26 Şubat 2017 Pazar

MİHRİ MÜŞFİK... CESUR KADINLARIN ANISINA SAYGIYLA...

   
    
    Bugün Google'da arama yaptıysanız "Mihri Müşfik Hanım'ın 131. Doğum Günü" hatırlatmasıyla karşılaşmışsınızdır. Lisans eğitimimin son senesinde "Proje" dersi kapsamında Mihri Müşfik Hanım ve birçok kadın ressamımızın yaşamının içinde bulmuştum kendimi. Zira büyük hevesle seçtiğim araştırma konum "Türkiye'de Kadın Ressamlar ve Oto-Portreleri" idi. Keyifle hazırlamıştım ödevimi. Madem bugün doğum günü, çalışmamın Mihri Müşfik Hanım'la ilgili kısa bir bölümünü paylaşmak istiyorum. İlerici, aydın kadınlarımızın anısına saygı ve minnetle...

    "Askeri Tıbbiye'nin ünlü hocalarından Dr.Mehmet Rasim Paşa'nın kızı olan 
Mihri Hanım,1886 yılında İstanbul'da doğdu. Batılılaşma hareketleriyle oluşan alafranga yaşamın sürdüğü konaklardan birinin kızı olarak özel hocalardan yabancı dil, resim, edebiyat ve müzik dersleri aldı. Ev içindeki alafranga ortamın ve kendi cesur yaradılışının uzantısı olarak Meşrutiyet döneminin özgür, Batılı kadın tipinin temsilcilerinden biri oldu. Öyle ki henüz genç kızlık döneminde belki resim eğitimi için, belki de bir gönül ilişkisinden dolayı Roma'ya gitti. Roma'dan sonra Paris'e geçen 
Mihri Hanım, resim eğitimini bu şehirde de sürdürdü. Paris'te Montparnasse Bulvarı'nda kiraladığı evini atölye gibi kullandı ve portreler yaparak geçimini sağladı. Geçinmenin bir yolu da evinin odalarını kiraya vermekti. İşte bu sırada kiracısı olan Siyasi Bilimler öğrencisi Müşfik Selami ile evlendi ve "Mihri Müşfik Hanım" oldu. 
Eşiyle birlikte Paris'te sürdürdüğü bohem yaşantı daha sonra Türkiye'de de devam etti. Paris'te tanıştığı maliye Nazırı Cavit Bey'in önerisiyle 1913 yılında
İstanbul Darü'l-Muallimatı'na resim öğretmeni olarak atanan Mihri Müşfik, bir yıl sonra devrin eğitim bakanının huzuruna çıkarak kızların da yüksek öğrenim düzeyinde sanat eğitimi alabilmesi gerektiğini belirtti. Böylece 1914 yılı sonbaharında onun önerisiyle İnas Sanayi-i Nefise Mektebi (Kadın Güzel Sanatlar Okulu) açılmış oldu. Bu deli dolu, yerinde duramayan genç kadın, Meşrutiyet döneminin özgürlükçü ortamını çok iyi değerlendirerek, Türk kadınının eğitimi açısından önemi büyük olan bir işe imzasını atmıştır. İnas Sanayi-i Nefise'nin ilk müdürlerinden biri olan Mihri Müşfik, aynı zamanda akademide hocalık da yaparak, daha sonra ressamlığı meslek edinecek olan kadın sanatçılarımızın eğitimine katkıda bulunmuştur. 1919 yılında İtalya'ya gidişine kadar özgür düşünce tarzıyla, pratik zekasıyla İnas Akademisi'nde bambaşka bir hava estirmiştir.
    Yaşamını Türkiye, Roma, Paris ve Amerika'da geçiren sanatçımızın hangi tarihlerde bu ülkelerde olduğu çok net olmamakla birlikte, 1919 yılında İtalya'da bulunduğu kesindir. Bu kaçar gibi gidişin ardında İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleriyle yakın dostluğunun olduğu söylenmektedir. Bir yıl sonra geri gelen Mihri Hanım, Akademi'de hocalık yapmaya devam eder. 1922 yılında tekrar İtalya'ya gider ve bu tarihlerden sonraki yaşamı hakkında pek az bilgi edinilebilmektedir. Kesin olan bilgiler, bu sırada eşi Müşfik Selami ile yollarını ayırdığı, İtalyan şair Gabriele d'Annunzio ile beraber olduğu ve onun aracılığıyla Papa'nın bir portresini yapmış olduğudur. Bir ara tekrar Türkiye'ye gelerek Atatürk'ün tam boy portresini yaptığı da bilinmektedir. Yaşamının çoğunu yurt dışında geçiren sanatçının ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. II.Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika'da yoksulluk içinde hayata veda eder ve kimsesizler mezarlığına gömülür. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e geçiş aşamasında ülkemizde özgür kadın tipinin temsilcilerinden biri olan, sanat eğitimi görmek isteyen Türk kızları için akademik eğitim olanağı sağlayan Mihri Müşfik Hanım'ın yurt dışında yokluk içinde hayata veda etmiş olması üzücüdür. Fırtınalı hayatı içerisinde resim sanatı her zaman önemini korumuştur. Ancak onca çalışmasına rağmen eline hiçbir şeyin geçmediğinden yakınan sanatçı, bir tanıdığına yazdığı mektubunda "Senelerce çalıştım. Ne başardım? Hiç. Sağlığımdan oldum. Parasızım" diyerek sıkıntılarını belli eder. Ona göre ressamlık fedakarlık isteyen zor bir meslektir. 
    İlk resim eğitimini Fausto Zonaro'dan alan Mihri Hanım, güçlü desen anlayışına dayalı, titiz bir gözlem sonucu oluşturulmuş eserler üretmiştir. Çalışmaları arasında daha fazla yer tutan portrelerinde modelinin fiziksel özelliklerinin yanı sıra, iç dünyalarını da başarıyla yansıttığı görülmektedir. Resimlerinde Meşrutiyet'in alafranga Türk kadınını gözlemek mümkündür. Bu kadınlar, yaka ve omuz dekolteli Batı tarzı kıyafetleriyle betimlenmişlerdir. Dış mekanlarda çizmiş olduğu kadınlar ise peçelidirler ancak peçelerinin ardından yüzleri görünmektedir ve bu yüzler Mihri Müşfik gibi cesur, entelektüel, dönemin özgürlük rüzgarlarını benimsemiş olan figürlere aittir."





Kaynaklar: Canan Beykal, Yeni Kadın ve İnas Sanayi-i Nefise Mektebi
                     Taha Toros, İlk Kadın Ressamlarımız,
                     Burcu Pelvanoğlu, Eczacıbaşı Sanal Müzesi






14 yorum:

  1. Doğrusu bu ünlü sanatkarımızın adını ilk kez duyuyorum. Acaba yeterince tanıtılmadı mı?
    Kardeşim resim öğretmeni, hemen hatırladı. Diğer adı da Belli dedi.
    Rahmetle anıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadın sanatçıların bilinirliği her zaman daha azdır. Türkiye'de de dünyada da.
      Kardeşiniz resim öğretmeniymiş ne güzel. Muhakkak tanır kendisini, yalnız Belli ismi olduğuna rastlamadım ben. Yazar Mihri Belli ile karıştırıyor olabilir mi?
      Sevgiler...

      Sil
    2. Haklısınız, adlarda yanlış bir çağrışım olmuş.
      Sevgiler.

      Sil
  2. Ben de google'daki resme tıklayınca gördüm, ne kadar güzel portreler yapmış, mekanı cennet olsun, son yılları yoksulluk içinde geçmiş diye okudum çok üzüldüm:(
    Kalemine sağlık Sezer'ciğim.

    YanıtlaSil
  3. Ben de bu sabah bakmıştım... Böyle okuyunca, bir roman kahramanı olarak ne güzel biri diye düşündüm. Kadın otobiyografilerini hep sevmişimdir. Keşke daha çok kayıt tutan bir ulus olsaydık. Kişisel tarihler, toplumların gerçek tarihlerinin oluşması açısından ne kadar önemli oysa.

    Harika bir paylaşım. Çok teşekkürler Eser'ciğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de Orhun'a dün akşam "ileride ilk kadın ressamlarımızdan birinin filmini çeksene" yazdım Tülin Hanım:) Mesela Mihri Müşfik'in hayatı güzel bir dönem filmi olur bence de.
      Teşekkür ediyorum, sevgiler...

      Sil
  4. Teşekkürler yazı için. Keşke proje ödevinizdeki diğer ressamlar hk kısımları da paylaşsanız burdan. Ben çok severek okurdum.

    Selamlar

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkür ederim, çok naziksiniz, beğenmenize sevindim. Açık konuşmak gerekirse, güzel bir çalışmaydı "ulu orta paylaşma belki basılır" diyenler oldu, internet ortamında kopyalama olayı da çok olduğu için hepsini paylaşmayı düşünmedim. Tekrar teşekkürler, sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Olsun, sadece bi öneriydi benimki, diğer blog yazılarıyla idare etmek de güzel, no porplem:)

    YanıtlaSil
  7. Ben Mihri Müşvik Hanımı şimdi sayenizde duydum. İyi ki bu paylaşımı yaptınız.

    YanıtlaSil

Yorumu olan?