6 Nisan 2024 Cumartesi

BUGÜNLERDE...

     Selam! Laptopumu değiştirdim ve yeni sisteme alışmakta biraz zorlanıyorum. Geçtiğimiz hafta birçok blog arkadaşımın yazısını okudum ve yorum yazmak istedim ancak kendi blogger hesabımla yapamadım bir türlü. 
Daha doğrusu hepsinde "Anonim" göründüğüm için yazdıklarımı sildim. Son yazıma gelen yorumlara cevap yazarken de yine ben, ben olmadığım için eski laptopumdan girip hallettim bu durumu:) Tabii geçici olarak. Yorumlarda niye böyle oluyor anlayamıyorum. Gerçi bu yazıyı da yazıyorum fakat yayınlanacak mı emin değilim:) 
Tokyo yazısını eski laptoptan göndermiştim. Böyle karışık durumlar. Bakalım düzeltebilecek miyim? 
    Bir süredir buradan uzaktım yine. Sevmiyorum uzaklaşmayı ama elim yazı yazmaya varmadı bir türlü. 
Çok kişide gözlemlediğim bir iç sıkıntısından muzdaribim. Belki yaş almayla ilgilidir diyeceğim ama gençlerde de ayrı bir keyifsizlik olduğunu düşünüyorum. Bu konularda çok fikrim var çünkü gece gündüz kafa patlatmacasına düşünüyorum, inanılmaz bir sorgulama halindeyim ama şu an hiç bunları deşecek durumum yok dostlar! Zaten kimsenin duymaya da mecali yok. Boş yere kafa açmayalım:) Neyse ki son yerel seçimler birçoğumuzun yüzünü güldürdü. Resmen moralim yükseldi. Müreffeh bir ülke olma yolunda daha yapacak çok iş var ama umudumuz da var. "Umut" demişken, bunca zamandır benim gibi umudunu koruyanlara ve bunu ısrarla belirttiğinde karamsar tavırlarla karşılaşanlara, inançsız sözlerle susturulmaya çalışanlara, bir nevi iyimserlikle suçlananlara, sabrından dolayı kaç puan verilmeli dersiniz? :) Tamam, coşmak yok, daha yapılacak çok iş var. 

    Bu sıralar düşünmekten başka neler yaptım? Bol bol okudum, bol bol izledim. Ama yazmadım. Epeyi sinemaya gittim. Hâttâ zamanında kaçırdığım "Bir Düşüşün Anatomisi" gibi filmleri Oscar ödül töreninden sonra izledim ve az sayıda sinemada gösterildiği için muhitimden uzaklara doğru epeyi bir yol katettim. Muhitim derken aklıma geldi, kardeşimle birlikte Ayşegül Aldinç konserine gittik. Daha doğrusu o buralara geldi:) Konser Beylikdüzü Atatürk Kültür Merkezi'ndeydi. Çok da hoş bir konserdi. Erkek hayranların "Çok güzelsiniz!" nidaları eşliğinde geçti:) İlk defa böyle bir şeye tanık oldum. Herkeste aynı değil ama hatırı sayılır çiftin konser, sinema, tiyatro vs. sanat işlerine kadınlar bakar. Gidilecek yerleri belirlerken erkeğin yüzde yüz istediği bir etkinlik değilse onların kıpırdamadan, hafifçe yaylanmış şekilde, suratsızca koltuklarında oturduğunu görürsün. Ara ara telefonlarını açarlar bakarlar falan. Yani illâ rastlamışsınızdır, bir tek ben dikkat ediyor olamam:) Neyse... Ayşegül Aldinç konserinde erkekler pek hareketlilerdi. Kibar kibar lâf atmalar, dans etmeler, pür dikkat bir izleme... İsteyince oluyormuş kısacası:) Kadınlar onlar gibi davranmadılar ama. Kadınlar da son derece keyiflilerdi. Canım kadınlar:) Ayşegül Aldinç'i ilk kez sahnede izledim. Tabii ki çok hoş bir kadın. Ayrıca sesini ve enerjisini yerinde kullanmasına, canlı konser performansına bayıldım. Şöyle kabare tarzı bir yerde dinlemek istiyorum. Salgından önce programlarını takip ediyordum, salgınla birlikte birçok şey yalan oldu malûm. Kısmet farklı zamanda, farklı bir mekânda saklıymış.
Görsel: Aynı günden, Aldinç'in sosyal medya hesabından.

    Sene başından bu yana birkaç sergiye gittim ama o sinir bozucu atalet hali yüzünden yazamadım, bahsedemedim. Bu gezilerin ikisinde yanımda sevgili blog arkadaşım Ekmekçi Kız vardı. İlkinde yolumuz Arter İstanbul'a düştü. Ömer Koç koleksiyonundan eserlerin yer aldığı "Farzet ki Sen Yoksun", muhteşem bir sergi. Yıl sonuna kadar gezilebilir olacak. Aklında olanlar muhakkak yolunu düşürmeli derim. 

    Arter'e gittiğimiz gün, Ekmekçi Kız'la yüz yüze ilk tanıştığımız gündü. Yine bir blog arkadaşımla bu sayfaların dışında tanıştığım, görüştüğüm için çok mutlu oldum. Öyle ki hemen bir ay sonra tekrar buluştuk. Güzel bir sistem geliştirmiş olabiliriz:) Şöyle ki yazışıyoruz, "şu saatte şurada" diyoruz ve tam o saatlerde orada oluyoruz. Bazen beraber, bazen ilgimizin bizi çektiği yöne doğru, bir süre ayrılarak sergiyi geziyoruz. Ardından mekânın kafesine oturup sohbet ediyoruz. Önce yiyeceklerimizi seçiyoruz tabii. Maşallah iştahlar da yerinde:) Şu olur mu? Olur. 
Bu olur mu? Olur. Ardından kahve faslı geliyor. Tatlı yiyip yememek konusunda -çoklukla benim kilo alma kaygım nedeniyle- bir süre istişare edip, "o zaman bir tane alalım, yarım yemiş oluruz" kararına varıyoruz:) Sohbeti tatlı tatlı sonlandırıyoruz. Sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi hissediyorum. Birçok blog dostumda hissettiğim gibi. Ayrıca net insanları seviyorum. Gereksiz hareketleri, kaprisleri, boş konuşmaları çekemediğin yaşa gelmek diye bir şey var. Zaman kıymetli. Biz de sanırım o sularda olduğumuz için, e biraz da kafa yapısı uyduğundan iyi anlaşıyoruz:) 
    Az önce bahsettiğim sergilerden biri de Artİstanbul Feshane'deki "Dinamik Göz: Optik ve Kinetik Sanatın Ötesinde" isimli sergiydi. Bu da çok iyi bir sergi. Londra'nın ünlü modern sanat müzesi Tate Modern'in küratörü Valentina Ravaglia düzenlemiş. 21 ülkeden 57 sanatçının eserini görmek mümkün. 

    Kinetik sanat, bugünkü digital sanatın kaynağı diyebiliriz. Digital teknoloji çağının öncesinde manuel tekniklerle hareket yaratan her sanatçı, yapay zeka tartışmalarının ve denemelerinin eşliğindeki digital üretimin revaçta olduğu günümüz sanatının öncüsüydü. Bu anlamda ufuk açıcı, keyifli bir sergi olan "Dinamik Göz", 19 Mayıs tarihine kadar meraklılarını bekliyor olacak. 

 

    Artİstanbul Feshane'de bir de Emin Barın'ın eserlerinden oluşan "Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam" adlı bir sergi daha var. Emin Barın, hepimizin bildiği gibi çok önemli bir hattat ve cilt sanatçısı. Aynı zamanda bir grafik tasarımcı. İmparatorluk'tan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde gelenekselle moderni sanatında başarıyla uygulamış muazzam bir insan. Çalışmalarına bakıp etkilenmemek mümkün değil. Emin Barın sergisini, Tate Modern işbirliğiyle gerçekleştirilen diğer sergiyle bir arada düşünmek gerekir. Tasarım anlamında bir dönemden bir döneme geçişi, yeniyi arama tutkusunu kendi alanlarında hayal edip üretenlerin benzerliğini hatırlatan iki başarılı sergi. Emin Barın'ın eserleri de 29 Nisan'a kadar görülebilir. Bence, az önce bahsettiğim nedenle, ziyaret süreleri aynı olabilirdi. 

    

    Feshane'nin restorasyonu, İBB Kültür ve İBB Miras'ın en güzel işlerinden biri. II.Mahmud zamanında, 1833 yılında, Osmanlı ordusu askerlerine üniforma temini için kurulan Feshane, 1839 yılında Haliç kıyısına taşındı. 
Yani bugünkü binaya. 2023 yılında biten restorasyondan sonra İstanbul'un en önemli kültür sanat merkezlerinden biri haline geldi. Şahane bir kütüphanesi, şık bir kafeteryası, etkinlik alanları mevcut. İBB'nin kültür ve sanat merkezi haline getirdiği diğer tarihi mekânlarda olduğu gibi. Tüm bu mekânları tanımak için İBB Kültür, İBB Miras sosyal medya hesaplarını incelemek yeterli. Gezmek görmek ise ayrı keyif. Henüz hepsini tamamlamadım fakat her birini ziyaret edeceğim. Etkinlikler de devamlı değiştiği için kimine tekrar tekrar gitmek mümkün olacak. 

  


  
    Ekrem İmamoğlu'na tekrar İstanbul belediye başkanlığını kazandıran etmenlerden birinin kültür sanat alanındaki faaliyetler olduğunu düşünüyorum. Otel ya da alışveriş merkezi yapılmayan tarihi binalar, 24 saat açık şahane kütüphaneler, halk konserleri, çocuklara yönelik festivaller, atölyeler, bu şehirde yaşayanların ihtiyaçlarından birini giderdi ve bu durum belli ki aynı istikrarla devam ediyor. Geçtiğimiz yaz, bize yakın sayılan Yakuplu'da açılan Kitap Kafe'ye gittim. İmamoğlu'nun kurduğu Batı İstanbul Vakfı'nın açtığı bir yer. Kafe dediğime bakmayın. Yiyip içmek şart değil, herkesin girip sadece kitap okuyabileceği, çalışabileceği bir yer. Hemen yanında şehir tiyatrolarına ait bir de salon açıldı. Açılışlar yapılırken bir hafta boyunca çocuk festivali vardı. Çocukların ne kadar eğlendiğini gördüm. Arada Kitap Kafe'ye de uğrayıp kitapları inceliyorlardı. Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı halkın yoğun olduğu bir yerde, çocukların sanatla, kitapla eğlenerek tanışması için özellikle uğraşıldığı belliydi ki o gün konuştuğum bir yetkili de fikrimi doğruladı. Bu sadece benim gördüğüm. İstanbul'un birçok yerinde anneler çocuklarını gönül rahatlığıyla kütüphanelere çalışmaya gönderiyorlar. Çayları, kahveleri belediyeden. Daha küçük yaştaki çocuklarını da etkinlikten etkinliğe gezdiriyorlar. Farklı bir kafada değilse her anne çocuğunun iyi şartlarda yaşamasını ister, iyi şeyler görsün ister, gündemden geri kalmasın ister. Annelerin gönlünü kazanmak önemli. 
Ve sanat, ruhumuzu besleyen, mutlu eden, geliştiren, öğreten en önemli kaynaklardan biri. Herkesin mutlu hissetmeye hakkı var. Mutlu olursak iyi düşünürüz, iyi düşünürsek makûl hareket ederiz. Bence İmamoğlu ve ekibi, ihmâl edilmiş bu açığımızı çok iyi kapatan işlere imza attılar, atıyorlar. 
    Güya kısa bir selam yazısı yazacaktım, yine aktı gitti. "Buraya kadar okuyan varsa..." derler ya? :) 
Boş bıraktığım kısmı şöyle tamamlayayım o zaman. Malum, birkaç gün sonra bayram. Buraya kadar okuyan herkesin bayramı kutlu olsun:) Şöyle keyifli bir bayram yaşayalım. Vallahi hak ettik dostlar!
    
    

35 yorum:

  1. Keyifli bir yazıydı, teşekkürler. Uzun zamandır eylemsizlik hali bende de vardı. Baharla ve tazelenen umutlarla hep birlikte ayaklanacağız :) İBB Miras ve İBB Kültür işlerini ben de yakından takip ediyor ve mutlu oluyorum, nefes alınacak yerler ve olaylar hep artsın. Bayram gibi bayramlar olsun, sevgiyle... 🥰🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dileklerinize aynen katılıyorum:) İyi bayramlar, iyi tatiller...

      Sil
  2. Dün ekmekçikızla Barabar konserindeydik ve tastamam dediğin şey üzerinde konuştuk: kültür sanat faaliyetlerine genelde ya çiftlerin ya da kadın gruplarının gelmesi üzerine. enteresan bir konu bu. Tabii var, kültür-sanat faaliyetlerine tek başlarına katılan ya da 2-3 kişilik erkek arkadaş grubu ile gelen ama kadınlar kadar çok değiller, net!
    imamoğlu'nun tekrar seçiminde ben de hemifikirim. o kadar güzel mekanlar kazandırdı ki istanbul'a....tekrar seçilmesinde izlediği sosyal politikalar kdar bunun da etkisi olduğunu düşünüyorum
    bu arada, aylar önce benim bloga yazdığın yorumları geçenlerde farkettim, kusura bakma ne olur. sana bir e-posta da gönderdim hatta ama bu bilgisayar değimi arasında kaynamış olabilir belki diye buradan da haber vereyim dedim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok özür diliyorum, e-posta 3 hafta önce gelmiş ve ben fark etmemişim. Çünkü spam kutusuna düşmüş. Spam kutusuna bakmayı unutuyorum:( Cevap yazdım. Bayramdan sonra görüşmek üzere:)
      İyi bayramlar, iyi tatiller dilerim Sevgili Şule...

      Sil
  3. Seçimler hiç beklemediğimiz anda taze kan oldu. Sanki böyle büyük bir yük kalkmış gibi oldu,oh be nefes aldık:)) ne güzel sanatla dolu zamanlariniz olmuş. Ayşegül aldinc'in enerjisi yıllardır değişmedi.En çok heykeli beğendim, dijital sanat bana coook itici geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de taze bir nefes aldığımı hissettim. Tam tabiri bu :)
      Klasik sanat her zaman başımızın tacıdır:)
      Kocaman sevgiler benden. İyi bayramlar....

      Sil
  4. Demek ki okuyanlar varmış; uzun yazılar kulübünün bir üyesi olarak başta anne olmak üzere tüm ailenin bayramını kutlarım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki varlar:)
      Ben de bayramınızı kutluyorum, selamlar gönderiyorum. Epeydir görüşemedik, arayacağım Buraneros:)
      Sevgiler bizden...

      Sil
  5. ne güzel şeyler yapmışsın işte hayat güzel :) ayşegül aldinç ve şevval sam :) bir dizi çekimi filan olunca rastgelirsen bak şevval sam varken civardaki erkek seyircilere :):):) gündemden uzaklaştıkça keyifli oluyor hayat :) seçim filan hepsini unutcan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman yaşasın sanat, yaşasın güzel kadınlar! :))
      İyi bayramlar dilerim Deep. Sevgiler...

      Sil
  6. Sezerciğim,
    Bu sabah erken uyandım, zihnimde dün geceki konserden parçalar çalıyordu, tekrar dalamadım, biraz bloglara bakayım derken yeni yazını gördüm, çok sevindim. Yazıyı okurken zarif iltifatlarını görünce, o sevince biraz mahcubiyet eklendi; çok teşekkür ederim. Tanışmış olmaktan çok memnunum ve sergileri birlikte gezmek onları daha değerli kıldı, benim için. <3
    Hazır ikimiz de konserlerin tadını almışken, gelecek defa ortak bir nokta bulup bir konsere gidebiliriz mesela. :)
    Sanat etkinliklerindeki kadın sayısının erkek sayısının çok üstünde oluşu, nerdeyse on seneden fazla zamandır, benim de dikkatimi çekiyor. Umarım bundan böyle daha dengeli katılımlar olur: ;)
    Tüm aileye iyi bayramlar diliyorum, sevgiler gönderiyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Kalbimdesiniz:) Umuyorum güzel bir dostluğun temelini attık.
      Konsere de gideriz, yollara da düşeriz. Hepsi olur:)
      Kocaman sevgiler benden. Yazışırız ama buradan da iyi bayramlar diliyorum:)

      Sil
  7. Merhabalar.
    Yerel seçimler hepimizin yüzünü güldürdü ve bayatlayan umutlarımızı tazeledi. Bilgisayarınızı yenileyince, hesaplarınızı da yeni bilgisayara güncellemeniz gerekir. Yeni bilgisayarınız hayırlı olsun ve güle güle kullanın.
    İBB'nin kültür ve sanata verdiği önem ve katkı daha da hızlanacak ve devam edecektir. Ekrem başkana bu konuda güveniyoruz. Feshane'nin restorasyonunda tuğladan örülme dış ve iç duvarlar ne güzel korunmuşlar.
    Güzel bir paylaşımdı. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim. Yazınızda geçen her konuya değinemedim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Recep Bey. Size ve eşinize iyi bayramlar diliyorum

      Sil
  8. Güzel bir yazı olmuş. Bu yorum sıkıntısını bende geçen yaşadım. İnternet tarayıcısını değiştirdim oldu neden böyle anlamadım. Keyifli geziler dilerim. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook teşekkür ediyorum. Yorumunuzu okuyunca Chrome indirdim, düzeldi:) İndirip indirmemekte kararsızdım ama gerekiyormuş demek, öğrenmiş oldum.
      Sevgiler... Güzel bir bayram diliyorum.

      Sil
    2. Sizde de düzelmesine sevindim o zaman. Bazen gerekiyor seçenek her zaman iyi oluyor. Bende iyi bayramlar dilerim. Sevgiyle kalın 😊

      Sil
  9. İçimi kanat kanat uçuran bir yazı olmuş, elinize sağlık :) Dinamik Göz çok ilgimi çekti, gerçi tüm aktarılanların bende yeri mevcut. Zaten seçim sonrası keyifler harika, bu yazıyla güzel şeyleri hak eden şehrimin ahvalini sergilemenizden x10 haz aldım. Bayramınızı kutlarım ben de @>------ Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel sözler bunlar. Mutlu ettiniz Sezer Hanım. Sizi sevgiyle kucaklıyorum.
      İyi bayramlar, iyi tatiller...

      Sil
  10. Yazınızı keyifle okudum. Uzun bir aradan sonra geri döndüğünüz için çok mutluyum. Blogunuzu özlemiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum adaşım:) Çok naziksiniz.
      Sevgiler... Güzel bir bayram dilerim.

      Sil
  11. büyük keyifle okudum, istanbul'da yaşamanın hakkını vermek bu işte :)
    kitap kafe konusu çok güzel, yaşadığım şehirde pek böyle yerler yok ve büyük eksiklik duyuyorum. bayılırım bir kahve ya da çay eşliğinde saatlerce kendi başıma oturup okumaya, gözucuyla insanları izlemeye... çocuklar için de çok güzel bir hizmet, hakikaten helal olsun! bir "isteyince oluyormuş" da imamoğlu'na.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada kitap okunabilecek kafe çok aslında ama herkes aynı amaçla kullanmadığı için, millet bağıra çağıra konuşurken, çocuklar koştururken okumak zor oluyor. Bir şey desen "Burası kütüphane değil" derler:) O yüzden ben boş olabilecek saatleri kolluyorum:) Biz de her şey var da saygı pek yok. O da değişir inşallah:) Umutluyuz bakalım.
      Sevgiler Ceren...

      Sil
  12. Çok güzel bir yazıydı bu sıkıntı Hali hepimizde var sanırım inşallah baharla birlikte neşeleniriz. İyi bayramlar. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Huzurlu günlerimiz olsun Sevgili Hülya. Sevgiler...

      Sil
  13. Güzel yazilarin kendini hep okutur. Bende simdiden Bayramini kutluyorum sevgili Sezer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum, her zamanki gibi naziksin Sevgili Berfin. Kocaman sevgiler benden...

      Sil
  14. Ne hoş sergiler gezmişsiniz.İnanın özeniyorum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında çok etkinlik var da birkaç sene öncesine kadar olan hızımı, heyecanımı kaybettim:) Böyle ufak ufak işte:)
      Sevgiler Dada...

      Sil
  15. Dolu dolu geçmiş günler :) Buraya özet geçmek de iyi geliyor insana. Arayı çok açmamak lâzım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında daha dolu olması lâzım da o eski halimden eser yok şimdi:) Buna da şükür:)
      Sevgiler Handan...

      Sil
  16. Teknolojik aletleri değiştirmeyi pek sevmiyorum, her değiştirişte adapte olmak zaman gerektiriyor ama eski olanlar da bizi bırakıyor :D İstanbul'un en çok özlediğim yanı kültür ve sanat aktiviteleri. Ömer Koç koleksiyonunu gezmek isterdim, belki yıl bitmeden kısmet olur. Arter'in konumunu pek sevmiyorum, İstiklal'de çalışırken yürüyerek giderdik ama yol biraz değişik :)) Bir kere sokakta mangal yapıyorlardı ve bize tavuk kanadı ister misiniz diye seslenmişlerdi :D
    Sevgiyle kalın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de ben tamamen farklı markaya geçtim, çözmeye çalışıyorum:)
      Arter'in Taksim'den ring servisi var. Onunla gidip gelmek çok kolay. Yürürken olduğu gibi çevrenin enteresanlığına maruz kalınmıyor böylece:)
      Çok teşekkür ediyorum. Benden de kocaman sevgiler...

      Sil
  17. Ayşegül Aldinç i çok severim, hoş kadın gerçekten de. Blog arkadaşları ile tanışmak çok isterim. Uzakta olunca zor tabii ama ilerde İstanbul'a daha sık gelme olasılığımız olabilir belki o zaman kısmet olur. İstanbul'da bu tarz kültür sanat etkinlikleri olması beni uzakta da olsam çok mutlu ediyor. Umudu korumak lazım, sevgiler 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul'a gelince, vaktin varsa haber etmeni çok isterim Derya. O civarlara gelirsem ben de söylerim.
      Geçen hafta Almanya'dan birkaç günlüğüne gelen bir blog dostumla buluştum ki onunla zaman içinde hem orada hem burada görüşmelerimiz oldu. Çok mutluyum bu konuda.
      Kısmet:) Sevgiler benden...

      Sil

Yorumu olan?