21 Aralık 2018 Cuma

BİZİM İÇİN ŞAMPİYON

    Bizim İçin Şampiyon'u seyrettim. Tereddütlerim vardı ama filmin gerçek bir hikayesinin olması ve atları çok sevmem nedeniyle izlemeden duramadım. Ve çok sevdim.
   
    Filme konu olan Bold Pilot'ı ve jokeyi Halis Karataş'ı biliyordum. Yakın çevremde at yarışı oynayan yoktu ama gazetelerden, haberlerden, ara ara televizyonda gördüğüm yarışlardan dolayı tanıyordum. 1996 yılında 70.Gazi Koşusu'nu halâ kırılamayan rekor derecesiyle kazanmasının haberini o zamandan hatırlıyorum. Fakat Bold Pilot'ı yetiştiren aileyi ve Halis Karataş'ın bu ailenin kızıyla yaşadığı aşkı bilmiyordum. Bu filmde bunların hepsi var. "Bizim İçin Şampiyon" sadece bir at yarışı filmi değil. Daha çok mücadele etmek üzerine kurulmuş bir film. Söz konusu mücadele yalnız yarışlarda yaşanmıyor. Bold Pilot'la aralarında farklı bir bağ olan sahibi Begüm'ün kanser hastalığıyla mücadelesine de tanık oluyoruz. Ve Halis Karataş'la yaşadığı aşka... Karataş ile 
Bold Pilot, Begüm için umut oluyorlar, hastalık karşısında pes etmemesini sağlıyorlar. Filmin sonunda gerçek haber ve görüntülerle bu aşkın nereye gittiğine şahit oluyoruz.
    Sinema salonu epeyi doluydu. Filmin bu kadar ilgi gördüğünü bilmiyordum. Gençler de vardı elbet ama belli bir yaşın üzerindeki seyirci sayısı epeyi fazlaydı. Bunların arasında 90'lı yılların efsane yarış atını tanıyan bilen çoktur diye düşünüyorum. Ve tek başına filmi izlemeye gelen erkekler... Bunlar da muhtemelen at yarışlarına ilgi duyan kişiler. Ve herkes fazlasıyla duygusal. Koca koca insanlar alenen ağladılar. Ben her zamanki topluluk içinde ağlayamayan halimle usul usul sildim gözlerimi. Bu kadar duygusal bir film olduğunu bilsem izler miydim bilmem ama iyi ki bilmiyormuşum. Her ne kadar Begüm'ün tedavi sürecini fazlaca izletip üzdüklerini düşünsem de film sırf bu sebeple duygusal değil. O güzelim atın koşuşu bile etkiliyor insanı. Evde pürdikkat dizi izler gibi sesli yorumlar yapan, ahlayıp vahlayan ya da sevinen insanlarla beraber seyrettim filmi. Herkes kendini o kadar kaptırdı ki hiç telefonunun ekranını açıp açıp bakana rastlamadım. 
Ki biliyorsunuz bu densizlik artık sinemalarda çok sık çıkıyor karşımıza. Telefonlara yöneltmemek bile filmin başarısıdır diye düşünüyorum.
    At yarışlarına mesafeli olabilirsiniz, bu yüzden bu filmi izlemeyi tercih etmeyebilirsiniz. Hatta bu konuda bir blog arkadaşımla yorumlar altında ufak bir yazışmamız oldu. Bu konuyu ben de düşündüm. Filmi izlerken de sık sık aklıma geldi. Atları yarıştırmak ne kadar doğru? Birincisi savaştırmaktan iyidir diye düşünüyorum. Savaş meydanlarında atların kendilerini ateşe atmaları hep çok üzücü gelmiştir bana. Atların yarıştırılması konusuna gelince... Bunun hakkında bir bilgim yok. Yarışlara hazırlığın geri planı hakkında bir şey bilmiyorum. Filmde görünen yemyeşil haralarda koşan atlardı. Ve tabii ki para getiren, prestij getiren varlıklar oldukları için yarış atlarına çok iyi bakılıyordu. Bold Pilot'ın sahibi olan aile, at yetiştiriciliği konusunda öncü ailelerden Atman Ailesi. Sadece yarış atlarına odaklı değiller. Dediğim gibi, bilemiyorum. Bu estetik kaygılar taşıyan bir film neticede. Fakat atların doğasında koşmak olduğu için yarışmaları fikri aşırı gelmiyor bana. Sanki önemli olan yetiştirilirken, yarışlara hazırlanırken nasıl muamele gördükleri.Bir de binicileriyle uyum içinde olma zorunlulukları, insanla beraber hareket ediyor olmaları kurtarır bir durum gibi. Dilerim iyi bakılıyordur onlara. Atlar çok özel hayvanlar. İnsanlık tarihi boyunca bizim için savaştılar, bizim için tarla sürdüler, bizim için yük taşıdılar. Zarar görmelerini istemem. Filmdeki atı da hayranlıkla izledim. Kapkara, müthiş bir şey. Bold Pilot hayatta olmadığı için onun oğlunu izledik perdede. 
    Eve dönünce film hakkındaki yorumlara baktım ve ilk adresim ekşi sözlük oldu. 14 sayfa yorum girilmiş olması filmin dikkat çektiğini gösteriyor. Birkaç olumsuz yorum var tabii ama ekşicilerin yüzde sekseninin filmi beğenmiş olduğunu gördüm. Yapılan eleştirileri mantıklı bulmadım. Aslında olmadığı yazılan kimi sahnelerin, filmin sonunda gerçek halleriyle gösterilmiş olması inandırıcılıklarını yitirmelerine sebep olmuş. Benim olumsuz anlamda dikkatimi çeken tek şey, 
önemi olan at yarışlarının sanki bir futbol maçı gibi o gün tüm evlerde, iş yerlerinde izlendiğinin abartılı sunumu oldu. Bir de zaten konunun içinde önemli yeri olduğunu anladığımız hastalık sahneleri bir parça daha kısa olabilirdi. Ekşi'de okuduğuma göre hasta yakınları olanlar epeyi bir etkilenmişler. Bunlar dışında gözüme olumsuz anlamda batan hiçbir şey yok. İnsana dair, insan-hayvan ilişkisi ve sevgisine dair, aşka dair, o güzel atlara dair güzel bir film izledim ben. Film sonundaki görüntüler, Halis Karataş'ın ufak ropörtajları çok iyiydi. 2015 yılında ölen ve öldüğü gün Twitter listesinde ilk sıraya yerleşen Bold Pilot hakkında atılan tweetlere yer verilmesi de hoş bir ayrıntıydı. Bizim İçin Şampiyon, 2018'de sinemada izlediğim en etkileyici filmlerden biri oldu benim için. Halâ izlemediyseniz benden küçük bir hafta sonu tavsiyesi olarak gelsin. 




















6 yorum:

  1. ben de izlemek istiyorum Yılmaz Özdil in köşesinde gerçek hikayesini okudum ailenin çok etkilendim...bizimkiler gelmez şimdi bu filme ..kendi kendime filme gitmeyi öğrensem iyi olucak sanırım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ben yalnız başıma sinemaya gitmeye alışığım ve çok seviyorum aslında. Eşimle her zaman zevklerimiz tutmayabiliyor. Teklif var ısrar yok:)

      Sil
  2. bilmediğim bir hikaye idi bu. izlicem filmi savol :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Epeyi izlenmiş. O kadar beklemiyordum. Bir süre daha vizyonda kalır yani.

      Sil
  3. Filmin tanıtımlarına rastlamıştım. ama hikayesini de okuyunca daha da etkileyici oldu benim için. en kısa zamanda izleyeceğim.

    YanıtlaSil

Yorumu olan?