24 Kasım 2023 Cuma

BUGÜNLERDE...

     Of! Yine burayı ihmâl dönemi yaşadım. Son bir senedir öyle bir ruh halindeyim ki her şey için kendimi zorluyorum. E haliyle yazmak için de zorluyorum. Oysa yazmak istiyorum. Bence insan gelişiminin doğal gidişatı içinde, bu yaşlarda yaşanması gereken huzursuzluğu, sorgulamayı, hassasiyeti ve sıkça da öfkeyi yaşıyorum. 
Bazen sadece yere uzanıp yüzükoyun yatmak istiyorum:) Çok saçma. Fakat eminim psikoloji biliminde bunun bir karşılığı var. Tüm bunların farkında olduğuma göre bir yolunu bulup atlatacağım. Hazır birkaç gündür iyi hissediyorken geçtim bilgisayarın başına. Zira olumsuz şeylerden bahsetmek istemiyorum. Herkesin sıkıntısı kendine yetiyor. 
    Orhun'um, canımın içi oğlum şu an askerde. Sıkıntımın bu olduğu düşünülmesin. Bu konuda rahatız şükür. Bir aylık temel eğitimi alıyor sadece. Yapılması, aşılması gereken bir aşama bu. Kendisi de aynı düşüncede. Yaşadığım deneyim yanıma kâr kafasında. Her gün arıyor (tuşlu telefonla) enteresan şeyler anlatıyor tabii. İnanın ben de burada anlatmak ve derin analizler yapmak isterdim ama ne onun özeline dokunmuş olayım, ne insanımız hakkında yoruma gireyim:) Yani bir de çocuğumu övmüş olmayayım:) Vallahi ukalalık yapmıyorum, hem kendi düzenimizde hem genel anlayışta ilginç aydınlanmalar içindeyiz. Bilhassa Orhun. Ve bu onun açısından çok önemli. İfade etmekte zorlanıyorum. Bunun için karşılıklı sohbet lâzım. Durum şu ki bu dönemi de hayırlısıyla atlatmak için sabırla bekliyorum. Son 7-8 senedir sabırla atlatmam gereken çok şey oldu (şükür bu en hafifi) ve benim gibi sabırsız biri iyi yola geldi. Ya da gelmedi bilemiyorum. Belki yaşadığım öfkenin, huzursuzluğun sebebi onlardı. Sağlığımı dahi etkilediler. Neyse... Çözeceğim. Askerlik konusunu da şöyle kapayayım. Bedelli gidecekler varsa bana yazsın, giderken ne götürmeleri vs. konusunda yardımcı olabilirim:) Öncesinde öyle çok yazı okudum, video izledim ve her şeyin anlatılanlarla birebir örtüşmediğini, kesin beyanlarda bulunulmaması gerektiğini anladım ki çok iyi fikir verebilirim. 
    Birkaç gündür daha iyi hissediyorum diyorum ya? Bunun sebebi güneşin yay burcuna geçmesi midir acaba? :) İnanırsınız, inanmazsınız, yay burcunun temsil ettiklerinden biri iyimserliktir. Burcum da yay. Bu ay doğum günüm var. Dilerim güneşin yay döngüsü herkese iyi gelsin. 
    Eşimin doğum günü hediyesinden bahsedeyim, "Hani bunalımdaydın?" deyin. 
 
    Bende en eskisi 18 yıllık olmak üzere birkaç dövme var. Son yılların popülaritesine kapılmış değilim yani. 
Bir süredir Pucca ve Garu dövmesi aklımdaydı. Eşim de hediye olsun deyip duruyordu. Dün keyfim yerine gelmişken yaptırdım. Çok tatlı oldu. Dövmeci arkadaş, dışarıdan rahat görünsün diyerek "Şu tarafa yapalım" deyip durdu. Oysa ben kendi keyfime yaptırıyorum, başkasının görüp görmemesi umurumda değil. Ve aslında dövmeci bu tip şeylere karışmaz. Her neyse... Asimetrik bir açıda, kendi görüşüme uygun şekilde uygulattım ve pek mutluyum. Orhun ilkokula giderken her sabah çıkmadan önce, kahvaltı yaparken çizgi film seyrederdik. Bunlardan biri de Pucca ve Garu'ydu. Dövmem bana hem o günleri hatırlatıyor, hem de takıntılı aşık Pucca'yı seviyorum:) Zorla Garu'yu öpmeye çalışması, ninja eğitimi alan Garu'nun da sert tavırlarından ödün vermemek için şekilden şekile girmesi çok hoşuma gidiyor:) 50.yaşıma girerken şirin bir ayrıntı oldu bu. Dolu dolu 49 bu arada. 
Bu sene 49 diyeceğim, seneye 50 olacak:) 

    Orhun askere gitmeden önce, onun da boş vakti varken bir Tokyo gezimiz oldu. Fırsat bulup yazamadım. Düşünüyorum da bu sene iyi gezmişim. 2023 yılı, müthiş kafa dinlendiren bir Eskişehir seyahatiyle başlamıştı. 
Ne mutlu ki devamı geldi. Salgın nedeniyle kapandığımız günlerin acısını çıkarmaya çalıştık bu yıl. Yazmadığım, anlatmadığım seyahatlerim var. Anlatmak zorundaymışım gibi konuşuyorum belki ama kendim seyahat yazılarını ve kitaplarını sevdiğim ve faydalandığım için aynı şekilde aktarmak istiyorum. Artık internet var, nereden neye bineceğim, otel ücreti nedir gibi ayrıntılardan ziyade yolun ve yolculuğun deneyimlerine, hissettirdiklerine odaklanmak yazı gezilerinde tercih edilir bir şey oldu. Zaten böylesini severdim, yararlanırdım. Hattâ gidip görmesem bile çok şey öğrenirdim, öğreniyorum. Kısacası seyahat yazılarını okumayı da yazmayı da önemsiyorum. O zaman niye bu sene ihmâl ettim? İşte o enerji durumu... Çok ama çok tuhaf bir seneydi. 
Beni o duygudan o duyguya savurdu. Ne kadar güzel seyahatler yapmış olduğumun bile şimdi farkına vardım.
Ha o yolculukları gerçekleştirirken memnundum, minnettardım ama ilk kez didik didik plan yapmadan yollara düşmüştüm, kafam daha dolu gezmiştim. Neyse ki sadece içimde yaşadım da canım yol arkadaşım eşime ve birkaçında eşlik eden oğluma  hissettirmedim. İyi ki yapmışız o yolculukları. 2023'ün güzellikleri oldular.

    Diğerlerini de toparlarım belki ama Tokyo'yu muhakkak anlatmam lâzım. Umarım tembellik etmez kotarırım. Japonya bambaşka bir alem. Çok kalmadık, Tokyo dışına çıkmadık ama dolu dolu yaşadık. Ziyaret etmediğimiz yerleri var, daha tatmadığımız lezzetleri var fakat bu enteresan kentten kendimize katabildiğimiz her şey bizi mutlu etti. "Dolu dolu" dememin sebebi bu. Umarım tekrar görme imkânı buluruz. Bu kadar senedir gitmediğimize hayıflana hayıflana gezdik. Çünkü "Ooo, Tokyo dünyanın en pahalı şehirlerinden biri" deniyordu ve cesaret edememiştik. Ne yazık ki ulaşım pahalı ancak ulaşımı hallettikten sonra Tokyo'da gezmek maddi-manevi çok kolay. Hattâ İstanbul'dan daha ucuz bir şehir. Biz öyle bir duruma geldik ki, İstanbul öyle bir konumda ki pahalılık konusunda dünyada ilk beştedir. Hele hele yeme-içme alanında. Bu sene Tokyo'da, Atina'da, Kıbrıs'ta rahatça sipariş verdiğimiz masalarda buradakinden çok daha az hesap ödedik. Kafelerde buradakinden daha ucuza kahveler içtik. Ayrıca Tokyo'da ulaşım da yine bizden daha hesaplıydı. Şimdi uzatmayayım, Tokyo konusunu başka yazıya bırakayım. Ulaşım kartlarının şu şekil olduğu, iner inmez seni iç açıcı renk ve görüntülerle karşılayan bir ülke ayrıca anlatılmayı hak etmiyor mu? :) 

    Ha kimisi sevmez böyle çocuksu şeyleri ama ben seviyorum. Konuyu kapatmadan önce, yazının sonuna eklediğim kısa videoma bir tıklamanızı öneririm. Şu makinelerde dakikalar geçirdik. Tam bir kafa boşaltma yöntemi:) Sadece turistler değil, kendileri de o makinelerin başında vakit geçiriyorlar. Cidden enteresan insanlar.

    Bu aralar beni en mutlu eden, rahatlatan şey Görsel İletişim Tasarımı derslerine çalışmak. Geçen sene "İkinci Üniversite" kapsamında sınavsız kayıt olduğumdan bahsetmiştim. Bu sene ikinci sınıftayım. Şahane konular var. Sanat tarihi eğitimimle de örtüştüğü için, yeni dönemleri ve geleceğin teknolojisini baz alarak klasik sanat eğitimime güncel eklemeler yaptığı için keyifle ders çalışıyorum. Yeni şeyler öğrenmek güzel. Canlı ders kayıtlarını izliyorum, pdf kitapları okuyorum, ek araştırmalar yapıyorum. Pek memnunum. Canlı anlatım yapan Anadolu Üniversitesi hocaları, o sıra zaman kısıtlılığından bire bir iletişime geçemeseler de her zaman yazabileceğimizi, Eskişehir'e yolu düşenlerin okula gelebileceğini, çeşitli etkinliklerde karşılaşma imkânlarının olabileceğini belirtiyorlar. Açık öğretim fakat epeyi verimli. Bir de öğrenciler zaten normal üniversite mezunu olup belli yaşlarda olan insanlar olduğu için kaliteli bir dijital iletişim söz konusu. Artık okumanın yaşı yok biliyorsunuz. Biz bunu abarttık mı ya da neyin eksikliğini çekiyoruz ve tamamlamaya çalışıyoruz, düzenlemeye çalışıyoruz bilmem ama örgün öğretimde de çok fazla orta yaşlı insan var. Hele ki sosyal bölümlerde. Sözlerim yanlış anlaşılmasın, bu aslında güzel bir şey. Ama şöyle bir değişik durumu da var, örneğin bu sene üniversiteye başlayan yeğenimin sınıfında sadece birkaç kişi direkt liseden gelmiş:) Çoğunun yaşı büyükmüş, 2.3. üniversiteleriymiş. "Teyze, tıpkı senin gibi, bana seni hatırlatan bir kadın öğrenci var sınıfımızda" diyor:) Bölümleri sanat yönetimi. Bir yandan "Güzel bir şey tabii, kimse kenara çekilmek zorunda değil, keşke herkes ileriki yaşlarını böyle değerlendirse" diye düşünüyorum. Bir yandan da gençleri rahat bıraksak mı, boomerlardan şikâyet etmekte haklılar mı? diyorum:) 
Ben kendimce ikinci üniversite-açık öğretim yolunu seçtim. Umarım sözlerim yanlış anlaşılmaz. Herkesin -başkalarına zarar vermediği sürece- kafasına, gönlüne göre yaşaması taraftarıyım. Sadece son zamanlarda artan bir durumun tespitini yaptım. Nedenleri muhteliftir. Düşünmek, aktarmak, iletişim kurmak güzeldir. 

    Bu tip yazıları hep son zamanlarda ne izlediğim, ne okuduğum konusuyla bitiririm. Vallahi pek bir şey izlemedim. Vakit ayıramadım. Ancak The Crown'ın yeni sezonunu ve Netflix'teki Bodies'i izleyecek zamanı ve isteği buldum. The Crown bilinen bir dizi zaten. Bodies'i de öneririm. Çok beğendim. Okuma anlamında ise beni son zamanlarda İskenderiye Dörtlüsü meşgûl etti. Çok iyiydi. Niye daha önce okumadım diye üzüldüm. Yazarı Lawrence Durrell'i bir güzel araştırdım. Araştırırken bir de "Lawrence Durrell'in Eserleri, Kişiliği ve Türkler" başlıklı bir doktora tezi buldum, indirdim. Acayip sevindim. En kısa zamanda onu da okuyacağım. 
Tezin Ahmet Kayıntu'nun çalışması olduğunu da belirteyim, atlamış olmayalım. Tezi okuyunca belki ben de burada paylaşmak üzere bir yazı hazırlarım.

 
    Şimdi aklıma geldi, buralarda değilken bir kitap fuarı da geçti gitti tabii. İstanbul Kitap Fuarı'nın 40.'sı düzenlenmişti bu yıl. İlk günlerinde İstanbul'da değildim, döner dönmez gittim. Hayâl kırıklığına uğradım. 
Fuarın 40. senesiydi ve bu bence ses getirmedi. Ekstra etkinlikler olur zannediyordum. Hattâ ekstra indirimler de olacağını düşünüyordum. Ancak mevcut ekonomik şartlarda her sektör kendine göre haklı. Bırak ekstra indirimi, önceki senelere göre daha avantajsız bir ortam mevcuttu. Yine de dayanamayıp alışveriş yaptım. Kendimce uygun ve güzel kitaplar buldum. Okumaya ağırlık vermem lâzım. Dersler daha çok vaktimi almaya başladı ama diğer kitaplarımı da ihmâl etmemeliyim. Klişe gibi algılanıyor bazen fakat kitapların dünyanın keşmekeşinden uzaklaşma konusunda duygusal bir sığınak olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle bu böyle. Kitaplar var oldukça bana bir şey olmaz hissiyatını abartısız yaşıyorum.

     İşte böyle! Huzurlu günlerimiz çoğunlukta olsun der ve derslerime çalışmak için kaçarım. Zira ilk sınavlar yaklaşıyor. 
(Şu azmi, şu çalışma keyfini keşke lisede yaşasaydım. Kusura bakmayın gençler, galiba bizden kurtuluş yok:)))






21 yorum:

  1. Neden ses çıkmıyor merakına düşmüştüm yine, blogda bir iki yorum görünce seyahatte olabilirler düşüncesi ağır bastı. Kısmen doğru imiş. :)
    Öncelikle Orhun için hayırlı teskereler dilerim, askerlik delikanlılar için önemli bir dönemeç, oğlumdan biliyorum. :)
    Sonra da bu yazıdaki notlarını heyecanla okuduğum Tokyo gezisinin ayrıntılarını öğrenmek isterim, yazıyı bekliyoruz. Uzakdoğu'da ilgi duyduğum, merak ettiğim tek ülke Japonya, diyebilirim. O nedenle o geziyi senden dinlemek çok hoş olacak. :)
    Biz yay burçlarının makus talihi, senenin son ayının çocukları olarak, yeni yılda hemen bir yaş daha almak da olsa iyimserliğimizle bu engeli de aşabiliyoruz. :)
    Nice güzel senelere, sağlıkla, mutlulukla, kutluyorum. Sevgiler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ediyorum. Çok naziksiniz. Umarım yazılar gelecek:)
      Ve ben de yeni yaşınızı yürekten kutlarım, mutluluklar dilerim.
      Sevgiler...

      Sil
  2. Tokyo seyahatini merakla bekliyoruz o zaman :) Kitaplar kesinlikle bir sığınak en azından benim içinde öyle:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah! Umarım yazacağım:) Çok teşekkürler, sevgiler Dada...

      Sil
  3. ay biz de mi bunalsak napsak gitsek ibizaya filan hihi :) the durrells dizisini izlemediysen kaçırmaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Afacan seni!:)
      Durrells'i izlemedim. Fırsat bulunca bakayım.

      Sil
  4. Fuardan ne güzel kitaplar almışsınız. Okuyunca yorumlarınızı bekliyoruz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel kitaplar gerçekten. Fakat ben bu ara epeyi biriktirdim. Okumalarım bitmeden yeni kitap almazdım pek ama bu ara üst üste geldi. Acilen okumaya ağırlık vermem lâzım zira aklım hep bekleyen kitaplarda:)

      Sil
  5. hayırlı tezkereler dileyerek başlayayım o halde :) aşılması gereken bir aşama daha atlatılmış olacak böylece, ne güzel :)

    dövmeye bayıldım. kendim hiç yaptırmasam da böyle şirinlikler pek hoşuma gidiyor :)

    bir kadının en güzel yaşları, 49la 50 arasındaki 10 yıldır demişler, keyfini çıkar bence :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok iyi demişler, tuttum bunu:)
      Çok teşekkür ediyoruz sevgili Şule! Sarılıyorum kocaman.

      Sil
  6. Orhun'a hayırlı teskereler dilerim. Tokyo yazısını merakla bekliyorum. İyi dersler başarılar. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Hülya. Kocaman sevgiler benden...

      Sil
  7. hayırlı teskereler! Eminim ki oğlunu nasıl düzgün yetiştirdin ve o gittiği yerde her türlü insana şahit oldu da çocuk şaşırıyordur. sıkıntılarının geçip gitmesini dilerim, yalnız değilsin konuyu bilmiyorum ama dediğin gibi herkesin özellikle biz kadınların derdi, sıkıntısı bitmez. yazmak, paylaşmak hep iyi gelir ama
    dediğin gibi devamı gelsin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah! Çok teşekkür ediyorum. Genç yaşımıza rağmen fena iş çıkarmadık sanki:) Tek dileğim huzurlu hissetmesi. Çok teşekkür ediyorum sevgili Buket.
      Vallahi kadınlar çok farklı. Ayrıntılar bizi öldürüyor:)

      Sil
  8. Geçen Martta da benim oğlan askerdeydi. Orhun nerede yapıyor bilmiyorum ama inşallah kolaylıkla geçirir. Hani bedelli falan aman n'olacak diyorlar da çok da rahat geçirmemişti benim oğlum.Bilecik'te yapmıştı. Umarım hayırlısı ile teskeresini alır. Yemin töreni falan yapıyorlar, ben asker kızı olduğumdan etkilenmişitim, duygulanmıştım çok.
    Tokyo gezisini okumayı bekliyorum.
    49. yaşında kutlu olsun . Dirensin 49. Gerçi ellilerde fena değil yani pek bir şey değişmiyor o bunalımlı hallerde gidiyor bir rahatlık geliyor:))
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orhun Amasya'daydı. Normal temel eğitim diye biliyorum, sanırım devam eden ediyor. Yani Bedelli'nin tek avantajı süresinin kısa olması. Kim neyi tercih ederse güzel güzel tamamlasın; profesyonel askerlere de kolaylıklar, kuvvet ve sabır dilerim.
      Doğum günü dileğin için çok çok teşekkür ederim Mehtap. Kocaman sevgiler benden...

      Sil
  9. Orhun tezkeresini almış okudum, geçmiş olsun, darısı başımıza, sanırım önümüzdeki yıl Kerem de gidecek, o sebepten eğer zahmet olmaz ise neler alsa iyi olur bilmek isterim. İyi ki doğdun, nice yaşların olsun ailenle sağlıkla,...şu cümleni ne çok düşünüyorum son yıllarda bir bilsen? "neyin eksikliğini çekiyoruz ve tamamlamaya çalışıyoruz, düzenlemeye çalışıyoruz" neden memnun değiliz, neyi arıyoruz, niye hiçbir şey de tamam işte bu diyemiyoruz...Sevgiyle kal, ben de ara vere arada gide gele işte öyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi adıma da Orhun adına da çoook teşekkür ediyorum. Çok naziksin Eylem.
      İnsanız, duygudan ibaretiz, ara sıra yokluyorlar bizi işte:) İnsan olmak hem güzel hem zor.
      Askerlik için daha uzun yazacağım sana. Bu şimdilik, mesajı gördüm cevabı olsun:)
      Kocaman sevgiler benden...

      Sil
  10. Merhabalar.
    Anneler evlatlarını asker ocağına gönderirken buruk bir mutluluk yaşarlar. Asker ocağına bir evlat gönderebildiği için sevinçlidir, mutludur; ancak, canının içi, ciğerparesini gurbete gönderdiği için de üzgündürler. Bu iki duygu karışır, harman olur ve sonuçta dediğim gibi buruk bir sevinç ya da mutluluk ortaya çıkar.

    Yazınızdan anladığım kadarıyla Orhun'uın askerliği bedelli asker olduğu için, bu süre çok çabuk gelir geçer. Ben askerliğimi çok zor şartlar altında ve yirmi ay yaptım. Ama bugün bana deseler ki, şu anki yaşadığın ortamı mı, yoksa, askerlik yaptığın o asker ocağını mı tercih edersin? Emin olun ben, hem de o zamanki ağır şartlar altında geçirdiğim asker ocağında kalmayı tercih ederdim. Neden böyle bir tercihi, seçtiğimi ettiğimi anlamışsınızdır. Orhun'a hayırlı teskereler dilerim.

    Yazınızın içinde o kadar çok güzellikler var ki, ben sadece askerlik konusuna değinmek istemekle birlikte gezilerinizin içinde de Tokyo izlenimlerinizi görselleriyle birlikte merak ettiğimi söylemek isterim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orhun gidip geldi bile Recep Bey:) Yemin törenine katıldık. Kısa süreli, bedelli askerlik olduğu için aşırı bir duygulanma yaşamadım:) Sizler gibi, eskiden olduğu gibi uzun süreli olsaydı ya da mesleği askerlik olsaydı daha fazla duygulanırdım. Yine de güzeldi. Töreni çocukluğumun bayram törenlerini izler gibi heyecanla izledim. Ayrıca kısa süreli de olsa bu deneyim Orhun'a çok şey kattı. Internet olmadan, telefon olmadan, ülkenin her yerinden gelmiş gençlerle devamlı sohbet etmek, birbirini tanımak önemli. Geri gelmeyecek günler bunlar. Her birinin kıymetini bilmek lâzım. Size çok teşekkür ediyorum ve yeni gelecek senenin size ve ailenize bol sağlık, gönlünüzce huzur getirmesini diliyorum.
      Sevgiler...

      Sil
    2. Merhabalar.
      Orhun askerliği bitirmiş teskeresini de alıp sağ salimen baba ocağına dönmüş, geçmiş olsun. Sizin de gözünüz aydın olsun. Orhun'a selamımı iletin ve ona deyin ki: "Asıl askerlik şimdi başlıyor..." Bu çok doğru bir söylemdir.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil

Yorumu olan?