Zor günlerden geçiyor olmamızın etkisi blog dünyasını da ele geçiriyor. Birkaç gün aradan sonra buralara uğradığımda toplu okumalara girişiyorum ve bu da genel bir gözlem imkânı yaratıyor. Bu ara yazılar biraz daha karamsarlaştı. Sanırım 2020 yılı hem maddi, hem manevi anlamda "Giderken biraz daha zorlayayım" düşüncesinde. Fiziksel rahatsızlıkları olan arkadaşlarımız var, uzadıkça uzayan süreci manevi olarak kaldırmakta zorlananlarımız da var. Sevindirici olan şu ki az da olsa "Daha iyiyim" diyenlerimiz de eksik değil. Herkesin bu zorlu dönemeci en güzel şekilde geçmesini yürekten diliyorum. Bana gelince... Nasıl olduğumu ben de bilmiyorum. Bir gün iyiyim, bir gün değilim. Hâttâ bir saat iyiyim, bir saat sonra karamsarlığın dibindeyim. Bazen çok sakinim, bazen patlamaya hazır bombayım. Evdeyim, çıkmıyorum, gelecek baharın umutlu hayaliyle yaşıyorum. Böylesi zamanlarda ülkeler, şehirler hakkında kitaplar okumanın beni nasıl rahatlattığından daha önce çok kere bahsetmiştim. Fiziken seyahat edemiyorum belki ama bu fikren de etmeyeceğim anlamına gelmiyor. Okuyorum ve hâyâl kuruyorum. Bugünlerde beni uzaklara götüren kitabım: G.Cabrera Infante'den "Şehirler Kitabı".
Fotoğraf dün geceden. Yine uykunun tutmadığı bir geceden. Elektrikler de gidince, sadece televizyonu ve kombiyi çalıştıran jeneratörün varlığına şükrederek okuduğum, uykunun ziyaretini beklediğim bir geceden. Geçenlerde Twitter'dan (bir doktor hesabından) öğrendiğime göre yattığımızda 30 dakika içinde uyuyamıyorsak ve bu her gece tekrarlanıyorsa imsomnia'dan muzdarip sayılırmışız. Aman ne güzel! Neyse... Ben yazıyı daha keyifli şeylere bağlayacaktım.
Infante'nin Şehirler Kitabı'nda Londra'nın bol bol bahsi geçiyor. Görmeyi çok istediğim ama bir türlü denk getiremediğim şehirlerden biri Londra. O yüzden bu şehirle ilgili filmler, diziler, satırlar daha bir ilgimi çekiyor. Londra Köprüsü de yer alıyor kitapta. Asıl ününü hani şu "Londra Köprüsü yıkılıyor" sözleriyle ve duyduğumuz anda tanıdık gelen melodisiyle bilinen şarkınının kazandırdığı Londra Köprüsü... Yalnızca turistlerin değil, kimi yerlinin bile Tower Bridge ile karıştırdığı Londra Köprüsü...
Bugünkü köprüden bir öncekinin ilginç bir yolculuk hikâyesi var. Kitap bana tekrar hatırlattı. Yolculuğu biliyordum fakat ayrıntıları incelememiştim. Yine bir kitap birtakım meraklara aracı oldu ve bu kez detaylı inceledim köprünün hikâyesini. Şu can sıkıcı günlerde bir parça farklılık olsun diye burada da paylaşmak istedim. Bırak bir ülkeden bir diğerine gitmeyi, markete gitmek için bile düşündüğümüz günlerde koskoca bir köprünün Londra'dan Arizona çöllerine gitme hikâyesi biraz sinir bozucu olsa da bahsedeceğim. Yaşandı böyle şeyler!
(Günümüzdeki köprü. Görsel: www.memoirsofametrogirl.com) |
Bugünkü köprüden bir öncekinin ilginç bir yolculuk hikâyesi var. Kitap bana tekrar hatırlattı. Yolculuğu biliyordum fakat ayrıntıları incelememiştim. Yine bir kitap birtakım meraklara aracı oldu ve bu kez detaylı inceledim köprünün hikâyesini. Şu can sıkıcı günlerde bir parça farklılık olsun diye burada da paylaşmak istedim. Bırak bir ülkeden bir diğerine gitmeyi, markete gitmek için bile düşündüğümüz günlerde koskoca bir köprünün Londra'dan Arizona çöllerine gitme hikâyesi biraz sinir bozucu olsa da bahsedeceğim. Yaşandı böyle şeyler!
Londra'nın meşhur nehri Thames'in üzerinde ilk köprüyü yapanlar Romalılar'dır. Ahşap malzemeyle yapılmış olan köprü 12.yy.'da yıkılır ve bu kez taş malzeme kullanılarak yeniden inşa edilir. 1800'lerde bir kez daha elden geçer. 20.yy.'a gelindiğinde Londra'nın nüfusu artmıştır, atlı arabaların yerini motorlu taşıtlar almıştır. Günden güne artan yaya ve araç trafiği nedeniyle Londra Köprüsü yavaş yavaş Thames Nehri sularına gömülmeye başlar. Köprüyü tekrar yenilemek şart olmuştur. İngilizler bu aşamada masrafları en aza indirmek için mevcut köprüyü satışa çıkarırlar. Ta Amerika'dan bir girişimci çalar kapılarını. Arizona'da su sporlarına uygun, farklı bir yerleşim alanı kurmak istemektedir. 2.5 milyon dolara satın alır Londra Köprüsü'nü. Köprü parça parça sökülerek Arizona çöllerine götürülür. Ortada su olmadığı halde orada tekrar birleştirilir. Colorado Nehri'ne bir kanal açılır ve köprünün altından akış sağlanır. Köprü bu kez başka bir coğrafyada asıl işlevine kavuşmuştur.
Görsel: www.golakehavasu.com |
Robert P. Mc Culloch'un çölün ortasında kurduğu Lake Havasu City, bugün su sporlarıyla ilgilenenlerin tercih ettiği turistik bir şehir. Şöyle bir fotoğraflarına baktım da Amerikalı'nın girişimciliğine şapka çıkardım. Puslu, yağmurlu İngiltere ortamında doğan, ancak şimdi her daim sıcak Arizona çöllerinde güneşlenen Londra Köprüsü'yle ben de zihnimde bir coğrafyadan bir başka coğrafyaya uzandım. Havasu'ya gitmek zor. Fakat Londra hep hayalimde. Bir gün bu kenti ziyaret edersem, eskisinin yerine 1973'te bizzat Kraliçe tarafından açılan yeni köprüyü görebilirim ancak. Ona baktığımda da aklıma muhtemelen Arizona gelir. İşte bu dünya ilginç insanlarla dolu ilginç bir yer. İnsanlık tarihi farklı olaylarla örülü. Aslında hepimiz şu sıra tarihi zamanlara tanıklık ediyoruz. İleride 2020 senesinin bol bol kulaklarını çınlatacağız. Yeter ki en az hasarla, hâttâ eğer mümkün olabiliyorsa artılarla atlatalım bu dönemi. Ben şimdi tekrar kitabıma döneceğim.
Küba doğumlu Infante, bir parça oraları da anlatacak. Ve İstanbul'da olup Küba'yı hayal etmek, böylesi bir zamanda bana terapi gibi gelecek.
Kitaplarla geziye çıkmak çok güzelmiş. Kitap okumak bambaşka bir şey insanı alıp götürüyor gerçekten. Köprünün hikayesini bilmiyordum. Çok ilginç. Gerçekten girişimci düşünceye sahip olmak apayrı bir şey. Risk alabilmek de lazım bir yerde. Eğer olur da bir gün yolum düşerse ben de sizin yazınızı hatırlayacağım muhtemelen. :)
YanıtlaSilSalgın döneminin başında, okumak için bir türlü kafamı toplayamıyordum. Neyse ki eski konsantrasyonu sağladım bu konuda. Zira okumak, sıkıcı ortamdan en çok uzaklaştıran eylem.
SilRobert P.Mc Culloch risk almış ama bunda babadan zengin olmanın payı da var:) Para ve hayal gücü koskoca köprüyü bir yerden bir yere taşımış.
Umarım yolumuz düşer Londra'ya:) Sevgiler...
Insomnia tamam ama benim yatakla temasa geçtiğim o an uyuyakalmamın tıpta bir karşılığı var mı? :D Günü değerlendirecek birkaç dakikam bile olmuyor. Kafam o yastığa değmesin, küt. Bir de derin uyurum evlere şenlik. Sabahları sanki baygınlıktan bilinçli hale geçermiş gibi oluyor. Bende biri kalınca öldüğümü zannedebiliyor ahahaha. Ölmüyorum arkadaşlar korkmayın.
YanıtlaSilEskiden böyle şehirler ve gezi üzerine kitapları pek sevmezdim ama zamanla "her yeri göremeyeceğim, bari okuyarak gezeyim" tesellisiyle sevmeye başladım :) Londra'yı da son yıllarda çok merak ediyorum. Ailemde orayı görmemiş tek fert benim galiba. Çoğu orayı ya turistik olarak gezdi ya da birkaç sene orada yaşama fırsatı oldu. Kısmet. İrlanda'yı esas merak ediyorum. Dublin'in yağmurlarında yıkayın beni esprisini yapmam lazım.
Küba demişken. Geçenlerde yine yıkık dökük bir halde internet başına oturdum. İçim açılsın diye plan yaptım. Ankara menşeili bir tur firmasının Küba programını kurcaladım. Fiyatına baktım. Hayal kurdum. 2021'de de oralara gitmek zor olacak gibi ama hayali bile beni o gün mutlu etti :)
Ben Balkanları ve Kuzey Afrika'yı çok özlüyorum. İnanın başka yerleri değil (tamam bazen Avrupa ve Baltık ülkelerini de özlediğim oluyor). Cezayir hep hayalini kurduğum bir ülke ve pandemi olmasaydı belki bu sene gidecektim. Hem de öyle 5 günlüğüne değil. Uzun uza. Olmadı tabi. Cezayir'i de görüp Magrip'i tamamlamak istiyorum. Umarım o günleri görebilirim.
Herkesin dilediğince gezebildiği yıllar diliyorum :)
Benim çocukluk arkadaşım da yatar yatmaz uyur. Sinirleri bozuk da olsa fark etmez. Gençken çok fazla kalırdık birbirimizde, daha sonra da beraber seyahatler vs. derken ömrüm onun uyumasını izleyerek geçti:) Şu hayatta bir tek anında uyuyabilenlere özenmişimdir:) Aman maşallah diyeyim:) Aman günü değerlendirmeye hiç gerek yok.
YanıtlaSilBizde Orhun birkaç kere Londra'ya gidip geldi. İngiliz arkadaşları var. Şu anda da oralarda olmayı çok istiyor tabii ama biraz bekleyecek mecburen. Küba'ya birkaç kere yeltendik, sonra planlar değişti. Senin için de, bizim için de umarım bir gün olur, umarım! :) Hâttâ Magrip'i de tamamla. Bunları düşünmek bile iyi gelmiyor mu? Bu salgın bitecek ve ortamlar şenlenecek, okullara, iş yerlerine, müzelere, sinemalara, her yere hareket gelecek:) Dileğine yürekten katılıyorum. Sevgiler...
Ah nasıl içimden geçenleri yazmışsın.. Eskiden yatağa başımı koyar koymaz uyur ve bebekli dönemi çıkartırsak hiç uyanmadan 6 saat sonra bomba gibi uyanırdım. Son 6 aydır kalp çarpıntısı oluyor, panik hissi oluyor o rüyaya dalma anı vardır ya, onda bir sıçrama, bir "bir şeyler ters" hissi..
YanıtlaSilFiziksel sorunlara bağlamıştım ve ameliyat sonrası geçecek diye düşünmüştüm ama daha da yoğunlaştı hatta öyle ki sanırım bu hafta bir kalp EKG'si çektirmem gerekecek. 40 yaş üstü Corona bana hiç iyi gelmedi hiç!
Ama susuyorum, pozitif yazmaya çalışıyorum, bir nevi oyun oynuyorum.. Kendimle.
Geçecek ve biz yeniden seyahat edeceğiz, denize bakan bir kafede oturup arkadaşlarımızla kahve içeceğiz ya da sadece tek başımıza Ağustos sıcağının kuytusunda bir köy meydanında ağaç altında oturup kitaplar okuyacağız. Evet evet :)
Kendimi bildim bileli 6 saat deliksiz uyursam şükrediyorum:) Hep vardı aslında sıkıntım ama bu ara daha fazla arttı. Tam uykuya dalacakken aniden uyanma, sıçrama da çok oluyor. Çok iyi anlıyorum ne demek istediğini.
SilCorona atlatanların birkaç ay sonra EKG çektirmeleri tavsiye ediliyor hakikaten. Çok kolay bir durum değil ama bana kalırsa olumsuz etkisi yavaş yavaş azalacaktır. Öyle umuyorum. Sanırım diğer sağlık problemleri de gelince biraz fazla etkiledi Sevgili Ceren. Biraz daha sabır. Kafaca ve bedenen bol bol dinlen. Çünkü önümüzdeki yaz bambaşka olacak, Türkiye'ye geldiğinde şahane bir Ege yazı yaşayacaksın:) Sevgiler benden sana...
A corona geçirenlerde kalp sorunları mı oluyormuş??? Bak şimdi hipokondriyaklığım nüksetti :) Dün dinlettim kalbimi ama öyle her zaman olan bir şey değil bu ritm bozukluğu, sonra doktor "kedi hırıltısı gibi bir his mi?" diye sordu ve ha o sorun değil bazı insanlarda arada olabilir, magnezyum al.. Peki :) Bu sıra Alman tıbbına güvenmek istiyorum :P
SilAyy! Gereksiz endişe yarattım galiba. Özür dilerim. Başkasında yerdiği şeyi gerçekten yapabiliyormuş insan. Şikayetler olunca doktorlar da "Kardiyologa görünmekte fayda var" diyorlar tabii. Zaten sen de doktora danıştın. Ekstradan belirtmeme gerek yoktu. Öpüyorum uzaktan, kusuruma bakma ne olur:)
SilBu dönem uykusuzluk çeken çok arkadaşım var, ben normalde de çok zor uykuya dalarım, kitap okumadan hiç uyuyamam, yalnız değilsiniz :)
YanıtlaSilKendimi bildim bileli uyku durumlarım sıkıntılıdır ama bu dönem çok daha fazla arttı tabii. Ah! Yalnız değilim tabii, şu dönemden hayırlısıyla bir çıksak hep beraber:) Çok teşekkür ediyorum Serpil, sevgiler...
SilBen de başım yastığa varmadan uyuyanlardanım:) İşin esprisinin uykum gelmeden önce yatağa gitmemek olduğunu düşünüyorum. Nadiren gece boyunca hiç uykum gelmiyor. O günlerde hava aydınlanana kadar hiç uyumuyorum. Ertesi gün uykusuzluk diye bir problem kalmıyor dolayısıyla. Uyumak için uyumak değil, uyku gelince uyumak benim mottom sanırım:))
YanıtlaSilŞehirler Kitabı ve anlattığınız köprü hikayesi çok ilginç. Anlayamadığım o köprünün sökülüp ta Arizona'ya taşınmasının orada yeni bir köprü yapılmasından çok daha pahalıya geleceği belli olmasına rağmen niye kalkışmışlar bu işe? Muhtemelen paraları çok harcayacak yer bulma sıkıntıları var arkadaşların:)
Londra'yı gördüm, belki kapsamlı bir gezme imkanım olmadı ama diğer Avrupa şehirleriyle mukayese ettiğimde pek sevdiğimi söyleyemem. London Eye en övündükleri yer, bizi alıp oraya götürdüler. Bildiğin dönme dolap, biraz çapı büyük, o kadar:) Diğer taraftan yemek kültürü diye bir şey yok. Sabah akşam beş çayı içecek halimiz yok ya, zaten çayı da sevmem:) Biz Sofra isimli Türk lokantasında karnımızı ancak doyurabildik, bir de İtalyan Restoranları imdadımıza yetişti:)
2021 umarım herkesin umduğunu bulabilecekleri bir yıl olsun:)
Gözlerimden uyku akarak gidiyorum yatağa. Yattığım an açılıyor. Olamaz böyle bir şey. Dönüp duruyorum. Sonra tekrar kalkıyorum, tekrar yatıyorum:) Neyse, çok sıktım:)
SilAmerikalı girişimci, kuracağı eğlence kenti için getirebileceği tarihi yapılar aramış. Bilinçli bir tercih yani. Havasu'da başka tarihi yapı var mı bilmiyorum ama Londra Köprüsü'nü getirtebilmiş en azından. Alan memnun satan memnun:)
Londra'ya bir gideyim, altını üstüne getiririm:) Müzeleri zaten günler sürer. Parklarında, caddelerinde yürürüz. Kitapçılara gireriz. Yemek zorlamaz. Fish and Chips yeriz bol bol, publarda takılırız:) Umuyorum, diliyorum:)
Çok teşekkürler. 2021 hepimiz için güzelliklerle gelsin. Sevgiler...
Ooo.. Header'ın şahane olmuş. Güle güle kullan, diyeyim önce:)
YanıtlaSilGelecek baharın hayali hep var; ama yaza doğru kayacak gibi duruyor. Belli de olmaz tabii. Bilim dünyasına güveniyoruz. Her an sürpriz bir haber patlatabilirler hissiyatı var içimde. Dilerim öyle olur.
Uykunun gelmesini beklemek çok yorucudur. Naçizane önerim kefir. İçtikten yarım saat sonra gözümden uyku akmadığı görülmemiştir;)
Sağlıklı, güzel bir hafta seninle olsun Sezer. Sevgiler...
Teşekkür ederiiim:) Orhun'a yaptırdım. "Seyahat fotoğrafları olsun, kitap olsun" dedim, bunu hazırlamış. Ben de beğendim.
SilBahara kadar düzeleceğini ben de sanmıyorum ama hani güneşli olur hiç olmazsa, bir miktar azalma olursa en azından temkinli şekilde açık havaya çıkarız diye ümit ediyorum. İş yerlerinde, -eğer faaliyetteyse- okullarda camlar açık durulabilir vs. Sonra gelsin güzel yaz:) Umarım:)
Ah! Keşke kefir içebilseydim. Sütü hiç sevmiyorum, dolayısıyla kefiri de. Üzücü bir durum.
Çok teşekkür ederim. Ben de şahane bir hafta dilerim. Sevgiler...
Şarkıyı merak ettim önce, Allah Allah dedim neden bilmiyorum. Sonra bulup dinledim, biliyormuşum meğerse:) Bir zaman yolculuğu oldu sonuçta, çocuk ruhum coştu:) Uyuma kısmını pek takma derim, çünkü günlük hayat kısmen hapsolunca gün akışlarımız değişti; mesela ben bölüm bölüm uyuyorum, istediğim için değil tabii ki onun canı istediğince, ama bu yeni dünya düzeninin dayatmasını avantaja da çevirdim sanki: gün başlangıcım bazen sabahın üçü, bazen bugünkü gibi sabahın altısı olabiliyor. Birincisi iyi ki internet var ve bloglar diyorum... Sonra kitaplar:) Madem şehirlerden başladın, okuduğun kitabı severim ve ondan hareketle elinde vardı sanıyorum, bir yazında fotoğrafını görmüştüm gibi hatırlıyorum, eğer henüz okumadıysan tabii ki Amerika'da Bir İyimser'i öneririm. Hatta yolcu yolunda gerek, bu iyi geliyor diye düşünürsen de Marquez'in Doğu Avrupa'da Yolculuk'unu, yoksa da başka bir siparişte edinmeni, onu anmadan şehirlerden geçmek istemem ki Tanpınar'ın Beş Şehir'ini bir de... eğer okumadıysan tabii ki:) Malum günün en güzel saatleri, güzel bir yazı okuyunca keyifleniyor insan. Kestim. Sevgiler.:)
YanıtlaSilŞarkıyı herkes biliyor aslında değil mi?:)
SilUyku konusu bende hep sıkıntı ama iyice arttı bugünlerde. Yat kalk yat kalk derken bazen saçma sapan geçiyor vakit. Herkes farklı şeyler hayal eder, benim en büyük hayallerimden biri düzenli uyuyup uyanmaktır:) Çalıştığım zamanlar da bile düzene girmiyordu. Belki bir süre... Sonra yine aynı. Bakalım.
Amerika'da Bir İyimser elimde. Bu sene Amerika hakkında birkaç okuma yaptığım için araya birkaç kitap koyayım dedim. Ama yakında okunacak:) Doğu Avrupa'da Bir Yolculuk ve Beş Şehir'i okudum. İşte bu tarzı seviyorum. Örnek çok ama ilk aklıma gelenlerden On iki Gezici Öykü-Gabriel Garcia Marquez, Moskova Günlüğü-Walter Benjamin, Vincent Van Gogh'un Londra'sında Gezinti-Kristine Groenhart, Serhat Öztürk-Selanik, Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notlar-Buket Uzuner'i söyleyebilirim. Şehirler, ülkeler, seyahat, anılar... Çok severim. Çok samimiyim bu konuda, senin tatlı tatlı anlattığın gezi yazılarını da es geçemeyeceğim:)
Çok çok teşekkür ediyorum. Sevgiler...
Londra Köprüsü'nü çok kez duymuştum ama böyle bir hikayesi olduğundan haberim yoktu. Tarihi bir mimariyi daha iyi bir amaçla kullanmak kesinlikle akıllıca.
YanıtlaSilAçıkçası benim de günler seninki gibi geçiyor. Bazen daha huzurlu bazen daha kararsar bir şekilde. 1 senelik mezunum ama iş kapısı da açılmadı maalesef. Üniversiteden tanıdıklarımın çoğunun bulmuş olması da ben nerede hata yapıyorum diye sorgulamama yol açıyor. Bir an önce bitsin bu umutsuzluk herkes için. Sevgiler :)
Henüz iş bulamamış olmanın da vardır bir sebebi. Dilerim en güzel zamanda en iyisi olsun. Geç olsun güç olmasın:)
SilSevgiler Belle...
Merhaba Sezer Hanım,
YanıtlaSilOkuma alışkanlığınızı sürdürmeniz övgüye değer. Tabii okuduklarınızı paylaşmanız da... Böylece sadece bilgi vermiyor, okumaya da teşvik etmiş oluyorsunuz. Bunun için de tebrik ederim.
Gençliğimde ben de çok okuyanlardandım; ama yaşlanınca okuma hızı da yere çakıldı. Ama okuma sevgisi hâlâ içimde...
Kısa, özlü ve akıcı yazmanızı öteden beri takdir edenlerdenim. Zevkle okuyabiliyorum yazılarınızı. Yorumlardan anladığıma göre her okuyucu da lezzet alıyor. Anladığım kadarıyla samimiyetiniz ve yeteneğiniz yazılarınızı tatlandırıyor.
Hayırlı günler dileğiyle saygılar...
Sevgili Hocam, sanki yaş aldıkça -gözler izin versin umarım- kitaplara daha çok zaman ayırabilirim gibi geliyor ama bilemiyorum tabii, sizin gibi sevdiğim büyüklerin deneyimlerine çok dikkat kesildiğim için korktum şimdi:) Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. İnanın benim için çok değerli.
SilVe son bir söz daha... Bir sonraki alışverişimde sizin kitaplarınız da olacak. Bu sene malûm nedenlerden çok az kitap alışverişi yapabildim. Fakat hep aklımda.
Sevgilerimle...
Bloğunuzu takipteyim! Çok güzel yayınlarınız var. Severek okuyorum. Bende sizi bloğuma beklerim.
YanıtlaSilhttps://yusufakmann.blogspot.com/
Merhaba! Yayınlarınızı okudum ve çok beğendim. Bloğunuzu takipteyim. Sizide bloğuma davet ediyorum davetimi kırmaz gelirseniz çok mutlu olurum.
YanıtlaSilBlog adresim: https://yusufakmann.blogspot.com
Niye iki kere yazdınız bilmiyorum ama yazılarıma yorum yapıldığında eğer tanımıyorsam mutlaka o blogu ziyaret ediyorum tanımaya çalışıyorum:)
SilEdebi dünya her daim bir sığınma yeri.Ve olağanüstü zamanlarda,bu düş ve gerçek dünya,insanı boyutlar ötesine taşıyor; belki de en hakiki dünya bu,sırlara ulaşmak,bilinmeyeni bilmek,görmek ve ona gitmek için her daim ilk önce düşler vardı; kaşifler bu düşlerin coşku dolu itenekleriyle çıktılar yola...Kutluyorum; bir kitap ve bin düşünce biçimi,güne,düne ve yarına yansıyor...
YanıtlaSilKendimi bildim bileli kaçış noktam olmuştur kitaplar. Nicelik değil nitelik önemlidir ve sindire sindire, zamana yayarak, alacağım maksimum faydayı almaya çalışarak okurum. Böyle bir alışkanlık olunca salgın günlerinin sıkıntısı da bir parça hafiflemiş oluyor:)
SilÇok teşekkür ediyorum Güven:)
Alınlığın çok güzel olmuş. Orhun'un ellerine sağlık :) Ah londra! ne çok özledim. Diliyorum hayallerimiz, dileklerimiz gerçekleşir. Zamanımın çoğunu resim çalışmalarım alsa da yine, yeniden yolculuklara çıkmak için kitabı not ettim. 2021 daha iyi olacaktır diye umut ediyorum Sezer'cim. Öncelikle sağlıkla bir çıkalım. Bu günlerin yükünü de sevdiğimiz uğraşlarla hafifleterek sürdürmeye devam edelim. Sevgilerimle...
YanıtlaSilLondra yaşamını senden dinlemişliğim var. Tam ilgimi çeken konu:)
SilSağlık başta olmak üzere tüm dileklerin gerçek olsun Esincim. Şu zaman geçsin, uzak yakın fark etmez atalım kendimizi yollara. Zira şehir içine bile gidiyor değilim:)Öpüyorum seni kocaman.
Alınlığı beğenmene de sevindim. Teşekkürler. Ben de çok sevdim:)
SilLondra'ya gittim ve Londra köprüsü nerede nasıl diye soru ile karşılaşsam sanırım Tower Bridge'i anlatırdım. Ben de yanlış biliyormuşum :))
YanıtlaSilÇok kişi Tower Bridge'i anlatıyor:) Justin Timberlake'in bir tweetini görmüştüm. Thames'te Tower Bridge'in altından geçerken video çekmiş. Londra Köprüsü diye anlatıyor. Bir kız da "O Londra Köprüsü değil Justin" deyip iki köprünün fotoğrafını atmış. Epeyi beğeni almış tabii:)
Silya ben anında uyuyom ve çok fazla uyuyom yaa sekiz saat yetmiyo sanki :) londra ben de gitmedim de çok paalı imiş yiaaa :) infante kitabını sevdim okuyabilirim tenks yuuu :)
YanıtlaSilUyu tabii, ne güzel:) Uyumak Covid'e yakalanmamak için önemli biliyorsun:)
SilAaa, sen gitmemiş miydin Londra'ya? Pahalı şehir ama hayallerimi katledemezsin deep:)
Ne kadar bilgilendirici bir yazı yazmışsınız, Londra Köprüsü'nün böyle bir hikayesi olduğunu sayenizde öğrendim. Bu arada pandemi süreci Insomnia hastalığından dertli insan sayısı bir hayli artmıştır ne yazık ki :(
YanıtlaSilArtmış evet, çok söyleniyor, yazılıyor. Bende uyku problemi zaten vardı, iyice arttı. Neyse, düzene gireceğimiz günler de gelir umarım.
SilÇok teşekkür ederim Gül. Sevgiler...
Yazılar da seyrekleşti sanki. Bu hafta blogları gezerken farkettim. Bu yıl okumak ve yazmak bana çok yardımcı oldu manevi olarak.
YanıtlaSilYazılar bazen artıyor, bazen çoğalıyor:) Ruh halimiz gibi:)
Sil