21 Aralık 2017 Perşembe

VİYANA'DA MUTLU SENELER DİLEKLERİ...

    Bu yıl yeni yaşıma Avrupa'nın en güzel şehirlerinden birinde, Viyana'da merhaba dedim. Senelerdir "Buraları bir de Noel zamanı görün" diyen kuzenlerin davetine icabet etmenin sırasıymış demek ki. Doğumgününü de bahane ederek 10 sene aradan sonra Viyana'da bulduk kendimizi. Yeni yıl havasında bol ışıklı, kırmızılı, çikolata ve tarçın kokulu, çokça muhabbetli dolu dolu iki gün yaşadık.
    Viyana güzel şehir, tarih kokan bir şehir. Yıllar önce ilk gittiğimizde bir haftadan fazla süren ziyaretimizin verdiği rahatlıkla görmediğim müze, girmediğim saray kalmamıştı. Eşimi ve oğlumu bir miktar bezdirmiştim, sonra sonra bazı müzelere benimle gelmemeye başlamışlardı. Bu sefer bunun Noel pazarlarını gezmeyi amaçlayan kısa süreli bir seyahat olduğunu unutmamak için söz verdim kendime. Yoksa var ya bu sefer de o güzelim Viyana müzelerinden kopmak zor olurdu benim için. Yolu Viyana'ya düşecek olanlar en azından Hofburg Kraliyet Sarayı'nı, yazlık saray olan Schönbrunn'ü, Sanat Tarihi Müzesi'ni (Kunsthistorisches Museum), Leopold Müzesi'ni benim için de gezseler ne güzel olur. Ah! Bir de Belveder Sarayı var! Nasıl unuturum? Klimt'in "Kiss" dahil bir çok tablosunu barındırıyor. Çok var yani. Viyana'da şahane yapılar, şahane müzeler var ve hepsi aklımda.
    
    Kimseyi yormayacağım, sıkmayacağım dedim ama her zamanki gibi gezi rotasını çizmek yine benim insiyatifimde:) Eşimin kuzeni ve eşi de bizimle gezmek üzere ayarlamışlar kendilerini, "Nereye gitmek istiyorsun?" dediler ve çıktık yola. Pazarları gezmeden önce uğramak istediğim bir yer var. O da yıllar önceki ziyaretimizde göremediğim için aklımda kalan Hundertwasserhaus.
    
    Hundertwasserhaus, yani Hundertwasser Evleri Viyana'nın en renkli simgelerinden biri. 
1983-1985 yıllarında inşası biten evlerin tasarımı, 20.yy.'ın en ilgi çekici sanatçılarından olan Friedensreich Hundertwasser'e ait. Ressam, mimar, filozof ve aktivist ünvanlarına sahip Hundertwasser, hayat görüşünü ve ideolojisini tümden bu binaya aktarmış gibi.
    Düz çizgileri reddeden, doğayla insanın kadim uyumunu benimseyen tasarımlarıyla bilinen sanatçının rengarenk hayal dünyası dalgalı zeminlerde, asimetrik pencerelerde, binayı saran bitkilerde hayat bulmuş.
    Bu özellikli evler sanmayın ki toplumun kalburüstü kesimi için yapılmış. Tam tersi. Düşük gelirli vatandaşlar için yapılan bir bina burası. 53 daireli, 4 ofisli, 3'ü ortak olmak üzere 19 teraslı ve 200'ün üzerinde ağaca sahip...
    Dalgalı düzen ve ağaçların varlığı sadece yapının dışına özgü değil fakat bunu dairelerin içerisinde gözleme imkânımız yok çünkü burası bir müze değil, yalnızca dış alanı deneyimleyebiliyoruz.
    Bazı yerlerde Hundertwasserhaus'un bir başka mimarı daha olduğu bilgisine rastlanıyor. Olay şu ki Hundertwasser bu evlerin inşasına mimar Josef Krawina ile başlamış. Fakat fikir ayrılıkları nedeniyle araları açılmış ve Krawina projeden çekilmiş. 2000'li yıllarda -her ne kadar tasarımın tamamı Hundertwasser'e ait olsa da- Krawina da telif hakları açısından ortak kabul edilmiş.
    Evlerin hemen karşısında hediyelik eşya mağazalarının bulunduğu bir başka bina var. Hundertwasser'in tasarımlarına uygun dekore edilmiş ve ortasında pek şirin bir bar kısmı yer alıyor. Üst katındaki galeride sanatçının bazı eserleri sergileniyor.
    
    Biz burada epeyi bir vakit geçirdik. Hayalgücünün sınırlarını zorlayan rengarenk bir ortamda içeceklerimizi yudumlarken edilen sohbet, gündemden uzaklaşmak için tebdil-i mekan eylemenin gereklerindendi. İyi geldi.
    
    Hunderwasserhaus'tan sonra Prater'e uğramak istedim. Prater Viyana'nın en eski eğlence alanlarından biri. Önceleri krallığa ait av sahası iken 1766'da kamuya açılmış. O tarihten beri cıvıl cıvıl olan Prater bu sefer biraz tenhaydı. Burada da küçük bir pazar kurulmuş ancak kalabalıklar genelde şehir merkezinde toplanmış gibiydi.
    

    Prater'de asıl ilgimi çeken 120 yaşındaki dönme dolap. İmparator Franz Joseph'in tahta çıkışının 50.yılı şerefine yapılmış. Hava soğuk olduğu için -zira oldukça yavaş ilerliyor ve uzun süreli bir eğlence oluyor- bu sefer dönme dolaba binmeyi tercih etmedik. Fakat 10 yıl önceki deneyimimizi hatırlayarak oldukça keyifli bir aktivite olduğunu söyleyebilirim. Yaşına bakarak tehlikeli olduğunu düşünmeyin. Aslına uygun olarak devamlı yenileniyor.
    Dönme dolapları seviyorum. Böyle özellikli olanları daha da çok seviyorum. Bu konuda bir dileğim var ki o da London Eye'ı görmek:)

    Viyana ile İstanbul arasında aslında 1 saat zaman farkı var ancak biz kış saatine geçmediğimiz için bu fark 2 saate çıkmış durumda. Bizden 2 saat gerideler. Yani orada hava daha erken kararıyor. Prater'de olduğumuz saatlerde akşamı getirdik bile. Ortalık ışıldamaya başladı. İstikamet Rathausplatz'daki Noel pazarı. Viyana'nın ve hatta Avrupa'nın en büyüklerinden biri. Rathaus dediğimiz bildiğin belediye binası. İşte pazar bu binanın önündeki alanda kuruluyor. 
Neo-Gotik tarzın muhteşem bir örneği olan belediye binası zaten oldukça ilgi çekiciyken, hemen önünde oluşturulan ışıl ışıl ortamla iyice masalsı bir dünya meydana gelmiş. Her yer ışığa bürünmüş. Etrafta çikolata, kahve, tarçınlı sıcak punch kokusu...
    Standlar rengarenk yılbaşı süslemeleriyle, el yapımı hediyeliklerle dolu. Gel gör ki 1 Türk Lirası 5 Euro'ya dayanmış. Alışveriş imkânları ziyadesiyle kısıtlı. Yalnızca içtiğim sıcak şarabın fincanını alıyorum:) Aslında hediyeliklere çok yanaşmayışımın bir nedeni de yanımızda kuzenlerin olması. "A ne güzel" diyerek yaklaştığım her şeyi almaya kalkıyorlar. Bir süre sonra her beğeni ifadesini yutmaya başlıyorum. Sağolsunlar, yurt dışında yaşayan akraba ve arkadaşlarda bu durum var. Muhakkak bu deneyimi yaşamışsınızdır. Canla başla misafir edip hediyelerle yollamaya meyilliler. Ne diyelim? Güzel gönüllü dostlarımız, akrabalarımız iyi ki varlar.
    
    Perşembe akşamı gitmiştik Viyana'ya, o akşam hasret gidermeyle geçmişti, cuma günü dışarı atmıştık kendimizi, geldik cumartesi gününe. İşte bugün benim doğum günüm. 25 Kasım. 
Bu akşam bu şehirde yaşayan diğer kuzenlerin davetlisiyiz. Dolayısıyla doğum günümde seçtiğim bir restoranda akşam yemeği yiyemeyeceğaim. O zaman Kraliyet pastanesi Demel'de kahvaltı yaparım ben de:) 
    1786'da açılan pastane, kendi deyimleriyle Viyana'nın oturma odası olarak anılıyor. Bu tanım pek yerinde olmuş. Zira dün Avusturya aristokrasisi mensuplarının buluşma yeri olan Demel, bugün dünyanın dört bir yanından Viyana'ya gelen turistlerin uğramadan geçmedikleri bir mekan. Özellikle hafta sonları bu zarif oturma odasında dinlenmek, meşhur elmalı tatlısı "apfelstrudel" ısmarlayıp, bir fincan Avusturya'ya özgü köpüklü kahve yani "melange" yudumlamak için sıra beklemeyi göze almak gerekiyor. Neyse ki erken bir saatte Demel'deyiz, çok fazla sıra beklemiyoruz. Günün çoktan yarılandığı saatlerde pastaneden çıkarken içeri girmek için bekleyenlerin fazlalaştığını görüyoruz. (Sonradan öğreniyorum ki Aralık ayı haricinde internetten rezervasyon yapmak mümkünmüş).
    
    İçeride fotoğraf çekmek çok zor. Çünkü çok kalabalık. Ayrıca kimseyi rahatsız etmek istemiyorum. Hızlıca, ortamın estetiğini yansıtmaktan uzak birkaç fotoğraf çekiyorum. Diğerleri bana ait olsa da aşağıdaki fotoğraf kendi web sitelerinden alınma. Bir tane düzgün görsel eklemek istedim. Hem böylece garsonların üzerindeki kıyafetin ilk yıllardan beri değişmemiş olduğunu da belirtmiş olurum.

    Müşteri yoğunluğu, mağaza kısmından alışveriş yapmamı engelliyor. Enfes çikolatalarda ve yılbaşı tebrik kartlarında kalıyor gözüm ama o uzun kasa kuyruğuna girmeye niyetim yok. Üstelik sadece Orhan'la olsak beraberce bekleriz ancak yanımızdaki insanları ayakta dikmek istemiyorum. Sadece ailenle gezmenin getirdiği rahatlık böyle durumlarda aranıyor işte. Allah'tan Demel'in alt katındaki müze kısmı kapalıydı da aklım bir de orada kalmadı:) Evet böyle bir bölüm var. Birkaç ay kapalı kalacakmış fakat sonrasında gidecek olanların ilgi alanındaysa unutmasınlar derim. 

    
    Demel'den ayrılmadan önce, açık mutfağa bir göz atıyoruz. Zamanında Kral Joseph ve Kraliçe Sissi'ye pasta yapılan mutfakta aynı hummalı çalışma devam ediyor. Yılbaşı pastalarının hazırlanışını görmek keyifli.
   
   Tatliları yedik, kahvelerle kafein yüklendik, sokakları gezmeye hazırız. Önce merkez bölgesi olan 1.Viyana'nın kalabalığına karışıyoruz. (Şehirde 23 bölge var). Demel'de yapamadığım çikolata alışverişini burada yapıyorum. Şahane çikolatacılar var. Kayıtsız kalmak mümkün değil. Şık mağazaların, turist kalabalığının arasında ilerlerken yolumuz Hofburg Sarayı'nın önündeki Noel pazarına çıkıyor. Burası küçük ama keyifli bir alışveriş alanı. Pazardan çok Hofburg Sarayı'na takılıyor gözlerim. Evet, 10 sene önce burayı da ziyaret etmiştik. Avrupa'nın en büyük imparatorluklarından biri olan Habsburg İmparatorluğu'nun kışlık sarayı burası. Dolayısıyla dışı gibi içi de oldukça görkemliydi, imparatorluğa yaraşır bir koleksiyona sahipti. 
    Bizim Osmanlı İmparatoluğu gibi 1.Dünya Savaşı'ndan sonra yıkılan Habsburg İmparatorluğu Avusturya denince ilk akla gelenlerden biri. Tarihe ilgi duymayanlar bile en azından Muhteşem Yüzyıl'da Kanuni'nin ağzından epeyi bir duymuşlardır bu imparatorluğu ve özellikle imparatorları Ferdinand'ın ismini. Habsurg Ailesi 900'lerde piyasaya çıkmış, zamanla büyümüş ve tüm Avrupa'ya hükmeder olmuş. Avrupa'ya yayılmalarının esas sebebi kızlarını devamlı surette başka ülkelere gelin göndermeleri. Bizimle de epeyi bir kapışmaları olmuş. İşte bu ailenin izleri Viyana'nın her yerinde. 
    
    Habsburglar'ın kışlık sarayını görünce aklıma yazlık saray geliyor tabii ki. Onun bahçesinde de pazar kurulduğunu biliyorum. Bir miktar şehir dışına çıkarak, fakat şehre hakim raylı ulaşım sistemi sayesinde hiç zorlanmayarak Schönbrunn'a doğru uzanıyoruz. 
    Schönbrunn Sarayı, özellikle Kraliçe Sissi ile özdeşleşmiş. Kral Franz Joseph'in eşi Kraliçe Elisabeth'in, yani çokça bilinen ismiyle Sissi'nin en sevdiği mekanmış. 1950'lerde Romy Schneider'in canlandırdığı filmde hayat bulan ve bu filmle sempati kazanan Sissi'nin aslında huysuz ve huzursuz bir kadın olduğu, Joseph'e hayatı dar ettiği söyleniyor. Bavyera dükünün kızı olan, 15 yaşında evlenerek Viyana'ya gelen, saray hayatından hiç hoşlanmayan, saraydan çıkmak için her fırsatı değerlendiren, spora meraklı, güzelliğine düşkün Sissi'yi Avusturyalılar pek sevmezlermiş fakat onu turizm geliri yapmaktan da uzak durmamışlar. Şehrin her yerinde, afişlerde, panolarda, kitapçılarda, hediyelik eşya mağazalarında kraliçeyi görmek mümkün. İtiraf ediyorum bende de bir önceki seyahatten kalma Sissi biblosu var:) Bir de kardeşim üzerinde resminin bulunduğu kumaştan gözlük sileceği getirmişti:) Hayır yani, kadıncağız da hakikaten güzelmiş, vallahi her yere yakışıyor.
    
    Schönbrunn Sarayı, Unesco Dünya Mirasları listesinde yer alan etkileyici bir yapı. Bu sefer içine girmedik ama bir önceki seyahatten aklımda kalan en dikkat çekici yerlerden biri. Özellikle bahar ya da yaz aylarında Viyana'daysanız ziyaret listesine almalısınız. Mozart'ın 6 yaşında konser verdiği salonun da dahil olduğu etkileyici bir iç mekan ve rengarenk bir bahçe göreceksiniz. Hâttâ ziyaret listesine Schönbrunn'un hayvanat bahçesini de katarsanız şahane olacak. 
    Sarayın girişindeki Noel pazarı da çok iyiydi. Burada diğer gördüklerimizden farklı olarak sanatsal değeri daha yüksek el yapımı hediyelik eşyaların sergilendiği standlar vardı. Havanın soğuk olmasına rağmen burada epeyi bir vakit geçirdik. Canlı müzik, gösteriler vs. derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.    


    Viyana'nın Noel pazarları pek meşhur. Bizim orada olduğumuz tarihlerde daha yeni yeni kuruluyorlardı, sokaklar da henüz süslenmeye başlamıştı. Daha renkli günlerini yakalasaydık daha iyi olacaktı belki ama bu sefer de kalabalıktan sıkılma ihtimali vardı. Yeni hareketlenen ortamda bile kalabalıktan etkilendiysek yılbaşına doğru nasıl bir curcuna olur tahmin etmek zor değil. Ancak şurası kesin ki bizim gördüğümüzden daha da renklidir şu an Viyana. Hatta tüm Avrupa... 
    2017 Kasım ayındaki Viyana maceramız böyleydi. Kuzenlerin benim için hazırladıkları doğum günü toplantısıyla noktalandı. Çok mutlu ettiler beni. Farklı oldu, güzel oldu. 10 yıl önceki Viyana seyahatimizden harmanladıklarımla yazdım bu yazıyı. Zira hatırlamamak mümkün değildi. Viyana çok güzel bir şehir. Yine gitsem, günlerce gezsem bıkmam. Görülecek yerleri o kadar çok ki, anlattıklarım devede kulak misali. Yalnız burada bir parantez açmak isterim, Viyana'yı çok seviyorum ama Avusturyalılar'ı bir türlü sevemedim. Burnu büyük ve soğuk insanlar olduklarını düşünüyorum. Birçok ülke ve şehir gezdim, her yerde insanlarda sevecek bir şeyler buldum, burada bulamadım. Hani pek çok açıdan yakınlık olarak Almanlar'a bakıyorum, onlar böyle değiller. Daha nazikler. 10 yıl önce de aynı soğukluğu hissetmiştim, bu yıl da aynı şekilde hissettim. Ama bu durum Viyana'yı yeniden görme isteğimin önüne geçmiyor tabii ki. Ben bir turistim. Gezmeyi, öğrenmeyi seviyorum. Avusturya insanı da benim için bir deneyim. Kim bilir? Belki bir gün Viyana'yı tekrar görme fırsatım olur. O zaman belki daha sevecen insanlarla karşılaşırım ve olumsuz fikirlerimden vazgeçerim:) Belli mi olur?
   


   



 
 

30 yorum:

  1. Ay, ay, ay, hangi birinden söz edeyim? Şaşırdım bunca güzellik karşısında, öncelikle yeni yaşın kutlu olsun. Nice yıllara. :)
    Garson hanımın kıyafetine bayıldım, bakar bakmaz sanki 1900'lü yıllarda sandım kendimi, hani nostaljik film izler gibi, çok hoş düşünmüşler, çikolatalar, tarçın kokusu (çok severim)imrendim, çok teşekkürler, eline sağlık.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ediyorum Müjde!
      Bazı mekanlar beş duyuya seslenip mutlu ediyorlar böyle işte:) Hangi ülkede olursa olsun tarihi pastanelerin böyle bir özelliği var sanırım. Sevgiler Müjde...

      Sil
  2. he maşallah maşallah her sene böyle gir yeni yaşınaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler deep... İnşallah diyelim:) Farklı mekanlarda olmasa da her yeni yaşımı yanımda sevdiklerimle, sağlıkla karşılamak dileğim. Hepimiz için aynı şekilde tabii. Öpücükler, sevgiler deep:)

      Sil
  3. Nasil da rengarenk bir sehir. İcinde her duyguyu barindiriyor cok severim renkleri.

    Ay keske bende gidebilsem skldım valla ne iyi olurdu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah. Neden olmasın? Dilerim en kısa zamanda sıkıntınızı atacak güzel seyahatler yaşarsınız. Neresi olursa olsun huzur olsun, iyi gelsin.

      Sil
  4. Nefis anlatmışsın her zamanki gibi. Seninle birlikte yeniden gezdim Sezercim. Yeni yaşına böyle güzel bir yerde ve Noel coşkusu ve ışıltısı içinde girmek de süper olmuş. Harika bir yaş geçirmeni diliyorum tüm sevdiklerinle birlikte. Sağlıklı, mutlu, bereketli, hayallerinin gerçekleştiği, London Eye'da şampanya yudumladığın bir yaş olsun hatta. ;) Öpüyorum çok!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süper süper dilekler!:) Amin! Çok çok çok teşekkür ediyorum İmge.
      Öpüyorum güzel yanaklarından.

      Sil
  5. Harika bir doğumgünü olmuş :) Noel zamanının keyfi de başka oluyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında gezerken doğum günüm olduğunu unuttum çoğu zaman. 44'e girmenin etkisi mi acaba? :))

      Sil
    2. Dört dörtlük olmuşsun arkadaşım, tadını çıkart :)

      Sil
    3. O açıdan düşünmemiştim, iyiydi bu:)

      Sil
  6. görseller harika hele ki yılbaşı zamanı daha da hoş,benimde görmek istediğim yerlerden birisi....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Fatma, beğenmenize sevindim. Umarım en güzel zamanda ziyaret edersiniz.

      Sil
  7. Öncelikle doğum günün kutlu olsun şekerim :)
    Viyana'yı ben de severek gezmiştim. Noel Pazarlarını gezmek için bir çift arkadaşımız ve çocuklar gitmiştik. Geçen Selçuk'la ayı konuyu konuştuk. (Basel'de Viyanadaki kafeler kadar eski bir kafede oturunca ) Viyana'da hangi kafeye gitsek garsonlar çok küstah ve ukalaca davrandı. Sonuçta iki çifttik ve birimizin bir çocuğu, diğer çiftin iki çocuğu vardı. Ama tavır ve davranışları sanki koloni halinde seyahat ediyormuşuz ve uzaydan gelmişiz gibiydi. Bir iki seferden sonra resmen utanmaya başladık. Hayatımda ilk defa bir Avrupa ülkesinde bu kadar soğuk ve ukala insanlarla karşılaştım. Ve seninle aynı fikrideyim. Viyana deyince aklıma kafeleri ama insanlara kötü davranan garsonları geliyor. Basel'de otururken de Selçuk dedi ki: İyi ki Vİyana'da değiliz; yoksa zor otururduk biz bu kafede :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Özlem.
      Avusturya halkının tavrı konusunda fikirleri merak ediyordum. Hislerimde yalnız değilim demek ki. Bir önceki seyahatte uzun kaldığımız için daha fazla deneyimleme fırsatım olmuştu. Metroda vs. tavırları da sevimsiz. Yabancı bir ülkedesin, gezmeye gelmişsin, bir şey sormaya çekinirsin. Garsonlar da genelde kaba. Dediğim gibi bir tek orada yaşadım bunları. Takmamak lazım:) Turistiz biz:)

      Sil
  8. Doğum gününüz kutlu olsun.
    Noel de oralar da olmak ayrı güzel görünüyor.
    Işıl-ışıl en mutlu senelere diyelim.

    YanıtlaSil
  9. Yine çok güzel bir gezi olmuş ve fotoğraflarınız çok güzel. Hepsi o kadar profesyonel duruyor ki bayıldım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok sevindim beğenmene Gamze. Çünkü fotoğraflarım iyi olmuyor diye üzülüyorum hep. Telefonla çekiyorum ve telefonum da çok iyi değil:) Moral oldu bu bana:)

      Sil
  10. Viyanaya çok yakışmışsın arkadaşım ve eminim oraları seninle gezmek şahane olurdu. Anlatırdın güzl güzel bana :))) Tarih özürlüyüm biliyorsun... Tarih hocam sen olaydın bak ben bu tarihi yalayıp yutardım :))))

    Doğumgününü kutladım mı hatırlamıyorum o sebeple bir kez daha kutlyayım yaydaşım benim... İyi ki doğdun, iyi ki seni burada da olsa tanıdım. İnşallah bu yaşımızda yollarımızı kes,ştirebiliriz ♥

    Öpüyorum seni kocaman

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim, çoook teşekkür ederim. Görüşeceğiz inşallah, aklımda o :) Gezeceğimiz günler de olur belki. Niye olmasın?
      Sanat Tarihi yerine Tarih yazsaydım -ki tutuyordu- daha iyi olacaktı sanki:) İşte o zaman öğretmenlik yapabilirdim:) Sanat tarihinin hali ortada.
      Doğum günümü de kutlamıştın diye hatırlıyorum:) Tekrar teşekkür ederim:) Öptüm seni.

      Sil
  11. Doğum günlerimizin yakınlığından mı ben seni böyle çok seviyorum acaba? Tabii aradaki yılları saymazsak Kasım sonu çocuklarıyız biz. Gezmeyi, öğrenmeyi sever, arkadaşlığın tadını çıkarırız.
    Doğum Günün Kutlu Olsun. Tam bir ay gecikmeyle :) Güzeldir kırklı yaşlar canım. Keyfini sür inşallah. Viyana senin anlatımınla can bulmuş adeta. Noel zamanı her yer masal ülkesi sanki. Hele o pastane... Tallinn dekini hatırlattı :(
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tülin Hanım çok tatlısınız. Yay olmanızdan belli:))) Kendime de pay çıkarayım:)
      Bir gün yüz yüze görüşmeyi dilediğim dostlarımdan birisiniz. Duygular karşılıklı. Sizin de yeni yaşınız kutlu olsun.
      Dikkatiniz çektiği gibi Demel, Tallinn'deki Kraliyet pastanesine çok benziyor. Dönem ve işleri aynı olunca benzerlik kaçınılmaz olmuş. Yalnız Demel'deki pastalar biraz daha güzel:)
      Öpüyorum sizi. Sevgiler...

      Sil
  12. Çok güzel bir doğum günü armağanı oldu bu Sezer'cim. Yeni yaşına Viyana'da girdin..hep anıların böyle güzel karelerle dolsun. Bir de hep dikkatimi çekmiştir, sevdiğim, kendime yakın bulduğum dostlarım genellikle 'kasım' doğumlu oluyor. Yaylar, akrepler.. :)) demek ki bir çekim gücü oluyor!.Tekrar doğum günün kutlu olsun Sezer'cim. Sevdiklerinle birlikte, sağlıkla, huzurla...daha nice güzel yaşalara canım. Öpüyorum tatlı yanaklarından. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasım doğumluların sana yakın olması ne güzelmiş:) Güzel yürekli Esincim, senin de hep güzel anıların olsun, kocaman teşekkürler benden sana...

      Sil
  13. Doğum günün kutlu olsun :)) Yeni yıla da en güzel böyle girilirdi herhalde, tüm karelere bayıldım. Mutlu yıllar :))

    YanıtlaSil
  14. Çok güzel anlatmışssınız.Sanki gezmiş gibi oldum gerçekten.Rengarenk mekanlar çok hoşuma gitti ve orda olmayı çok istedim.Teşekür ederim...Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim, yorumunuz için çok çok teşekkür ediyorum.

      Sil

Yorumu olan?