Dün nihayet "Karanlıkta Diyalog" deneyimini yaşadık. Bilmeyenler, henüz duymayanlar için kısaca özetlemek isterim. Karanlıkta Diyalog, 30 ülke, 130 şehirde 7 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş, yaşayarak öğrenmeye ve empati kurmaya yönelik farklı bir etkinlik. Şöyle ki: Önce Gayrettepe metro istasyonunda kurulmuş olan sergi alanına ulaşıyoruz.
Amacımız tamamen karanlık bir ortamda, sanki İstanbul'da geziyormuş hissi yaşayarak, görme engelli arkadaşlarımız gibi şehir hayatı içerisinde yer almak. Asıl etkinlik mekanına 8-9 kişilik gruplar halinde alınıyoruz. (Öncesinde telefon, saat, gözlük gibi eşyalarımızı girişte yer alan dolaplara kilitliyoruz). Her birimizin eline karanlıkta en büyük yardımcımız olacak bastonlar veriliyor. Kısa bir bilgilendirmeden sonra karanlık İstanbul'a adım atıyoruz ve içeride kendisi de görme engelli olan asıl rehberimizle tanışıyoruz. Grup arasındaki kısa bir tanışma faslından sonra rehberimiz önde biz arkada ve tamamen onun sesine odaklı bir şekilde, elimizdeki bastonları sağa sola savura savura ilerlemeye başlıyoruz. Kolay mı? Hiç değil. Öyle "Bir süre sonra karanlığa alışırım" gibi bir durum yok. Önce bir parktan geçiyoruz, bastonlarımızla yerdeki taşları, köprünün tahtalarını ayırt edebiliyoruz. Bankta oturup kuşların sesini dinliyoruz. Görme duyusunu yitirince duyma işlevinin nasıl arttığını deneyimliyoruz. Parkın huzurlu ortamından çıkıp yürümeye başlayınca kalabalık bir caddede buluyoruz kendimizi, tramvaya biniyoruz. Pazara gidiyoruz, suya düşmekten korka korka tekneye biniyoruz, martı sesleri eşliğinde yol alıyoruz. Bir eve misafir oluyoruz (evdeki kokulara dikkat) ve görme engellilere özel bir filmden kısa bir bölüm izliyoruz. Bir ara bir duvarda yer alan Braille alfabesini öğreniyoruz ve dokunarak anlamaya çalıştığımız harfleri kağıda geçirmeye çalışıyoruz. Gezintimiz bir kafede son buluyor. İçeceklerimizi içerek durum değerlendirmesi yapıyoruz, rehberimizle ve grupta yer alan diğer ziyaretçilerle sohbet ediyoruz.
Dünya üzerinde 130 kentte sergilenmiş olan bu etkinliği ülkemize getirenleri tebrik ediyorum. Etkinliğe ilgi günden güne artıyormuş. Aralık ayında başladı ama ne zamana kadar süreceği belli değil. Şu anda devam ediyor yani. Gördüğü ilgiye bağlı olarak kalıcı olma ihtimali de varmış. Ben kalıcı olmasını çok isterim çünkü şu an etkinlik kapsamında görev alan 15 görme engelli arkadaşımıza, hatta daha fazlasına kalıcı bir iş imkanı doğacaktır. O yüzden duymayanlara duyuralım ve gerçekten çok farklı bir deneyim olan bu etkinliği kaçırmayalım.
Neler yaptığımızı anlattım. Bir de neler hissettiğimden bahsedeyim.
1-Öncelikle neden böyle bir deneyimi merak ettiğimi sorguladım. Yani okuyan, gören, ilgilenen bir vatandaş olarak, engelli arkadaşlarımızın şehir yaşamı içerisinde fiziksel veya duygusal ne gibi zorluklar yaşayabileceğini tahmin ediyordum. Bu konuda ancak bu yaşta farkındalık geliştirmiş olsaydım çok ayıp olurdu. Tabii öncelikle Orhun'un medeni gelişimine katkıda bulunmaktı amacım. O yüzden beraber gittik. Ama ben neden görme engelli bir insan olma deneyimini yaşamak istemiştim acaba? Ya da neden ister bir insan? İtiraf ediyorum, etkinlik alanından çıkınca görecek olmak içimi rahatlatıyordu. Ama bir yandan da suçluluk duyuyordum böyle düşündüğüm için. Etkinlik boyunca kendimi sorguladım durdum yani.
2- Rehber arkadaşımızı çok merak ettim. Nasıl bir insan olduğunu; aslında ne iş yaptığını yani mesleğini; ne gibi zorluklarla karşılaştığını; görme engelinin durumunu, nedenini merak ettim. En son yapılan sohbette ufak tefek sorular oldu kendisine yönelik ama ben yalnızca "Asıl bizim sormamız lazım, engelli vatandaşlara yönelik şehir düzenlemesinden memnun musunuz?" şeklinde bir soru yöneltebildim. Bir de sesli kitaplarla ilgili fikrini sordum, ona yönelik fikrimi başka bir yazıda belirteceğim. Rehberimiz sorularımıza kibarca cevaplar verdi ve yardım etmemiz gerektiğinde görme engelli bir arkadaşa nasıl yaklaşmamız gerektiğinden bahsetti. Örneğin "Karşıdan karşıya geçmesine yardım edecekseniz, siz onun kolundan tutmayın, o sizin kolunuza dokunsun" dedi, nedenini belirtti. Ve "Toplu taşıma araçlarında durak anonsları yapılmıyorsa lütfen şoförden o sistemi açmasını rica edin" dedi. Bu açıdan da faydalı bir sohbetti.
3- Ortamda en ufak bir ışık olmamasına rağmen, örneğin tekneye binip rüzgarın esintisi, dalga ve martı sesleriyle birlikte yolculuk yaparken nedense gözlerimi kapattım. Tekne keyfinin etkisini arttırmak için gözlerimi kapattım, oysa ki zaten görmüyorum. Neden böyle yaptım hiçbir fikrim yok.
4- Gezerken hiçbir şey görmüyordum ama kafamda devamlı film gibi görüntüler beliriyordu. Mesela pazarda elime limon aldığımda hemen bir limon görüntüsü geliyordu gözümün önüne. Teknedeyken dalgalar, kuşlar, denizin mavisi canlanıyordu kafamın içinde. Doğuştan görmeyen bir insana göre çok çok farklı bir durum yani.
Bu da benim Braille Alfabesi yazım:) Ters yazmışım tabii ki. Kırk saatte bu kadar yazabildim:) |
Uzun bir yazı oldu. Demek ki epeyi etkilenmişim. Daha fazla anlatabilirim aslında. Psikolojiden girer, sosyolojiden çıkabilirim. Eğitimin önemine, vicdan denen insani duyguya değinebilirim. Görgü kurallarından, toplu yaşama kurallarından bahsedebilirim. Politikacılara, idarecilere laf atabilirim. İşte bu etkinlik bunların hepsini aynı anda düşündüren bir etkinlik. Anlayana tabii... Ama çocuklar anlar, gençler anlar. Onlar daha yolun başında. Muhakkak kafalarında bir yer eder burada yaşadıkları. O yüzden gençler başta olmak üzere herkese tavsiye ediyorum efendim.
Hamiş: Etkinliğin biletlerini önceden internetten almakta fayda var. Özellikle hafta sonları yoğun olacağını tahmin ediyorum. Gişeden de alınabilir ama bizim gireceğimiz zaman diliminde yer olmadığı söyleniyordu örneğin. Ben daha önce Biletix'ten aldığım için sorun olmadı.
Tam 25 lira, indirimli 17 lira. İndirim konusunda öğrenci ve 65 yaş üstü dahil, THY çalışanları ve THY ile yolculuk edenler için de geçerli olduğu yazıyordu biletin üzerinde. Yolculuk olayını anlamadım. Yakınlarda THY ile yolculuk ettiyseniz ya da edeceksiniz bir sorun derim.
Farklı bir deneyim olmuş gerçekten. Bir çoğumuz bu anlamda duyarlı olsakda eksik o kadar noktamız varki. Ame dediğin gibi en çok da gençlerin katılması ve farkındalık yaratması gerek buna.
YanıtlaSilYazını okurken ilk önce neden bunu yapma ihtiyacı hissettiğini düşünmüştüm ve yanıtını vermişsin. Ben katılabilirmiydim bilmiyorum ama bu deneyimi yaşamak isterdim.
bikaç gün önce gittim.
YanıtlaSilbi daaki gösteriye 45 dakka vardı.
etkinlik de 90 dakka.
allam metroda napcam 45 dakka bekleyemem dedim.
ama gidicam bakalım işallah.
:)
Biliyorsun ben birkaç yıl önce Hamburg`da gitmiş ve yazmıştım. İstanbul`dakinden de geçenlerde bahsetmiştim. Gitmek isterim tekrar. Güzel toparlayıp yazmışsın. Bir eksik var; gitmek isteyenler için link verseydin keşke diye düşündüm.
YanıtlaSilHeyyy bu çok harika bir şeye benziyor ;) Biletix 1 Mart'tan önce tarih göstermiyor acaba full mu doldu? Ama deep 45 dakika beklesem girebilirdim demiş sanırım ve yorumu yapalı 19 gün olmuş acaba patlama mı yaptı bu sergi anlamadım ki :))) deep birlikte gidelimmm :)
YanıtlaSil