22 Eylül 2017 Cuma

SAĞLIKLI YAŞ ALMA ÜZERİNE...

   
    Çok yakınımdan birinin sağlık problemi nedeniyle canım sıkkındı birkaç gündür. Biraz toparlamaya ve olumlu düşünmeye başladım. Biliyorum, her şey iyi olacak. 
    Yeri gelmişken sağlıklı olmak adına bu ara neler yaptığımızdan bahsedeyim mi? Öncelikle birkaç ay önce eşimin sigarayı bıraktığını söyleyebilirim mesela. 19 yaşından beri püfür püfür içtiği sigarayı tamamen kesti. Nasıl oldu da yaptı ben de anlamadım. Daha önce iki kez denemişti ama olmamıştı. Yine başlayacağını düşünebilirsiniz ama ben bu sefer öyle olacağını sanmıyorum. 
Bu sefer çok farklı. Sigarasızlığın verdiği sinir daha az ve aklına devamlı sigara gelmiyor. Dışarıdan gözlemler olumlu, içeriden de iyi olduğunu söylüyor. 
    Sigaradan nefret ederim.Hiç içmedim. Yakın çevrenden birilerin içmesi de berbat bir şey. Sen içmiyorsan, içen yakınlarınla dışarıdaysan, geziyorsan onların sigara molalarına uymak zorunda kalırsın; buz gibi havada sırf onların bağımlılığına acıdığın için soğukta oturursun. Kapalı ortamda içiliyorsa da sigara dumanına maruz kalırsın. Evdeki ekstra sıkıntılar da cabası. Eşim balkona çıkıp içmek uğruna tülü yakmıştı da bildiğin delirmiştim:) Çok şükür hepsinden kurtulduk. Devamlı beraber olduğum çocukluk arkadaşım da bıraktı. İnanılmaz mutluyum. Orhun zaten içmiyor. Hasta olmaktan korkan bir yapısı olduğu için sigaraya yanaşmadı hiç, iyi oldu. Kısacası eşim bıraktıysa herkes bırakabilir arkadaşlar. Denemekten çekinmeyin, yılmayın. 
    Onun sigarayı bırakmasıyla ben de şekeri bıraktım:) Her gün içtiğim kahveye 5-6 şeker atıyordum. Ben de birden onu kestim. Benim için büyük bir adım. Tatlı şeyler yemeyi de minimuma indirdim. Yazın Orhun evdeyken birkaç kere sütlü tatlı yaptım ama o yokken hiç yapmıyorum. Ancak dışarıda arkadaşlarımla buluştuğumda kahvenin yanında ekler, ev yapımı kek vs. yiyorum. Onu da kısamam. Hayattan keyif almak da benim için önemli. Sohbet muhabbet sırasında kendimi kasmıyorum. 
    Zararlı alışkanlıkları kestik ya da minimuma indirdik, yiyecek porsiyonlarımızı azalttık. Bitti mi? Hayır, bitmedi:) Spora da başladık, salona yazıldık. Ben yarım yamalak gidiyorum ama onun bile faydası oldu. Başlangıçta kaç olduğunu asla söylemeyeceğim yağ oranımı düşürmeye başladım:) Yavaş yavaş kilo vermeye başlayıp, kas arttırdım.
    Tüm samimiyetimle söylüyorum, spora başlamamın nedeni daha zayıf, daha fit, daha havalı olmak; daha genç görünmek değil. Yaş 40'ı geçtiği için az  ve dengeli yemeyi, hareket etmeyi alışkanlık haline getirmek istiyorum. Sağlıksız, kilolu bir yaşlı olmak istemiyorum. O kadar kendine bakmayan bir annem var ki ona bakıp bakıp ders çıkarıyorum. Kendisine söylüyoruz, gazlamaya çalışıyoruz ama bizi dinlemiyor. Üzülüyorum ama bu konuda fazla yapabileceğim bir şey yok. 
O zaman ben de kendime pay çıkarırım modundayım. 
    Spor salonuna gidip gelmek aslında işkence. O ıslak kıyafetlerden hiç hoşlanmıyorum. Evde devamlı bir çamaşır yıkama durumları... Ne yazık ki orman içerisinde evimiz yok, hadi bırak ormanı ağaçlarla bezeli geniş yollarımız da yok, yakınımızda uygun yürüyüş parkuru da yok. Salona gidip gelmek ve bu sırada vakit harcamak zorundayız. Fakat şu an elimizden gelen bu. 
    Spor salonu havası ayrı bir hava:) Erkekler bunu daha çok takıyolar. Eşim kendine kıyafetler aldı, suluk, eldiven vs. takımlarını tamamladı. "Sana da alalım" dedikçe "Allah aşkına rezil gibi ter içinde kalıp geliyoruz zaten. Ne kıyafeti?" deyip reddediyorum. Yuvayı yapan her dişi kuş gibi tayt üzerine eski tişörtleri giyip gidiyorum:) Su şişem sporcu şişesi değil ama sevimli, cam bir şişe:) Erkekler bir acayip. Söyleyecek çok şey var da konuyu uzatmayacağım:)
    Her şey kafada bitiyor diyorlar ya, çok doğru. Eşimin sigarayı bırakması; benim tatlıyı, gereksiz yemeyi kesmem; birkaç yıl önce başlayıp üşengeçlikten anında bıraktığım spor salonundan birkaç aydır bıkmamam hep kafada bitirdiğimiz şeyler. Böyle olmalı deyip devam ediyoruz. Zaman bu zamanmış. Artık tüm bunlardan keyif alıyoruz. Kesinlikle takıntılı değiliz. Kendimi sıkarsam, zorlarsam, illa iyi besleneceğim diye evde sirke yapmalara falan kalkarsam, arkadaşlarımla keyifli yemekler yemezsem mutsuz olurum. Her zaman organik yiyemem. O kadar zengin değilim, bahçem de yok. Organik gıda gittikçe azaldığına göre ve evrim denen bir durum olduğuna göre insan yapısının değişeceğini düşünüyorum. Ha bu demek değil ki sağlıksız besleniyorum. Elimden geldiği kadarıyla dengeli ve sağlıklı beslenip beslemeye çalışıyorum. Hani sağlıklı beslenme işini hastalık derecesinde kafaya takanlar var ya? Onlardan değilim. Bu devirde her bakımdan yorucu bir iş olduğunu düşünüyorum. Mottom: az ye, mümkün olduğu kadar organik beslen, hareket et ve olabiliyorsa stresten uzak dur. Stres önemli. Her olumsuzluğun başı. Uzak durmak çok zor. 
Olduğu kadar artık...
    İşte böyle. Yaş arttıkça çok şükür olumlu anlamda kafaya bir şeyler dank etmeye başladı:) 
Buraya da yazayım ki vazgeçmeme sebebim olsun:)






25 yorum:

  1. Öncelikle, yakınına çok geçmiş olsun ve en kısa zamanda sağlığına kavuşsun dileklerimi iletiyorum. İnsan 'sağlıklı yaşamak' kavramını gençlikte pek kafaya takmıyor, ta ki bir şeyler fire vermeye başlayınca ne, nedir? irdeliyor. Siz çok şükür ki herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadan önleminizi almışsınız. Sigaradan, şekerden uzak..spor yaparak ve en önemlisi de stresten uzak kalmak. Dediklerinde çok haklısın, yaşadığımız bölgelerde ne yazık ki öyle ormanlık yürüyüş parkurları yok. Ama bunu sorun yapmamalıyız yine de!. Ben şu an spor salonuna gitmiyorum ama kendime göre belirlediğim bir parkurum var biraz tuhaf olmakla birlikte orada yürüyorum. Mühim olan bu hayatı olabildiğince sağlıklı yaşamak olsun. Devam canım. Sağlıklı ve huzurlu nice güzel yıllara Sezer'cim. İyi haftalar dilerim. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parkurun olması çok iyi Esincim. Burası araba, araba, araba dolu. Spor salonuna giderken bile defalarca ezilme tehlikesi geçiriyorum, kaldırımlarda dahi yer yok, arabalar park etmiş. Mevcut parkur E-5'in dibinde:) Egzos dumanı, gürültü... O yüzden spor salonu iyi geliyor. Herhalde emeklilikte gönlümüze göre yürüyüş yapacağımız bir yerlere gideriz artık:)
      Ben de sana sağlıklı, huzurlu yıllar diliyorum. Öpüyorum seni.

      Sil
  2. Peki stres? :(( Onunla nasıl baş edicez?Trafiğe çıktığımızda, biri sıramızı haksızlıkla aldığında...vs en basit şeylerde bile stres yaşıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu ben de bilmiyorum Gamze. Bu devirde, bu topraklarda, terbiyesiz insanlar arasında stresi nasıl yok sayacağız bilemiyorum. Sevdiklerinin sıkıntısı, iş hayatı, trafik... Bunlar da var, bunlar da etkiliyor. Herkes kendince rahatlamanın yollarını aramak zorunda sanırım.
      Sevgiler..

      Sil
  3. Eşin ve senin adına sevindim, ben de sigaradan nefret ederim, içen komşuma gidemiyorum ona da söyledim, kokusu üzerime siniyor, saçlarıma siniyor, her komşu dönüşü banyo yapmak zorunda kalıyorum. Spor için kolay gelsin, iyi bir karar. Sevgiler.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah evet, kokusu da var.
      Teşekkürler Müjde, sevgiler...

      Sil
  4. yakınınız için çok geçmiş olsun , umarım iyi haberlerini alırsınız , tam bir sigara tiryakisiyim eşim ise hiç içmemiz bu bakımdan sizi anlıyorum :D ama daha kırka var hele bir kırk olalım da bakarız , ben de az yeme taraftarıyım, sağlıklı olmak değil de sanki daha rahat hareket etmeyi seviyorum :D kolay gelsin , spor salonu işi gerçekten sıkıcı ve meşakkatli :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ediyorum. Ve biliyorum böyle şeyleri sevmez sigara içenler ama yine de "inşallah en kısa zamanda bırakırsınız" diyorum ben:))) Sevgiler...

      Sil
  5. Bugün öyle lüzumsuz bir stres yaşadım ki düşününce hala sinirlerim başıma çıkıyor. Sadece kadın olduğum için benimle yüksek sesle konuşarak baskı kurabileceğini düşünen bir haddini bilmeze ondan daha sert bir çıkış yaptım. Kendisi müşterim ama hiç umrumda değil. Bu ilk ve lüzumsuz çıkışında ben de sesimi yükselmeseydim bir dahaki sefere haddini daha da aşacaktı. Bundan eminim ama neticede şiştim. :) Bu adamlardan öyle çok var ki ve sen de onun gibi davranırsan hemen geri adım atıyor. Peki nereye kadar? Sen ne yaparsan yap, trafikte, apartmanda, kasa kuyruğunda mutsuz dünyalarıyla seni de çevreliyorlar. Bizim aksimize bu halden besleniyorlar. Her seferinde derin derin nefes alıyorum ama ıı-ıhhh yetmiyor :)
    Sonra bol bol yürü, yoga yapmaya çalış, meditasyon yap falan. Tüm bunları yaparsam ancak nötr oluyorum. Anlayacağın artı pozisyona geçemiyorum.
    İG'yi her açtığımda da bacakları omuzlarının üstünde ya da kafalarının üstünde duran tipleri görünce, "Bu ne yaaa!" diye düşünüyorum. Bunları görünce yogadan soğuyorum. Sanki bir akım başlıyor ve bir anda tek tip insan türüyor. Yoga yapmanın mantığı öyle güzel bir şey ki, poz vereceğim diye merdiven tepelerinde tek elle duran, şehrin sokaklarında bacaklarını kafasına dolamış insanlar beni güldürüyor. Hani suyunu çıkarmak derler ya, aynen öyle :) organik beslenmeden de, chia tohumundan da, sebze sularından da nefret geliyor. Bir sabah kahvaltısı menüsü paylaşıyorlar, insan kendinden soğur ben çok yiyorum diye. Bir domates, bir salatalık, biraz da peynir. Vallahi şekerim ben o kadar yemek yesem açlıktan birilerine saldırırım. Demem o ki etrafta koca kafalı ama ergen vücutlu kadınlar var. Herkes ne çok seviyormuş kendini. :)
    Tam yazmak istediklerimin üstüne geldi bu yazın. Döküldüm kusura bakma :)
    Yakınına acil şifalar dilerim.
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok haklısın:) Abartı her yerde. Kimseyi kızdırmak istemem ama estetik konsunda da acayip bir takıntı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim:) Benim yakınlarımda da var. Gençleşme, güzelleşme takıntı haline gelmiş. Şaşkınlıkla izliyorum. Bir de seni etkilemeye çalışıyorlar "şuranı, buranı yaptırmalısın" diye:) Samimi söylüyorum, sağlık sorunu olmadıkça -sadece iğne dahi olsa- asla vücuduma müdahale ettirmem. Hani isteyen yaptırsın tabii ama dalga dalga etkileyen bir şeye dönüştü bu, sağlıklı bulmuyorum.
      Kaba insanlar hakkında söylediklerine de katılıyorum. Resmen mutsuzluktan, kabalıktan besleniyorlar.
      Çok teşekkürler Özlem, sevgiler, öpücükler...

      Sil
  6. Hem mottonu hem de sigara ve şekeri bırakmanızı can-ı gönülden destekliyorum, harikasınız!! İşin sırrı ılımlılıkta bence de. Arkadaşlarla kahve sohbetinde bir dilim kekin, haftasonları bir(kaç) kadeh şarabın zararlı olabileceğine kimse inandıramaz beni. Pazardan meyve-sebze alır, ambalajlı şey tüketmemeye özen gösteririm, ama o bile bir yere kadar. Yoğurdumu kendim yapmıyorum mesela ya da kahve yanında bir-iki kare çikolata yerim ve zararlı olduğunu düşünerek zehir etmem bunları. İşin stres boyutuna da iyi gelen bir şey bence had safhada takıntılı olmamak.

    Spor konusunda da salona devam etmene çok sevindim. Ben de çok uzun yıllar disiplinli şekilde sürdürdüm spor salonu olayını ve çok etkili oluyor, orası kesin. Ama artık tam bir açık havada yürüyüş insanıyım. Diğer her şey zor geliyor sanki. Belki düzenli yoga veya pilates düşünebilirim kışın. Bu sonbahar İstanbul'a döner dönmez düzgün yürüyüş yapabileceğim bir yere yakın yeni bir ev mi bakıp taşınsak diyorum, çünkü ben de binaların arasında, egzoz dumanı içinde yaşamaktan ciddi anlamda sıkıldım. Bakalım.. hayırlısı ve sağlıklısı olsun hepimiz için. ;)

    Gelişmeleri keyifle takip edeceğim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeme-içme düşüncemiz aynı. Sıkarsam bana daha olumsuz döneceğine eminim.
      İmkan varsa bence de yürüyüş yapılabilecek bir yere taşınmak lazım. Sen bir de Kaş'ta alıştın yürümeye:) Hayırlısı olsun, aynen.
      Gelişmeler dedin gerildim bak şimdi:) Arada fotoğraf paylaşayım bari IG'de:) Pilates'e de başladım, bakalım becerecek miyim?:)))
      Öpücükler İmge...

      Sil
  7. Ama sigara kokuları :((((

    Neyse, ben de beklerim bloguma :)

    YanıtlaSil
  8. Tebrik ediyorum her ikinizi de efendim. Spor konusu benim de her sonbahar aklıma şöyle bir uğrar. Sonra bütün yaz her gün yüzdüğümü düşünür, sevinir sonunda iyi havalarda yaptığım yürüyüşle kendimi kandırırım ; )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama o yüzme ve yürüyüş o kadar iyi geliyordur ki Tülin Hanım:)
      Çok teşekkürler, sevgiler...

      Sil
  9. İkinizi de tebrik ederim Sezer'cim. Kendi adıma takıntılı durumlardan ve insanlardan hiç hoşnut değilim. Beraber aynı masadaysam sinir oluyorum bile diyebilirim. Yemek beni mutlu eden bir eylem, kendimi kısıtlamam mümkün değil. Uzun yıllardır şekersiz içiyorum ama evde kek, kurabiye işinden de geri kalmam, o kadar da değil:) Az yemek ya da porsiyon küçültmek bence anahtar kelime. Ve tabii ki hareket, ne olursa ve ne kadar yapabilirsek...
    Yakınına çok geçmiş olsun, umarım sağlığına kavuşur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Semi.
      Aynı kafadayız. Sıkıya gelemem, bunalırım, takıntıyı sağlıklı bulmam:) Sen ne yapıyorsan aynen devam zaten çünkü tam formundasın:)
      Öptüm seni.

      Sil
  10. 28 yaşındayım ve sağlığımın gitgide bozulduğunu fark edip ben de senenin başından beri buna bir çare arayanlardayım. Cipsler, meyve sularıyla, doğru düzgün su içmeden geçen yıllarımdan sonra dönemde buna bir dur dedim. Günde en az 3 saati yollarda geçen, metrobüs kullanan biri olarak sanırım İstanbul'dan kaçmak en ihtiyacım olan şey:( Ben de kilo almaya çalışan gruptanım ve inanılmaz zorlanıyorum:( Umarım istediğimiz beslenme düzeninine, sağlığa ve bedene kavuşuruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gençken ben de çok saçma sapan besledim kendimi. Zararın neresinden dönersek kâr diyeceğiz artık.
      Kilo almaya çalışmak da vermek kadar zor. Dileklerine katılıyorum, sağlık afiyet diliyorum.

      Sil
  11. hareket ve spor en önemlileri tabikideee :)

    YanıtlaSil
  12. İkinizin de aniden köklü kararlar vermeniz çok iyi olmuş bence :)) Böylece birbirinizi destekleyerek vazgeçmezsiniz :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de eşimi iki adım yürütebilseydiiim :) Birlikte yapınca ne güzel destek oluyor insan birbirine.

      Sil

Yorumu olan?