Şimdi gelelim işin seyahat kısmına:) Artık Tallinn'e alıştığımız için konaklama konusunda Airbnb'yi kullanıyoruz ve çok memnunuz. Üçüncü Airbnb rezervasyonunu gerçekleştirdik ve hepsinde farklı bir bölgede kaldığımız için şehri daha iyi tanımış olduk. Geçen sene ilk kez kiraladığımız ev komünizm döneminden izler taşıyan bir evdi. Estonya'da bu döneme dair konutların diğer demir perde ülkelerindeki gibi uzun, kalabalık ve sıkışık apartmanlar olmadığını belirtmeliyim. Zannediyorum nüfusun azlığından, küçük şehir olmaktan kaynaklanan bir durum bu. Fazla yüksek olmayan, çok fazla dairesi olmayan, 80'ler tarzında evler bunlar. İkinci kiraladığımız ev, şehrin modern yüzünü yansıtan rezidanslardan birindeydi. Bu binada öncekine göre çok daha fazla daire vardı örneğin. Bu kez kiraladığımız ise 19.yy.sonu-20.yy başlarında yapılmış, Baltık ülkelerine özgü tipik ahşap evlerdendi. Demem o ki ziyaretlerimizde otelde
değil de evde konakladığımız için tarihsel akış içinde oluşan farklı mimari tiplerini deneyimlemiş olduk.
Bu sene misafir olduğumuz binada her oda ayrı bir ev şeklinde düzenlenmiş. Yani yaşayanlar farklı. Pencerelerden gördüğüm kadarıyla her birinin oldukça modern ve zevkli bir tarzı vardı. Bizimki de çok güzeldi.
İki katlı odamızın pencereleri şöyle küçük bir bahçeye açılıyor, güzelim elma ağacına bakıyordu.
Merkeze bir parça uzak fakat Tallinn'i ziyaret etmek isteyen ve yürümekten kaçınmayanlara bu şirin evi tavsiye ederim. Evsahibi de çok tatlı bir arkadaş. Rezervasyonu çok önceden yaptırmıştık fakat bir gün geç gitmek zorunda kaldık ve talep etmediğimiz halde o bir gecenin ücretini bize iade etti. Sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar. Her zaman gerçekleşmiyor malum.
Önceki ziyaretlerimizde şehrin tüm müzelerini gezdiğimiz için, değişik bir sergi olmadığı sürece işin kültürel kısmına deyinmeyip keyif ve kafa dinleme kısmına odaklanıyoruz artık. Bol bol yürüyoruz, farklı kafelerde oturuyoruz.
Ballı bira hala favorim.
Tamam bu dediklerimi yapıyoruz ama insan biraz farklılık da istiyor. O yüzden bu sefer atladık bir otobüse yakındaki şehirlerden birine, Tartu'ya gittik. Tartu Estonya'nın öğrenci şehri. Tartu Üniversitesi oldukça popüler. Bizim oğlanın istediği bölüm Tallinn Üniversitesi'nde olduğu için orayı tercih etti, yoksa burada okuması da mümkündü. Ama o zaman havalanından sonra iki buçuk saat daha yol almak zorunda kalırdık.
Tartu'yu ziyaret ettiğimiz gün devamlı yağmur yağmasına rağmen keyifliydik. Henüz sonbahar renklerine boyanmamış yemyeşil tarlaların arasında ve üstelik hafif bir yağmur altında süren yolculuk, İstanbul'un griliğinden ve kalabalığından bunalmış bünyemize çok iyi geldi. Estonya Ulusal Müzesi Tartu'da olduğu için şehre iner inmez rotamızı o yöne çevirdik. Hem müzeyi merak ediyordum, hem de yağmur o kadar şiddetlenmişti ki dışarıda gezmek ne yazık ki çok zordu.
Estonya Ulusal Müzesi iyi bir müze. Ülkenin tarihi sıkmayan, yormayan, akılda kalıcı bir sergilemeyle anlatılmış.
Ural Yankıları ya da Ural'dan Yankılar anlamına gelebilecek bir sergi özellikle ilgimi çekti.
Bu bölüme hiçbir yazıyı okumadan girdiğimde eşyaların, eşyalar üzerindeki tamgaların, kumaş desenlerinin feci şekilde tanıdık geldiğini gördüm. Dönüp serginin ismine ve açıklamasına bakınca Samiler'le ilgili olduğunu anladım. Samiler, Orta Asya'dan İskandinavya'ya geçmiş olan, İskandinavya'nın yerlisi sayılan topluluk.
Yerli olan her halk gibi onlar da İsveç'in, Norveç'in, Rusya'nın baskısına maruz kalmışlar ve bu hala devam etmekteymiş. Samiler'e Laponlar da deniyor. Bunu duyunca aklıma Laponya geldi. Laponya'nın ismini son zamanlarda o bölgeye doğru artan turistik seyahatlerden hatırlıyorum. Laponya bir ülke değil. Finlandiya ve İsveç'in en kuzeyinde yer alan bölgeye deniyormuş. Bir süredir o bölgenin turistik tanıtımı fazlaca yapılıyor. Birçok köşe yazarının davetli olarak gittiğini ve yolculuk deneyimlerini yazdıklarını hatırlıyorum. Bölük pörçük çağrışımlar yaşasam da sergiyi gezerken bu konu hakkında ne kadar az bilgim olduğunu fark ettim ve araştırmak için aklıma yazdım. Gezip görmenin faydaları bunlar.
Tartu'daki Estonya Ulusal Müzesi'nin karşısında şöyle ilginç bir ev var.
İçindeki eşyalar da eve uygun olarak ters yerleştirilmiş. Dolayısıyla fotoğraf çektirdiğinde baş aşağı durmuş gibi oluyorsun. İlginç bir aktivite fakat hem zamanımız kısıtlı olduğu için hem de 7.5 Euro'yu pahalı bulduğum için girmedik.
Müze ziyaretinden sonra dönüş saatine kadar kalan zamanımızı değerlendirmek için eski şehir meydanına yöneldik. Islandığımız için pek memnun değildik fakat doğrusunu söylemek gerekirse şu heykeli yağmur altında görmek keyifliydi.
Heykeli görünce Prevert'in şiiri geldi aklıma:
"...Hatırla Barbara
Yağmur yağıyordu o gün Brest'e durmadan
Siam caddesinde rastladım sana
Gülümsüyordun
Gülümsüyordum..."
Aslında okuduğum şiirleri hatırlama ve zamanı gelince kullanma gibi bir özelliğim yoktur ve bunu yapabilenleri takdir ederim. Ancak sanırım yağmur altında sevdiceğimle gezerken böyle bir heykele rastlayınca beynimde bazı bölümler harekete geçti ve çağrışım yaptı:) Hatırla Barbara isimli şiir bu kadar değil tabii, benim bildiğim ve hatırladığım kısmı bu kadar:)
Tartu'nun tarihi merkezinde yer alan yapılar Tallinn'dekiler kadar eski zamanlara ait değiller ne yazık ki. Zira 18.yy.'da yaşanan büyük bir yangın şehrin çehresini değiştirmiş.
Bugün Tartu Sanat Müzesi olarak kullanılan ve yangının hemen sonrasında inşa edilen bu bina kentin simgelerinden biri. Gözle görülür şekilde yamukluğa neden olan ve zeminden kaynaklanan eğimin açısı Pisa Kulesi'nden fazlaymış.
Biraz yağmur, biraz vakit darlığı derken Tartu'yu ancak bu kadar gezebildik. Dönüş yoluna koyulmadan önce hoş bir pub'a girdik ve yağmurdan kaçıp kapalı mekanlara sığınan turist kalabalığının neşeli gürültüsü içinde karnımızı doyurduk, dinlendik.
Benim Estonya yazılarım ufak ufak devam eder böyle. Aklım, kalbim orada. İyisi mi işe bir gezgin mantığıyla yaklaşayım ve önceki yazılarımı da şuraya ekleyeyim.
O taraflara seyahati düşünenler varsa faydalı olacaktır.
Estonlar Şarkı Söyleyince
Estonya, Tallinn ve Diğer Şeyler
Tallinn'de Neler Tattım?
Çok güzel yerler.Temiz, ferah ,bakımlı ve en önemlisi tenha görülüyor.Çocukların yurda gidip gelmesi her seferinde taşınma gibi beraber gitmekte haklısınız.Hele ki yurtdışı. Eşya çokluğunu hayal edebiliyorum :)
YanıtlaSilAynen dediğin gibi Mehtap, temiz ve ferah bir ülke.
SilYurt dışına giderken bir de ekstra yiyecek götürüyorsun, onu yazmadım mesela. Lokumdan tut, sucuğa kadar:) Hem kendisi istiyor, hem de ısmarlayan arkadaşları oluyor.
Bilirsin, yorucu ama bir yandan da keyifli işler bunlar. Sağlıkları, huzurları yerinde olsun da.
Ev sahibinin hassasiyeti, adil davranması çok hoşuma gitti, şimdi çocuklar hep Orhun gibi, bağımsız olmak istiyorlar, anne, baba karışmasın istiyorlar:)))ben yeğenlerimden biliyorum:) yeni ders yılı hayırlı olsun, kız bak buraya yazıyorum size Estonyalı gelin de getirir bu oğlan. :))))) Ha ama önce okulunu bitirsin..
YanıtlaSilSevgiler
Çok teşekkürler Müjde. Gelin işlerine bakacak artık, ama biraz beklesin, bizim gibi erkenden atılmasın:))))
SilÖpücükler, sevgiler...
Güzel bir yazı ve hoş fotoğraflar. Ayrıca ben de oğlumu okula götürürüm diye düşünüyorum:)
YanıtlaSilHadi bir Türk'üz, çocukların peşinden gidiyoruz diyeceğim ama başka ülkelerden gelen anne-babaları da gördük:) Mümkünse destek iyi olur.
SilTeşekkürler...
Tekrar yolum düşerse giderim mutlaka diyebileceğim yerlerden biri Tallinn.
YanıtlaSilAmerika her yerde Amerika işte, hep bir dikkat çekme isteği, özel durumlar vs. Çocukların gittiği kampa Amerika`da katılıyor malum. O kadar ülkeden en dikkat çeken yine onlar, bayraklı rozetlerinden, bayraklarından, sesli konuşmalarına, abartılarına kadar... Bu arada bu yaz gelmesi gereken 2 çocuk son anda iptal etmişti, Türkiye`deki güvenlik meselesinden dolayı.
Benden önce görüp yazmıştın bana:) Beraber gidelim Semi. Bak bu evde kalırız:)
SilAmerika artist yahu. Hele o aşırı güvenlik hareketleri yok mu? Sevilmediğinin de farkında yani:)
Evlerin şaftı kaymış hep :) Çok hoş ya, listeme eklemek istiyorum ülkeyi, bir gün gidersem.
YanıtlaSilGit Zihin bence de. Gönüllü Estonya Elçisi olarak söylüyorum bunu:) Biz daha yapamadık ama oradan Litvanya'ya, Finlandiya'ya geçersin. Süper!
YanıtlaSilDoğal havası fotoğraflardan çok hoş. Allah kavuştursun. İnsan çocuğunu çok özlüyor. İnşallah bir gün ben de sevdiğimle yolları arşinlarım. 😉
YanıtlaSilÇok çok teşekkürler. Ve gönlüne göre olsun her şey.
SilNe iyi etmişsiniz canım. Tıkayın kulaklarınızı yersiz eleştirilere. Sevginin ve onun göstergesi olan ilginin zararını görmedim şahsen.
YanıtlaSilAlp dönmeseydi, bu yıl gittiğimde Estonya içindeki şehirleri gezecektik. Bir de Petersburg vardı listede. Seneye belki tekrar gittiğinde kısmetse. Taliin deki evler nasıl tanıdık geldi :) sanki bir ay değil bir yıl kalmışım orada. Yine gidin inşallah. Sucuk, ceviz , fındık, fıstık götürürsünüz hem. Hem de Helsinkiye, Stockholm e falan geçersiniz ;)
Oğluşu koklamakda cabası.
Sevgiler
Dediğiniz yerlere henüz geçemedik Tülin Hanım. Bakalım, kısmet:)
SilÇok teşekkür ediyorum güzel sözleriniz için, Tallinn hakkında konuşmamız dün gibi aklımda:) Zaman ne çabuk geçiyor.
Öpücükler, sevgiler benden de...
Ben senin kızgın cümlelerini yerim Sezerikooom:) Ayrıca ne de iyi etmişsin,hava da iyi olaymış neyse, sıkıntı yok daha çok Tartular'sın nasılsa :)
YanıtlaSilCanımmmm!:) Bakalım, kısmet, sarı şekerim benim:)
SilBir kere kalbinin orada kalması çok normal çünkü oğlunu orada bırakmışsın. Daha ne olsun? Kuzey büyüdükçe ve kendi kanatları ile uçma zamanı yaklaştıkça içim buruluyor. Yazının başında anlattığın şeyi okurken gülümsedim. Ben "Neden Kuzey'le gidiyorsun?" diye soranlara, "Sana ne!" diye bile cevap verebilirim. Sahiden! Kime ne? Her konuda çok disiplinliymişiz gibi, biz de çocuk büyütmek konusunda herkes fikir sahibidir ya, çok şaşırırım bu duruma. Bırakın da, herkes nasıl istiyorsa öyle büyütsün çocuğunu. Ve evet, ben de çok düşkünüm oğluma. Varlığına, hayatımda yarattıklarına ve beni başka bir kadına dönüştürmesine. Hâl böyle olunca, okul için uzaklara gidince ben de imkanım olursa peşinden gideceğim. BEni yakınında istediği her an yanında olacağım. O yüzden Allah hepimize uzun ömür, sağlıklı bir hayat versin. Bir de bizleri yanlarında isteyecek evlatlar :)
YanıtlaSilAy ne kadar doluymuşum. Ama öyle güzel ve içten yazmışsın ki dayanamadım.
Bu arada Talin bence çok ama çok güzel bir şehir. Yağmur da çok yakışıyor o şehre. :)
öperim seni çoook .
Anlaşılmak güzel:) Şimdi bu sorunun arkasında hem "sen de oğlunu amma şımartıyorsun" mesajı var, hem de "gezmeye yer arıyorsun" mesajı:)
SilDediğin gibi Allah sağlık, sıhhat, uzun ömürler versin, bunlar hoş ayrıntılar. Bakalım Kuzey nerelere uçacak?:) Yolları açık olsun.
Ben de seni çok çok öptüm Özlem. Teşekkürler...
Bunca seyahat deneyimim olmasına rağmen "airbnb"yi sayenizde öğrendim. İlginç geldi. Deneyimlerinizi öğrenmek isterim doğrusu. Otellerle fiyat karşılaştırması yapıyormusunuz yoksa sadece ev deneyimi keyfi mi?
YanıtlaSilSevgiler.
Airbnb meşhurdur halbuki Bilgehan Bey, kaçırmanıza şaşırdım:) Aslında bu bir ev değişim programı ama artık genelde oturmadıkları evlerini, yani devamlı kalmadıkları evlerini kiralıyorlar bu şekilde. Evlerin fiyatı kalite durumlarına göre değişiyor. Dünyanın her yerinde var. Biz şimdiye kadar bu şekilde hem otelden daha uygun fiyata kaldık, hem de şehrin yerlisi gibi yaşamak anlamında iyi oldu. Evsahiplerinin ve kiralayanların puan durumu oluşuyor zamanla. Ona göre iyi yorumlu evsahiplerini tercih ediyoruz. Hiç sorun çıkmadı bugüne kadar. Sitesine girip inceleyin bakalım beğenecek misiniz?
SilSevgiler, selamlar...
Elma ağacının kokusu buraya kadar geldi :)) Hayata farklı pencerelerden bakmak ne güzel :) ne güzel, yüreğinin götürdüğü yere gitmek; yüreğinin yarısının orada olduğunu bilmek ve bu duyguyla kendini daha iyi hissetmek / hissetirmek... hepimizin bir tek hayatı var ve o hayatı değer verdiklerimizle kendi bilincimizle ve duygularımızla hiç kimseye hesap vermeden yaşamak en doğrusu. Vesile olduğu için Orhun'a teşekkür edelim. Başka coğrafyalarda başka kültürlerin içinde olmak ne güzeldir. Özgür kılar insanı bir o kadar da güçlü! Oturduğu yerden dünyayı tanıyamaz, hayatı algılayamaz insan!. Kısır hayatın içinde sürekli debelenip duran ve içindeki güdüklükleri sağa sola çarparak gidermeye çalışan 'art niyetliler' bizden uzak olsun. Herkes kendi işine gücüne baksın işte o kadar :))
YanıtlaSilEstonya yazılarını keyifle takip ediyorum Sezer'cim.. Güzel bir rehber oluşuyor sayende, gidersem kesinlikle faydalanacağım verdiğin bilgilerden. Orhun'a eğitim yılında tekrar başarılar dilerken biz bloggerlara da verimli bir bloglama yılı diliyorum :)) Sevgilerimle
O kadar güzel yazmışsın ki üzerine ne diyeceğimi bilemedim Esincim:) Teşekkür ediyorum sadece beni anladığın için. Öpüyorum güzel yanaklarından.
SilVe evet bizim için de verimli bir yıl olsun:)
Instagramdan takip etmiştim seyahatinizi.Buradan da yazınızı okumak keyif verdi.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Gamze:) Sevgiler...
Silİnsanların özeline burnunu sokup bir anlamda ''hesap sorma'' hakkını nereden buluyorlar anlamıyorum. Çokk sinir bozucu. Terslemek gerek!
YanıtlaSilTallinn çok güzel bir kent gerçekten de...
İşte, terslesen bir türlü terslemesen bir türlü.
SilÇok teşekkürler Zeugma.