Padişah Abdülhamit tarafından yaptırıldı ve 1908'de hizmete açıldı.
İki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından tasarlandı.
Lefke'den taşlar getirtildi. 1100 ahşap kazığın üzerinde inşa edildi.
1.Dünya Savaşı sırasında cephane yüklü bir trene sabotaj yapıldı. Çok zarar gördü... Çok insan hayatını kaybetti.
1979 yılında bir tehlike daha atlattı. Haydarpaşa açıklarındaki İndependente isimli tankerin patlamasından etkilendi.
2010 yılı sonlarında izolasyon çalışmaları sırasında çatısı cayır cayır yandı.
Her seferinde yeniden toparlandı.
Fotoğraf:Gezgin Dergisi |
Doğu ile Batı'yı bağladı yıllarca.
Trenler geldi... Trenler gitti...
Anadolu'dan İstanbul'a gelenlerin umutlarına, bu şehri terk edenlerin hüznüne şahit oldu.
Hasretle ve sevinçle kucaklaşmaları da gördü, gözyaşlarını da...
Çok insan tanıdı, çok hikaye dinledi.
Şiirlere, öykülere, romanlara konu oldu.
Büyük şehre gelmenin şaşkınlığını simgeledi Yeşilçam filmlerinde...
Yine aynı filmlerde hüzünlü ayrılıklara, sallanan mendillere fon oldu.
Heybetli...
Güzel...
Olgun...
Haydarpaşa Garı...
Kentsel Dönüşüm'ün son kurbanı...
1 Şubat 2012 itibariyle kapanıyor.
2 yıl süreyle kapalı kalacak.
Atatürk Kültür Merkezi gibi...
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi gibi...
Sonrası?
Sonrası belli değil.
Kimin olacağı, kimde kalacağı belli değil.
Söylentiler muhtelif...
Otel de olabilir, alışveriş merkezi de...
Tarih, kültür mirası, geçmiş, gelecek, estetik, sanat, insan, duygu, falan, filan, ıvır, zıvır...
Ne düşüneyim? Ne diyeyim? Var mı bir önemi?
En iyisi sözlerimi Nazım'dan dizelerle bitireyim:
"Haydarpaşa Garı'nda
1941 baharında
Saat on beş
Merdivenlerin üstünde güneş
Yorgunluk ve telaş
Bir adam merdivenlerde duruyor
Bir şeyler düşünerek."
(Memleketimden İnsan Manzaraları)
2011 yazında çektim bu fotoğrafı. Hissetmiş gibi... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumu olan?