Yaşasın! Yine buradayım! İki aylık aradan sonra... Hiç kimseyi okumadan hemen yazmaya giriştim zira okumaya bir dalarsam yine yazamayacağım. Okumalara da sıra gelecek. Tembelliği kırıp buraya adım attım ya iki aylık uzaklığın acısını çıkaracağım ve takip ettiğim her arkadaşımın sayfasına tek tek göz atacağım. Bakalım bloglara yaz rehaveti düşmüş mü? Kimler çalışkanlığından vazgeçmemiş, kimler seyrekleştirmiş yazılarını?
Enerjik bir giriş yapmış olabilirim, bu ara öyle hissediyorum fakat yaz başında aynı duyguda değildim. Haziran ayının ilk günlerinde eşim mide kanaması geçirdi ve toparlanması biraz zaman aldı. Kanamanın nedeni fazla ağrı kesici kullanımı. O sıra dişinde problem vardı. Diş hekimimiz şehir değiştirdiği için kime gideceğine karar vermeye çalışırken zaman geçti, ağrısı arttı, yüzü şişti vs. Hep olabileceği gibi dayanılmaz bir noktada en yakındaki doktora koştu. Doktorun verdiği antibiyotiği yarım yamalak içmiş ki bunun farkında değildim, öyle davranacağı aklıma bile gelmezdi. Nitekim dişindeki enfeksiyon bitmeyince tekrar bir posta antibiyotik, tekrar ağrı kesiciler... Yani epeyi bir süre günde ikişer ikişer ağrı kesici aldı. Hem de -isim vermeyeyim, tahmin edersiniz- en ağırlarından biri.
Diş tedavisi başlayınca doktor "Birkaç gün daha iç, iyileşmesine yardım eder" demiş. Ben de artık bu noktada "Ağrımıyorsa alma. Ya midene dokunursa?" dedim. Tabii bu geç kalmış bir uyarıydı, olan olmuştu. Neticede, durduk yere bir güzel mide kanaması yaşadı. Aslında midesi hızlı toparladı ama kendini iyi hissetmeyince yine hastanelik oldu. Kanında enfeksiyon varmış. Bir süre de onunla uğraştık. Fakat inanılmaz kan kaybetmiş. Tabii ki biliriz ama kansızlığın insanı bu kadar beyazlatıyor oluşuna birebir şahit oldum ve şaşırdım. Kırmızı tombik yanaklı adam bildiğin hayalete döndü:) Damardan demir takviyeleriyle kendine geldi. Şimdi yine kırmızı kırmızı geziyor. Tam iyileşti ve işe başladı dedik... İşten muhtemelen covid kaptı geldi. Kendisi zaten o sıra son antibiyotikleri aldığından ve yoğun bir vitamin desteğinde olduğu için pek hastalanmadı. Olan bize oldu. İkişer gün arayla Orhun ve ben de hastalandık. E Orhun genç. O sadece hafif boğaz ağrısı, hafif ateş ve kırıklık yaşadı. Bende bunlara ilave olarak bir baş ağrısı vardı ki hayatımda böylesini görmedim. Nasılsa geçecek diye sabrettim, 24 saat sonra geçti de ama resmen o sıra dünyadan koptum. Hastaneye gidecek mecalim yoktu. Eşim gitti, onu faranjit deyip gönderdiler, test yapmadılar. Fakat ben covid virüsü aldığımızı düşünüyorum. Bambaşka bir şeydi. Şunca yıllık aile hayatımızda ardı ardına grip olmuş değiliz. Bu böyle sırayla vurdu geçti. Eczanede test satılıp satılmadığını bilmiyordum. Sanırım varmış. Onu da almadık. Pozitif olma ihtimaline karşı iyileşene kadar evden çıkmadık. Neyse... Hepsi geçmiş gitmiş oldu. Hastalıktan bahsetmeyi hiç sevmem. Çocukluktan gelme travmaların etkisi... Sevmediğim halde yine iyi anlattım değil mi? İnanın tüm bunlar yüzünden yaz ne ara geldi, ne ara geçti anlamadım. Bir karamsarlığa kapıldım ki anlatamam. Hayır bir de 2 yıllık salgından çıkmışız, herkes gibi tam olarak kendime gelmiş değilim. Yaşlanıyoruz ve bundan sonra herhalde böyle geçecek diye bunalıma girdim:) Şimdi iyiyim. Bunda hava değişiminin etkisini yadsıyamam. Gerçekleştireceğimize bir türlü inanamadığım tatilimizi yapıp geldik. Marmaris Selimiye'den birkaç gün önce döndük. O yemyeşil doğa ve masmavi deniz çok iyi geldi. Şimdi evdeyiz. Bavulları boşalttım, çamaşırları yıkayıp yerleştirdim. Kafam rahat oturdum bilgisayarın başına. Umarım daha sık buralarda olurum yine. Güzel konularla birlikte, güzel haberler vererek, blog dostlarımın güzel yazılarını okuyarak...
Geçtiğimiz iki ayın yoruculuğu içinde ara ara keyif molaları vermedim değil. Aksi hâlde her şey çok daha çekilmez olurdu. Kendimi tanıyorum ve mümkün olduğunca buna göre davranmayı önemsiyorum, çaba sarf ediyorum. Örneğin Pera Müzesi'ndeki "Ve Şimdi İyi Haberler" sergisi bana çok iyi geldi. Şahane bir sergiydi. Vakit varken burada yazmayı, hatırlatmayı çok istedim. Gel gör ki o atalet hâli elimi kolumu bağladı. Şimdi müzenin sayfasına girip baktım ki sergi 7 Ağustos'ta sonlanmış. Aklımda bu ay biteceği vardı ama tarihini bilmiyordum. Kaçırmak üzere olanlar ya da duymayanlar için yetişememişim, üzüldüm.
Buralarda değilken Isabel Allende'den "Kış Ortasında"yı, Freud'un "Totem ve Tabu"sunu, Pavese'den "Kumsal"ı, Aziz Nesin'den "Şimdi Avrupa"yı okudum. Bir de Stefan Zweig'den "Brezilya"... Bunu okurken ciddi ciddi Brezilya seyahati planları yaptım. Belli mi olur? Belki bir gün görürüm o toprakları. Şu günlerde Paul Auster'ın
"The Offer"ı izledim. Bayıldım. Kesinlikle tavsiye ederim. "Baba" filminin çekilme serüvenini anlatan şahane bir dizi. Uzun bir aradan sonra ilk kez açık hava sinemasında film izledim. Fişekhane'de... Burası eski fişek fabrikası. Eski sanayi yapılarının yeniden düzenlenerek kültür-sanat mekânları yapılması fikrine bayılıyorum. Fişekhane de bu anlamda güzel olmuş fakat bir konut projesi içinde yer alması, avm konseptinin dikkat çekmesi kafamı karıştırdı. Galataport misali. Tam olarak içime sinmedi. Mağazalara hiç uğramadık, bünyesindeki restoranlardan birinde güzel bir yemek yedik, ardından filmimizi izledik. Film çok hoştu yalnız. Seneler öncesinden bildiğim, akranlarımın da çok iyi hatırlayacağı "Dışlanmışlar"ı izledik. Ta 1984'ten bir film. Tom Cruise, Patrick Swayze, Rob Lowe, Matt Dillon'un, yani bir zamanlar odamızın duvarlarını posterleriyle süsleyenlerin en tıfıl halleri:) Yönetmen Francis Ford Coppola ki "The Offer"ı yeni bitirmişim, dizide bol bol Coppola'yı izlemişim. Her şey çok hoştu. Geçmişe yolculuk gibiydi. Yakında bir de Beykoz Kundura'nın açık hava sinemasında bir film izleyeceğiz. Onu da ayrıca anlatırım.
İşte böyle... Ben geldim. Buradayım. "Nerelerdesin?" diyen blog dostlarım olmuştu, çok çok teşekkür ederim.
O zaman... Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...
Selam hoş geldiniz. Çok geçmiş olsun. Sevgiler.
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum. Benden de sevgiler...
Silailece geçmiş olsun size. selimiye, pera, kitaplar, filmler, diziler, güzeeel, hoşgeldin :)
YanıtlaSilHoş bulduk :) Çok teşekkürler Deep..
SilHoş geldiniz, sizi tekrar burada gördüğüme çok sevindim. Okumayı en sevdiğim bloglardan biri burası. :)
YanıtlaSilÇok, çok geçmiş olsun. Eşiniz bir sürü badire atlatmış. Umarım şimdi hepiniz iyisinizdir. Gerçekten sağlıktan daha önemli hiçbir şey yok şu hayatta.
Tatil manzarası nasıl güzel :)
Kalpten teşekkür ederiiim. Çok mutlu oldum:)
Silİyiyiz şu an:) Herkes iyi olsun, sağlıklı olsun.
Manzaramız küçük otelimizden. Bırakıp gelmek nasıl zor geldi anlatamam:)
Selam:) Neler olmuş öğretmenim. Biz de seyyah oldunuz bu alemi geziyorsunuz sanmıştık. Özellikle beyefendiye daha çok geçmiş olsun. Ardından hayata dokunulan anlar güzeldi ve gülümsetti; yıkılmayıp hayata dokunmaya devam etmek muhteşem:)
YanıtlaSil:)) Planlar seyyah olmaktı ama "hayaller hayatlar" durumu yaşadık:) Oluyor böyle şeyler:)
SilÇok bunaldım ama -sizler biliyorsunuz Orhun'un çok şükür olumlu sonuçlanan birkaç yıllık sağlık serüveninin ve tam üzerine gelen salgının da etkisiyle katmerlenen bir bunalım- ufak tefek molalarla enerjimi toplamaya çalıştım. Yaşamaya devam:)
Çok teşekkürler Buraneros... Sevgiler...
Hoş geldin :) Eşine çok geçmiş olsun. Toplu taşımada maske yasağı kalkar kalkmaz Can da oldu korona. Artık Amerika' ya ekonomide pas uçtuğunda mı kaptı yoksa korona testinden altı gün sonra yeni test olmadan uçuşa gönderilen uçuş ekibinden mi kaptı bilemiyoruz. Nezle olarak döndü Amerika'dan. Doktora upramış ,korona olsan anlardın demiş. Üç gün içinde hepimiz hasta olunca test yaptırdı. Pozitif çıktı. O nezleyle geçirdi. Biz pert😄 Metehan' ın boğazı iltihaplanınca en ağır o geçirdi. Neyse oldu bitti.
YanıtlaSilBen de bu aralar müzelere, vapurlara sardım. Bütün yaz izin olmayınca İstanbul keyfi yapayım bari dedim. Ev basıyor insanı .
Bu yorumu telefonumda yazıyorum, bloğuna kopyala yapıştır yapacağım zira hâlâ sana yorum yazarken bir anda sıfırlanıyor her şey, neden anlamadım. Ay mektup oldu bu :D
Gerçekten senin yorumlarında -ben de yayınlarken örneğin- tuhaf şeyler oluyor Handan:) Çözemiyorum bir türlü nedenini:) Neyse, bir şekilde anlaşıyoruz:)
SilSize de geçmiş olsun. Hem hastalık sürecini, hem ona götüren nedenleri çok iyi anlıyorum. Ben salgının başından beri hiç ama hiç maskeden vazgeçmedim. Her kapalı alanda takmaya devam ediyorum ama işte iş yerlerindeki gevşeklikler bizi de etkiledi. Öyle böyle derken devam edeceğiz bir şekilde. Gezerek iyi yapıyorsun. İyi ki -her şeye rağmen- bu kadar güzel bir ülkemiz var, kafa dağıtacak bir sürü bölgesi var diye düşünüyorum. Beraber de plan yapalım demiştim ama benim evdeki hesap çarşıya uymadı:) Fakat olmayacak diye bir şey yok. Bir ara telefonla görüşelim bence Sevgili Handan. Kocaman sevgiler benden sana...
Çok geçmiş olsun peş peşe gelmiş hastalıklar. Bir daha uğramasın hiç biri.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Sevgili Gamze. Bir daha uğramasın, herkesin sağlığı sıhhati yerinde olsun.
SilMerhabalar.
YanıtlaSil"Hastaneye gidecek mecalim yoktu. Eşim gitti, onu faranjit deyip gönderdiler, test yapmadılar. Fakat ben covid virüsü aldığımızı düşünüyorum."
Çok doğru düşünüyorsunuz, çünkü ben de aynen böyle hastalandım. Ben de yıllar önce sık sık akut faranjit olurdum. Hemen hemen 10 yıldır hastalanmıyordum. Ancak ben de de faranjit başladı ve 3 gün çok ağır bir şekilde geçirdim ve testim de POZİTİF çıktı. Yani beni faranjit eden Korana virüsüydü.
Efendim çok büyük geçmişler olsun. Koranasız, sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Ah! Çok geçmiş olsun size de. Ben virüsü kaptığımıza eminim. Sizin deneyiminiz de düşünceme katkı oldu. Neyse ki aşılar hastalığı ağır yaşamamamızı sağladı. Hepimiz bir noktada yakalanacaktık sanırım:)
SilBen de sağlıklı günler dilerim. Sevgiler...
Çok geçmiş olsun, yazılarınızı, kitap yorumlarınızı özlemişim, iyi ki yazdınız ve hep yazın, Zweig - Brezilya kitabını merak ettim, sevgiler selâmlar :)
YanıtlaSilBu güzel sözler için çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum:)
SilZweig kitaplarını severim ancak Brezilya'da intihar ettiği için bu kitap ayrıca ilgimi çekmişti. Fakat oradaki deneyimlerinden, oradaki yaşayıştan çok ekonomisi, tarihi, coğrafyası gibi konulara değinmiş. Ülkenin bu açılardan müthiş potansiyeline güvenmiş, geleceğin gücü olarak yorumlamış. Biraz teknik bir kitap olduğunu bilerek okumak lâzım sanırım. Yine de ilgimi çekti.
Benden de kocaman sevgiler Serpil...
Çok geçmiş olsun 🙏🏻 ara ara uğrayıp yeni yazi var mı diye bakanlardan... :) sanırım tatildeler diye düşünmüştüm.
YanıtlaSilGeçmiş bitmiş olsun, ne güz tatilinizi de yapmışsınız.. sağlık,keyifli pazarlar 🌸
Çoook teşekkür ediyorum Sevgili Gülşah. her zamanki gibi çok naziksin.
SilEh, şükür ki arada tatili de yaptık :) Bir acayip oldu bu yaz, havalar da enteresan. Yine de iyilikleriyle hatırlamak lâzım.
Kocaman sevgiler benden...
Yaşasın! Yine buradasınız! :))
YanıtlaSilHastalıklar gelmiş, geçmiş olsun, sağlıklı günler yaşansın bundan böyle. :)
Pandemi yılları hepimizde hastalık korkusu hortlattı doğrusu, onlar da uzakta dursun artık.
Pera Müzesindeki sergiyi kaçırmışım göz göre göre, gidecektim güya... Neyse artık, yeni sergiye kısmet.
Teşekkür ederiiim:) Hepimiz sağlıkla yaşayalım.
SilMail için ayrıca teşekkür ederim. Kocaman sevgiler. Ekmekçi Kız..
Bloğunuzu Ziyaretçi Defterim sayfasında Deep önerdi takibe aldım ve BLoG LisTeM sayfama ekledim. Bundan sonra sürekli uğrarım :) Bu arada bloğuma çaya beklerim çay bedaveeee :)
YanıtlaSilHoş geldiniz:) Teşekkürler, sevgiler...
SilHoş buldum :)
SilHoş geldin Sezer'cim :) Hepinize çok geçmiş olsun. Yaz rehaveti genel olarak herkeste vardı ama arası biraz daha uzasaydı benim de merakım daha da artacaktı. İyi ki 'selam' verdin ve içimizi rahatlattın. Hayata dair sonraki gelişmelerin ise ne hoş iyilikler, güzellikler üzerine olmuş... 'açık hava sineması' deyince bir an gözümde canlandı! nasıl özlemişim... en çok da seni ve yazılarını... sevgilerimi gönderiyorum canım. 💖
YanıtlaSilÇok teşekkürler Esincim. Dediğin gibi yaz aylarında bir duraklama oluyor zaten:) Hoş ayrılıklarımız olsun, sağlık olsun:)
SilÖpüyorum güzel yanaklarından...
Çok geçmiş olsun Sezercim, epey badire atlatılmış, bununla bitsin bir daha da gelmesin. Bizde de eşimin göz ameliyatı problem yarattı. 3 yıl önce takılan katarakt merceği yerinden oynayıp gözün arka boşluğuna düşmüş iki aşamalı bir ameliyat geçirdi. Hala damlaydı, kontroldü, kanlanmaydı uğraşıyoruz. Son satırlarda yazdıkların benim de duygularım, bir şey yapamadan geçiyor zaman, yaşlanıyoruz duygusundayım. Geçen yaz ameliyat, bu yaz hortlayan Covid eve yapışıp kaldık. Ne diyelim yaşanacağın önüne geçilmiyor. Çok sevgiler...
YanıtlaSilOf ne sıkıntılı bir iş gelmiş başınıza Nurşen Hocam. O mercek öyle düşebiliyor muymuş? Eyvahlar olsun, bana bir endişe kalemi daha çıktı:) Eşinize ve size çok geçmiş olsun. Şimdi daha iyidir umarım.
SilSağlık ve devamında gelecek keyifli günler diliyorum. Kocaman sevgiler benden size...
Travma kaynaklı ya da kas zayıflığından düşebilirmiş ama hiç öyle çarpma, düşme hatırlamıyoruz. Sadece torunun kafası çarpmıştı bir keresinde ona bağladık artık aslı varsa. Kaslar zayıf değil dedi çünkü dr. Çok görülen bir olay değilmiş, endişeye mahal yok, olacak olanın da önüne geçilmiyor gördüğünüz gibi :)))
SilTüh! Adamcağızın şansına:) Geçmiş gitmiş olsun.
SilUzun bir ara olmuş gerçekten de. Ben yazın çalışkanlarındandım 🙈. Biz de ailece bir tur corona geçirdik. Gerçekten grip gibi filan değilmiş. Sizlere de çok geçmiş olsun
YanıtlaSilBu yaz hastalanmayan kalmamış:) İyi ki aşı vardı da kolay atlatılıyor. Çünkü çok sıkıldık, çıkıyoruz artık. Sağlıklı günler dilerim Derya. Sevgiler...
Sil