Çok beğendim. Çok etkilendim. Ağır ve üzücü konusuna karşın ilginin düşmesine izin vermeyen bir film ortaya çıkarmış Steve McQueen.
12 Yıllık Esaret (12 Years A Slave), gerçek bir yaşam öyküsüne dayanıyor. 1800'lü yıllarda, varlıklı, özgür bir müzisyen olan Afro-Amerikalı Solomon Northup, kendisine iş teklif eden 2 adamla birlikte Washington'a doğru yola çıkıyor. Bir süre sonra aynı adamlar tarafından kaçırıldığını ve köle olarak satıldığını anlıyor. Ve 12 yıl boyunca, yaşadığı zorlu köle yaşantısından kurtulup ailesine kavuşmak için mücadele veriyor. Seyrettiklerimizin hepsi gerçek. Çünkü Solomon Northup, özgürlüğüne kavuştuktan sonra yaşadıklarını yazan ve siyahların beyazlar karşısındaki mücadelesi için çalışan gerçek bir karakter. Bu yüzden seyrettiklerim daha da üzüyor beni. Her seferinde olduğu gibi bir kez daha kölelik gibi bir kurumun varlığını aklım almıyor ve bir insanın kendisi gibi olmayan başka bir insana yaptığı işkencelere inanamıyorum.
Filme dönecek olursak... Chiwetel Ejiofor'un canlandırdığı Solomon Northup kaçırılıyor, bir mal gibi sergileniyor ve satılıyor. İki çiftlikte köle olarak çalışıyor, yaşıyor. Her fırsatta kendisinin özgür bir siyah olduğunu, özgürlük belgesinin bulunduğunu söylüyor ama ya kendisine inandıramıyor ya da iyi niyetli olan ancak kurulu düzene karşı gelemeyenler tarafından görmezden geliniyor. Solomon'a devamlı eski hayatını unutmasını, bilgili bir insan olduğunu belli etmemesini, okuma-yazma bildiğini kimseye söylememesini tembih ediyorlar. İlk sahibi iyi bir insan olmasına rağmen, çiftlik kahyasıyla yaşanan problemler, sahibinin onu bir başkasına satmak zorunda kalmasına neden oluyor. Solomon'un ikinci sahibi Mr.Epps ve karısı, evlerden ırak iki psikopat. Kölelerine yapmadıkları işkence yok. Ben ki sessiz sedasız film seyrederim, pek tepki vermem ama Mr.Epps'in göründüğü sahnelerde "patlat şuna bir tane, gebertsene şunu" derken buldum kendimi:)
Filmin sonunda Solomon'un özgürlüğüne kavuşacağını ve ailesine döneceğini biliyoruz ama geride kalanların köle olarak yaşayacağını bilmek canımızı sıkıyor. En çok Patsy için üzülüyoruz. Söz konusu çiftlikte köle olarak doğan Patsy'nin, her şeye rağmen şarkılar söyleyebilen, otlardan bebekler yapan güzel bir genç kızdan, karı-koca Eppsler'in elinde yaşadığı işkencelerle nasıl yaralı bir (hem fiziksel hem duygusal anlamda yaralı) kadına döndüğüne şahit oluyoruz.
Kölelik kötü. Zamanında siyahlara yapılan eziyetler, haksızlıklar herkesin malumu. 12 Yıllık Esaret'te bunu bir kez daha görüyoruz ama yönetmen Steve McQueen, her beyazın aynı olmadığını özellikle vurgulamış. Solomon'un kurtulmasını sağlayan kişi, köleliğe karşı olan bir beyaz. Aynı şekilde, Solomon'un ilk sahibi olan Mr.Ford, gözü dönmüş kahya tarafından öldürülmesin diye kölesinin başında nöbet tutan iyi yürekli bir insan. Bu karakterleri Brad Pitt ve Sherlock Holmes dizisinden tanıdığımız Benedict Cumberbatch canlandırıyorlar ki kısa da olsa filmde yer almaları çok hoş olmuş.
Aynı ülke içerisinde bazı siyahların özgür, bazılarının köle olması ve hepsinin durumlarını belirten belgelerinin olması çok utanç verici. Yani özgür de olsan bunu belgelemek zorundasın. Bilindiği gibi Amerika'nın kuzeyinde özgür siyahlar yaşarken, güneyin ekonomisi kölelik sistemine dayanıyordu. Northup'un yaşadıklarından hemen sonra, kuzey-güney arasında kölelik kalsın-kalkmasın kaynaklı iç savaş yaşanmıştı ve savaşın sonunda kölelik kaldırılmıştı. Yine de siyahların üzerindeki baskının kalkması uzun uzun yıllar almıştı o ayrı. Bu yüzden kölelik konusu Amerikan sineması, televizyonu ve edebiyatı için önemli bir konudur. Bu filmin konusunun da akademi üyelerinin sevdiği konulardan olduğu için Oscar'ı alacağını söyleyenler var ama eğer alırsa sırf bu yüzden olduğunu söylemek haksızlık olur gibi geliyor bana. Görüntü, hikaye, müzik, oyunculuklar ve seyirciyi içine almasıyla dört dörtlük bir film. Golden Globe 2014'te Drama dalında En İyi Film ödülünü aldı bile. Bakalım kaç Oscar ödülü alacak?
bloguna bayıldım takipteyim bana da beklerim. :D
YanıtlaSilAday filmlerin icinde en begenerek izledigim bu film oldu diyebilirim... etkileyiciydi, ama olaganüstü degildi bana göre.
YanıtlaSilBuralarda geri kaldık bu filmlerde... Sabırsızlıkla oscara aday gösterilen filmlerin gelmesini bekliyorum :(
YanıtlaSilHaklısın:(
Sil