18 Haziran 2020 Perşembe

BUGÜNLERDE...

    Balkondayım. Küçücük balkonumda yazıyorum bu satırları. Hava yağdı yağacak gibiydi, birden açtı. Ne tuhaf bir haziran bu. Günlerimizi genelde evde geçirmeye devam ediyoruz. Düşüncemizde kendimizi birden dışarıya açmak yok. Eşim kısa çalışma sistemi dahilinde ayın yarısı işe gidiyor. Temmuz'dan itibaren normale geçilir mi henüz bilmiyor. Orhun dışarıya çok çok az çıktı. Korkusu dışarıdan bize virüs taşımak. Böyle bir durumda hayatının travmasını yaşar herhalde. Gençlerin sosyal anlamda böylesi bir zorunluluk yaşamasına çok üzülüyorum. Ancak bu korkusuna da hak veriyorum. Neticede ben de anneme bulaştırmak istemiyorum. Bu işte yalnız olmadığımızı, herkesin birbirini etkilediğini yeterince idrak edebilsek keşke. Sokakta sigara kullanıp dışarıya dışarıya üfleyen kesim bugün Twitter'da maskeyehayır etiketi açmış. Böyle bir bencillik yok. 
    Çalışıyor olsaydım böyle olmayacaktı tabii ama nadir dışarı çıkmalarımda saate, yoğunluğa dikkat ediyorum. İstanbul gibi büyük bir şehirde azami özen şart. Ev dışında çalışanlara parantez açmak lâzım, hepsine kolaylıklar dilerim. Mecburiyet ayrı şey. Sitemimiz hiçbir mecburiyeti yokken dikkatsizce açılanlara. 
    Geçtiğimiz haftaydı, Orhun'la gece yürüyüşüne çıktık. Daha doğrusu ben yürüdüm, o uzun zamandan sonra ilk kez kaykay kullandı. Eşimin dizindeki rahatsızlık nüksettiği için bize katılamadı. Bu aralar uzun yürüyüşler yapamıyor. Maskelerimiz hep yüzümüzdeydi. Orhun'u fotoğrafladım, "Yeni normal" diyerek paylaştım. Salgın günlerinin arşivini oluşturuyorum. Bu fotoğraf da arşivde yerini aldı.
    Doktorlar çevrede kimse yoksa maskeyi açabileceğimizi söylüyorlar fakat İstanbul'un özellikle bazı bölgelerinde başkalarına rastlamadan yürümek imkânsız. Ne yapalım? Bir süre daha katlanacağız.
    Bu haftaki dışarı çıkma hakkımı dün kitapçıya gitmekten yana kullandım. Kırmızı Kedi Kitabevi'ne gitmek istedim. Hem böylece yürüyüş de yapmış olacaktım. Bir kitapçıya girmeyi öyle özlemiştim ki. Bizim Kırmızı Kedi, Beylikdüzü Kültür Merkezi'nin girişinde yer alıyor. Dolayısıyla önce güvenlikten geçmek gerekiyor. Güvenlik de her gelenin ateşini ölçüyor. 37 dereceyle giriş hakkını kazandım. Önce bir panikledim, "Giremiyor muyum?" dedim:) Sınır 38 mâlum. Nedense o an 37'yi sınır zannettim. Evde otura otura aptallaştığımı daha önce söylemiş miydim? Bahsetmiştim sanırım. Kim ne dersin desin, bu sürecin büyük çoğunluk için uyuşturucu bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Eve kapanıp, endişe üstüne endişe yaşayıp aklına, mantığına katkı yapmak zor. Her şeyin istisnası olduğuna göre yapabilen de vardır fakat  sayısı çok azdır.  
    Kırmızı Kedi'de benden başka bir müşteri daha vardı. O da alışverişini yaptıktan sonra ben tek kaldım. Endişe veren bir durum olmadı yani. Rahat rahat dolaştım raflar arasında. Normalde burası aynı zamanda bir kafe olduğu için çok kalabalık olur. Masalarda öğrenciler ders çalışırlar. Hemen dışındaki belediyenin öğrenciler için ayırdığı masalar da hiç boş kalmaz. Gel gör ki anormal zamanlardayız. Sınavlar yaklaştığı halde bir tek öğrenci yoktu bu sefer. Bu sene lise ve üniversite sınavları ayrı sıkıntı. Önlemlerin sıkı olacağını, sorun çıkmayacağını düşünüyordum fakat son zamanlardaki vaka sayısı artışı fikrimi değiştirdi. Anne ve babalara hak veriyorum. Şu yeni normalleşme denen şey sınavlardan sonraya bırakılsaydı keşke. 
Fotoğraf geçen seneden, Covid19 gündemimizde değilken...
    Kırmızı Kedi'den iki kitap aldım. Sezgin Kaymaz'dan "Kaptanın Teknesi" ve Joseph Roth'dan "Eyub/Basit Bir Adamın Romanı". Uzun zamandır Sezgin Kaymaz okumak istiyordum fakat bir türlü sıra gelmiyordu. Bu sefer başardım, okuyacağım. Neden Kaptanın Teknesi'ni seçtiğimi bilmiyorum. Adı hoşuma gitti. Şu sıralar bilinçaltımızdaki uzaklara gitme, denizlere açılma isteğinin etkisi vardır belki. Konuyu okumadan sadece ismine kapılıp aldım bu kitabı. Okuyacağız, göreceğiz.
    Normalde burada alışveriş yaptıktan sonra kafe bölümünde oturup bir bitki çayı ya da kahve içerdim ve kitabımın sayfalarını karıştırırdım. Ne yazık bu kez cesaret edemedim. Nasıl edeyim? Oraya gelirken bir restoran-kafenin önünden geçtim ki kendisinin hijyen kurallarına uygun olarak yeniden açıldığı bilgisiyle reklamı henüz düşmüştü Facebook sayfama. Mutfak kapısı yürüyüş yoluna bakıyor. Mola vermiş çalışanların dip dibe, maske çenede, birbirlerinin suratına duman üfleyerek sohbet ettiklerini gördüm. Az sonra içeri gireceklerdi, kimi mutfağa yönelecekti, kimi servise devam edecekti. Sakıncalı, çok sakıncalı. Dışarıda yenecekse butik mekânlarda, nispeten tanıdık yerlerde yenmesi fikrindeyim. 
    Kitabevi'nden çıkınca hemen karşıdaki marketten şampanya aldım. Bir kutlamamız vardı çünkü. Orhun dün tezini verdi, online sunumunu yaptı ve okulu bitirdi. Tez hazırlama aşamasında ara ara şikâyet ediyordu ancak şimdi o günlerin daha rahat geçtiği fikrinde. Çünkü artık "Bundan sonra ne yapacağım?" sorusuyla meşgûl ediyor kafasını. Gençler için gerçekten zor bir dönem. Dilerim şu sıkıcı günler geçer de hepsinin yolu açık olur. Mezuniyetle hayatımızın Tallinn kısmı da sona erdi. Ne çok gidip geldik, ne çok adımladık sokaklarını. Katılma hayalini kurduğum mezuniyet töreni de bu kez gerçekten hayal oldu. Şu an Estonya'ya bizden uçuş olmadığı gibi, bir şekilde ulaşsan da 14 gün karantinada kalmak zorundasın. Tören 3 Temmuz'da. O zamana kadar değişen bir şey olmaz sanırım. Kısmet. Her planımız gerçekleşecek diye bir şey yok. Hayat bunu gayet güzel öğretiyor. Fakat Tallinn'i gerçekten özleyeceğiz. Ne sakin bir şehirdi. Ve insanları ne denli kibar, olgun... Orhun daha genç, o tekrar ziyaret edebilir. Biz ise daha görmediğimiz yerler dururken tekrar uzanır mıyız oralara bilemem. Tabii şu aşamada "Önce bir sınırlar açılsın da" derler insana:) Şu noktada işin o kısmını düşünmek istemiyorum. Beni seyahat hayallerimle baş başa bırakın.
    İşte böyle... Son zamanlardaki durumum budur. Salgın günleri arşivine bir yazı daha eklenmiştir. Ve dileğim, ileride bunları okuyarak "Vay be ne günlerdi!" diye anmak, hepimiz adına söylüyorum ki bir daha asla böyle bir durumla karşılaşmamaktır. 




33 yorum:

  1. Orkun'un Tallinn e ilk gidişi dün gibi Sezer'ciğim. Tebrik ediyorum mezuniyetini. Muhteşem başlagıçlara inşallah.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dün gibi hakikaten:) Güzel dileğiniz için çok teşekkür ediyoruz Tülin Hanım.
      Sevgiler...

      Sil
  2. Ah o "Vay be ne günlerdi"yi bir an evvel söyleyebilsek. Ben bir daha seyahat falan edemeyecekmişim gibi kötümser bir düşünce geliştiriyorum giderek. Sanırım oğlum kamu kuruluşları normalleştiği için her gün işe gitmek zorunda, onun endişesi, kardeşim ara ara ofise uğramak zorunda, onun endişesi, babam uzakta, ne biz ona, o bize gelebiliyor onun endişesi, Ankara'ya gitsem çocuklara yanaşmalı mıyım, torunu görebilir miyim endişesi. Hasılı hiç iyimser olamıyorum. Tek ümidim virüsün mutasyona uğrayıp zayıflaması. Aşıdan maşıdan umudum yok, olsa da bize düşürürler mi bilemiyorum. ay içini kararttım Sezercim, öpüp gideyim ben...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Nurşen Hocam, çok üzüldüğünüz yazılarınızda, yorumlarınızda belli ediyor kendini. Ben bu sıkıntının geçeceğine inanıyorum. O güzel kalbinizde endişeniz daha az olsun. Tedbirinizin bol olduğuna zaten eminim. Nereden baksak virüsün daha az etkilemeye başladığı gerçek gibi. Bu rahatlıkla hasta sayısı daha çok olurdu sanki. Her kötü gribin aşısı bulundu aslında. Ama ne yazık ki çabuk olan bir iş değil bu. Tüm dünyanın aynı durumda olması çare aramaları daha kolaylaştırır gibi geliyor bana. Ha bana da zaman zaman panik atak yaşar gibi gelmiyorlar mı? Geliyorlar:) Ama geçecek hepsi. Sevdikleriniz de siz de iyi atlatacaksınız. Torunu da bol bol seveceksiniz. Torun demişken aklıma geldi, inanın bizim yan sitede çocuklar ilk günden beri dışarıda ve dip dibe. Hepsi de iyi maşallah!:) Kalbinizi ferah tutun, daha ben Antalya'da ya da Ankara'da ziyaret edeceğim sizi:) Sevgiler, kocaman öpücükler...

      Sil
  3. Orhun'u tebrik ederim.
    Ben de Caddebostan Kırmızı Kedi Kitabevi'ne gittim, klima çalışmadığı için fazla duramadım çok sıcaktı,birkaç kitap aldım. Yapı Kredi kitabevi girişte eldiven verdi, bence çok iyi bir fikir, başka bir kitapçıda görmedim henüz.
    Kitaplarını güzel günlerde oku, sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyoruz sevgili Serpil.
      Eldiven fikri iyiymiş aslında. Aklıma gelse kitapçıda önerirdim. Bahsettiğim kitabevinin müşterisi bugünlerde az, o yüzden pek tedirginlik yaşamadım. Devamlı kolonya kullandım:)
      Sevgiler...

      Sil
  4. Öncelikle Orhun'u tebrik ederim, baba ve senin de gözünüz aydın:) Genel hava ne kadar kötümserliğe itse de insanları, yönetenler tarafından iyi yönetilmese de süreç, tedirginlikler yaşasak da sevdiklerimiz ve genelde ülke insanlarımız için; yine de gülümseyebilmek, hayata dokunmak ve tadını çıkarabilmek çok güzel:) Yazıdan bana geçen bu... gülümsemek ve her şeye rağmen daha da sarılmak hayata:) Bir vaka var elbette önümüzde, ama bir de hayat var sonsuz olmayan... o halde bukalemun olabilme özelliklerimizi kullanıp, tedbirlere sıkı sıkı bağlı kalıp, yeni normalde "normaldeki" normalini de sürdürebilmeli insan... e o zaman bunu yapabilenlere ve okuyanı ısıtıp gülümsetebilenlere de selam olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederiz:) Bir level daha atladı, bakalım bundan sonra neler olacak?:)
      Güzel sözlerin için ayrıca teşekkür ederim. Şairin dediği gibi, insan bu alemde hayal ettiği müddetçe yaşıyor. Gelecek güzel günlerin hayaliyle sabrediyoruz, mutlu olmaya çalışıyoruz. Sabrımızın sonu selamettir umarım:) Sevgiler, selamlar benden sana...

      Sil
  5. Sezer,
    Çeşit çeşit sıkıntılara yol açtı bu durum. Dünyanın böyle bir şeyle karşı karşıya kalacağını kim bilebilirdi? Bir filmde görsem, "amma da abartmışlar." derdim. Ama şimdi halimiz bir filmden daha beter. Bu sıkıntılı günleri herkes ayrı ayrı yaşıyor. Ben de nerdeyse üç ay evden çalıştım. Grafik departmanı da evlere dağıldı yanlarında bir birer bilgisayarla birlikte. İşletme ise mecburen çalışmaya devam etti. Bu dönemde ne kısa çalışma ödeneğinden, ne de bir yardımdan faydalandık şirket olarak. Gerek görmedim. İhtiyacı olanlar kullansın, idare ederim dedim. Ama yeni normalleşme ile iş biraz sarpa sardı. Kimse evden geri dönmek istemiyor. Dönmek istemiyor istememesine de evden de aynı verimle çalışılmıyor, yeni aldığımız stajyerler bir şey öğrenemiyor ve her geçen gün benim sinirlerim geriliyor.
    Ben iş hayatı açısından bu günlerin sonunda bazı dengelerin değişeceğini düşünüyorum. Birileri kendi isteğiyle işten çıkacak, o gidenlerin yerini başkası dolduracak ve her zaman olduğu gibi eski günlere döndüğümüzde de evden çalışacağım diyenler de yeniden işe başlayacak. Herkesin yaşamı kıymetli. Mesela bizde işletme kısmında çalışıp her gün işe gelenler şu soruyu soruyor: Benim yaşamım diğerlerinin yaşamından daha mı kıymetsiz?
    Ne dersin? Herkesin bu soruyu sormaya hakkı var değil mi? :) Allahım yardım et diye dua ediyorum sık sık; zira artık meditasyon falan da kurtarmıyor beni.

    Orhun'u ve ailesini tebrik ederim bu arada. Güzel günleri olsun Orhun'un. Allah iyi insanlarla karşılaştırsın güzel oğlunu. Büyüyorlar be Sezer, hem de çok çabuk.
    Çok öpüyorum seni.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş yeri hakkındaki sıkıntılarını anlıyorum. Orhan'ın iş yerinde de ilginç değişiklikler oldu. Emekliliği gelmiş ama yetkili ve tecrübeli olup çalışmaya devam eden birkaç kişi ayrıldı mesela. Nasıl bir etkisi olacak göreceğiz. Geçen gün Orhan'a da aynı şeyi söyledim. İnsanlar işlerinden soğudular. Sevgisi bitmek anlamında değil bu. Yani araya bir mesafe girdi, kafalar karıştı, enerji düştü, verim düştü. Evden çalışmaya devam etmek isteyenler var dedin. Benim kardeşim ve birkaç arkadaşım da tam tersi dönmek istiyorlar, evden çalışmanın daha yorucu olduğunu söylüyorlar. Dinleyince o da mantıklı geliyor. Dediğin gibi mecburen işe gitmeye devam edenlerin sıkıntısı da ayrı tabii. Onlara da hak veriyorum. Bu süreçte evde kalamayıp çalışana emeğinin hakkı fazla fazla verilmeli bence fakat mevcut ekonomik durumda bu da zor. Hakikaten ne yaşıyoruz biz böyle yahu?:) Sana kolaylıklar ve sabır diliyorum. İnşallah düzelecek her şey. Güçlü bir kadınsın sen. Emekli olup ülkeden ülkeye gezerken bu günlere dönüp bakacaksın, süreci nasıl atlatmış olduğunun sohbetini yapacaksın:) Seviyorum seni güzel kadın.
      Tebriğin ve dileklerin için de teşekkür ediyoruz. Çocuklarımız güzel insanlarla karşılaşsın, Allah yollarını açık etsin.
      Sevgiyle kucaklıyorum seni.

      Sil
  6. Orhun'u kutluyorum.Darısı benimkilerin başına.Kızımın da 26 Ağustosda mezuniyet töreni var ,tez sunumu da temmuzda ,bakalım.Hayaller başkaydı ,ne giyeriz, kim kim gideriz diye düşünüyorduk.Kısmet böyleymiş artık.Olsun genç onlar yolları bahtları açık olsun yeter:)Tekrar tebrik ediyor,başarılar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederiz. Hepsinin yolu açık olsun. Kızına da başarılı bir tez sunumu diliyorum sevgili Mehtap. O da ayrı bir gerginlik:) Atlatacaktır ama. Dediğin gibi, onların yolları uzun. Bu sefer böyle olsun, hayat karşılarına daha güzel şeyler de getirecektir mutlaka.
      Sevgiler, selamlar...

      Sil
  7. Biraz sıkıntılıyız ama geçecek bu günler de.. En azından kitapçıya gidebiliyoruz, maskeli olsa da dışarı çıkıp yürüyebiliyoruz, yarı zamanlı olsa da çalışabiliyoruz diye iyimserlik yapıyorum, bazen de sinirleniyorum bu halime. Sanırım her gün o günü yaşamak ve ufak bazı güzellikler ekleyebilmek çok önemli, bana tek iyi gelen bu oldu son 5 aydır....
    Mezuniyet için tebrik ederim, abla kardeş gibisiniz gerçekten! :) Ben geç anne oldum (34 ve 37 yaşımda) o nedenle çocuklarım o yaşlara gelince acaba böyle genç kalabilecek miyim, sırrınız nedir :) Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gezmeyi, sosyalliği çok severim ama evde vakit geçirmeyi de severim. Bu yüzden kendimi oyalamakta, ya da bizimkileri oyalamakta zorlanmıyorum. Ama şu kafese kapatılmışlık duygusu yok mu? İşte o mahvediyor:) Hayatı güzelleştiren ufak dokunuşlardan hep keyif almışımdır ancak artık "Hiç olmazsa bu süreçte evde lahmacun yapmayı öğrendim" gibi söylemlerle Pollyannacılık oynamak yoruyor. Aynı zamanda güldürüyor da:) Görüldüğü üzere karışığım herkes gibi :) Bir yandan bu süreci yaşamanın ilginç olduğunu da düşünüyorum. Tarih kitaplarına geçecek bir dönem çünkü. Biz de onun içindeyiz. Fakat kesinlikle bitmeli. Biteceği inancıyla ayakta tutuyorum kendimi.
      Tebrik için çok teşekkür ediyorum, ediyoruz. Orhun'a da iletiyorum tüm güzel sözleri.
      22 yaşımı bitirdiğimde anne oldum ben. Bu kadar erken olacağını düşünmezdim. Çocukluk aşkınla devam edip evlenince işler böyle gelişebiliyor:) Erken ya da geç anne olmanın ayrı ayrı avantajları ve dezavantajları var. Siz de bilirsiniz. Yaş farkımız nispeten az olunca arkadaş gibi olduk sahiden. Aslında bu tabiri sevmem. Anne ve baba arkadaş değildir düşüncesindeyim. "Gibi olduk" diyeyim:) Neylersin ki en güzel sohbet ettiğim insanlardan biridir kendisi. Eşim genelde "Ne diyorsunuz anlamıyorum" diye kendi halimize bırakır bizi. Beraber büyümenin etkisi sanırım. Genç gösterme konusu da genetik:) Özellikle anne tarafımda kimse yaşını göstermez. Tatarlık etkisi sanırım:) Bence sizin de enerjiniz o kadar güzel ki hep genç anne olacaksınız.
      Çok yazdım:) Sevgiyle kucaklıyorum, İstanbul'dan selamlar yolluyorum.

      Sil
  8. Ya kendimi çok ayıpladım, endişelerimi yazıp Orhun'u tebrik etmemek ne fena, kendi kendimi kınayarak BÜYÜK HARFLERLE KUTLAYAYIM, affetsin beni. Önünde açılan yollar en güzelinden olsun, iyi insanlar çıksın o yollara. Sevgiler Sezercim, ayrıca yorumun beni motive etti, sağolasın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah Nurşen Hocam, birbirimizi biliyoruz, aklıma hiç olumsuz bir şey gelmedi:) Güzel dilekleriniz için çok çok teşekkür ederiz. Orhun'a da ileteceğim. Biraz da olsa moral verdiğime sevindim. Hepsi gerçekten hissettiğim şeyler. Öpüyorum sizi.

      Sil
  9. Blogumda sana iki tavsiye var; beklerim.

    YanıtlaSil
  10. orkun'u kutluyorum ben de. iş evvelinde bu dönemi nadasa çekilme olarak kullanabilir, zaten şu an neyin ne olacağı çok belli değil. projelerin çoğu askıda, iş yerlerinin bi kısmı da sözde açık durumda.
    ben de sanırım biraz evhamlıyım, büfeden su bile almıyorum. taşıyıcı olmak en büyük kabusum. dedeme, aileme bulaştırırım diye ödüm kopuyor. denize bile giremedim hala. buraya gelen yerli turistler tatil yapıyor nasıl yapıyorlar aklım almıyor. yerleşik yabancılar ise çok rahat. maske takanların sayısı çok çok düşük. cidden eğitim bilinç kazandırmıyormuş insanlara. bunu bu olayla bi kez daha görmüş olduk. kendi sağlığını hiçe sayandan toplum sağlığını korumasını bekliyoruz, tuhaf bi şekilde.
    neyse seni okumayı özlemişim, yeniden cümlelerinle buluşmak güzel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sözlerine katılıyorum sevgili Burcu. Mecburen beklemede zaten:) İş, eğitimin devamı ya da seyahat, her biri askıda şu an. Hepiniz için hayırlısı olsun.
      Güya maske zorunluluğu geldi fakat hâlâ takmayanlar var. Eğitimlisi, eğitimsizi... Bir acayip insanlarız. Tatil yerlerine gidenlerin rahatlığı da enteresan hakikaten. Benim hiçbir planım yok çünkü henüz içim rahat değil. Bakalım ilerleyen günler neler gösterecek?
      Güzel sözlerin için teşekkür ediyorum, hoş gelmişsin:) Sevgiler...

      Sil
  11. Çok yorucu bir süreç oldu.Ne kadar daha süreceği de belirsiz üstelik.Evden çalışmanın kolaylık olacağı düşünülüyordu genelde.Ama daha yorucu.İşe geliş gidişler iş yaşamını ve özel yaşamı bölümlere ayırıyordu.Şimdi o ayrım kalkınca her daim işteyim psikolojisini oluşturdu.İnşallah daha fazla sürmez :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim kardeşim de aynı görüşte. Ev ve iş karışınca daha yorucu bir hâl aldı. Gel gör ki kalabalığı da azaltmak gerekiyordu. Mümkün olan en kısa zamanda gelsin inşallah sağlıklı günler. Kolaylıklar diliyorum.

      Sil
  12. koronada benim hayat rutinim çok değişmedi aslında.her gün işe gittim filan. yine de bu kasvetli hava içimi şişirdi. bir an önce "anı" olsa artık bu günler.
    benim yaşadığım şehirde büyük kiitapçı yok. çok severim büyük kitapçıları. imrendim size :))

    YanıtlaSil
  13. Biz de şehir içinden uzağız, ama bir iki kitapçı var Allah'tan:)
    Olacak, olacak, enteresan bir anıya dönüşecek tüm bunlar.
    Sevgiler, sağlıkla kal...

    YanıtlaSil
  14. Rafların arasında dolanmak ne güzel olmuştur. Çok severim kitapçılarda gezinmeyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz sevinçli, biraz endişeli, farklı bir geri dönüş oldu:) Ama yine de iyi geldi.

      Sil
  15. Önce kocaman tebrik ederim oğlunu. Bizim kıza daha çok var diye düşündüm....
    Sezgin Kaymaz'ın romanlarını sevenlerdenim...
    Uzun zamandır kitaplarımı netten alıyorum. Geçen gün Kadıkoy'e inince Yapı Kredi Yayınlarına uğradım. Bir kşi bir kişi alıyorlardı. Kotap almaktan çok kitap evi gezmeyi özlemişim onu fark ettim

    Geçecek bu günler diyerekten iyi geceler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederiz Gülşah. Zaman çok çabuk geçiyor. Bir de bakmışsın üniversiten mezun olmuş:) Mutlulukla görün o günleri.
      Yapı Kredi Yayınları çok temkinli anladığım kadarıyla. Çok iyi. Ama ne yazık ki bana çok uzak. Yoksa bir şubesini ziyaret etmeyi nasıl da isterdim bu günlerde.
      İyi günler, iyi geceler, sevgiler... :)

      Sil
  16. Hayırlı uğurlu olsun, yeni hayatında başarı ve sağlık eksik olmasın. Sizin Talinn
    defteri kapandı, ne güzel okuyorduk ama orada ki paylaşımlarınızı. olsun, belki
    başka bir yerde devam eder :)

    YanıtlaSil
  17. Çok teşekkür ediyoruz güzel dilekleriniz için. Tallinn'de bulunmayı da yazmayı da özleyeceğim. Bir gün belki bir Baltık turunda yine uğrarız. Önce hayalini kurmak lâzım:)
    Çocuğun başka coğrafyalar için düşünceleri var tabii ama önce durumların düzelmesi lâzım:) Bakalım. Önce sağlık olsun da, bir şekilde su akacak yolunu bulacak.
    Sevgiler Buket...

    YanıtlaSil
  18. Öncelikle Orhun'u çok tebrik ediyorum Sezer'cim. Hayırlı uğurlu olsun. Yeni hayatında her şey Orhun'un gönlünce olsun. Tallin'i sayenizde biz de öğrendik, gitmiş, gezmiş kadar olduk. Sakinliğiyle, dinginliğiyle... tarihi bir şehirdi ve güzeldi gerçekten. Hayat, ne ilginç değil mi?.Kim bilir geleceğe dair daha ne ilginç ve ne güzel oluşumların içinde olur Orhun!. İçimden bir ses; "Orhun'u çok güzel projeler bekliyor!" diyor. Her şeyin başı sağlık, esenlik! Hayırlısı olsun.

    Bu arada ben de uzun zamandır bloguma giremiyor ama takip ettiğim dost kalemlerin yazılarını hep okuyordum. Bu yazını da okumuş ama yorum yapamamıştım. Ben de özellikle son bir aydır, uzunnn bir süredir omzumdaki rahatsızlıktan dolayı, (blogumda yazmıştım tekrar etmiş olmayayım) doktorun ikazı üzerine pc yi daha az kullanır oldum. Bu süreçte kredimi resim çalışmalarına ayırdım. Tam düzelmese de yine de biraz daha iyi gibiyim. Blog ziyaretlerine başladım. Ara ara eşim gelip uyarıyor fazlaca pc başında kalmayayım diye :) Hayat hepimiz için, her zaman düz bir çizgide gitmiyor. Kimi zaman; kâh bir ileri iki geri, kâh bir uzun sıçrayışla yada tam tersi seyredebiliyor. Ama bugünler de geçecek. Yeter ki sağlığımız ve umudumuz tam olsun. Her şeyin başı hep söylediğimiz gibi sağlık. Seni çok öpüyorum Sezer'cim. Sevdiklerinle birlikte keyifle, umutla ve kıvançla dolu dolu daha nice güzel günlere...♥❁♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esincim her zamanki güzel sözlerin için yürekten teşekkür ederim. Omuzunu çok yorma:) Böyle bir zamanda, tüm gün evdeyken, -hobi olarak ya da gündelik amaçlı- elimizle kolumuzla yapacağımız işler çoğalmışken kolunu dinlendirmen zor oluyordur ama dikkat şart. Ben de sana güzel gönlünce günler diliyorum. Kocaman kucaklıyorum. Sağlıkla kal!

      Sil
  19. Avusturyada da vakalar artmaya başladı insanlar gevşeyince. Dikkatli olmakta fayda var. Sağlıklı kalın, sevgiler ☺️

    YanıtlaSil

Yorumu olan?