Aslında evde pek film izlemem ama geçtiğimiz cuma akşamı ev sakinken bu geleneği bozdum ve Kaldırım Serçesi'ni (La Vie En Rose) izledim.
Kaldırım Serçesi... Yani Edith Piaf... Gerçek adı Edith Giovanna Gassion. Paris doğumludur. Sokaklarda şarkı söyleyen annesinin Edith'e bakamadığını düşünen babası, küçük çocuğu alıp babaannesinin yanına götürür. Babaanne genelev işletmektedir. Edith burada mutlu olur çünkü genelevdeki kadınlar ve babaannesi ona çok iyi bakarlar. Küçük kız o yıllarda bir göz hastalığına yakalanır. Neyse ki 2-3 yıl boyunca görmeyen gözleri bir gün mucize eseri açılıverir.
7 yaşlarındayken kendisini almaya gelen babasıyla birlikte sokak şarkıcılığı günleri başlar. Baba akrobat. Sokaklarda gösteri yapmaktadır ama asıl alkışı alan o güzel sesiyle şarkılar söyleyen Edith olur her zaman. Peki neden okula gitmez Edith? Çünkü okullar onu kabul etmez. Çünkü o bir genelev işletmecisinin torunudur.
Tekrar yükselmesini sağlayan kişi Raymond Asso'dur. "Edith" ismine "Piaf" soyadını eklerler, çok sıkı çalışırlar ve Edith Piaf profesyonel müzik hayatına geri döner.
Birçok erkek girer hayatına. Ama en önemlisi ve ona en büyük trajedilerden birini yaşatan, evli ve 3 çocuk babası, dünya şampiyonu boksör Marcel Cerdan olur. Edith çok sever onu. Kendisinin Amerika'da, Marcel'in Fransa'da olduğu bir sırada özlemle çağırır yanına. Marcel'in Amerika'ya gitmek için bindiği uçak düşer ve kazadan kurtulan olmaz. İçkiye alışık olan Edith, uyuşturucuya da sığınır bu olaydan sonra. Bir gün arkadaşlarını zorlayarak çıktığı bir araba yolculuğuyla bu kez kaza geçiren kendisi olur. Bu olaydan sonra ömür boyu yarı kambur bir şekilde yürüyecektir.
Geçmişte olduğu kadar bugün de hayranlıkla dinlenen Piaf, 48 yaşında karaciğer kanserinden hayatını kaybeder. Son günlerinde yanında ona tutkuyla bağlı arkadaşları ve üvey kardeşi vardır.
Sesi çok büyük ama kendi küçücüktür Edith'in. Güzel olduğu da söylenemez. Sokaklarda büyümüştür o. Süse, gösterişe, paraya önem vermez. Siyah, sade elbiselerle çıkar sahneye. Tek süsü şarkı söylerken hislerine göre kendinden geçercesine hareket ettirdiği elleridir.
Yaşadığı hayat nedeniyle Katolik Kilisesi reddetmiştir Edith Piaf'ı. Bu yüzden cenaze törenini de yapmazlar. Kilisenin tavrına rağmen sanatçının tabutu mezarlığa götürülürken 40.000 kişi eşlik eder kendisine. Çünkü özel hayatıyla değil şarkılarıyla, sesiyle yer etmiştir dinleyenlerin gönüllerinde.
(Sanatçının acılarla dolu ama aynı zamanda tam bir başarı öyküsü olan hayatı bana Frida Kahlo'yu hatırlatıyor. Her ikisi de kendilerini ömür boyu takip eden kazalara, hastalıklara, trajedilere rağmen sanatlarınn zirvesine ulaşmış iki güçlü kadın.)
Edith Piaf'ın hayatını merak edenler için 2007 yapımı La Vie En Rose - Kaldırım Serçesi'ni önerebilirim. Çok güzel bir film. Marion Cotillard şahane ki zaten bu rolüyle Oscar ödülünü kazanmıştı. Bir de üvey kardeşi Simone Berteaut'ye ait "Kaldırım Serçesi Edith Piaf " isimli kitap vardır ki o da güzeldir efendim.
La Vie En Rose burada
heeeey ah çok severiiim.
YanıtlaSilizledim de.
bak onun hayatının bi başka yönü de.
edith et marcel.
marcel cerdan ile hayatı.
:)
Teşekkürler deep.
Silhttp://evindelisi.blogspot.com/2011/04/edith-piaf-la-foule.html
YanıtlaSilEn sevdigim sarkisi...oynuyor resmen okurken!!!!
Teşekkürler. Hemen bakıyorum.
Sil