18 Ocak 2019 Cuma

İSTANBUL AKVARYUM

    Burada yazmak için aklıma neler neler geliyor ve tembellik edip yazmadığım için hepsi nasıl da kafamdaki geçerliliğini yitirip uçup gidiyor. Yıl olmuş 2019, Ocak ayı çoktan yolu yarılamış ve ben bu sürede tek bir yazı yazmışım. İkincisi bu olsun ve umarım devamı gelsin, bu yıl daha verimli ilerlesin. 
    Oğlum yarı yıl tatili için evde bir süredir. Hep küçük çocuklarla etkinlik yapılacak değil ya, akraba ve arkadaşlarıyla görüşmelerinden ya da Türkiye'ye geldiğinde halletmesi gereken doktor randevuları vs. işlerinden arta kalan zamanlarda çıkıyoruz, geziyoruz. Dün hava şahaneydi. Florya'daki Akvaryum'a gitmek geldi aklımıza. İstanbul Akvaryum'un yer aldığı Aqua Florya AVM, sevdiğim tek alışveriş merkezidir sanırım. Daha doğrusu açık alanını çok severim. Amfi tiyatro şeklinde düzenlenen kısmı güneşli havalarda çok keyifli olur. Merdivenlerde denize karşı sıralanır sohbet eder insanlar. Bir süre burada vakit geçirip yine manzaralı kafelerde, restoranlarda bir şeyler yiyip içmek de keyiflidir. Atatürk Hava Limanı'na çok yakın olduğu için üzerinden uçaklar gelip geçer. Birkaç adımla hemen aşağıya, sahile inip bisiklet kiralayabilirsin. Alışveriş merkezinin reklamını yapar gibi oldum ama seviyorum orayı:) Kapalı mekânda tıkılıp kaldıklarından değil. Dün dışarıda fotoğraf çekmedik, bari geçen bahardan birkaç fotoğrafla destekleyeyim anlattıklarımı.

 


    Söz konusu mekânda bir süre güneşin tadını çıkardıktan sonra Akvaryum'a girdik. Zaten erken gitmemiştik, akşam 19.00'a kadar açık olması iyi oldu. Girişte epeyi bir bilet ücreti ödediğimizi söylemem lazım:) Fakat çekiştirmeye niyetim yok, neticede özel bir park. Devasa bir akvaryumun ve deniz canlılarının bakımı pahalı bir iştir diye düşünüyorum.

    
    İstanbul Akvaryum'da Türkiye'nin denizleri için ayrı bölümler hazırlanmış. Marmara, Akdeniz, Karadeniz, İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı... Ufacık bir deniz parçasına hasret ülkeler varken bize özgü bu deniz bolluğu bir nimet aslında. Önemli olan bu denizleri koruyup kollamak.

    Çocuklar gibi sevinerek balıkları ve diğer deniz canlılarını izleme hevesiyle, zaman zaman bilgilendirme yazılarını okumayı unutsak da bunların yeterli olduğunu söyleyebilirim. 

 
Mors Alfabesiyle mesajlaşmak isteyenler için 
    Türkiye'nin denizleri haricinde okyanusları anlatan bölümler, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz bölümleri de var. En keyiflisi bence Kızıldeniz... Balıklar rengârenk. Hepsi birer sanat eseri gibi. Onları görmek keyifli fakat önlem alınmazsa, küresel ısınma sonucu 2050 yılı civarında mercan resiflerinin kaybolmasıyla bu canlıların kaybolabileceğini ve bunun yanı sıra Kızıldeniz civarında ekonomik çöküntü yaşanacağını bilmek üzücü.


    Mercan demişken, öğrendiğim ve muazzam bulduğum ilginç bir bilgiyi paylaşmak isterim. 
Bakınız aşağıdaki fotoğraf:

 
Akvaryum'un en keyifli yeri hiç kuşkusuz ana tankın altında oluşturulmuş olan şu tünel

    Maviliğin içinde, adeta uçar gibi üzerinden süzülüp giden köpek balıklarını, vatozları ve diğer balıkları izlemek şahane. Terapi etkisi yaratan bir tünel burası.

    İsteyenler için bu sularda köpek balıklarıyla yüzmenin maddi bir karşılığı var. Siz ne düşünürsünüz bilmem ama üste para verseler dahi ben o işi yapamam. İzlemesi daha iyi. 
Zira gerçekten estetik hayvanlar. 





    Akvaryum'da beni en çok sevindiren şeylerden biri deniz atı görmek oldu. İlk defa gördüm ve inanılmaz sevindim. 

    Masmavi Akvaryum'un bir de sarı ve yeşil  tonlarının hakim olduğu kısmı var ki orası da Amazon Yağmur Ormanları...

    Su yılanları,  minicik zehirli kurbağalar, piranhalar, yani yağmur ormanlarında görülen su canlıları burada. Burası da çok ilginç. O minicik ve renkli kurbağaların başından ayrılamadık. Minyatür gibiler. En ufağının vıraklamasını da duyduk. Boyunun küçüklüğüyle ters orantılı yüksek sesi bizi şaşırttı.
Piranhalar. Kıpırtısız duruyorlar. Kanın bir damlası bile hareketlendirmeye yeter:)

Mikro kurbağaları gördünüz mü? Mor, yeşil, kırmızı her renkten var. 
    Tüm bu deniz canlıları iyiler, hoşlar. Akvaryum, bir tek şey hariç bende hayvanat bahçesi hissi yaratmadı. Çünkü devasa tankların içindelerdi. Sular temizdi. En büyük hayvanlar köpek balıkları ki onlar da sanırım en büyüklerinden değiller. Bir de bazı su canlıları ya da balıklar kımıldamıyor arkadaş. Hani denizde de duracak, burada da duracak:) Beni tek düşündüren Gentoo Penguenleri oldu. Hani anavatanları Güney Kutbu ya... Ve bunlar iki ayak üzerinde yaşayan sosyal canlılar ya (sanki insanı tarif etmiş gibi oldum ama:)) ... İstanbul'da kapalı bir alanda ne işleri olduğu konusu kafamı karıştı. Ben olaya duygusal açıdan baktım ve biraz da mantık yürüttüm ama bilmediğim konuda iddia etmeyi sevmem, belki de onlar için daha iyi, ya da en azından iyi bir ortam söz konusudur. Penguenlerin fotoğrafı yok çünkü 15.15'te bulundukları alanın ışıkları karartılıyor, yavaş yavaş uykuya geçiyorlar. Herkes gittikten sonra tamamen dalıyorlarmış ve sabaha kadar uyuyorlarmış:) Loş ışıkta seçebildiğimiz kadarıyla bazıları çoktan yerlere serilmişti bile. Ayakta olanlar ise uykulu uykulu duruyorlardı ve çok tatlılardı.

    Sömestr tatilinde ortam biraz daha kalabalıklaşacaktır muhtemelen, dün oldukça tenhaydı. Arap turistlerin yoğun olmasıyla birlikte farklı ülkelerden geldikleri belli olan turistler de vardı. Şehir içine pek yakın olmamasına rağmen turistlerin tercih ediyor olması güzel.Tenhalık bizim işimize geldi aslında. Rahat rahat gezdik. Hattâ Orhun öyle rahattı ki şu pencerenin önünde bu şekilde dakikalarca takıldı:) Bayılır böyle şeylere. Küçüklüğünden beri özellikle müzelerde ne şekillere girdiğini gösteren fotoğrafları bir ara toparlayacağım. Önce hızlıca gezer, sonra dönüp okumaları yapar, en sonra beğendiği yerlerde böyle şekillere girer. 

    İstanbul Akvaryum eğlenceli ve aynı zamanda okuyarak gezersen bilgi veren bir mekân. Kalabalık bir zamana denk gelmezsen zihin boşaltmak, keyifli birkaç saat geçirmek için bire bir. Daha ayrıntılı bilgi için, pahalı dedim ama ücretler ve kampanya duyuruları, servis saatleri vs. için İstanbul Akvaryum'un linkini BURAYA bırakıyorum. Önümüz hafta sonu ve malûm sömestr tatili... Belki Florya'ya doğru uzanırsınız. Florya derken aklıma geldi, eğer daha önce görmediyseniz hazır o tarafa gitmişken yakınındaki Atatürk'ün yazlık köşküne de uğramanızı tavsiye ederim.



 



 
 

28 yorum:

  1. Anne oğul gezileri ne güzeldir. Orhun nasıl da yakışıklı bir delikanlı olmuş, maşallah.
    Akvaryum güzelmiş, gitmedim daha önce. Florya çocukken denize girmek için gittiğimiz sahillerden. Neler neler hatırlattı.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annem çocukken de yazlarını Florya'da geçirirlermiş. O da şimdi o tarafa gidince ya da görünce duygulanır:) Biz şimdi AVM'ye gidiyoruz ancak. Ben çok teşekkür ediyorum Tülin Hanım. İstanbul'a geldiğiniz bir zaman Florya'da buluşuruz belki kim bilir?
      Orhun için de teşekkür ediyorum:) Sağ olun.

      Sil
    2. İnşallah Sezer, belli mi olur gideriz belki Florya sahiline.
      Bir bardak çayı da birlikte içeriz denize karşı :)

      Sil
  2. Gözünüz aydın. Bende yıllar önce ilk akvaryumdu sanırım, çocuklar küçükken gitmiştik böyle bir akvaryuma.Çok etkileyici oluyor ki şimdikiler daha güzeldir eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Mehtap. Orhun tatilde evdeyken benden mutlusu yok:) Tüm anneler gibi:)
      İlk akvaryum bu olmasın? Epey oldu çünkü açılalı. Biz o taraflara sık gitmemize rağmen, Akvaryum'a yeni girdik.

      Sil
  3. Canım ben 2 yıl önce gitmiştim tam o orta yerde balıklar üzerimizde fotoğraflar çektirdik çocuklarımla...Kapibara ilk defa gördük....Harika bir geziydi...Sizinki de öyle olmuş....İyi eğenceler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yapmışsınız. Bizim için gün bugünmüş:)
      Kapibara'nın fotoğrafını çekmedim bile, ben biraz korktum ondan:)
      Size de çocuklarla keyifli günler, sevgiler...

      Sil
  4. Merhaba,


    27 Ağustos 2009 Perşembe günü yazdığınız blogtan, 18 Ocak 2019 Cuma günü yazdığınız bloga kadar birçok blogunuza çok hızlı olarak göz gezdirdim. Bazı blogları da okudum. Zaten birçok bloğunuzu önceden okuduğum için, tam olmasa bile hatırladım.
    Sonuç olarak gıpta edilecek bir bloğunuz var. Bu herkes tarafından görülüyor zaten. Ayrıca, daha da önemlisi açılış yazısında belirttiklerinize (ilkelerinize de diyebiliriz), Evet, ilkelerinize son yazınıza kadar sadık kalmanız övgüye değer.
    Yurt içi ve yurt dışı seyahatleriniz ve etkinlikleriniz yanı sıra senede 40’’ın üzerinde kitap okumanız ve yine ortalama 50’nin üzerinde blog yazmanız herkesin harcı değil. Kaldı ki yazılarınız ve fotoğraflarınız da öyle böyle değil.

    Bir övgü yazısı yazıyor değilim. Zaten çok samimi yazan yorumcular da bu gerçeği tespit etmişlerdir.
    Ben, artık kitap yayınlamanızın zamanı geldiğini haber vermek için yazıyorum. Belki de yayınlamışsınızdır. Olsun yine de, biraz zahmetli olmasına rağmen yazın ki yararlansın herkes.
    Her şeyi çok iyi bilen sizin gibilere öğüt vermem doğru değil belki; ama 76 yaşına kadar bir şeyler üretememiş biri olarak sizin gibi gençlerin hak ettikleri yeri almalarını istiyor gönlüm.

    Başarılarının devamı dileğiyle hayırlı günler. Saygılar…

    Yıl Okunan Yazılan
    kitap blog
    _______________________
    2018 48 40
    2017 40 43
    2016 43 55
    2015 40 77
    2014 59
    2013 65
    2012 82
    2011 6
    2010 5
    2009 15

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Sabahattin Hocam, esirgemeden sarf ettiğiniz güzel sözleriniz karşısında ne diyeceğimi inanın bilemiyorum. Daha önce birkaç blog arkadaşımla birlikte benim sayfamın da tanıtımını yapmış ve yılların öğretmenlik deneyimine dayanan analiz yeteneğinizle harika bir yazı yazmıştınız. Ne kadar teşekkür etsem azdır.
      Daha önce de birikimleri iyi kullanmam gerektiği konusunda öğüt vermiştiniz. İnanın bunların hepsini dikkate alıyorum. İyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum, çok iyi yazarlar okumuş olmak, kitap çıkarma konusunda cesaretimi kırıyor. Herkesin bilip bilmeden her şeye atladığı bir devirde benimki geçerli bir hareket değil muhakkak. Ama ne bileyim, bir parça kuralcı, titiz bir insanım sanırım:) Fakat her şeye rağmen bu sözleriniz silkinmeme sebep oluyor. Her birini kafama kaydettiğimden emin olabilirsiniz. Verdiğiniz destek ve motivasyon için teşekkür ederim. Son birkaç senedir oğlumun sağlığı beni -en başta kafaca- fazlasıyla meşgul etti. Kendimi psikolojik ve duygusal olarak arka plana attım. Halihazırda oğlumun sağlığı tam anlamıyla iyileşmiş değil. Onu hallettiğimiz zaman daha berrak düşünüp hareket edebilirim diye umut ediyorum. Ama yine de hemen şu an eski yazılarıma döneceğim, ara sıra aklıma gelen bazı fikirleri geliştirip , daha farklı neler yapabileceğimi düşüneceğim. Çok teşekkür ediyorum size. Sizler gibi büyüklerimizden destek ve ilgi görmek güzel.
      Size sağlıklı, huzurlu seneler diliyorum. Bazen görünmez oluyorsunuz, siz de bol bol yazın, deneyimlerinizden ve fikirlerinizden faydalanmaya devam edelim. Sevgiler, saygılar benden...

      Sil
    2. Merhaba,
      Önce oğlunuza sağlıklar, mutluluklar ve başarılar dilerim.
      Sonra, “Mükemmel iyinin düşmanıdır.” yaygın sözünü, haddim olmayarak hatırlatırım.
      İyi eserler vermenizin zamanını, elbette siz bilirsiniz…
      Bizim bloglarda görünüp görünmememiz o kadar da önemli değil. Sağsak Allah’a bin şükür.
      Hayırlı günler dileğiyle saygılar…

      Sil
  5. Bir buz dağı vardı seneler seneler önce biz gitriğimizde, istanbulun tek buz dağı dokunabşlirsiniz yazıyordu üzerinde :) Biz de ne zamandır çocuklarla tekrar gitmeyi istiyoruz ama beceremedik bir türlü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buz dağı duruyor. Ben nedense elimiz yapışırsa diye, dokunurken olay yaptım biraz:)
      Biz o tarafa sık gideriz ama akvaryuma yeni girdik nedense. Açıldığı zamanlar Orhun'un çok da küçük yaşlarına denk gelmemişti. Küçükken ayrı keyif alınır çünkü. Şimdi de iyi oldu:)
      Sevgiler Handan...

      Sil
  6. Senede bir kaç kez uğrarız mutlaka, kızım çok sever akvaryumu.

    YanıtlaSil
  7. haftayakısmetse istanbuldayız kızımla burayı not aldım eşim çalışacağı için metroyla ulaşabilrimiyiz acaba biliyormusunuz sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahane. İyi gezmeler dilerim şimdiden. Metroyla Yenibosna'ya kadar geliniyor sanırım. Oradan taksi olabilir. Metrobüs yaparsanız da Cennet Mahallesi durağında inebilirsiniz. Çocukla yürümek uzun sürer, taksiye binebilirsiniz yine. Cennet durağından 15.lira gibi bir şey yazıyor. Servisler de var aslında ama bileti servislerin kalktığı yerden almanız lazım. Onun için de Akvaryum'un internet sayfasına bakabilirsiniz.

      Sil
  8. cok guzel bir yazi olmus pek begendim :-)

    YanıtlaSil
  9. Sitenizi yeni fark ettim ve hemen takibe aldım, benim siteye de beklerim, geniş kitleler oluşturmak daima güzeldir...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
  10. Sayfanızı arkadaşımın sitesinde gördüm bi uğrayayım dedim sayfanızdaki çoğu yazı çok hoşuma gitti takibe aldım sizi. inşallah sürekli yazmaya devam edersiniz <3 bana da beklerim ^_^ ne harika yerler var inşallah bize de nasip olur oralara gitmek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum. 2009'dan beri buradayım , umarım dediğiniz gibi devam ederim. Çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  11. okurken mest oldum ama bir yandan da kendime kızdım hemen hemen her yıl giderim İstanbula ve buraya hiç gitmedim.teşekkürler bu güzel yazı için.
    ve bu arada oğlunuza da size de maşallah!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek merkezi bir konumda değil, o yüzden dikkatinizi çekmemiştir belki. Bir dahaki sefere o zaman:)
      Güzel sözlerinize de teşekkür ediyorum:) Sevgiler...

      Sil
  12. ayyyy gideyim ben daaa holeeykooo :)

    YanıtlaSil
  13. Burayı çok merak ediyorum. Şimdi sizin yazınızı okuyunca gitmediğime çok üzüldüm. Ne kadar güzel anlatmışsınız. Pandemi bitince ilk gidilecek yerler listeme hemen ekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu salgın bitse de aklımızdaki her yeri görebilsek:)
      Çok teşekkürler, sevgiler...

      Sil

Yorumu olan?