17 Şubat 2015 Salı

BUGÜNLERDE:(


    
    Bu ülkede şiddet arttıkça bundan en çok zarar görenler kadınlar ve çocuklar olmaya devam edecek. Önlem alınmazsa, fiziksel anlamda daha güçlü olduklarını bilen insanlık yoksunu bir kısım erkek mahlukat, çocuklara ve kadınlara zarar verecek, verecek, verecek... Ve ne yazık ki şiddetin gitgide arttığı gözle görünür bir gerçek. 
Artık sevdiklerimizden ayrılırken birbirimizi alışkanlıkla değil, gerçek bir korkuyla "Dikkat et!" diye uğurluyoruz, dualar ediyoruz. Kanunlara güvenmiyoruz, adalete inanmıyoruz. Çünkü yok. Kimimiz bu yüzden üzülüyoruz, bunalıyoruz, korkuyoruz; vicdansız fırsat kollayanlar ise rahatlar. Çalıyorlar, çırpıyorlar, hak yiyorlar, eziyorlar, vuruyorlar, öldürüyorlar... Sokakta, evlerde, okullarda, hastanelerde, trafikte, maçlarda, sosyal medyada herkes birbirine sayıp sövüyor. Müthiş bir kutuplaşma yaşanıyor. 
En tepedekiler hiç birleştirici olmadı, aksine adım adım yarattılar bu bölünmeyi. 
Halk borca batmış durumda. Herkes borçlu ama herkes daha çok harcamak istiyor. Hatta çalışmadan, kolay yoldan kazanmak istiyor herkes. Büyüdüğümüz söyleniyor ama yok öyle bir şey. Maddi sıkıntılar had safhada. Hal böyle olunca cahil olan, eğitimsiz olan çevresinden çıkarıyor hıncını. Yıllardır kim mutlu Allah aşkına? 
Patlayan inşaat sektörünü elinde tutanlar? Şu an aklıma geldi, onlar mutlu olabilir bak! Mutsuzluk ve şiddet ne zamandan beri ve niye artıyor diye sorgulamak lazım değil mi? Mutsuzluk şiddeti, şiddet daha çok şiddeti doğruyor. Özgecan kardeşimizin hunharca öldürülmesi canımızı acıttı, bizi derinden sarstı. Olayı öğrendiğimizden beri idamı tartışmıyor muyuz? Hangimizin -en sakinlerimizin kafasından bile- günlerdir bu alçakça cinayeti işleyenler için türlü vahşette işkence yöntemleri geçmiyor? Şiddet şiddeti yaratıyor. 
    Bu işe bir an önce dur demek lazım. Neden devamlı geriye gittiğimizi sorgulamamız lazım.
    Cumartesi gününden beri büyük bir üzüntü içindeyim. Hepimiz gibi... Pırıl pırıl bir genç daha gitti. Bir kadın daha gitti. Temennimiz, ne yazık ki acı bir olay sonucu oluşan toplumsal hareketlenmenin olumlu sonuçlar doğurmasıdır. Vicdanlı, ahlaklı, modern, eğitimli insanların hayalini kuruyorum bu ülke için. Fakat nasıl olacak bilmiyorum. 
Çok canım sıkkın, çok üzülüyorum:(




3 yorum:

  1. Yazdıklarının tamamına katılıyorum Sezer`cim. Buna bastırılmış cinsellik de ekleyebiliriz. Yasaklarla doluyuz, cinsellik yok ama şiddet var her türlü. Yurt dışına çıktığımızda ne diyoruz, çıplak gezsek dönüp bakmazlar! Evet, tecavüz örnek diyebileceğimiz ülkelerde de var elbette. Ama istatistikler gibi değil. Yasalar şilkayet etmeye kadınları teşvik ettiğinden, her türlü taciz, tecavüz çoğu zaman kayıt altında. Bizdeki gibi tecavüzler gizlenip tecavüzcüleriyle evlendirilmiyorlar.
    Neyse biz kendi dertlerimize dönersek; istiyorum ki madem bu kadar tv izleniyor ülkemizde sosyal içerikli diziler, filmler olsun. En azından senaryoların içine küçük de olsa bölümler konsun. Okullarda ders kitaplarına kadın-erkek eşitliği gibi konularda doğru dürüst içerik eklensin, laf olarak kalmasın. Cinsellik konusunda her okulda mutlaka ders olmalı. Bunlar konuşulmalı, sağdan soldan internetten tecavüz videoları izleyerek öğrenmemeli kimse.
    Özgecan gibi pekçok olaydan sonra hep düşündüğüm şu oluyor: İnsan yetiştirmek ne kadar zor! Etrafımız bırak insan olmayı canilerle dolu!

    (daha bu sabah dükkanının camına kartopu gelen bir gazetecinin dükkan sahibi esnaf tarafından bıçaklandığı haberini okudum, vefat etmiş maalesef)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diziler çok ama çok etkiliyor. Okuldaki çocuklardan biliyorum. Nerede abuk subuk diziler var onları izliyorlar bir de:( Ah Semi, sen kesinlikle haklısın ama bu söylediklerin o kadar zor uygulanacak şeyler ki. Karşılıklı konuşsak da anlatsam sana okulda çocuklardan duyduklarımı, gördüklerimi. Biz bambaşka bir dünyada yaşıyormuşuz.
      Nuh Köklü olayına da çok üzgünüm. Aramızda o kadar çok ruh hastası dolaşıyor ki.

      Sil
    2. Doğru, sen kim bilir neler görüyorsun okulda...

      Sil

Yorumu olan?