8 Ocak 2015 Perşembe

KAR TATİLİNDE NELER OLDU?

    Bir kar tatilinin daha sonuna geldik! Geldik mi acaba? Bilmiyorum:) Valilik ilerleyen saatlerde açıklama yapacakmış yarın için. Veliler "Okullar bütün hafta kapalıydı, binalar soğuktur şimdi, nasıl göndeririz yavrularımızı" serzenişleriyle baskıyı kurmaya başladılar bile:) İstanbul valisi için hazırlanan capsler harika bu arada. Bakıp bakıp gülüyorum.   

    Pazartesi günü okullarımızdan geldiğimizden beri dışarı çıkmadık Orhun'la. Çünkü hem tembel tembel takılmak iyi geldi, hem hava çok soğuk, hem de geç uyandığımız için biz dışarı çıkana kadar zaten çok da fazla olmayan karı talan ediyor çocuklar ve bize bir şey kalmıyor. Orhun bir yandan ders çalışıyor bir yandan internette arkadaşlarıyla oyun oynuyor. Hepsi çok mutlu ama -baltalı ilahlık yapacağım burada- dönüşte feci bir sınav trafiği onları bekliyor olacak:) Bu hafta her gün sınav vardı ve hepsi önümüzdeki iki haftaya ertelendi. 
    Kendi adıma keyifliyim fakat. Bu sene tekrar çalışma hayatına döndüğüm için kişisel keyiflerime daha az vakit ayırır olmuştum. 3 gündür nereye saldıracağımı şaşırdım:) 
Bir kitap okuyorum, bir yazı yazıyorum, bir kanaviçe işliyorum, bir resim yapıyorum, 
bir dizi izliyorum, bir müzik dinliyorum, bol bol internette gezinip oyun oynuyorum, gereksiz fotoğraf kolajları falan yapıyorum:) İnanılmaz! Az iş çok keyif! Ev işleri minimum düzeyde. 
    Bu tatlı tatil günlerinde en son okuduğum Hollanda'da Bir Cinayet'i bitirip yeni kitabıma başladım. "Sergey Nabokov'un Gerçek Dışı Yaşamı". İlginç bir kitaba benziyor.Ünlü Rus yazar Vladimir Nabokov'un kardeşinin yaşamını anlatıyor. Rusya'da geçen çocukluk, Paris'in sanat ortamında şekillenen gençlik, İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin yılları ve  Nazi toplama kampında son bulan bir hayat. İki kardeşin karmaşık ilişkisi ve Sergey'in erkeklere olan ilgisi... Hali hazırda okumaktayım. Sevdim. Bitirince paylaşabilirim belki.

    Yine bu günlerde Breaking Bad'i tamamladım. Son sezonun ortasında takılıp kalmıştım, vakitsizlikten seyredemiyordum bir türlü. Nihayet bitirdim. Valimiz sağ olsun:) Söylemeye gerek yok, harika bir dizi. Arka planında insan psikolojisinin irdelendiği dizileri, filmleri, romanları seviyorum.
   
    Geçen yazın fotoğraflarını karıştım bol bol ve yeni bir gezi yazısı da ekleyebildim bloga. Bir önceki post çok beğendiğim Kıyıköy hakkında oldu. İyi de oldu.

    Beni takip edenler (Özellikle İnstagram'da) çarpı işine yani kanaviçeye sardığımı bilirler. Müthiş rahatlatıyor. En son bunu bitirip şuna başladım. Siyahlı olanın deseni nedir sizce? Ortaya çıkmaya başlamış mı? :)   

    
    Bu aralar canım feci şekilde yağlı boya yapmak istiyor ancak ön hazırlığı biraz zahmetli olduğu için ve çalışma bitmeden boyaları, takım taklavatı toplayamayacağım için şu an o işe girişemiyorum. Sömestr tatilinde başlarım belki. Bu arada ufak tefek çizimlerle yetindim. Gezip gördüğüm ülkeleri simgeleyen bir şeyler yapayım dedim. Güya çizeceğim, kolaj yapacağım ve blog sayfasına başlık olarak ekleyeceğim. 
Plan bu da... Ölme eşeğim ölme durumları... Dün akşam çizdim bunları. Aceleye geldi ama çok da fena değiller sanki.    

    
    Ve müzik... İki-üç gündür İrlandalı genç şarkıcı Hozier'in Take Me To Church şarkısına fena taktım. Döndüre döndüre dinliyorum. Geç keşfettim ama tek kelimeyle bayıldım! İlk önce ses etkiledi beni. Sonra sözler... Her dinlediğimde duygulanıyorum. Ses, müzik, sözler bir olmuş kalbime kalbime işliyor! Aslında bir isyan şarkısı ama 
bu kadar mı yumuşacık isyan edilir arkadaş! Gündeme de cuk oturan bir şarkı. 
Teröre, faşizme, dayatmaya, cahilliğe, her türlü kötülüğe yeter artık! Haberler berbat, televizyonu açasım yok, gazete okuyasım yok. Benimki bıkmış insanların kitaplara, filmlere, sanata umutsuzca sarılması durumu biraz da. Güzel güzel başlamıştım yazıya yine söz döndü dolaştı tatsız gündeme geldi. Ben en iyisi kitaplarıma resimlerime döneyim. Derkeeen! Aklıma geldi! En iyisi e-okul'a gireyim ben. Sömestr yaklaşıyor. Yaklaşık 1000 kadar öğrenciye tek tek davranış notu girmem lazım. Evet, yanlış okumadınız, yaklaşık 1000:) Bu gece de onlarla uğraşayım. Çok oturduk, çalışmak lazım. Sezer kaçar! 






5 yorum:

  1. Vali pop star oldu öğrencilerin gözünde :))

    YanıtlaSil
  2. Yazıda bir telaş, bir enerji.....duyumsamAmak mümkün değil. Yaşamak böyle bi şey işte. Diyor insan...
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enerjik miyim bilmiyorum ama telaş gösterdiğim kesin:)
      Ne güzel çözümlemişsiniz, teşekkür ediyorum Tülin Hanım. Sevgiler...

      Sil
  3. 1000 öğrenci mi??? Gözlerim kocaman oldu Sezer!
    Kar tatilinin tadını sen çıkarmışsın:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 24 sınıfım var. Görsel Sanatlar haftada tek ders olduğu için. Her sınıfta 40 küsur öğrenci var. Hadi 40 desek. 40*24=960 :)))
      Benim oğlan büyüdü tabii, böyle tatiller de çocuk oyalamıyorum artık:) Şimdi keyifli keyifli sohbet ediyoruz, film seyrediyoruz beraber:)
      Öptüm seni Semi...

      Sil

Yorumu olan?