Geçen salı gününden beri yazmamışım. Keyfim yoktu. Bu birkaç gün pencereden bakıp yağış tahmini yaparak; haberleri seyredip, gazeteleri okudukça kahrolarak geçti. İstanbul gibi dünyanın en güzel şehirlerinden birinin yanlış uygulamalarla nasıl mahvolduğuna mı yanayım, ekmek parası peşinde kapısı bacası olmayan aracın içinde hayatını kaybeden hemcinslerime mi yoksa annesinin elinden kayıp giden bebeğe mi üzüleyim bilemedim.
En çok içimi acıtan şeylerden biri de, darmadağın olmuş depoları yağmalayanları görmek oldu. Haberi seyrederken, aklı başında bir vatandaşın "Biz böyle bir millet değiliz!" diye bağıra bağıra isyan etmesini gördüğümde boğazıma bir yumru geldi oturdu. Evet biz böyle değildik. Ne oldu? Nasıl böyle vicdan kaybına uğradık? Değerlerimizi ne zaman yitirdik? Nerede kaldı kul hakkı? Aklım almıyor, almıyor, almıyor... Hırsızlığın en adi şekli bu. Artık bunun daha aşağısı yok. Yine canım sıkıldı. Başka şeylerden bahsedecektim ama canım istemiyor. Yarın yazarım artık...
(Türkiye'de intihar oranı geçen yıla göre yüzde 41,5 artmış. Her üç saatte bir kişi intihar ediyormuş. Nedense hiiiiiç şaşırmadım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumu olan?