelemiş olduk. Oldukça güzel bir ülkeye benziyor. Belki yakında tekrar niyetleniriz. Bu arada yakın bir zamanda okuduğum bir habere göre en az para transferiyle oturma hakkı alınabilen bir ülke imiş. (35.000 Euro) Belki bir ara araştırırsınız sizden de bilgi alabilirim. İleri de çifte vatandaşlık ile AB pasaportu alınabilir galiba...
YanıtlaSilGerçekleştirirsiniz gibi geliyor bana Bilgehan Bey:) Güzel yerler.
SilDediğiniz konular benim de aklımda. Biraz daha geçsin araştıralım diye düşünüyoruz. Orhun'a geçici öğrenci vizesi verildi. Yakında 1 yıllık oturma izni verilecek ve her yıl tekrarlanacak. Diğer ayrıntıları da öğreniriz zamanla diye düşünüyorum. Öğrendiklerimi paylaşırım muhakkak. Sevgiler...
Öncelikle yazın kadar fotoğraflar da harikaydı. Aynen devam! Bu şekilde devam edersen, fahri hemşehrilik ceptedir mirim, benden demesi. :D
YanıtlaSilSarhoşu bile kuzu kuzu yürüyor'a bittim yalnız. Demeden edemiycem. :) Süper!
Çok teşekkürler paylaştığın için. İlk kez Estonya'yla ilgili böu kadar akıcı ve detaylı bilgi aldım. <3
Bu arada, Çin Çarpması Part 2 çıkmış. Devamı olursa seve seve okurum demiştin, haber vermek istedim. Sevgiler kocaman efenim... :)
https://mimiklibocek.blogspot.com.tr/2016/09/cin-carpmas-part-2-utu-de-yaparm_43.html
Ama aynen öyle, sallana sallana mülayim bir şekilde yürüyorlar sadece:))
SilÇoook teşekkür ediyorum. Beğenmene sevindim.
Bu yorumu yazmadan hemen önce Çin maceralarını yine keyifle okudum. Harikasın!:))
:)) Tekrar gezdim sanki, teşekkür ederim canım. Okulunuz hayırlı uğurlu olsun.
YanıtlaSilBizim yurt Tedre de. Kaldığınız evin sokağı da bir arkası gibi geldi bana?
Ben de evime bu sabah döndüm Altınoluk dan. Başlığı görünce yüzümde tebessümle açtım sayfanı.
Ve bir kez daha anladım ki, ben seyahat yazıları yazamıyorum :(
Mutlaka Stockholm'e, Helsinli'ye, Riga'ya gitmeli ve böyle tatlı tatlı anlatmalısın.
Çok sevgiler.
Estağfurullah Tülin Hanım, siz de gayet güzel yazıyorsunuz. Beğenmenize sevindim.
SilÇok teşekkür ediyorum nazik sözleriniz için. Uzun telefon görüşmemiz için de teşekkürler:)
Sizin gibi ben de sevdim Tallinn'i. İnşallah zaman içinde civar ülkeleri, civar şehirleri de görme imkanımız olur. Sevgiler benden size...
Şahane bir yazı dizisi olacak bu belli...
YanıtlaSilSenin gezi yazılarını okumak her zaman çok keyiflidir, tarihi içine çok güzel monteliyorsun çünkü ;)
Uyanık evsahibi tam şenlikmiş :))) Bundan sonra sizi bırakmaz bir daha ben diyim sana...
Sallana sallana gezinmek bilmediğimiz yerlerde en keyiflisi ama hep zamanla derdimiz oluyor. Sevdim ben bu salınma işini...
Keyifli ve örnek alınası bir kent. SEninle daha çok gezeceğiz inşallah ;)
Öpüyroum seni
Çooook teşekkürler canım Şebnemcim. Benden de kocaman öpücükler:)
SilHarika bir gezi ve yine harika bir anlatım olmuş bu Sezer'cim..aheste aheste tam da benim hoşnut olacağım gibi hem de..bak Orkun'un okul vesilesi sizin için de nasıl iyi olacak..yazıyı mobil tf.umun ekranıma düşer düşmez ilgi ile okudum..ama özelimizdeki düğünler vs telaşından ancak yorum yapabildim..devamını da ilgi ile bekliyorum. Sıcağı sıcağına yaz canım..bizim için tatlı ödevler oluyor bu gezi sonrası..benim seriler zaman zaman uzun teneffüslere takılsa da:)) ben de ha gayret diyeyim kendime :)) iyi hafta sonları Sezer'cim ..sevgilerimle
YanıtlaSilHer zamanki desteğin, yorumların için çok teşekkür ediyorum Esincim. Senin kadar çalışkan olamıyorum ama en kısa zamanda yazmaya çalışacağım.
SilSevgiyle kucaklıyorum seni...
Estonya çok bilgimin olmadığı bir ülkeydi ve yazılarınız sayesinde ilgimi çekti :))
YanıtlaSilGerçekten çok saygılılar, sanırım bizim en büyük eksiğimiz saygı... :/ Mimarisini de çok sevdim, Old Town'a göz koydum :D
Çok teşekkür ediyorum:)
SilGüzel ülke, güzel insanlar... Fırsat olursa görün umarım. Oradan da bir Helsinki mesela:)
Fotoğraflar gerçekten tam anlatamıyor ortamı. Old Town çok daha güzel.
Teşekkürler... Sevgiler...
Tekrar hayırlı olsun oğlunuzun okulu.Biz de Estonya'da geçen sene 2 gün kalmıştık. Sizinle blogda yazıştığımızı hatırlıyorum. Ne güzel oğlunuz hayalini gerçekleştirdi.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Gamze. Gerçekleştirdi bakalım, umarım güzel güzel okusun
Siltamamına da erdirsin:)
Estonya ve Tallinn hakkında bilgim yok denecek kadar azdı. Neler öğrendim, ne çok bilgilendim.
YanıtlaSilÇok hoşuma gitti. Umarım bir gün gitmek kısmet olur. Ellerinize sağlık.
Çok teşekkür ederim. O kadar çok anlatacak şey varmış ki hala ikinci yazıyı yazmaya uğraşıyorum. Baltık ülkeleri güzel, gidersiniz umarım. Belki denk geliriz:)
Silİçinde yaşayarak, hissederek gezmişsiniz ve bu da yazılarınıza şahane yansımış. Medeniyet özlemim depreşti :) Sevgiler
YanıtlaSil