11 Nisan 2019 Perşembe

BUGÜNLERDE...

    Son postu yayınlayalı neredeyse 3 hafta olmuş. En son "Finlandiya" deyip kalmışım. Bu aralar kendime çok az vakit ayırabiliyorum a dostlar! 2-3 haftadır fena halde yakın dost ve akraba münasebetleri sarmalında yuvarlanmaktayım. Gemlik'ten gelenler oldu, bizde kaldılar, döndüler. Bodrum'dan gelenler oldu ve halâ İstanbul'dalar. Onlar kardeşimde kalıyor olsalar da her planı beraber yapıyoruz, her gün beraberiz. Her iki ailenin 5 yaşında kızları var. Haliyle onlara özel vakit geçirme yöntemleri düşünüldü. Nedense Bodrum'daki doktorlara güvenmeyen teyzemin burada birer hafta arayla iki gözünden katarakt ameliyatı olması nedeniyle hastaneye gidip geliyoruz. 
O arada çocukluk arkadaşım ayağını çatlattı ve yakında ben olduğum için yine hastaneye ben gittim. Yarın birkaç günlüğüne Orhun gelecek. Hafta sonu hem yeğenim hem de kuzenim için doğum günü yapacağız. Battı balık yan gider, "bizde olsun" dedim:) Tamam bunlar iyi hoş da ben bu kadar gitmeleri gelmeleri, koloni halinde yaşamayı gerçekten sevmem:) Allah'tan anne tarafı da, baba tarafı da fazla kalabalık değildir ve bu işime gelir. Az ve öz olduğumuzdan saygı, sevgi çerçevesinde geçinir gideriz. Kendimce kurduğum ve eşimle oğlumu da alıştırdığım sakin giden hayatımda bu aralar yaşanan bu akrabasal yoğunluk beni biraz sarstı. Nisan ayı bu şekilde geçecek. İlkokul arkadaşlarımın toplaşıp bize gelmesi bile bu ayın sonuna ayarlandı. Bir de kardeşim şöyle dedi: "Abla doğum günüm Ramazan ayına denk geliyor. Bu ay bir hafta sonu kutlayalım":) Evlilik yıldönümümüz de Nisan ayında. Her sene küçük bir seyahatle kutlarız ama bu sefer vakit ayırabilecek miyiz, onu bile bilmiyorum. Ama atlamaya hiç niyetim yok. Mayısa da sarksa iptal ettirmelerine izin vermeyeceğim:) 
Misafire hürmet :) Ailemizin en küçüğü Parem.
    Bana ufak ufak geliyor olmasını saymazsak bunlar güzel telaşlar tabii. Herkesin sağlığı, huzuru yerinde olsun da her şey halledilir. Fakat ben kendine vakit ayırma işini fazla önemsiyorum. Hoş, bu ancak oğlum büyüdükten sonra ve çalışma hayatından vazgeçmenin ardından kazanabildiğim bir durum. Bir de yaş alma olayı var tabii. Kendine zaman ayırmanın ne kadar önemli olduğunu ancak birkaç senedir idrak edebiliyorum ve uyguluyorum. Beden ve ruh sağlığın için, hattâ çevrendekilerin de sağlığı için kendine zaman ayırman şart. Bu konuda taviz vermemeye çalışıyorum. Ya da en azından planlarımı ona göre yapıyorum diyelim. Kitap okumak, film izlemek, yürüyüş yapmak, kendi kendime sinemaya, müzeye gitmek, arkadaşlarımla buluşmak, el işlerimle uğraşmak bana çok iyi geliyor. Biraz eş, dost, akraba; biraz yalnızlık... En iyisi.. Bence tabii. Herkesin huyu suyu, karakteri ayrı. Çok şükür herkesi olduğu gibi kabul etme olgunluğuna erişilen yaşlardayım. Saygı duyuyorum, saygı duyulmasını da istiyorum. Bunu ayarladık mı her şey güzel olur.

    Kalabalık, yoğunluk beni yordu dedim ama 10-11 gündür beni yoran şeylerden biri de şu seçim olayı. Hepimiz gibi... Kaostan bıktım usandım. Biz bunu hak etmiyoruz. Sevindiğim bir şey var ama... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilen ama halâ mazbatasını alamayan Ekrem İmamoğlu'nu Beylikdüzü'nden tanıyorum ve çok seviyorum. İlçesi dışında da sevildiğini, kendini anlattığını görmek beni mutlu ediyor. İş başına geçtiğinde çok iyi çalışacağı görülecek. Bunu Beylikdüzü'nde yaşayan herkesten duyabilirsiniz.
Beylikdüzü'nde sıradan bir kafe... :)

    O kadar sızlandım, serzenişte bulundum, yine de o arada fırsat yaratıp sinemaya gittiğimi söylemezsem ayıp olur. Cümbür cemaat olmadığımız bir gün eşimin de işi çıkınca kendi kendime Deli ve Dahi'ye gittim. Oxford Sözlüğü'nün yazılış hikâyesini anlatması ilgimi çekmişti. 
Yer yer Mel Gibson'ın filmlerinde görülen vatan, millet, sakarya durumları kendini hissettirse de hikâyesi dolayısıyla güzel bir filmdi. Ve ne kadar yoğun olursam olayım asla vazgeçmeyeceğim kitaplarımdan birini bitirip diğerine başlama fırsatını da buldum tabii. Amerika'nın ilk Soğuk Savaş kurbanları Rosenbergler'in davasını anlatan bir kitabı bitirip bambaşka bir alana yöneldim ve konusu Osmanlı saray mutfağında geçen Pir-i Lezzet'e başladım. Şimdi yazıyı bitirdikten sonra kitabı elime alacağım ve son birkaç sayfasını okuyacağım. 

    Bende sevgili günlük durumları böyle. Bakalım bereketli Nisan ayında bir başka post girecek miyim? Neden olmasın? Yapabilirim bence :)




 



14 yorum:

  1. Ben de arada bir kendimle başbaşa kalamazsam hasta gibi oluyorum :)

    Derin bir nefes al, eminim yıldönümünüzde güzel bir kaçamak yapacaksınız :)

    Seçim işleri beni de şişirdi.

    YanıtlaSil
  2. Bunlar güzel telaşlar ne mutlu size.

    YanıtlaSil
  3. ne güzel dolu dolu bir Nisan geçecek gibi görünüyor..şimdiden doğumgününüz kutlu olsun..ben de kendime zaman ayırmam gerektiğini yeni yeni idrak ediyorum...o zaman daha iyi bir anne ve daha iyi bir eş oluyorum...bu konuda sizi çok iyi anlıyorum ve size katılıyorum..o filmi merak ediyorum ben de gideyim bari...sevgilerimle....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte şimdi şimdi... Oğlum ufakken yapmadığım bir şeydi, ancak üniversiteye başlayınca dank etti:)
      Çok teşekkürler... Sevgiler...

      Sil
  4. yorucu da olsa sevdiklerimizle geçirilen zamanlar keyifli oluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben biraz sonradan "keyifliydi aslında" diyenlerdenim:)

      Sil
  5. Ne kadar benziyoruz birbirimize. Eşi, dostu sevsem de yalnızlığımı da çok seviyorum. Ve ben de sanırım senin gibi bu hali bizimkilere de aşıladım. Geçenlerde Kuzey, "Anne bende bir tuhaflık mı var? Ben yalnız kalmaktan da çok mutlu oluyorum." dedi. İş, güç her şey o kadar zorlaştı ki. Piyasalar bu belirsizlikten çok mutsuz. Döviz her gün yükseliyor ve kimse iş yapmak istemiyor. Hâl böyle olunca maaşlar, vergiler, sigorta, mal satmak falan üstüme üstüme geliyor. Artık evde oturma vaktim geldi mi diye düşünüyorum ama o da olmuyor. Yahu, bu hal ne? Bunca mutsuzluğu ne yaptık da hak ettik biz diye düşünüyorum. Okumaya çalışıyorum. Ara ara sanatsal bir şeylere el atıyorum. Ama baktığın zaman kendime ayırdığım vakit çok az. Neyse, daraltmayayım seni de. Ne iyi yapmışsın da yazmışsın ama :) Çok, çok güzel olmuş. Darısı başıma inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin de kendince bir dünyan olduğunu, kendi kendine yetebildiğini tahmin ediyorum:) Bunları bir ara baş başa konuşmalı:)
      Bu devirde iş yaşamını idare etmek gerçekten çok zor. Üzücü. Ne diyeyim? Huzur diliyorum herkes için.
      Yaz Özlem, sen de yaz. Tatlı tatlı anlat. Eski dostları burada her zaman görmek istiyorum:)
      Kocaman öpüyorum seni...

      Sil
  6. Kendine vakit ayırmak çok önemli bence de, yoğunluk ruhsal yorgunluğa neden oluyor bende. Şimdiden doğum günleri kutlu olsun :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nisan ve Mayıs aylarında o kadar çok doğum günü var ki bizde:) Çok teşekkürler...

      Sil
  7. Bazen her şey üst üste gelir. İyilikler, güzellikler, akrabalar da buna dahil:) Sağlık olsun yeter ki, hepsinin üstesinden gelinir. Bunalma anları kaçınılmaz olsa da maksimum keyif almaya bakmalı, buna odaklanmalı. Kalabalık iyidir diyelim;) Kıyaslamam istense, evet, benim için de yalnız zaman geçirmek ağır basar. İnsanın kendisi için özel zamanları olmalı...

    YanıtlaSil
  8. Bazı insanlar severler devamlı yakın çevresiyle olmayı, mesela annesiyle konu komşu gezmeyi vb. Ben ise biraz ondan, biraz bundan düşüncesindeyim:) "Ay ne güzel kalabalık sofralar" derler mesela, ben kalabalık masaya bakınca "Of!Kadınlar ne biçim yoruldu kim bilir!" diye düşünürüm:)
    Yine de dediğin gibi önce sağlık olsun da... Sevgiler Zeugma...

    YanıtlaSil

Yorumu olan?