Gustav Klimt - Kiss |
…kutu gibi bir eve yerleşiyoruz seninle kendi yağımızla
kavruluyoruz tencerenin dibini tutmadan pişiyoruz kendi zevkimize göre
döşüyoruz her tarafı tavana kadar aplikler dört bir yanı sarıyor tavandan
sarkan lamba tam yemek masasının üstüne isabet ediyor kendi başımızın çaresine
bakıyoruz kendi bacağımızdan asılıyoruz yatak odasına güllü perdeler asıyoruz
ben çarşıdan patlıcan alıyorum sen ortalığa bakıyorsun resmini dairede masamın
üstüne koyuyorum sen de resmimi tuvaletinin üstüne yerleştiriyorsun yatağımızın
yanında kitaplarımız duruyor benim komodinimin üstünde benimkiler duruyor senin
komodininin üstünde seninkiler duruyor ışıklarımız da gece lambalarımız da ayrı
fakat kalplerimiz bir çarpıyor sen dört ben altı sayfa okuyunca uykumuz geliyor
aynı anda birbirimize doğru dönüyoruz öpüşüyoruz aynı anda Fransızlar gibi iyi
geceler diliyoruz Amerikalılar gibi birbirimize arkamızı dönüyoruz sabaha
tekrar buluşmak üzere ayrılıyoruz büfenin üstüne hiçbir şey koymuyoruz çünkü
diğer küçük burjuvalar gibi görmemiş değiliz onlardan farkımızı biliyoruz gene
de söylemiyoruz birbirimize bilmiyormuş gibi yapıyoruz sehpa örtüsü de
kullanmıyoruz ama bunları hesaplayarak değil içimizden öyle geldiği için
yapıyoruz onlardan farkımızı belirtmeye tenezzül etmiyoruz mutfaktaki kavanozların
üstünde tuzbiberşekerkahve yazmıyor nedense öyle kavanozları almak gelmiyor
içimizden yolda yürürken sanki o anda aklımıza gelmiş gibi bir dükkana girip
sana bir ayakkabı alıveriyoruz akşam ben kapıdan içeri girer girmez öpüşmüyoruz
beş dakika sonra öpüşüyoruz her gün ayrı bir zamanda öpüşüyoruz ne zaman ne
yapacağımız belli olmuyor serseri bir küçük burjuva ailesiyiz ne kabul günümüz
var ne de belirli toplanma günlerimiz dedikodu da yapmıyoruz yemekten sonra
koltuklarımıza oturuyoruz öyle kimsenin belli bir koltuğu yok kim ne bulursa
onun üstüne oturuyor kimseyi çekiştirmiyoruz saat on ikiye yaklaştığı halde yarın
erken kalkacaksın yatsan iyi olur demiyorsun bana başıboş bir hayat sürüyoruz
ben her sabah daireye gidiyorum fakat nasıl oluyorsa gidişim kimsenin gidişine
benzemiyor serseri bir memurum evden sokağa tam bir sokak serserisi gibi
yürüyorum ne otobüse binişimde ne biletçiye para uzatışımda ne dairede masamın
başında oturuşumda hiçbirinde beylik bir durum yok olamıyor istesek de küçük burjuvalaşamıyoruz
onlar gibi düşünemiyoruz yatakta birbirimize şiirler okuyoruz kitapları
tartışıyoruz dünya umurumuzda değil sersem aptal diyoruz birbirimize diğer
karıkocalar gibi şekerim canım tatlım balım birtanem filan demiyoruz anahtarı
paspasın altına koymuyoruz kaç kere içerde unuttuk da çilingir getirmek gerekti
hesabımızı bilmiyoruz paramız olduğu halde ayın sonunu getiremiyoruz Avrupa
gezileri için para biriktiremiyoruz çocuklarımız oluyor üst üste istediğimizden
değil istemediğimizden de değil tedbir de almıyoruz olmasın diye doktora filan
da gitmiyoruz bununla uğraşacak değiliz ya hiçbir şeyimizi beğenmiyor
dostlarımız bize öğütler veriyorlar ne onlara ne de büyüklerimize aldırıyoruz
kayınpederlerimize kaynanalarımıza saygıda kusur ediyoruz çocukların
terbiyelerini bozuyorlar onları şımartıyorlar diye üzülmüyoruz eğitimleriyle de
uğraşmıyoruz üstünkörü bir terbiye veriyoruz akşamları derslerine
çalıştırmıyoruz okula gidip öğretmenleriyle konuşmuyoruz hangi biriyle
uğraşalım tam altı tane…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumu olan?