18 Ocak 2014 Cumartesi

Çocukluk... Çocukluk... Kulakların çınlasın...

    
   
Klimt-Mother and Child

    Anılar, bir eskici dükkanında sepete atılmış irili ufaklı, renk renk eşyalar gibi.       Şöyle bir karıştırıyorum onları. Hiçbiri bir diğerine benzemiyor. En eskisini arıyorum. Galiba buldum. Çekip çıkarıyorum diğerlerinin arasından. Gülümsüyorum.
    Evdeyiz. Annem, babam, ben… Bir elimi büyük kanepenin minderine dayamışım, diğer elim yerde. İki büklüm olmuşum, başımı eğmiş kanepenin altına bakıyorum. Neye baktığımı, niye baktığımı bilmiyorum aslında. O anda sadece annemle babamı taklit ediyorum. İkisinin arasında mutluyum. Oyun oynadığımızı zannediyorum belki. Fakat onlar endişeliler, heyecanlı heyecanlı bir şeyler konuşuyorlar. Endişeli olduklarını bugün idrak edebiliyorum ancak. Endişeliler çünkü ben fena bir şey yapmışım. Bir sürü bebe asprini yutmuşum. Ya da yemişim. Tatlı niyetine…           Annem ve babam da ne kadar yediğimi bulmak için sağı solu araştırıyorlarmış,             o yüzden kanepenin, koltukların altına bakıyorlarmış meğer o sıra. Bana her şey oyun gibi. Annem kardeşime hamile. Demek ki 2 yaşımı bitireli birkaç ay olmuş.
    Bu dünyadaki serüvenime dair hatırladığım ilk sahne budur. İlk net hatıra.             Annem, babam ve ben eğilmişiz kanepenin altında bir şeyler arıyoruz. Mutluyum ama babamın beni kaptığı gibi hastaneye götürüp midemi yıkatmasıyla kısa sürüyor bu mutlu anlar. Annem tamamlıyor devamını hatırlamakta hafızamın yetersiz kaldığı         ilk anı yap-bozumu. Diyor ki: “Kapıyı açtım. Üzerinde kırmızı palton, kırmızı başlığınla karşımdasın. Yanakların da kızarmış. Mideni yıkadıkları hortum burnunu tahriş etmiş. Burnunda hafif bir kan izi. ‘Özür dilerim anneciğim, bir daha yapmayacağım’ dedin”.  
    Beni ben yapan anılarımın arasından sıyrılıp ilk olmayı başarmış bu ilk görüntü, nedensiz gözümün önüne gelir bazen. Daha öncesini hatırlamıyorum. Sonu mide yıkanmasıyla bitmiş olsa da, ben sadece anne ve babamla yerlerde eğilmiş oyun oynadığımızı hatırlıyorum.
    Ve her defasında gülümsüyorum.




4 yorum:

  1. Oyyy... cok duygulandim okurken. Hayatinla ilgili ilk hatirladigin sey cok hos bir ani olmasa da, böyle anlatirken yine de gülümsetiyor.

    Acaba benim hatirladigim ilk sey nedir diye düsündüm de simdi.... tek bir ani aklima geldi, daha öncesine gidemedim.
    3 yasindayim...ilk defa köyden cikmisiz ve ucakla Almanya'ya geliyoruz. Ucakta birseyler veriyorlar, ciklete benziyor. Biz abimle onu ciklet sanip, acip icindekini agzimiza atiyoruz...hemen anliyoruz ki, ciklet degilmis. Kolonyali mendilmis...cahillik iste, öyle birsey gördügümüz mü var hayatimizda...:)
    Ay bak nasil duygulandim simdi, beni alip nerelere götürdün simdi Sezer'cim....
    Nekadar da uzaklasiyoruz cocuklugumuzdan gün be gün...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygusal arkadaşım benim. Ne hoş yorumlamışsın yine <3

      Sil
  2. aaa ne ilginç.
    iki yaşını hatırlıyon ha.
    bebe aspirini.
    önemli de anıymış.
    yorum yapan arkadaş da yazmış ya.
    uçakta ıslak mendil verirler minik doğru.
    sakıza benzeyebilir evet.

    bak ben bugünlerde çalıkuşu mimi yapcaktım.
    bak deep not adlı yazımda var.
    çalıkuşu romanının ilk sayfasında çalıkuşu çocukluğunu hatırlıyor.
    ben de bunu mim yapcaktım.
    hatırladığınız en eski anı diye.
    bak bende 4 yaş altı mümkün değil hiç.
    4 yaşı da fotolar sayesinde hatırlıyom.
    sen mimi önceden yapmışsın yaa.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2,5 yaşında yaşanmış bir anıyı hatırlamak sonunun hastanede bitmiş olmasıyla alakalı bence:) O gün bu gündür hap yutamıyorum ben, nasıl bir travma yarattıysa artık.
      deep not'ta "en eski anı" yazdığını hatırlıyorum, mim olduğunun farkında değilim. yanıtlamış oldum o zaman sevgili deep.
      İnsan yaşlandıkça çocukluğuna, gençliğine dönüyor devamlı. Bu aralar ben de sık sık hatırlar oldum eskileri.

      Sil

Yorumu olan?