19 Temmuz 2016 Salı

SEYAHAT SANATI... BOTTON'DAN SEYAHAT ÜZERİNE...

    Son günlerde olan bitenin ruhumda yarattığı travmadan bahsetmeme hakkımı kullanarak bir nebze de olsa normalleşme alameti göstermek istiyorum. O yüzden şimdi, son zamanlarda okuduğum keyifli bir kitaptan bahsedeceğim: "Seyahat Sanatı".
    Her ne kadar fikirlerini pazarlama, yani maddiyata çevirme konusunda eleştirilse de kitaplarını beğenerek okuduğum Alain de Botton seyahat eylemine dair enfes bir çalışma yapmış. Seyahati sevdiğim ve kimi zaman üzerine düşündüğüm konulardan biri olduğu için keyifle okudum. Botton, seyahat ile bağdaştırdığı "beklenti, seyahat mekanları, egzotik olan, merak, kır, şehir, yücelik, sanat, alışkanlık" gibi kavramları aynı başlıklar altında incelemiş ve her birini ayrıntılarken kendi seyahatleri ile geçmişte yaşamış gezginlerin, sanatçıların seyahatlerine, fikirlerine, eserlerine yer vermiş.
    Örneğin "Seyahat Mekanları" bölümünde, küçük yaşta üvey babasıyla yaşamamak için bir yatılı okuldan diğerine gönderilen Baudelaire'in kendini evde hiç rahat hissetmemesi ve devamlı seyahat etmek istemesi ile limanlar, otel odaları, gemiler, trenler, istasyonlar gibi seyahat mekanlarının şiirlerinde bolca yer alması var. Ayrıca Baudelaire'nin şiirlerinden etkilenen Amerikalı ressam Edward Hopper'in seyahat mekanlarını resmettiği eserleri var. "Egzotik Olan" başlığının altında zamanın Oryantalizm modasıyla Doğu'ya yapılan seyahatler ve Fransa'nın yapaylığından sıkılan Gustave Flaubert'in küçük yaşlardan itibaren Mısır'a gitmek için nasıl yanıp tutuştuğu var. Şöyle deyip dururmuş Flaubert: "Yaşasın güneş, yaşasın portakal ağaçları, palmiye ağaçları, lotus çiçekleri ve mermer süslü evler, yaşasın ahşap panolarla çevrili aşk kokulu yatak odaları! O diyarlardaki mezarları ne zaman göreceğim? Akşam vakti develerin uğrayıp üzerlerindeki kuyulardan su içtiği, altta kral mumyalarının yanında uluyan sırtlanların sesinin yankılandığı mezarları ne zaman göreceğim ben?" 
Peki ünlü yazar görebilmiş mi  uzaktan sevdiği Doğu'yu? Çok istemiş, görmüş:) "Sanat" başlıklı bölümde ise Botton'un Arles'te Van Gogh'un izini sürerken ünlü ressamın bir zamanlar baktığı yerlere bakma deneyimi var.
    Velhasılıkelam, kitabın her bölümünü anlatmaya kalkarsam olmaz. Seyahat etmeyi sevenlerin de sevmeyenlerin de keyif alacağını düşünüyorum. Tavsiye ederim.













8 yorum:

  1. Ben de konuşmama hakkımı kullanıyorum. Sanırım bundan sonra da konuşmayacağım. Çünkü konuşmak ne bana çare ne de bir başkasına. Birilerinin bir şeyler paylaşmasına çok sevindim. Çok iyi geldi bünyeme. Ben de kitaplara sarıldım. Okuyorum. Bazen okuduğum paragraftan hiçbir şey anlamadığımı düşünüp başa dönüp tekrar okuyorum ama olsun. Kitabı ilk çıktığında almış, sanırım yarım yamalak okumuştum. Şimdi tekrar elime almak ve yine yarım yamalak okumak hissi oluştu bende.
    Sevgiyle kucaklarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğunu anlamama durumu bende de var bugünlerde. Film seyredeyim, haberlerden uzaklaşayım biraz diyorum ona da adapte olamıyorum. Bilemiyorum...
      Çok beğendim ben bu kitabı, senin gibi bir seyahatseverin de dikkatini çekmiş zaten sevgili Özlem.
      Ben de kocaman sevgilerimi yolluyorum.

      Sil
  2. İlginçmiş, not aldım kitabı, teşekkürler.Sevgiler..

    YanıtlaSil
  3. Seyahat bizim için de hem keşif, hem kaçış hem de en iyi terapi yöntemi. O da olmasa çekilmez :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin imkanı ve hevesi bol olsa da dünyayı dolaşsa keşke. O zaman herkes birbirine daha saygılı olurdu diye düşünüyorum.

      Sil
  4. İlginç bir kitap galiba arayacağım.

    YanıtlaSil

Yorumu olan?