18 Ekim 2016 Salı

TALLİNN'DE NELER TATTIM?

    Gündem Musul Operasyonu gerginliği, Sabahattin Ali densizliğiyle çalkalanıp tuhaf duygulara sebep olurken bambaşka konulardan, bambaşka diyarlardan bahsetmek istiyorum ki kafamı dağıtayım. Ve bu yazıyla Tallinn gezi notlarını  şimdilik tamamına erdirip farklı yazılar paylaşabileyim artık. 
    Estonya'nın başkenti, Baltıklar'ın en güzel şehirlerinden biri olan Tallinn'de geçirdiğimiz günlerde hangi kafe ve restoranlara uğradığımızı, nasıl lezzetler tattığımızı anlatacağım bu kez. Aslında gezi yazılarımda bu konuya ayrı bir başlık açmıyordum fakat bu kez şehirde uzun bir zaman geçirdiğimiz için rahat rahat, koşturmadan yeme içme imkanı bulduk ve bana da misafiri olduğumuz hoş mekanları paylaşmak kaldı. Tallinn'e yolu düşecek olanlara yardımcı olacaktır diye umuyorum.
    Estonya'da, daha dar anlatımla başkent Tallinn'de kesinlikle yiyecek sıkıntısı çekilmiyor. Dünya mutfağının tüm örnekleri mevcut. Restoran ve kafeler temiz ve şık. Bu anlamda, ilk defa bir ülkede girdiğimiz hiçbir yerden memnuniyetsiz ayrılmadık. Şıklığın yanı sıra lezzetler de yerli yerindeydi. Çok fazla yerel yemek denemedik ama anladığım kadarıyla soğan ve sarımsağı çok kullandıklarını, bizim damak zevkimize yakın yahni türünde yemekleri olduğunu söyleyebilirim. Çorbaya da rastladık, 
pilava da. Tanıdık olduğumuz et çeşitlerinin haricinde geyik ve ayı eti de tüketiliyor. Uzak Doğu mutfağı seviliyor. Bir tek tatlı konusunu zayıf buldum zira tatlısız yapamayan, arayan biriyim. İyisi mi ben fotoğraflar üzerinden anlatayım.

    Tallinn'in en popüler, gidilmezse eksik kalınacağı hissini yaşatacak mekanı ile başlamak istiyorum:) Olde Hansa...
    Olde Hansa Ortaçağ temalı bir Restoran. Old Town'da gezerken dönem kostümlü gençlerin davetiyle meraklanıp tercih edebilirsiniz bu mekanı.
        İç mekana mum ışığı ve Ortaçağ müzikleri hakim. Garsonlar da sizi günümüzden uzaklaştırmakta ustalar.  "Lordum, Leydim" diyerek epeyi bir havaya sokuyorlar müşterileri:)
       Hele bir de grup gitmiş ve ziyafet menüsünü seçmişseniz törensel bir edayla geliyor yemekler ve tiyatral havada sunuluyor. Eğer isterseniz ballı biralar eşliğinde...

    Birayı pek sevmem ama Olde Hansa'nın ballı birasına bayıldım. Yerel bira markası Saku'nun da ballı çeşidi var, kimi zaman meydan kafelerinde otururken sipariş etmeden duramadım.
       Menüde genelde et çeşitleri yer alıyor. Ben kuzu yahni yedim. Yanında bulgur, yeşil mercimek ve  sotelenmiş sebze vardı. Bunlar tanıdığımız yiyecekler, yahni de bol soğan ve salçalı haliyle bize epeyi yakın geldi bana. Hatta anneannemin yemeklerini hatırlattı. Değişik tatlar deneme konusunda en heveslimiz olan Orhun geyik eti tercih etti. Her biri lezzetliydi.
    Yemeğin sonunda güllü pudingimiz  "gül yapraklarını da yerseniz sonsuza kadar genç ve güzel kalacaksınız" sözleriyle getirildi. Bir baktım Orhun'un yaprakları yok:) "Ne yaptın? Yedin mi yoksa?" dedim. "Tabii ki yedim. Seramoniye uymak lazım" dedi:) Benim yemeğe düşkün, yemek yemeği normalde de tören haline getiren oğluma yakışan bir hareket:) Bir de tarihe çok düşkün olduğu ve en çok okuduğu, bildiği dönemlerden biri Ortaçağ olduğu için bayılıyor buraya zaten.
    Tallinn'de yeme içme fiyatları gayet uygun. Daha doğrusu her keseye hitap edecek restoranlar var. Bizim en fazla ödeme yaptığımız mekan burası oldu. 3 kişi içeceğiyle tatlısıyla yaklaşık 60 Euro. ödedik. Şehrin turistik merkezinde, tarihi bir binada, tema içeren, özenli bir restoranda gelen hesap gayet yerindeydi.

    Old Town'dan konuya başlamışken oradan devam edelim. Hatta Ortaçağ'dan devam edelim. Tarihin içinde hissettiren bir başka masalsı mekan... III Dragon... Üç Ejder...
    Eski kent meydanında tarihi belediye binasının hemen altındaki Üç Ejder de 
Olde Hansa gibi Ortaçağ temalı bir mekan. Ancak bu taverna tarzında. Burada yiyeceklerini hızlı alıyorsun hızlı tüketiyorsun. Geyik çorbasıyla meşhur. Ve çorba gerçekten enfes. Yalnız ufak bir ayrıntı var. Burada çatal kaşık yok. Çünkü Ortaçağ'dayız. Yani çorbayı kaseden kafamıza dikerek içmeye mecburuz:)
    Burada da loş bir ortam, dönem kıyafeti giymiş çalışanlar var. "Ne kaşığı? Benim evimde kaşık mı var?" diye numaradan azarlayan kadın bir yandan da önündeki kazandan kaselere çorba koymaya devam ediyor.
   Çorbadan başka bir de talaş böreği benzeri börekleri var. Yine geyikli seçeneğiyle birlikte çeşitleri bulunuyor. Ben geyik etli ve havuçlu denedim. Börek de gayet başarılıydı. Bunların yanında turşu yemek istiyorsan bir köşedeki büyük fıçıya kocaman çatalı batırarak istediğin kadar alabiliyorsun. Yine yıllar öncesinin usulünde...

    Old Town'da daha farklı yiyecekler de var tabii. Tamamen tersi bir tanıtımla meşhur krepçiyi anlatabilirim. Kompressor Pub, 29 krep çeşidiyle bilinen, her daim dolu olan sıcak bir mekan.
kompressorpub.ee/?lang=en
kompressorpub.ee/?lang=en
    Makinelerimizin şarj probleminin olduğu sırada çektiğim fotoğraflar iyi çıkmadığı için kendi sitelerinden aldığım iki fotoğrafı ekliyorum. Krepler çok büyük, çok lezzetli, tuzlu ya da tatlı... Sevenleri muhakkak uğramalı. Bir apartmanın girişinde yer aldığı için gözden kaçabiliyor ancak yeri çok kolay. Old Town meydanına çok yakın olan Rataskaevu sokağında. 
   
    Bir önceki yazıda, kimi günler, havanın güneşli oluşundan da faydalanarak 
Old Town'ın meydan kafelerinde aheste aheste vakit geçirdiğimizden bahsetmiştim. İşte o çok beğendiğim meşhur ballı biraları burada yudumladık.

    Kimi zaman çay ve elmalı turta da vardı menümüzde.

     Tallinn'de tatlılarda elma ve yaban mersini çok kullanılıyor. Çünkü her ikisinin de ağacı çok. Yollarımızın üzerinde bu iki tatlı meyvenin ağaçlarına sıkça rastladık ve o güzelim elmaları kimsenin toplamayışına şaşırdık. Bana kalırsa şehrin simgelerinden biri yaban mersini olmalı. Hiç rastlamadığım kedi, şehrin simgelerinden biri mesela. Ama görmedik. Karadağ Kotor'da da aynı şey olmuştu. Her yerde kedili hediyelik eşyalar vardı, kedisi meşhurdur deniyordu. Bir ya da iki tanecik görmüştük. İstanbul'a gelsinler de kedi neymiş görsünler diyorum.
Yaban Mersini
    
    Old Town bölgesinin en meşhur pasta ve kahve salonu Maiasmokk Kohvik. 
Yolu Tallinn'e düşen herkesin uğradığı, buram buram nostalji kokan bir mekan. Kohvik Estonca'da kahvehane, kafe anlamına geliyor. Kahve içilen yer anlamında. 
Şehri keşfederken çok sık rastlanan bu kelimeyi fark edeceksiniz. 
    Maiasmokk 1806 yılında şekerleme fabrikası olarak açılmış. Badem ezmeleriyle ünlenmiş. Kafenin özellikle giriş katı, işletmenin tarihini anlatan bir müze şeklinde düzenlenmiş. 
    Bu bölümde badem ezmelerini sanki birer bibloymuş gibi renklendiren çalışanı seyretmek keyifliydi. Badem ezmeleri başarılı ancak bizim için çok farklı bir tat değil tabii. Bakınız meşhur Bebek Badem Ezmesi veya Edirne'deki örnekler.
    İkinci Dünya Savaşı sırasında devlet eline geçen işletme daha sonra Estonya'nın meşhur çikolata markası Kalev ile birleşmiş. Turistik haritalarda Kalev Kohvik olarak da rastlayabilirsiniz.
    Biz gittiğimizde hava güzel olmasına rağmen dışarıda oturmayı tercih etmedik. İçerisi çok daha romantik, nostaljik ve sevimli. Duvarlar dönem fotoğraflarıyla bezeli.
    Meydana açılan sokağı gören pencerelerden birinin önüne yerleştik. Nefis pavlovanın eşliğinde kahvemi yudumlarken oğlum ve eşimle yaptığımız sohbet Tallinn'deki en huzurlu saatlerimden birini yaşattı bana.

 
    Old Town'da tarihi eskilere dayanan pasta ve kahve dükkanları bu kadar değil. 1937 yılında açılan Josephine Kohvik önünden gelip geçerken şıklığıyla, feminen havasıyla dikkatimi çekmişti. Bir pastasını yemeden ayrılamazdım Tallinn'den:) Şehirden ayrılmadan bir gün önce nihayete erdirdim bu isteğimi.

 

    Josephine'in atmosferi kırmızıların, iri desenli kumaşların, loş ışığın, çiçeklerin, kadınsılığın hakimiyetinde. Çok beğendim çok.

     Tatlı demişken... Tarihi merkezde, yine Ortaçağ kostümlü satıcılar tarafından seyyar arabalarda karamelize edilip satılan tatlı bademler de Tallinn'in olmazsa olmazlarından. 

    Kabul ediyorum fazla turistik bir hareketti ama aldık:) Portakallı ve yaban mersinli çeşitleri de var ve gerçekten lezzetli. Tek kusuru dişlere zarar olması.

    Şimdi biraz da Tallinn'in müze kafelerinden bahsetmek istiyorum. En azından benim gördüklerimden. Bayılırım müze kafelerine. Bir önceki yazıda bayıla bayıla anlattığım Open Air Museum'un 19.yy. tarzındaki restoranı favorim oldu. 
       Kış mevsiminde iç mekanda vakit geçirmek keyiflidir tabii ama hava güzelse ağaçlar altında, kuş sesleri arasında oturmanın tadı bambaşka. Hissedilen şey huzur, huzur, sadece huzur...
        Menüde yerel yemekler yer alıyor. Bazılarınının ne olduğunu sorduğumuz halde anlamayınca iyi olacağını umduğum bir şeyler seçtim. Ben seçtim diye üzerine basa basa söylüyorum çünkü sonuç şahaneydi:)
    Salamura ringa balığı ve ev yapımı bira. Her ikisi de enfesti. Yanında sunulan patatesler Estonya'da sıkça tüketilen tarzda. Geçtiğimiz hafta sonu aklıma takılan bir şeye bakmak için açık hava müzesinin sitesine girdim ve burada o gün balık-soğan festivali olduğunu gördüm. Hemen Instagram'a atladım güncel fotoğraflara bakmak için ve inanın o gün o festivalde olmadığım için epeyi hayıflandım.

    Tallinn'deki müze kafelerin en güzellerinden biri Seaplane Harbour'daki Cafe Maru. Deniz müzesinin maviliğinde kaybolan iç bölümü çok şık.

    Bizim tercih ettiğimiz teras bölümü ise kendini güneşe teslim etmek isteyenler için birebir. 
    

    
    Koleksiyonuna bayıldığım Kumu Art Museum'da da Reval Cafe'nin bir şubesi bulunuyor. Orada yakaladığım fotoğraf işte böyle iştah açıcıydı.

        Ravel, Tallinn'in eski adıymış. Şehirde çok sayıda Ravel Cafe şubesi var. Kahveleri, lezzetli tatlıları ve hamur işi yiyecekleriyle tercih edilebilir bir yer burası. Fiyatlar da son derce uygun. Dışarıda sadece iki gün kahvaltı yaptık. İkisinde de Ravel'de ıspanaklı börek tercih ettim.

   
    Gelelim bir önceki yazıda bahsettiğim Yaratıcı Şehir'e... Burası genellikle hipster mekanı diyebileceğimiz kulüp, kafe ve restoranlarla dolu. Restaurant F-hoone bunlardan biri.
    Fotoğraftaki tatlı kesinlikle Tallinn'de yediklerimin en iyisiydi. İsmini hatırlamıyorum fakat Napolyon ya da Napoli olduğu konusunda ısrarlıyım:)


    
    Tam da burada bir değişiklik yaparak Solaris alışveriş merkezinin içinde yer alan Lido'dan bahsetmek istiyorum. Okuldan istedikleri için Orhun'a fotoğraf makinesi bakmaya gittiğimizde keşfettik.
    Lido, Solaris alışveriş merkezi içerisinde çok geniş bir alana yayılmış, Litvanya menşeli bir açık büfe restoran. Sulu yemekler, ızgaralar, kızartmalar, çorbalar, salatalar, tatlılar, hamur işleri, alkollü ve alkolsüz içecekler...Yok yok. Herkes damak tadına uygun bir şeyler bulabilir. Açık büfe olduğu için fiyatlar da oldukça uygun. Baltık havasını yansıtan dekorasyonu ve yerel kıyafetli görevlileriyle çok sevimli bir mekan Lido. Birkaç gün kalacaklara kesinlikle tavsiye ederim.

    Yemeli içmeli Tallinn yazısını yine hedefi tam on ikiden vurarak tanıdığımız bir restoranla sona doğru yaklaştırma zamanı geldi. Her gün şehre gidip gelirken önünden geçtiğimiz bir restoran eski bir binada yer alması, basitliği ve sıcaklığıyla fazlaca dikkatimi çekiyordu. Aşağıdaki fotoğrafta tam ortada yer alan yeşil bina oluyor kendisi.

 

    Kafaya koyduğum yerlerden biri oldu. Türkiye'ye dönüşümüzün yakın olduğu bir tarihte nihayet karar verip girdik. Meğer hiç de dışarıdan göründüğü gibi salaş bir yer değilmiş. Bu yıl Estonya'nın en iyi restoranı seçilmiş bir mekan çıktı karşımıza. Kapıdan içeri girince dışına tezat bir modernlikle karşılaştık. Üstelik göründüğünden daha büyüktü. Dışarıdan, hatta karşı caddeden ve hatta önünden gelip geçerken otobüsün içinden edindiğim izlenim 2-3 masalı yerel bir restoran olduğuydu halbuki.

    İsmini o anda öğrendiğimiz Kolm Sibulat'a girdiğimizde rezervasyonumuz olup olmadığını sordular. Yoktu tabii ama yine de yer ayarlandı. Anlaşılan hafta sonu gitmiş olsaydık yer bulmamız çok zor olacaktı. Tripadvisor'da Orta Avrupa ve füzyon mutfağı olarak tanımlanan restoranda yerel lezzetlerden örnekler tatmak da mümkün. Ben fazla riske girmeyip şinitzel siparişi verdim. Eşim ve oğlum -isimlerini hatırlamadığım- yerele yakın tarzda et yemeği söylediler. Hepsi gayet başarılıydı.

    Tallinn'e yolu düşecek olanlara demem odur ki burada muhakkak damak zevkinize uygun yiyecekler bulacaksınız. Farklı lezzetler arayanlar, gittiği yerlerde yemek sıkıntısı çekmeyenler için zaten seçenek çok. Alışkanlıklarından vazgeçmek istemeyenler de zorlanmayacaklar çünkü daha önce belirttiğim gibi tarzları bize yakın. Çorbaları çorba gibi, pilavları pilav gibi:) Yurt dışı deneyimi olan arkadaşlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. 
Balık Çorbası - Zebra Cafe-Restaurant

    Farklı bir ülkede yemek yiyemeyip sürekli Mc Donalds vb. markalara takılanlar için eklemek isterim ki zincir fast food restoranı olarak sadece Mc Donalds var burada. 
O da az sayıda. Burger King, Dominos, KFC gibi restoranların olmayışı bana kalırsa şehirde gözü yormayan bir hava yaratmış. İllaki hamburger yemek isteyenler için kendi markaları Hes Burger'i tavsiye edeceğim. Çok lezzetli burgerleri var. Kebap tercih edenler ise dünyanın her yerinde muhakkak bulunan İstanbul Kebap'a düşürecekler yollarını:) Narva Caddesi üzerinde yer alan bir Türk restoranı burası. Denemedim ama tercih edenler olduğunu biliyorum. 

    Tallinn sade bir şıklığa sahip, rahatlatıcı bir kent. İzlenimlerimi aktarma işini uzatmama, sevdiğim mekanları ayrıca anlatmama neden olan da bu sanırım. Hiçbirini es geçmek istemedim. Bendeniz gönüllü Estonya rehberinizin anlatacakları şimdilik bu kadar:) Ancak devamı muhakkak gelecektir.



İlgili yazılar:Tallinn'den Merhaba
                     Estonlar Şarkı Söyleyince
                           Estonya, Tallinn ve Diğer Şeyler




|

25 yorum:

  1. "Lordum, leydim..." çok iyiymiş ya, valla imrendim. Darısı başıma insan kendini zaman makinesine binmiş gibi hisseder herhalde, bu arada badem ezmesine bayılırım canım çekti şu an:))kedi olmamasının sebebi her evde bir kedi olmasıdır belki (tahmin ediyorum:)
    çok teşekkürler sevgili Sezer gitmiş kadar oldum yine. :)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ediyorum bıkmadan okuduğun için:)
      Kedi olayını da bilemedim. İstanbul'da hem evlerde hem sokaklarda çoktur ya hani onlarda yalnızca evde olacağı aklıma gelmedi doğrusu:) Olabilir tabii.
      Sevgiler benden de...

      Sil
  2. Süper post. Tallinn'de yaşayan biri kadar bilgilendim.
    Maşallah emeğinize:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ediyorum. Bıktırmadım umarım:)
      Sevgiler Zeugma...

      Sil
    2. Bıktırmak ne kelime.
      Birkaç kez gelip keyifle, zevkle okudum.
      Ben teşekkür ederim ki :)
      Sevgiler

      Sil
    3. Çok sevindim:) Sevgiler...

      Sil
  3. Emeğine sağlık harika anlatmışsın. Bu arada tatlı çeşidi çok yok demişsin ama bir sürü tatlı fotoğrafı var:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var tatlı var tabii, benim gibi çok sevince illa ki bulup yiyorsun:) Yanlış ifade etmişim sanırım. Aynı tip şeyler vardı, kendilerine özgü, değişik tatlılar göremedim.Çok teşekkür ediyorum Kadriye...

      Sil
  4. Ohh ne güzel yiyip içmişsiniz:)
    Şehrin merkezinde öyle zincir restoranların olmaması benim için büyük artı zaten. Tarihi mekanlarda, ruhu olan yerlerde kesinlikle olmaması lazım. Şahsen hiç yakıştıramıyorum.
    Yurt dışına çıkıp aç kalanları da hiç anlamam. Hiç gidip beğenmediğim, aç kaldığım ülke olmadı bugüne kadar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun koşturmaca sonrasında rahatlama isteği ve vakit olunca böyle oldu Semi:)
      Ben de hiç aç kalmadım. Bazıları şehir dışına ya da yurt dışına gittiğinde farklı şeyler denemekten sakınıyorlar nedense.
      Dikkat ettiysen Tallinn'de sadece şehir merkezinde değil genelde o global markalar yok. Umarım olmaz da.

      Sil
  5. Çok güzel bir tanıtım. Sizden uzun yıllar güzel Tallin yazıları bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  6. Farklı kültürlerin yemeklerini denemek risk oluştursa da öyle güzel anlatmışsın ki, rahatlıkla Tallin'de damak zevkimize uygun bir şeyler bulabileceğimi biliyorum artık.. Emeğine sağlık Sezer'cim, harika bir tanıtım olmuş. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen Esincim:) Çok teşekkür ediyorum, beğenmene sevindim. Öpüyorum seni çok çok.

      Sil
  7. Yemek tanitim yazisi. En sevdigim:))

    Valla helal sana Sezer'cim, nasil da uzun uzun, detayli anlatiyorsun. Kac saatini aldi kimbilir bu yazilar, ama degmis yine. Ellerine saglik.
    Bir de o Napolyonu cok merak ettim bak:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tutamıyorum kendimi, onu da anlatayım bunu da söyleyeyim derken uzuyor:)
      Beraber gidelim bir ara, yiyelim Napolyon'u:) Ciddi teklif.

      Sil
  8. Ne güzel Tallinn'in sonuna kadar tadını çıkarmışsınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafam karman çormandı ama çıkarmışız hakikaten Gamzecim:)

      Sil
  9. Çok detaylı bir anlatım olmuş elinize sağlık, neredeyse Ortaçağ temalı restoranlarda ben de sipariş verecektim kaşığımı yanımda getirip :) o derece içeride hissettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Ufuk. Ne mutlu beğendinizse.

      Sil
  10. O zaman bir ipucu vereyim mi? Ben de o taraflara gidiyorum! :)

    Sizin oğlunuz hangi bölüm, bir de nereye gitti? :)

    instagramınız var mı? ben @ofluoglumert :)

    YanıtlaSil
  11. Tallinn mi yoksa diyecektim, yazmadım:) Riga da olabilir:) Hangisi?
    Oğlum Tallinn Üniversitesi'nde Sinema ve Cross Media okuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En sevmediğim şeyi yaptım, Türkçe İngilizce karışık saçma sapan bir şey yazdım az önce. Orijinali "Crossmedia in Film and Television" olacak:)

      Sil
  12. Estetik, şıklık, özen... Tallinn'i çok sevdim sayenizde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi kafeler, müzeler, restoranlar daha da fazlalaşmış. Yenileri de hoş:)

      Sil

Yorumu olan?