21 Ocak 2014 Salı

ADOLF! DİKTATÖR SON SAATLERİNİ YAŞARKEN...



   



    "Sizce gelmiş geçmiş en kötü -kelimenin gerçek anlamıyla kötü, kötü karakterli- devlet adamı kimdir?" desem, ne cevap verirdiniz? İlk anda akla gelen isim kim olurdu? Sanırım böyle bir soru karşısında çoğumuzun aklına "Hitler" gelir.                     Adolf Hitler kötülüğü, faşizmi, ırkçılığı, diktatörlüğü çağrıştıran isimdir. 2.Dünya Savaşı'nın mimarıdır. Avrupa'nın darmadağın olmasına, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Bir yandan nefretle anılır Hitler, bir yandan da merak edilir. Kimdir? Nasıl bir ruh haline sahiptir? Eğitimsiz, sıradan bir insanken nasıl olup da kitleleri etkileyen adam haline dönüşmüştür? Hangi duygularla intihar etmiştir? Merak edilmiştir, araştırılmıştır ve birçok makaleye, romana, tiyatro oyununa, filme konu olmuştur. Benim yazıma konu olan ise Bo Sahne'de sergilenen "Adolf" isimli oyundur.
    Geçtiğimiz cumartesi akşamı Orhun'la birlikte Adolf isimli oyunu izledik. Orhun'un tarihe karşı ilgisi büyük. Özellikle 2.Dünya Savaşı konusunda çok bilgili. Bu yüzden uzun zamandır Burak Sergen'in canlandırdığı Adolf'a götürmek istiyordum onu, nihayet gerçekleştirdik.
    Adolf, İngiliz aktör ve oyun yazarı Pip Utton'un eseri. Tek kişilik bir oyun. Hitler'in intihar etmeden önce Berlin'deki sığınağında geçirdiği son 12 saati anlatıyor.               Zor bir rol. Artık intihar etmeye karar vermiş Hitler gibi bir diktatörün son hezeyanlarını tek kişilik bir gösteriyle yansıtmak kolay değil. Fakat Burak Sergen bu konuda oldukça başarılı. 1,5 saat boyunca ilgiyi bir an bile düşürmeden, durmaksızın nefes nefese konuşarak müthiş oynadı ve enerjisine hayran bıraktı. Zaten kendisi       bu rolüyle geçtiğimiz sene "13.Direklerarası Seyirci Ödülleri En İyi Tek Kişilik Prodüksiyon" dalında ödül almış.
    Oyun sırasında Burak Sergen Hitler'di ama biz seyirciler de sığınakta onun son saatlerinde yanında olan yandaşlarıydık, adamlarıydık. Seyirciye hitap ederek, neredeyse tek tek gözlerimizin içine bakarak oynadı ve bizleri de oyuna dahil etti. Almanya için neler yaptığını anlattı, kendisinden sonra neler yapılmasını istediğinden bahsetti ki tüm anlatılanlar Hitler'in gerçekten son konuşmalarını yansıtıyordu.             Bu aşamada Hitler hakkkında ve son günleri konusunda bilgili gitmekte fayda var diye düşünüyorum.


    Oyunun konusu Hitler'di tabii ama dolaylı yoldan faşizmin ne olduğuyla da alakalıydı. Oyunun sonunda bu konuda küçük bir sohbet de yapıldı seyirciler ve oyuncu arasında. Bo Sahne küçük ama etkili bir mekan. Bu tip oyunlar için birebir. Daha önce rahatsız bir tiyatro oyuncusu olduğumdan bahsetmiştim (burada) ama o küçük salonda, Burak Sergen aramızda gezerken, gözlerimizin içine bakarken hiç rahatsız olmadım. Sanırım bu durum oyuncunun başarısından, seyirciyi oyunun içine çekebilmesinden ve seyircinin konuya olan ilgisinden kaynaklanıyor. Güzeldi yani. Çok memnun kaldık. Orhun pek beğendi. Hatta sohbete katıldı ve salonun en küçüğü olmasına rağmen Burak Sergen'in sorduğu bir soruya cevap veren tek kişi olarak, ne yalan söyleyeyim koltuklarımı kabarttı.
    Bo Sahne Cihangir'de. Orada ilk defa bir oyun izledik. Salon küçük ama ben sevdim. Sanırım tekrar ziyaret edeceğim. İlgilenenler için Adolf'u da tavsiye ederim. Etkileyici ve geçmişle bugün arasında pek çok şeyi sorgulamaya iten bir oyun. 

(Değinmesem olmaz, biz oyunu seyrederken, aynı saatlerde Taksim'de, hemen dışarıda "internetime dokunma" eylemcileri ile polis arasında yaşananlar da oldukça manidardı.) 




6 yorum:

  1. Interaktif bir oyun olmus desene :-) Ben blog resmini gorunce filim sanmistim :-) Tiyatro oyunlarini da dvd yapsinlaaaaar!

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. İyiydi. Devam eden bir oyun, fırsatınız varsa görürsünüz tahminim.

      Sil
  3. Sezer'cim, öyle tesadüf ki... tam da su günlerde ben yine bu konuyla cok ilgiliyim. Eskiden beri 2. dünya savasi, Nazi zamani, Yahudilerin aci hikayeleri beni hep etkilemistir, ve 'Anne Frank' , Oskar Schindler'in biografisi ve ona benzer kitaplari büyük bir merakla okumusumdur. Gecen haftalarda önce "Piyanist"i izledim, nedense birtürlü izleyememistim, cok istememe ragmen.
    Sonra gecen gün, cok uzun yillar sonra (ilk ciktiginda, 90'larin basinda sinemada izlemistim) tekrar "Schindler'in Listesi"ni izledim. Yeniden bu konu alevlendi kafamda ve bugün iki tane kitap aldim, biri o piyanistin kendisinin yazdigi, yani Wladislaw Szpilman'in kitabi . Öbürü de Schindlerin o meshur listesindeki isimlerden biri ve ozamanlar daha 10-15 yaslarinda olan Stella Müller'in yazdigi kitap, Eminim bir solukta okuyacagim yine ve cok etkilenecegim. Blogumda bahsederim bitirince.
    Yani demem o ki, cok ilgimi cekti simdi bu yazin ve bu oyun. Keske orada olsaydim kesin giderdim. Bir de benim son okudugum kitaplar arasinda, burada yeni cikan bir kitap var, karamizah iceren bir kitap. Hitler bir gün kendini Berlin'in sokak ortasinda buluyor...sene 2012:) Cok absürd ama cok keyifli ve düsündürücüydü.

    Cok hosuma gitti Orhun'la birlikte gitmis olmaniz ve onun da bu konuyla cok ilgilenmesi, orada soruyu cevaplamis olmasi. Özellikle genclerin, tarihteki bu cok önemli ve asla birdaha tekrarlanmamasi gereken olaylari okumalari, ilgilenmeleri, bu konuda duyarli ve bilincli olmalari.... ve sonuc olarak da bu olaylarin hic bir zaman unutulmamasinin, tekrar tekrar hatirlanmasinin cok ama cok önemli oldugunu düsünüyorum.

    Cok seviyorum senin özellikle bu edebiyat ve kültür paylasimlarini, ellerine saglik canim. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah asıl orada ne kitaplar vardır değil mi? Ayşecim bu oyun birçok ülkede sergilenmiş, belki Almaya'da da denk gelirsin. Eminim beğenirdin. Şu en son bahsettiğin kitap çok ilgimi çekti, güzel fikirmiş:) Ama Almancam olmadığı için Türkçe'ye çevrilirse okuyabilirim ancak.
      Orhun'la sohbet etmeniz lazım sizin demek ki:) Ben onun kadar bilgili değilim bu konuda. İnanılmaz ayrıntılar biliyor o dönemle ilgili. Tarihe genel bir ilgisi var ama. Mesela Ortaçağ Avrupası, Haçlı Seferleri vs. de iyi bildiklerinden. Deli yani:)
      Teşekkür ederim güzel sözlerin için Ayşecim. Tıpkı senin gibi ben de -olumlu ya da olumsuz- herkes bilsin istediğim kitapları, oyunları vs. paylaşmayı seviyorum.

      Sil

Yorumu olan?