5 Haziran 2022 Pazar

BAHARDI... FOÇA'DAYDIK...

     Mayıs ayındaki küçümencik Foça seyahatinden bahsetmek lâzım. Biz bahar zamanı oradaydık ancak önümüz yaz. Birçok kişi Foça'yı biliyor olsa da henüz görmeyenler için, yaz aylarında rotasını nereye çevireceğini düşünenler için bir hatırlatma yapabilirim. Tam bu noktada millette tatil düşünecek durumların olup olmadığı sorgulanabilir. Buna rağmen elimizden geldiğince hayattan kopmamaktır amaç. Ve niyetim kuru muhalefet değil. Tarihe not düşmek sadece. 2022'de gidişat iyi değil. Ama düzelecek. Çalışıp çabalamakla geçen hayatların molası ve en insani haklardan biri olan seyahatlere gönül rahatlığıyla çıkılacak. 

    Foça, özelde her köşesi ayrı güzel İzmir'in, genelde tarihi ve coğrafyasıyla gönüllerimize taht kurmuş Ege'nin bir ilçesi. Askeri terimlerden, düzenden pek anlamam, anlatımımı mazur görün ama oradakilerin söylemlerine göre askeri birimlerin varlığı sayesinde bozulmadan kalmış şirin bir tatil beldesi. Benim ilgi alanıma giren kısmına gelecek olursak... Foça, antik dünyanın 12 İyon kentinden biri... Phokaia. Denizciliğiyle ünlenmiş. Genel kanıya göre ismini -şu an sayıları azalmış olsa da- bir zamanlar denizlerinde çokça görülen Akdeniz foklarından almış. Gerçekten de Phokaia sözcüğü antik Yunancadaki "phoke" yani "fok" sözcüğünü barındırmakta. Biraz daha fazla bilgi için Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğü'nü karıştırdım. Deniz tanrılarından biri olan Nereus'un kızı Psamathe, onunla birlikte olmak isteyen Aiakos'tan kaçmak için fok kılığına girmiş ancak olacakları engelleyememiş. İkisinin birlikteliğinden Phokos doğmuş. Phokos, vakti gelince doğduğu Aigina adasından ayrılıp orta Yunanistan'a geçmiş ve burada Phokis'i kurmuş. Phokis halkı daha sonra bugünkü Foça'ya yerleşmiş. Kurucusunun anneden gelen adı veya Foça kıyılarında yaşayan foklar... Görüldüğü gibi her ikisi de bu güzel beldenin ismine dair ipucu vermekte.
    Antik zamanları bugünle birleştirmeye devam edecek olursak... Bir de Sirenler var işin içinde. Foça'nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri Siren Kayalıkları. Sirenler, mitolojik efsanelere göre denizcileri yoldan çıkaran kadın bedenli, önceleri kanatlı, sonra sonra yarı balık formuna evrilmiş, güzel sesli yaratıklar. Kirke, Odysseus yola çıkmadan önce onu Sirenler'e karşı iyice uyarmış. "Denizcilerin kulaklarını balmumuyla kapasınlar, sen de kendini bir direğe bağlat ki güzel şarkılarını dinlesen de yoldan çıkma". İşte bu efsanevi yaratıkların şarkılarını söyledikleri kayalıklar Foça açıklarında. Henüz yaz sezonu açılmadığı için biz gidip göremedik ancak siz bir yaz gününde buraya ulaşan teknelerle yola koyulup civarında güzelce yüzebilirsiniz. O sırada geçmişten gelen bir ürpertiyle kapatabilirsiniz kulaklarınızı ya da Melih Cevdet Anday gibi atılabilirsiniz maceraya, sağ salim geçer gidersiniz:
                            "Kürekçiler hasatsız denizi köpürttüler kürekleriyle,
                        tez yürüyüşlü gemi gün batarken ulaştı Sirenlerin adasına, 
                        yüreğim kopacak gibiydi,
                        kanatlanıp uçacak gibiydi ama
                        Sirenlerin izi bile yoktu ortada.
                        Yalnız bir ezgi, ta derinden,
                        ta içerimden gelen bir ezgi başladı yavaş yavaş yükselmeye;
                        o yabansı, o büyülü türküleri ben söylüyordum sağır gemicilere,
                        yalnız ben duyuyordum Sirenleri.
                        Kirke, bilge tanrıça, selam sana!
                        Sağ salim geçtim kendimi."

Görsel: focadayiz.com

    Biz o güzel mayıs gününde Siren kayalıklarına ulaşamadık belki ama kısa bahar turları yapan teknelerden birine atlayıp, yakın çevredeki diğer adaları ve Foça kıyılarını yerli birer turist gözüyle seyre daldık. Çevresinde tur atıp giremediğimiz, ziyarete açık olup olmadığını anlayamadığımız Foça Beş Kapılar Kalesi'ni denizden izledik. O da antik dünyadan bu zamana ulaşan yapılardan biriydi. Ceneviz, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde daha da büyümüş, her gelenle tarih dizinine bir çentik atmış, yenilenmişti.

    Foça'daki ilk duraklarımızdan biri buram buram Ege havası estiren, gün batımlarında daha keyifli olduğu söylenen Kavala Kafe'ydi. Sahilin bir ucundaki otelimize eşyaları bıraktıktan sonra diğer ucundaki Kavala'ya yaptığımız yürüyüş, İstanbul'dan erken düştüğümüz yolların yorgunluğu üzerimizde olsa da bize iyi geldi. 
Hafif birkaç Ege lezzeti, soğuk içecekler... Foça'nın tarihi Rum evlerinden birinde, güzelim denize karşı, annem, kardeşim, çoluk çocuk, ailecek yapılan sohbetler... 

    Tekne gezisine işte burada depoladığımız enerjiyle heveslenmiştik. Aramızdan iki kişiyi dinlenmeye otele gönderdik, kalanlarla yola devam ettik. Foça'da iki gün böyle geçti aslında. Biraz kalabalıksan kimi kez ortak hareket etmeli, kimi kez farklı enerjide ya da istekte olanları rahat bırakmalısın. Bilin bakalım herkesin her yaptığına tek uyan kimdi? Tabii ki ben! Yeğenimle sahaf aradık, yine onunla arkeolojik kazı alanına göz attık, Orhun'la herkes uykuya gitmişken bira içtik, diğerleri acıkmamış diye ilk akşam eşimle baş başa yemek yedik, ertesi gün iki kardeş iki bacanak Kozbeyli Köyü'ne uğradık vs. vs.vs. Her masada ben vardım:) Kardeşim "Aramızda en dayanıklı sen çıktın" diyor bir de. İlk kez gördüğüm bir yere gittiğimde öğrenebildiğim kadar çok şey öğrenmek isterim ama aile seyahatindeki bu hareketliliğimin asıl sebebi kimseye kıyamamaktan kaynaklanıyor:) Amaç eşlik edeyim, anı biriktireyim, bilhassa çocukların istediği bir şey varsa boş geçmeyeyim. Hele ilk gün akşamında otelle merkez arasında birkaç kez mekik dokudum. Biri uyuyor biri uyanıyor, biri acıkıyor, geliyor gidiyor, herkesin yanında ben eşlikçi. Kimini "Sen acıkmadın mı? Bir şey getireyim mi? diye arıyorum. Herkes rahat, uyuyor uyanıyor. Ben ailenin rahatsızı. Yanlış anlaşılmasın, hepsini keyifle yapıyorum. Tipik bir yükselen Yengeç hali:) Güneşim de Yay. Yani gezi, tozu, öğrenme ve anaçlık bir arada. 
    Bir yazı son derece havalı bir gezi yazısı olarak başlamışken ancak bu kadar kişisele bağlanabilirdi değil mi?:) Buraya nasıl geldim bilmiyorum. Öyle ya da böyle... Anlatmaya devam. 
    Foça'daki ikinci günümüzde bir öncekine göre daha bir aradaydık. Keyifli ve uzun kahvaltının ardından, henüz Foça'ya girerken görüp aklımıza yazdığımız yel değirmenlerine gitmeye karar verdik. Tepelik bir alanda bulunan değirmenlere yürüyüş yorabileceği için annem arabada beklemeye karar verdi. O kendince haklı ancak sağlığı ve yaşı müsaade edenler için çok da dik bir noktada olduklarını söyleyemem. Birbirimize renk renk bahar çiçeklerini, kelebekleri göstere göstere, arada bir dönüp Foça manzarasına baka baka, tabii ki fotoğraflar çekerek yavaş yavaş ulaştık değirmenlere. 

    Önümüzde masmavi Foça manzarası, ardımızda tarihin fısıltısı... Şahaneydi. 18.yy'dan kalan değirmenlerin varlığı bir yana, daha fazla ilerlemeye, tırmanmaya karar versek ve araştırmaya girişsek tanrıça Kibele'ye adanmış sunak taşlarını da görebilirdik. Zira antik çağda Kibele'ye adanmış bir tapınağın sınırlarındaydık. Değirmenlere giden yolun başında dikkatimizi çeken tiyatro kalıntısı da bu bölgedeki antik yerleşimi ispatlamıştı zaten. 
Her şey o kadar güzeldi ki kente inerken ayaklarımız geri geri gitti desem yeridir. 

        Değirmenlere tırmanışın ardından birer yorgunluk kahvesini hak etmiştik. Kahve çeşitleriyle, ev yapımı tatlılarıyla çok beğendiğim ve tavsiye edeceğim Martı Kafe'de vakit geçirdikten sonra Foça sokaklarında yürüdük. Güzelim evlere göz attık, kedilerle ve hattâ insanlara alışmış pelikanlarla selamlaştık. Yağmur da yağacak gibiydi ama akşama kadar bizi rahat bıraktı. 
    Öğleden sonra yine aramızdan bir gurup ayrıldı ve kalanlar Kozbeyli köyüne yollandık. Gezi yazılarında muhakkak uğrayın denen Kozbeyli'de dikkate değer bir şey bulamadım açıkçası. Çanakkale üzerinden Foça'ya varışımız sırasında gördüğümüz yemyeşil köylerimizden, kasabalarımızdan bir tanesi.





    Kozbeyli'de fazla vakit geçirmeyince Yeni Foça sahiline indik. Yani Foça'nın merkezden biraz daha uzak olan yerleşim bölgesine geçmiş olduk. Ancak fikir edinecek kadar kalamadık. 
    Foça'da geçirilen iki günü, hep beraber keyifli bir akşam yemeğiyle taçlandırdık ve sonlandırdık. Bunun için Fokai Restaurant'ı tercih ettik. Kabul ediyorum, Kavala Kafe gibi burası turistik bir mekân. Kısıtlı süremiz olduğu için keşiften ziyade tercih edilenlere yöneldik ancak kararımızdan da pişman olmadık. Tüm gün gri bulutlarla kaplı olsa da Foça'nın havası bize akşama kadar ıslanmadan gezmemiz için izin vermişti. Fokai'ye girer girmez döktü yağmurunu. Yarı açık, hafif esintili mekânda, yağmur eşliğinde usul usul başlayan sohbetler, çınlayan kadehlerin eşliğinde gülüşlere dönüştü. Ege'de olmanın tadına varıldı. Seyahatimiz böylece sonlandı.
Tekrar görüşelim güzel İzmir! Tatlı Foça!
    Tatlı demişken... Gitmişken uğramamak, uğrayınca bahsetmemek olur mu? Sakızlı, taze sütlü, taze meyveli Nazmi Usta dondurmalarıyla noktalamalı bu yazıyı. Önümüzdeki yazın herkes için tatlı ve renkli geçmesi dilekleriyle birlikte...




    

17 yorum:

  1. eski foça'yı ayrı, yenisini ayrı severim, ne iyi yapmışsınız gitmekle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni Foça'dan şöyle bir geçiverdik. Bir sonraki ziyaret daha uzun süreli olur umarım:)
      Teşekkürler Şule...

      Sil
  2. gitmek istediğim yerlerden birisi...

    YanıtlaSil
  3. Ne kadar harika! Hem ailecek gitmiş olmanız ne güzel, böyle tatiller asla unutulmuyor, aile hikayeleri olarak hep konuşuluyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürekli kalabalık sevmiyorum, arada bir olunca daha değerli, keyifli ve unutulmaz oluyor:)
      Teşekkürler ve sevgiler Ceren...

      Sil
  4. eski foça, annemlerin hep tatile gittiği yer, çarşı lokantası ve ünlü köftecisi var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müdavimleri olan bir yer. Biz hep civarında dolaştık, Foça'ya geç kaldık:) Tekrar gitmek isterim . Eylül mesela.
      Teşekkürler Deep...

      Sil
  5. Yıllar önceydi, Ağustos sonunda Bodrum'a doğru giderken bir gece Eski Foça'da kalmıştık. Küçük bir lokantada balık yemiştik, gece şakır şakır yağmur yağmıştı.
    Sizin gezi çok keyifli olmuş, içinize sinsin. Sevgiler. :)

    YanıtlaSil
  6. Foça daha önce görmediğim ve merak ettiğim yerlerden biri. Umarım bir gün gitmek kısmet olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu sene ilk defa ziyaret ettim. Bir sonrakinde denize girmeyi planlıyorum:)
      Keyifli seyahatleriniz olsun, kocaman sevgiler...

      Sil
  7. Ne güzelmiş ben hiç gitmedim. Bir gün uzun uzun ülkeyi gezmek kısmet olur inşallah ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım, gönlünce olsun Derya! Bizim de hayalimiz bu arada:)

      Sil
  8. Daha önce hiç Foçaya gitmedim. Ne güzel ayrıntılı ve huzurlu yazmışsınız. Her satırınızdan aslında ne kadar güzel vakit geçirdiğiniz anlaşılıyor. Araya şiir bile serpiştirmissiniz :) Bende ortamda herkese uyan kişilerdenim. diğer türlüsü keyifli olmazdı zaten. Fotoğraflardan bile enerji depoladığınız gözüküyor nicee güzel gezilerinizee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoook teşekkür ederim. Güzel sözlerinizle tekrar şarj olduğumu söylemek isterim:) Kocaman sevgiler...

      Sil
  9. Merhabalar.
    Yazınızın tamamını okuyamadım. Çünkü, eskisi gibi bilgisayar karşısında fazla zaman geçiremiyorum. Foça ile ilgili izlenimlerinizi ve fotoğraf karelerini bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil

Yorumu olan?