1 Ağustos 2023 Salı

BUGÜNLERDE...

    Gerçek manâsıyla kafa dinlediğimiz bir tatilden döndük. Sakız Adası'ndaydık. Bangır bangır müzik yok, trafik yok, kalabalık yok, gürültü patırtı yok. İyiydi. Anlatacağım... 
    Tahmin edersiniz ki güzel bir tatilden eve dönüp normal hayata adapte olmak bizler için son derece hızlı ilerleyen alışıldık bir durum. "Normal hayat" derken kargaşayı ve huzursuzluğu kastediyorum. Bugün dayanamadım emekli maaşlarıyla ilgili tweet attım. 7500 lira olarak kalan maaşlarla ilgili... Annem bu guruba giriyor. Çok sıkıntıda olan emeklilerden değil. Evi var, yalnız yaşıyor ve en önemlisi kardeşimle biz varız. Ama ama ama... Kadıncağız "Hazmedemiyorum" diye ağlıyor. Şu devirde bu emeklilik maaşlarının maddi açıdan kabul edilemezliğinin yanı sıra gurur kırıcı durumlar da söz konusu. Annemin haftanın altı günü ağır çalışmanın ardından toplu taşımayla nasıl eve döndüğünü ben biliyorum. Senelerce çalış çabala, çoluk çocuk yetiştir ve rahat etmen gereken bir zamanda "Sen bir bekle" densin. Geçtim gezmeyi tozmayı -ki geçilecek bir konu değil- belli yaştaki insanların torunlarına keyifle harçlık vermesi bile fazla görülüyor artık. "Bir bu mu kaldı?" demeyin. Büyüklerin çocuklarına, torunlarına harçlık verme, destek olma konusuna ne kadar önem verdiklerini gözlemliyorum. Sağlık, ilaç vs. konularına girmiyorum bile. Devlet hastanelerinden randevu alabilen varsa bana da söylesin. Bu insanlar yok sayıldıklarını düşünüyorlar ve haklılar. Zaten pandemi sürecini yeni atlattık. O sırada evden çıkmamaları konusunda baskı gördüler, korkutuldular, terbiyesizliği abartanlar tarafından alaya maruz kaldılar. Şimdi bu şekilde sindiriliyorlar. Annelik dahil hiçbir duruma, hiçbir makama yok yere kutsallık yüklemem. Yaş almaya da yüklemem. İyi yaşlanan var, gittikçe naletleşen var. Ama bazı hakları da teslim etmek gerekir. Hem devlet eliyle hem sosyal hayatta gençler tarafından yaşlılara karşı bir baskı gözlemliyorum. "Bizi bu hale siz getirdiniz" diye haklı haksız her büyüğe çemkiren gençler ve ufaktan ufaktan "Bununla idare et, olmazsa küçük şehre taşın veya çocuğunun yanına git" dayatması yapan bir yönetim arasında sıkışmış, özellikle yaşlıları etkileyen pandemiyi henüz atlatmış bir kesim var. Yemin ederim yine iyi dayanıyorlar. Onların yerine ben sinirleniyorum ve öyle bir ruh halindeyim ki yaşlılık zamanımı saygısızlığa maruz kalmadan nasıl geçirebilirim, bize uygun olan nedir diye bin türlü plan üretiyorum. Sinir bozdum biliyorum. Ama bunları yazdım ki durum tespiti olsun. Bizim maddi açıdan görece biraz daha rahat olmamız başkaları adına da düşünmemin önüne geçmemeli. Karı-koca 7500 liraya geçinmeye çalışıp bir de üstüne kira verenler yok mu? Var. Daha neler neler var. Neyse... Böyle işte... Cidden canım sıkılıyor. Daha da sıkılmadan, sıkmadan konuyu değiştireyim. Aklımıza mukayyet olmaya çalışa çalışa atlatırız inşallah bu dönemi.
En sonunda kullanacağımız akıl kalır umarım.
    Twitter'ın yeni logosuna da sinir oldum. Siyah zemin üzerine koca bir X. Direkt ölümü çağrıştırıyor. Sevmem. Telefon ekranında gözüm ilk anda görmesin diye oradan oraya atarken yanlışlıkla uygulamayı sildim geçen gün:) Sonra yine yükledim. Hali hazırda güncel haberler aldığım yer orası. Bırakmaya hazır değilim. Açılır açılmaz Threads'i de yükledim. Orada da ilk anda katılımcılar pek coşkuluydu, sadece iyi şeyler paylaşma kararlığı vardı ama devamı gelmedi. Sosyal medya farklı bir yerlere evrilecek gibi görünüyor lakin nereye doğru ve nasıl olacak bilmiyorum. 
    Oppenheimer vizyona girdiğinde tatildeydik. İlk gün izlemek isterdim çünkü Nolancı'yım. Vizyona girmesinin üzerinden bir hafta geçti, bilet vardır diye düşünerek rahat rahat satın almaya kalktım ama bir baktım ki yok. 
Daha doğrusu İstanbul'da bir-iki IMAX salon var ve filmin çekildiği teknolojiye müsait salon olmadığından en azından normal IMAX'te izlemenin iyi olacağını düşünenler mevcut mekânlara yüklenmişler. Bizim izleme işi biraz sarktı yani. Yarın izleyeceğiz ama. Oppenheimer'in gününü beklerken kardeşim ve yeğenimle Barbie'ye gittik. Yeğenim daha önce arkadaşlarıyla pembe giyinip gitmişti:) Bir de bizimle izledi. Pembe giyip sinemaya gidenlere lâf edenlere ben de lâf ederim ona göre. Keyifli işlerimiz o kadar azaldı ki en ufak bir durumu değerlendirip gülmeye, eğlenmeye çalışanlara dokunmayalım. Peki Barbie'yi nasıl buldum? Daha felsefik açılımları var sanıyordum, az geldi bana:) Güzeldi, keyifliydi, nostaljik bir yanı da vardı. Hem erkeğin hem kadının kendine dayatılan özelliklere mahkûm olmak zorunda kalmaması gerektiğinin, birbirini anlayarak beraber devam etmenin, hâttâ birey birey değerlendirmenin güzelliği mesajını aldım ki tamamen katılıyorum. 13 yaş sınırı olan filme çocukların getirilmesi ve bazılarının arkadaş grubuyla anne-baba olmadan bırakıp gidilmesini bir kez daha tasvip etmedim. Devamlı oturup kalkan, konuşan, yiyen içen çocuklarla film izlemeye mecbur muyum? Evet, bu şartlarda, bu kurallı ama denetimsiz ortamda her şeye mecburum. Ancak oturup buradan yazıyorum işte. İzmeyenler için -incelemedim ama- 13 yaş sınırının cinsellik açısından getirilmemiş olduğunu söylemek isterim. Küfür, cinsellik vs.yok. Kadın-erkek ilişkisini Barbie dünyası ve gerçek dünya üzerinden eğlenceli şekilde irdeleyen filmi izleyen çocuklar acaba ne anladılar? Film, Stanley Kubrick'in "2001: Bir Uzay Macerası"nın ikonik sahnesine göndermeyle başlıyordu. Anlatabiliyor muyum? :) 
    Gergin yazımı bir kitap önerisiyle bitireyim. "En" demeyi pek sevmem, nadir kullanırım fakat sanırım Ian McEwan'ı "En sevdiğim İngiliz yazar" ilan edeceğim. Okuyup tamamlamam gereken az sayıda kitabı kaldı. 
En son çıkan "Defterler". Kallâvi, dolu dolu... Çok sevdim. Görüldüğü üzere tatilde başladım, evde bitirdim. Roland Baines karakteri üzerinden yakın tarih okuması, insan psikolojisine bakış, aile kavramı vs. 
Tavsiye edilir efendim.

    Şimdi aklıma geldi, bir şey daha ekleyeceğim. Geçen gün bir yazıma yorum geldi. 2013'te bu blogla tanışan, daha sonra doğum yaptığı için uzaklaşan bir blog dostu yazmış. İşleri biraz kolaylaşınca (Orhun bebekken nasıl kendimi her şeyden soyutladığımı hatırladım:)) aklına tekrar benim blog gelmiş. Ama adımı hatırlayamıyormuş. "Bugün birden adınız aklıma geldi ve tekrar buldum, okudum, söylemek istedim" demiş. O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Ne kadar ince bir hareket değil mi? Ne yazık ki ismini bilmiyorum, anonim geçiyor ancak kendisine sevgilerimi gönderiyorum. Bir selamla günümü güzelleştirmişti ve yüzlerde gülümseme yaratmak bu kadar basit aslında. 
    O zaman ne yapıyoruz? Burada buluşmaya devam ediyoruz. Hepsi gitse de bu mecra kalmalı:)
    



38 yorum:

  1. Sondan başlayıp devam edeyim: Hep buradaydık ve devam edeceğiz birlikte. :)
    O yeni işareti kara X 'i ben de hiç sevmedim, ilk gördüğümde bu nereden çıktı, virüs girdi telefonuma şaşkınlığına kapıldım, sonra anladım. Doğru ben de o mecrayı sadece haber kaynağı olarak kullanmaya çalışıyorum, yanılıp biraz yorum okuyunca, ortamdaki tepişme nedeniyle sinirim bozuluyor.
    Ayrıca, emekliler konusundaki görüşüne aynen katılıyorum. Kurgulanan bu yeni ekonomik modelde en kolay gözden çıkarılanlar onlar oldu, ne yazık ki... :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Ekmekçi Kız. Hep birlikte aynen devam:)
      Kocaman sevgiler...

      Sil
  2. eveeet o yorumu geçen gün görmüştüm ben de çok sevdim o sana gelen yorumu :) barbie ye giderken pembe giyinmek bencesi de çok tatlı bir hareket ki :) nolancı olman çok normal ama de miiii :) emeklilik anladım ve sölediklerinden de bişiler öğrenmiş oldum hadi işallah o zaman büyük zamlar gelsin veyaa enflasyon düşsün yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkes hakkını alsın, kimse yok sayılmasın!
      :) Tenet'ten önce de Nolancı'ydım ama ayrıca bir sevgimiz de var tabii:)
      Sen niye halâ spam durumundasın bu arada Deep?:) Teknik durumlardan hiç anlamıyorum.
      Teşekkürler, sevgiler sana...

      Sil
    2. ya spam oluyor işte, iki üç blogda hep spama düşüyorum da ama bende de sürekli olarak spama düşen bloglar var yani bir blogger hatası olmalı :)

      Sil
    3. Bu yorum normal geldi mesela. İlginç.

      Sil
  3. Haksızlığın , adaletsizliğin olduğu her yerde insanlar daha öfkeli, sinirli, tahammülsüz, kırılgan oluyorlar. Haklılar. Hele o kuşak aza kanaat etmesini bilen, dürüst, namuslu, onurlu, vatanını seven idealist insanların çoğunlukta olduğu bir kuşak idiyse.
    Erkek kardeşim Yüksek Mimar. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde 5 yıl eğitim alanlardan. Bağ Kur Emeklisi. Seçilerek Mimarlar Odası Başkanlığını birkaç yıl yürütenlerden. Zaten çok düşük olan Emekli maaşına yapılan zam sadece yüz lira. Ülkemizde yıllar öncesi var olan "Orta direk Aileler" artık yok oldular. Zengin çok zengin, fakir çok yoksul. Böyle durumlarda tüm değerler altüst olabiliyor. Anneniz o kadar haklı ki. Çözümsüzlüğün var olduğu durumlarda umut kırıntıları da giderek yok oluyor.
    Bloglardaki içtenliği, her şeye rağmen farklı kaliteyi ben de çok seviyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne okuyana saygı kaldı Makbule Hocam, ne emek verene. Öfkelenmemek mümkün değil. Benim tuzum kuru deyip kenara çekilemiyorum. Güya seçimden sonra sadece kendi keyfime bakacaktım, konuşmayacaktım. Gel gör ki içim içimi yiyor. Tam bir "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" durumu. Ne diyeyim? Allah hepimize kolaylık versin.
      Benden kocaman sevgiler size...

      Sil
  4. Sakız adası okuyacağım derken içim şişti Sezerciğim yahu. Öyle de haklısın ki :(
    X'i bırak twitter'a hiç girmedim desem :P Haber özgür olmayınca bizim gibi ülkelerde çok önemli bir hale gelmişti twitter ama bu diyarlarda ömrünü tamamlayalı çok oldu zaten.. bakalım X'i ne yapacak bu deli-dahi adam.... Sakız'ı okumayı iple çekiyorum :) Bakalım adanın tam ortasında kalan ev yemekleri yapan enfes lokantayı siz de keşfettiniz mi :)))) Buzlu kahveleri içtiniz mi, o bembeyaz yuvarlak taşları sen de topladın mı? Daracık yollarda araba kullandınız mı? O ortadaki lokantada yediğim nohut yemeğini unutamıyorum of, gideceğinizi bilsem önerirdim ah ah! Of çok istedim Sakız'da olmak yahu...... Bol foto da isteriz lütfen!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter bizim için hava gibi su gibi bir şey:) Ne olup bitmiş öğrenmek için direkt oraya bakıyorum. Tabii ki seçerek, ayıklayarak, dikkatle...
      Sakız'ı muhtemelen senin kadar romantik anlatamam:) Çok sevdim, çok iyi vakit geçirdim o ayrı... Eskiden gezdiğimi gördüğümü romantik romantik anlatırdım ama şu son birkaç yıl beni bile katılaştırdı ve bu her eylemime sirayet etti. Muhtemelen pat küt, bol gözlemli, çok mantıklı şekilde anlatacağım ama yine de çok sevdiğimi anlayacaksın:) O lokantayı senden duysam kesinlikle giderdik. Lakin tercihimizi genelde deniz kenarındaki salaş ama çok lezzetli yemekleri olan lokantalarda uzo-balıktan yana kullandık. Neden? Çünkü bizde deniz manzaralı bir mekânda rakı-balık keyfi çok daha pahalıya geliyor:) Düşün ki döviz kuruna rağmen. Gel de mantıklı olma:)
      Dur ben bunları ayrıntılı ayrıntılı anlatayım.
      Çok teşekkür ediyorum, seni kocaman öpüyorum Sevgili Ceren...

      Sil
  5. Önceden devlet memuru maaşına denk olan bir emekli maaşım vardı, primlerim yüksekten ödendiği halde asgari ücretin biraz üstünde kaldım. İnsanlar ile alay etmek gibi bir şey oldu, iyileştirme yapıyorum de, ondan sonra bu duruma gelsin, hakyemenin yeni bir yöntemi herhalde bu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müthiş bir dengesizlik söz konusu. Zengin daha zengin, fakir daha fakir. Arada kalan da ölmüyor ama sürünüyor. Tüm bunlar huzursuzluk yaratıyor. Nasıl olacak bilmiyorum.
      Teşekkürler, sevgiler Özlem...

      Sil
  6. İtibardan tasaruff edemeyiz, o nedenle emeklilerimiz biraz daha sabretsinler! 13 uçağımız var, bir kaç da sarayımız, bunlarla gurur duymalıyız; açlık sınırı denen şey nedir ki, itibardan önemli mi? Aç insan mı varmış, o da nereden çıktı şimdi. Oysa bal tutanlar parmaklarını yalıyor. Onlar yalamaya devam etsinler diye ve itibarları için dayanmalyız, ve bekamız için çöplerden ekmek toplamaya devam. Bir ve bir kaç kişinin ve evanelerinin İtibarı hepimizinkinden ve ülkemizden çok daha önemli çünkü. Hem ekmeğin gramajı arttı... lakin ülkece dellenmeye de az kaldı! Ama seçmenlerimizin memleketet hasreti çekenlerinin önemli bir kısmı çok memnun ki seçimlerde bunu fazlası ile gösteriyorlar, kızmamak gerek, gariplerim bizim paramızın da euro olduğunu sanıyorlar; sanırım o nedenle de baş tacımızı öve öve bitiremeyip yine de bu cennet vatana dönmüyorlar. Onlar mı çok uyanık yoksa biz mi çok salağız... bir türlü çözemedim.

    Twitter'la bir ilişkim olmadığı için o topa hiç girmeyeceğim, bunca derdin içinde bir de twitter sorunsalı fazla gelirdi bünyeme, şansımı seveyim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sitemlerin sitemlerimizin çok ufak bir kısmı. Konuşacak çok şey var da nasıl yapacağız bilmiyorum. Ve elim kolu bağlı hissetmeyi hiç sevmiyorum.
      Twitter haber kaynağım. Televizyon izlemiyorum. Gazetelerin eski misyonu yok. YouTube'la, Twitter'la devam:)

      Sil
  7. Klimalarla ilgili bir yazı okumuştum.Dışarıdaki sıcak hava ile arasında beş altı derece fark olmalı diye.Çok soğuk olunca dışarıdaki sıcak hava ile yüzleşmemiz kötü,zor,sıkıcı ve tehlikeli oluyormuş,olur diye...Sanıyorum iyi bir tatil ve sonrası bana klima ile ilgili uyarı yazısını hatırlattı:)) En iyi duygularımızı yaşarken bile kontrollü olup,bizi bekleyen sıcak hava dalgasına,perişan bastırma siyasetine ancak öyle dayanabilme dengeleme imkanı bulalım diye düşündüm:)) Emeğinize teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Örneklemeniz yerinde olmuş:) Fakat günümüzde şöyle bir durum da var. Internet sebebiyle her an her yerden sosyal medyaya girebildiğimiz için tatilde de tam bir kaos yoksunluğu yaşamıyoruz aslında:) Ülke gündemini izlemek bağımlılık yaratıyor, bir gün uzak kalsan çok şey kaçırıyorsun. O yüzden arada muhakkak bakıyoruz ve birden çarpmıyor. Gelir gelmez böyle yazılar yazabiliyoruz:)
      Teşekkür ediyorum Güven Bey...

      Sil
  8. İşte sorun bence, net söyleyeyim 'fakir kesim' sesini çıkartmadıkça bu düzende böyle gider, orta kesimde fakirlere katılır Zengin_Yoksul u oynar durur bu memleket.
    Yaşlılara olan davranış , bizim genç zamanlardaki gibi asla değil, farklı eğitilmiş bir nesil var en iyi binin bir toplu taşımaya hiç bir genç kılını kıpırdatmaz yaşlıyı görünce , çocuklarını yaydırarak oturtur ,yaşlıyı da ayakta bekletir.Hatta şu saatlerde binmesinler, bedava binmesinler/ki ona bende karşıyım/ diye söylenirler.
    Toplum olarak ahlaken pek çok yönden bozulduk ne yazık ki.
    Bu iki film çok popüler ama en son pandemiden önce gitmiştim sinemaya , şimdi de hiç içimden gelmiyor nedense.
    X benimde haber kaynağım mavi kuş eiekn siyah çarpıya dönmek hoş olmadı ama parayı veren düdüğü çalar almış adam koskoca sosyal medyayı oynuyor işte:)
    Yazarı not aldım, merak ettim.
    sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk cümleye kesinlikle katılıyorum ama pek konuşmayayım şimdi:)
      Gençlerin de ayrı sorunları var. Onlara hak verdiğim çok durum var. Fakat gerçekten her şey fazla tuhaflaştı. Bilinçli olarak, adım adım kalitesiz, seviyesiz, öfkeli, bencil bir ortam yaratıldığını düşünüyorum. Çoğunlukta "Milletin enayisi ben miyim? Maddi manevi ayakta kalmak için her yol mübah" duygusu hakim. Belli yaştaki insanlar eskiden kalma alışkanlıkların, görgünün olumlu kırıntılarıyla az çok idare ediyorlar lâkin gençler saçma sapan bir dönem içinde büyümenin karmaşasındalar. Bilemiyorum, şaşkınım.
      Ian McEwan iyidir bu arada:)
      Sevgiler Mehtap...

      Sil
  9. Twitter'dan hç anlamadığım için hesabım yok, Bilgehan gösterdi geçen gün yeni logosunu, napmaya çalışıyor adam anlamış değilim .

    Eskiden emekli olduğunda ikramiye ile ev alıp maaşla da rahatça geçiniliyordu, Can'la bizim emekli maaşına bakıyoruz da, mümkün değil ay sonunu getirmemiz.

    Sakız Adası en sevdiğim yerlerden olmuştu . Her bir köyü başka hüzeldi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter'ı bir tek ben kullanıyorum galiba:)) E nasıl haber alıyorsunuz? Televizyon izlemiyorum ben. Basılı medya da eskisi gibi değil. Bir tek sosyal medya kalıyor geriye. Oradan gazetecileri takip ediyorum mesela.
      İnsanlar emeklilik hayali kurardı. Onca yıl çalışmanın ardından haklı olarak... Şimdi herkes emekli olmaya korkuyor. Yazık, çok yazık!
      Sakız Adası çok iyiymiş. Daha önce gitmediğimiz için hayıflandık.
      Sevgiler Handan...

      Sil
  10. Merhaba yine ben:) Açıkçası bir cevap beklemeden, sadece teşekkür etmek için yazmıştım o yorumu, "hepsi gitse de bu mecra kalmalı. " demek için aslında. Hangi yazınıza yazdığımı da bilmiyorum.O gün peş peşe okuduğum yazılarınızdan biriydi. Dolayısıyla oradan bir cevap yazdıysanız göremeyecektim muhtemelen. İsmim Deniz bu arada.Yazınızın sonunda benden bahsetmeniz de bana çok büyük bir sürpriz oldu ve çok mutlu oldum.Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hatırlıyorum, 2022'nin son yazısıydı:) Sevgili Deniz, olumlu hislerimizi, düşüncelerimizi belirtmekte çok cimrileştik ya artık... İnsanlar gerekli gereksiz eleştirmek için emek verirken, zaman harcarken, üşenmezken ve böyle böyle olumsuzluğu çoğaltırken sizin gibi ince davranışta bulunanların hakkını vermek lâzım. Hiç tanımadığım nazik dostlardan bazen böyle mesajlar geliyor. Bazen mail olarak geliyor. Hâliyle mutlu oluyorum. Ara ara ben de aynı şekilde iyi duygularımı sessiz sedasız iletiyorum takip ettiğim kimi kişilere. Bu anlamda hem bana arada ses verenlere, hem de sakince takip ettiğim hayatımı çekilir kılan herkese teşekkür ederim.
      Kocaman sevgiler benden...

      Sil
  11. Seni okumayı seviyorum. Seninle birlikte olan bitene söylenmeyi de seviyorum. Emeklilik maaşı geçinmek için değil, insanları öldürmek için. Bunun başka hiçbir açıklaması olamaz. Biz de dün Selçuk'un bir türlü bağlanamayan emeklilik maaşıyla ilgili bir şey öğrendik. Bak bunu duymamış olabilirsin. 2004 yılından 2023 yılına kadar her ay düzenli bizden para alan kurumu hiç sesini çıkarmadan şöyle yapmış: 2019 yılında bir yönerge yayınlayıp geriye dönük olarak işyeri ortağı olan herkesi Bağkur'a atmış ama bir uyarı yapmayı uygun görmemiş. Hatta her ay para almaya, bordro yollamaya devam etmiş. :))
    Her gün böyle saçma şeylerle uğraşıyoruz, kaderci olmayı öğreniyoruz. Artık her şeye "Ne yapalım?" diyip yaşamaya devam ediyorum.
    Sıkıcı konular bunlar. Nefis bir Leros tatili yaptım ben de... Ah, tatil diyorum başka da bir şey demiyorum.
    Çok öpüyorum.
    Özlem

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylenmek tercih edilir bir şey değil ama söylenmeden olmuyor, olmuyor:) Mesela eşinin işyerinde olanlar. Nasıl söylenmeyeceksin? Vallahi pes!
      Leros'u anlatsan da okusak Özlem:) Gitmedim ve merak ediyorum. Sakız'a da şimdiye kadar niye gitmemişiz dedik. Tatilleri bile yarım duygularla yapar oldum ben. Sakız yine de keyifliydi. Eşim "Tamam boş ver, şimdi düşünme" diye diye etkiledi biraz:)
      Sevgiler, kocaman öpücükler Özlem...

      Sil
  12. Ian McEwan'ın Fındık Kabuğu'nu okuyup çok çok beğenmiştim, bunu da hemen ekledim, okunacaklar listeme.
    Emeklilerin hali, çalışanların hali, memurun hali, öğretmenin hali...hepimiz mutsuz, umutsuz ve yorgunuz...bugün akşamüstü denize gittim. denizde bile kulak misafiri olduğum tüm konuşmalar istisnasız hayat pahalılığı üzerineydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı yorumları cevaplamakta çok geç kaldım. Çok teşekkür ediyorum Sevgili Şule. Fındık Kabuğu'nu okumadım ben bu arada:)

      Sil
  13. Merhabalar.
    Sakız adasından güzel bir tatilden döndükten sonra, emekli olan annenizin kök maaşı altı bin TL olduğu için daha önceki artırımlarla 7.500 TL.sına yükseltilen emekli maaşlarına Temmuz ayı artışlarının yansıtılmaması büyük bir haksızlık. Ben de 30 yıllık emekli bir devlet memuru olarak hakkımız olan artışı alamadığımızı söylemek zorundayım. Asgari ücret bizim maaşlarımızı solladı. (asgari ücrete karşı olduğum için değil, emekli maaş durumumuzu ortaya koymak için emsal almak zorunda kaldım.)

    Tüm emeklileri gözden çıkaran iktidarın, emeklilerin maaşlarına yansıtılan ve hiç yansıtılmayan zamlar için söylenecek tek şey var: Artık defolun gidin, devlete daha fazla yük olmayın. Emekliye yaşama hakkı tanımayan bir uygulama.

    Her ne kadar bir hesabım olsa da Twitter ile hiç ilgilenmedim. Benim de Twitter'in yeni logosu hoşuma gitmedi. Ben de beğenmedim. Ama bu logonun seçilmesinin bir esprisi mutlaka vardır. Eskisi gibi sinema artık ilgi alanımda değil. Bahsettiğiniz film ile ilgili hiçbir fikrim olmadığı için bir şeyler söylemek durumunda değilim. Kitap önerinizi dikkate alıp, inceleyeceğim. Çok eski bir takipçinizin tekrar sayfanızı ziyaret etmesi gerçekten çok güzel bir olay. Aynı şeyi ben de yaşamış olsaydım, ben de sizin kadar mutlu olurdum. Gerçekten çok ince bir davranış.
    Sağlıcakla ve esen kalın.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, logonun seçiminin bir nedeni vardır. Ona dikkat etmedim ama öyle ya da böyle yenisi çok sevimsiz:)
      Son yorumları yanıtlamakta geç kaldım. Teşekkür ediyorum Recep Bey.

      Sil
  14. Son sözlerine kesinlikle katılıyorum. Bu mecranın samiyeti ve bilgi birikimi çok başka. Bu hep kalsın lütfennn. Ve benim anneciğim de o mağdurlardan. Haksızlık bile denileyemeyecek kadar absürd yahu. Ne demek 7.500. Asgari ücret kaç para bir kere? İnanın artık aklım ermiyor ve tweet bile atmıyorum, yıldım. X desen zaten berbat olmuş berbat. Oradan seçim sonrası soğumuştum, logoda değişince iyice soğudum ve hesabımı sildim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter haber alma anlamında iyi oluyor ama:)
      Bir süredir buraya uğramıyordum ve son yorumları yanıtlamakta geç kaldım, rahatsız oldum. Geç de olsa teşekkür ediyorum:)

      Sil
  15. 7500 tl gerçekten çok az bu kadar yıl çalışmaya 😔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emekliye "yaşama" diyorlar.
      Bir süredir buraya uğramıyordum, son yorumları yanıtlamakta geciktim. Teşekkür ediyorum Derya.

      Sil
  16. Emekli maaşları şaka gibi değil mi! Ben de emekli maaşı alıyorum ve Sevgili anneni de çok iyi anlıyorum. Tek emekli maaşına kalınsa ne mümkün ayakta kalabilmek. İyi ki kira vermiyoruz. Orta direği tamamen yok ettiler. Adil olmayan bir düzen içindeyiz. Haksızlıklar diz boyu!. Geleceğe dair umutlarımızı çaldılar... duygularımız gittikçe köreliyor! Ne tv izliyorum ne de sosyal hesaplarım olan ağları eskisi kadar etkin kullanıyorum. Vakti zamanında açtığım bir twitter hesabım vardı ama onu da kullandığımı pek söyleyemem. Ölüm fermanı gibi X son derece itici bir logo olmuş.
    Hayat sıkıcı bir hâl almaya başladı. İyi ki tutunabildiğimiz sanat var. İyi ki bloglarımız var!. ruhumuz bu sayede huzur buluyor. Tabi tatile çıkmak düşüncesi bile nasıl da iyi geliyor daralan bünyelerimize. Sakız Adası'nı görmeği çok isterim. Bu yüzden anlatacaklarını merakla beklerim Sezer'cim. Sevgilerimi gönderiyor, çok öpüyorum. Şimdiden güzel bir hafta sonu dilerim. 🌺💝🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gündemden uzak kalmakla iyi yapıyorsun aslında Esincim. Her şey çok sinir bozucu. Dediğin gibi sanata ve olabildiği kadar gezip görmeye tutunuyoruz.
      Yanıtım geç oldu. Teşekkür ediyorum ve öpüyorum seni kocaman.

      Sil
  17. Sakız Adası yazınızı merakla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün 5 Eylül ve ben o yazıyı yeni yayınlayabildim:)

      Sil
  18. Gezi'den bu yana Twitter kullanıyorum, sizin gibi gündemi takip ettiğim yer. Yalnız Elon abimiz "para bende istediğim gibi oynarım" mantığıyla gerçekten de "ağır abi" gibi takılarak ortamı alt üst etti. Logo zaten berbat, algoritma da bir tuhaf oldu. Mavi tik olayını paralıya çevirdikten sonra bir de içerik üretenlere para dağıtmaya başlayınca ortamı manipüle etmek isteyenlere de gün doğdu. İnsanları kızdıracak tweet atıp etkileşimi artır, parayı kap... Güzel şeyleri nasıl bozuyorlar... Gazetecileri seçim döneminde Youtube'dan çok sıkı takip ettim. Fakat bir süre sonra fark ettim ki "bağımsız gazetecilik yapıyoruz" diye bizi kandırıyorlar, tek amaçları ilgi çekici başlıklar atıp para kazanmak. Yani demem o ki sahteler; seçim sonrasında hepsini takibi bıraktım. Zaman zaman düşünüyorum, acaba Mark Facebook'u icat ederken işin bu noktalara gelebileceğini tahmin etmiş miydi? Ülkedeki adaletsizlikler konusuna hiç girmek istemiyorum, zaman zaman ben de sizin gibi söyleniyorum blogumda. Bazen de işin mizahını yapıp kendimi rahatlatıyorum. Yani demem o ki iyi ki bloglarımız var, ve iyi ki buralar bozulmadı. Sevgilerimle 🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter'dan para kazanılacak olması durumu var bir de. O iş IG'deki gibi saçma sapan reklamlara dönerse sanırım istemeden de olsa ben de bırakırım Twitter'ı. İnsan her şeyi abartmaya ne kadar meyilli değil mi? :)
      İyi ki bu mecra var. Bir süredir girmiyor olsam da:) Bu yüzden yorumum geç oldu. Teşekkür ediyorum. Ve şimdi yine buradayım:)
      Sevgiler...

      Sil

Yorumu olan?