22 Aralık 2020 Salı

BENİM YOLUM...

     Dün içimden gelen yürüme isteğine karşı koyamadım. Evden çıktım, Yaşam Vadisi'ne 20 dakikada vardım. Bu arada gelen gidenin eksik olmadığı bir metrobüs köprüsünden geçtim, sigara içenlerden kaça kaça yol aldım. Biraz yeşillik görme ve kesintisiz yürüme isteğimin, gidiş ve dönüşteki toplam 40 dakikayı stres içinde geçirmemle gölgelenmesi bir kez daha canımı sıktı. Ancak parka vardığımda tüm bunları düşünmemeye çalıştım. Arkadaşlarıyla yaşadığı sıkıntıları, aşk hayatının sorunlarını, migren nedeniyle yoklayan baş ağrılarını, maddi imkânsızlıklarını unutmak için günde neredeyse sekiz saat yürüyen Nietzsche gibi çevreme odaklanmaya çalıştım. Yürürken Nietzsche gibi ya da "Benim çalışma odam kırlardır" diyen Jean Jacques Rousseau gibi güzel eserler inşa edemedim belki ama salgın sonrasına dair çok düşündüm. Aklımda birkaç fikir şekillendirdim en azından ve bu bana iyi geldi. Daha bir neşeyle bakar oldum ağaçlara, çiçeklere. Güneş belki de yılın en uzun gecesinin yaşandığı güne olan saygısından ortalıkta görünmüyordu. Bu canımı sıkmadı. Sadece çektiğim birkaç fotoğrafı etkiledi. Mevsim gereği yapraklarını dökmüş şu ağacın dalları arasındaki 
kuş yuvası ve kırmızı-beyaz kurdeleler o kadar tatlıydı ki hatıra olarak kaydetmesem olmazdı. 

    Salgın süresince hep bu parkta yaptım yürüyüşlerimi. Aynı güzergâhta gittim geldim. Tıpkı Immanuel Kant gibi... Benimki 2020 yılının getirdiği zorunluluktandı. O ise bile isteye hep aynı yolları kullanmış. Düzenli karakteri nedeniyle "Könisberg Saati" ismi takılan Kant'ın yürüyüş yaptığı yola kendisinden sonra "Filozofun Yolu" denmiş. Söylentiye göre bu yoldan sadece iki kere sapmış. Birinde Rousseau'nun "Emile"sini almak ve diğerinde Fransız Devrimi'nden sonraki haberleri duymak için. Benim yürüdüğüm yol, ismimle anılmayacak. Hem zaten Kant'a öykündüğüm de yok. Zira o doğduğu kentten hiç çıkmamış. Benlik değil doğrusu. Doğduğu kentten ayrılmamayı söz konusu bile etmeyen isimlerden biri de şair Rimbaud. Kant'ın tam tersi karakterde. Dünyayı keşfetme derdinde. 16 yaşında düşmüş yollara. Çok yürümüş. Bir şehirden bir başka şehire... Devamlı yürümüş. Farklı maceralar yaşamış. Rusya'ya doğru yollara düşmüşken dayak yemiş. Perişan hâlde bulunmuş. Hollanda ordusuna yazılmış, Stockholm'de sirk gişesinde biletçi olmuş. Etiyopya'da ticaret yapmış. Ve daha neler neler... Böyle söyleyince uzun bir ömür sürmüş gibi geliyor değil mi? Ama öyle olmamış. Her şeyin fazlası zarar mı demek lâzım? 36 yaşındayken dizi davul gibi şişmeye başlamış. Bacağını kaybetmiş ve bir yıl sonra hayata veda etmiş. O sırada Marsilya'daymış. Hastane kayıtlarına "Charleville'de doğmuştu, Marsilya'dan geçiyordu" yazılmış. Hareketi bu kadar seven biri için ne üzücü bir son. Fakat erken yaşta aklına eseni yapmaya başlamış olmasında, hevesle yollara düşmesinde bir parça teselli imkânı var. 
    Rimbaud bu yazıya hüzün kattı. Oysaki dün, yürüyüş güzeldi. Güzelim doğa yeni yıl süslerini takınmıştı. 
Şu görüntü, içimde yeni bir yılın iyiliklerle geleceği umudunu uyandırdı. 

    İster bir flanör gibi kent yaşamı içinde, kalabalıklara dahil olarak gezelim, ister bir maceracı gibi doğanın kucağına atalım kendimizi... Her nerede olursa olsun amaçsızca yürümek çoğumuza iyi geliyor. Bu enteresan yılda, hasret kaldığımız ya da çekine çekine yaptığımız bir eylem oldu. Kıymete bindi. Tarafımdan kendisine böyle güzellemeler yapıldı efendim.



32 yorum:

  1. Cuma günü ben de çok güze l bir vadide yürüyüş yaptım. Enerjim yükseldi, kendime geldim. Yürümek iyi geliyor. Yazarlarla ilgi li bunları bilmiyordum, yazınızı keyifle okuyarak öğrenmiş oldum. Çooook tesekkurler')

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim:)
      Yazıdaki ayrıntılar 2 sene kadar önce okuduğum "Yürümenin Felsefesi" kitabından aklımda kalanların bazıları. İlginizi çektiyse tavsiye ederim.
      Sevgiler...

      Sil
  2. Ben de her gün çıkmaya çalışıyorum,en az yarım saat. Kendini harap edecek kadar yürümeye gerek yok zaten,bacakları isyan ettirmemek lazım ki benim gibi parça değiştirmişseniz hele:) Şair Rimbaud, ismini duymamıştım, hayatı çok maceralı ya da arayış içinde geçmiş gibi. Genç yaşta da veda etmiş demek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her gün çıkamıyorum ne yazık ki. En yakın ve mantıklı yürüme alanı 20-25 dakika uzakta. Gidene kadar milyon tane insanla karşılaştığım için tedirgin oluyorum. O yüzden haftada bir ya da iki kez çıkıyorum. Bazen Orhun'la ya da eşimle oluyor. Benim için de yürü Mehtap:)
      Rimbaud ile tanıştırmış oldum o zaman:) Biraz aykırı bir karakter. Hızlı yaşayıp genç ölenlerden.
      Teşekkürler Mehtap.

      Sil
  3. Resimlere bayıldım. Hava soğuduğu için ben evden çıkmayı hiç istemiyorum şu an. Hemen hasta oluyorum çünkü. Ama sakin bir yürüyüş kadar güzel şey yok. Anlattığınız yazarlar hakkında da daha önce duymadığım şeyler vardı. Çok keyifle okudum. Teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önceden ben de soğukta yürümeyi pek sevmezdim. Tallinn beni alıştırdı:) Orada bizden daha da soğuk havalarda o kadar çok yürüdük ve oradaki insanlar için bunun doğallığını gördük ki... Alıştık. Şimdi çok sağlıklı buluyorum. Rüzgâr olmaması şartıyla tabii. Rüzgâr beni de hasta ediyor.
      Yazıdaki ayrıntılar iki sene önce okuduğum "Yürümenin Felsefesi" kitabından aklımda kalanların bazıları. Tavsiye ederim ilgi çektiyse.
      Ben çok teşekkür ediyorum. Sevgiler... :)

      Sil
  4. Dolaşmak,insanın ara tonlarını keşfetmesi gibi bir şey.Keyifle okudum çalışmanızı ve gözlemlerinizi.Hele filozofların yaşamından da tatları sofraya koymuş olmanız daha da neşelendirdi.Fotoğraflara da ayrı selam ediyorum; ağaçlara,onların milyonlarca yıllık yaşama becerilerine...Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Yaşam Vadisi yakınlarında oturan bir - iki tanıdığım var. Anlattıklarına bakarak, insanı mutlu eden bir yer olduğunu düşünürdüm. Şimdi sizin yazınız da bunu doğruladı. Keyifli yürüyüşler olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşam Vadisi'nden daha önce çok bahsettim, sıkmamak için şimdi yavaşladım:) Beylikdüzü civarında nefes alınacak yerlerden biri. Hele yazın festivallerle, konserlerle çok güzeldir. İlber Ortaylı'dan Sunay Akın'a, Hakan Günday'dan Ahmet Mümtaz Taylan'a, Edip Akbayram'dan Ceylan Ertem'e birçok sanatçı tarihçi, gazeteci vs. katılır. Bu yaz, salgından dolayı etkinlikler olmadı ne yazık ki. Ufak bir sahaf festivali oldu yalnızca. Alışverişimi yaptım tabii. İmamoğlu sağ olsun, ne diyeyim:)
      Çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  6. ''Benim meskenim dağlardır dağlar'' diyeyim ben de.
    Yürümek 10 yılı aşkındır bir yaşam biçimiydi benim için. Bazen flanör oldum, bazen doğanın, dağın taşın içinde maceracı. Pandemi nedeniyle sekteye uğrayınca eksikliği ruhen ve bedenen kendini bariz hissettirdi. Yazı çok güzel, eline sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım 2021'de senin için yürüyüş yolları tekrar açılır:)
      Çok teşekkür ediyorum, kocaman sevgiler benden...

      Sil
  7. Kırmızı tam kış rengi :)

    Ne güzel şeyler anlatmışsın. Sürekli aynı kasabada yaşamayı ben de düşünemiyorum bile. Ama annem tam da o tarzda bir insandır bak. Bazen beni cami avlusunda mı buldunuz diyorum pna :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de aynı yerden çıkmadan çok zorlanırdım:) Teşekkürler Handancım, sevgiler, öpücükler...

      Sil
  8. Ne güzel. Keşke benim de yakınımda soluk alabileceğim bir alan olsa :( Yeşil ve yürümek insana farklı düşünceler getiriyor. Sahiden yürümenin bir felsefesi var. Erkenden kalkıp sabahları yürüdüğüm salgın öncesi dönemde zihnim daha iyi işliyordu. Şimdi aptallaştığımı hissediyorum.

    Fotoğraflar da içimizi açtı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dönemde de bence yürümeye devam etmelisin. Her gün çıkmaktan hiç çıkmamaya geçiş çok zor. Ki bunu biliyorsun. Yürüyüş alanı bize de çok yakın değil. Ama gitmeden de olmuyor. Yaşlılık günleri için yürüyüş yapılacak yerlere yakın bir konuma geçmeliyiz. Bu salgın kafama iyice yerleştirdi bunu:)
      Teşekkür ediyorum. Konsantrasyonum bozulmasın diye yürürken pek fotoğraf çekmiyorum ama bunlar çok tatlıydı. Hatıra olarak aldım. 2020'den hatıra:)

      Sil
  9. Şu dünya da en sevdiğim işlerin başında yürümek gelir. Bir gün yürüyüşe çıkmasam
    ertesi gün mutlaka atarım kendimi yollara. Allahtan upuzun bir
    sahil şeridimiz var. yarısını bile yürüsek 10 bin adım atmış
    oluyoruz . Buna da şükür..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu ki sizin civarlar yürümeye elverişli. Ben hem bina, hem insan açısından kalabalık bir yerde oturuyorum. Zorlanıyoruz. Bu da bizi ilerisi için farklı arayışlara itiyor. Bakalım, önce sağlık olsun da:) Sevgiler Buket. Benim için de yürü:)

      Sil
  10. Yürümek gerçekten de iyi geliyor. Stresi atıyor. Bu arada çok güzel bir yazı efendim

    YanıtlaSil
  11. Hareket iyidir:) Çok teşekkürler Yasemin.

    YanıtlaSil
  12. ne güzeldi bu yazın, edebiyat denemesiii, yürümek evet yaa en iyi terapi, hatta yoruluncaya dek yürümek, doğada, parkta eveet :) bi de henry david thorearu var bu tür yazar :) yürüyüp yazanlardaaan, süfeer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Thorearu evet. Doğayı sevenlerin idolü:)
      Teşekkür ediyorum deep. Kocaman sevgiler.

      Sil
  13. Yakininizda boyle bi’yer olmasi cok guzel. Umarim su gunler bir an once gecer...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakın sayılır. Ulaşana kadar yine epeyi bir yürüyorum:)
      Dileğinize katılıyorum. Geçsin artık.
      Sevgiler...

      Sil
  14. Yürümek güzel şey, hele stres anında iyi geliyor.

    YanıtlaSil
  15. Yeni yıl hepimize huzur, sağlık ve mutluluk getirsin ☺️

    YanıtlaSil
  16. Yürekten katılıyorum:) İyi yıllar Derya...

    YanıtlaSil
  17. Yürümek bana da çok iyi geliyor. Hem ruhsal anlamda hem de düşünce olarak.

    YanıtlaSil
  18. Şu sıralar sokağa çıkınca (hafta yalnızca 1 kez çıkıyorum) ben de sigara içenlerden, bişey yiyip içmek için maskesini çene altına indirenlerden kaçıp duruyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzgünüm ama sigara kullanıcılarının çoğu fazlasıyla bencil. Ne yazık ki.

      Sil

Yorumu olan?