14 Eylül 2013 Cumartesi

DOWNTOWN ABBEY VE KEMAL PAMUK



    Bugünlerde Downtown Abbey'e takmış durumdayım. Downtown Abbey, 3 sezon yayınlanmış olan bir İngiliz dönem dizisi. 4.sezon da başlamak üzere. 
    Dönem filmlerine, romanlarına ve dizilerine bayılırım. Bu diziye de bayıldım.                 Belli ki cümle alem sevmiş diziyi. Çünkü Emmy dahil birçok ödüle layık görülmüş. 
    Diziyi uzun uzun anlatacak değilim. 1912 yılında bir malikanede başladığını, 1.Dünya Savaşı ve sonrasında devam ettiğini, malikanenin soylu sahiplerinin yanı sıra hizmetlilerinin de yaşamını anlattığını söyleyebilirim. Kostümlerin, dekorun şahaneliğini de eklemek isterim. 
    Benim asıl bahsetmek istediğim, Kemal Pamuk ismiyle dizide kısa ama önemli bir yer bulan Türk diplomatın yansıtılış biçimi. Seyretmeyenler hemen "yoksa kötü mü tanıtmışlar?" diye düşünmesinler. Tam tersi... Pek güzel, pek hoş tanıtmışlar Türk diplomatı:) 
    Şöyle ki:
    Efendim, bir gün malikaneye ziyarete gelen akrabalardan bir lord, yanında Türk büyükelçiliğinden arkadaşı Kemal Pamuk'u da getiriyor. At üzerinde rüzgar gibi malikanenin bahçesine dalan diplomatımız, evin hanımı ve 3 kızının yanı sıra hizmetçileri bile kendine hayran bırakıyor:) Kadınlar mest olmuş bir şekilde "Hiç Türk'e benzemiyor" diyorlar. Bir tanesi "tanıdığım hiçbir İngiliz'e de benzemiyor" diyor. Ben de, Türkleri yabancı filmlerde ve dizilerde kara kuru, kaba saba, illaki kafasında fesiyle göstermelerine alışık bir Türk izleyici olarak bu noktada mest oluyorum:) "Bravo! Bravo!" diyerek alkış tutacak kıvamda seyrediyorum devamını. Alışık değiliz biz böyle gösterilmeye. Haksız mıyım? Fonda Arap müziği falan da çalmıyordu üstelik.
   
Mr.Pamuğğğk ve Mary:))

    Kemal Pamuk, çok yakışıklı ve çapkın. Giyimine, kuşamına düşkün, titiz. Aynı zamanda bilgili, görgülü ve başarılı da... Evin en büyük kızı Mary'yle daha akşam yemeğinde başlayan flörtleri, gece Mary'nin odasında devam ediyor. Kemal Pamuk, Mary'ye onunla evlenemeyeceğini ama birlikte hoş saatler geçirebileceklerini kafadan belirtiyor:) Mary önce nazlansa da, Kemal'e karşı koyamıyor. Ama güzel şeyler çabuk biter. Genç ve yakışıklı diplomatımız Mary'nin kollarında ölüveriyor:( Evet. Cidden ölüyor. Aniden. Küt diye. Mary, hizmetçisini ve annesini ağlaya ağlaya uyandırıyor. 3 kadın birlikte Pamuk'u odasına taşıyorlar. Çünkü Mary'nin kollarında öldüğü bilinirse uluslararası bir skandal çıkacağı gibi, Mary bir daha asla ve asla koca bulamaz. Ve o tarihte kızlara babalarından miras kalmadığı için zengin birer koca bulmaktan başka şansları yok. Mary "ama çok yakışıklıydı" diye ağlaya ağlaya Pamuk'un gözlerini kapatıyor:) Daha sonra diplomatımızla geçirdiği dakikaları "mutluluğa en yaklaştığım andı" şeklinde tanımlayarak gönlümüzü bir kez daha fethediyor. 
    Kemal Pamuk karakterine tüm izleyiciler bayılmış. Yazarlar belli ki Kemal ismini Mustafa Kemal'den, Pamuk soyadını ise Orhan Pamuk'tan almışlar. Bizde bir köşe yazarı Kemal isminin Masumiyet Müzesi'nden olduğunu düşünüyor ama ben katılmıyorum. O romandaki Kemal karakteri zavallı bir tip. İlerleyen bölümlerde Çanakkale Savaşı'nın da ismi geçiyor ve Çanakkale Savaşı'nın kahramanı herkesin bildiği gibi Mustafa Kemal'dir. Bu dizide yer alan Çanakkale Savaşı söylemleri de tam Türk izleyicisinin hoşuna gidecek türde. Örneğin bir karakter savaşa gitmeyi reddettiğinde şöyle diyor: "Çanakkale Boğazı'nın sularında olmaktansa, hapiste olmayı tercih ederim". Birkaç kere daha savaşın adı geçiyor. 
    Velhasılıkelam, bu dizi hem gözüme hem gönlüme hitap etti. Yazarları gönlüme girdi. Her ne kadar 1912 yılında bizde soyadı kanunu henüz kabul edilmediği için Kemal Pamuk ismi iğreti dursa da... :) 
   

    Dizideki Türk diplomat ve onun yansıttığı karakter çok ilgi çekmiş ve bu bir dönem dizisi olduğu için, gerçekte böyle birinin var olup olmadığını sormuşlar senaristlere. Onlar da bu olayın gerçek olduğunu, fakat isim veremeyeceklerini belirtmişler. Vay!Vay!Vay! diyorum. Bu konuda Radikal gazetesinde bir yazı okudum. O yıllarda İngiltere'de ölen Türk diplomatları araştırmışlar. Birini bulmuşlar. Rüstem Paşa isimli Osmanlı diplomatı İngiltere'de vefat etmiş. Belgelerde paşanın ölüm nedeni belirtilmeden "sabaha karşı 3 sıralarında vefat etmiştir" yazıyormuş.                            Çok ilginç değil mi? 
    Bir İngiliz dizisinde rastladığı karizmatik Türk karakterine sevinen sadece ben değilim:) Google'a Kemal Pamuk yazdığınızda pek çok haber ve yorum göreceksiniz. 
    Konuyu merak edenlere, dönem dizilerini sevenlere, "hangi diziye başlasam" diyenlere, klasik aşk romanları tadındaki Downtown Abbey'i şiddetle tavsiye ederim. 





7 yorum:

  1. merhabalar,gerçekten ilginç bir dizi.izlemek isterim hangi kanalda yayınlanıyor acaba?
    bende bloğuma beklerim:)
    http://wishingbeauty.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. D-Smart dizi kanallarında da rastlıyorum bazen ama ben internetten izledim.

      Sil
    2. Google+ 'da izlediklerim arasındasınız zaten.

      Sil
  2. Ahh ahh tam bana göreymiş bu dizi acil tarafından izlemeye başlayacağım:) Daha önce de okumuş not etmiştim oysa ama unutmuşum. Şimdi okuyunca bir de senden, daha da merak ettim.. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence sen de beğenirsin Tuğbacım! Öpüyorum seni...

      Sil
  3. Sanırım bir 10 dk önce dizinin ilk bölümünü izledim sonra da biraz blog okuyayım dedim ve karşımda bu yazıyı gördüm :) Güzel bir tesadüf oldu. Aslında dönem dizilerini pek sevmiyorum ama bu aralar dilimi geliştirmeye ihtiyacım var, diziyi inanılmaz İngiliz aksanıyla da övdükleri için kayıtsız kalamadım. Bana biraz uzun geldi ama birkaç bölüm daha izleyip müdavimi olup olmayacağıma karar vereceğim. Şu Türk diplomatı da merak ettim doğrusu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa!Ne hoş tesadüf:)Kalp kalbe karşıymış.
      Gretacım, ilk bölüm uzun gibi geliyor gerçekten ama sevenlerin çoğu daha sonra bağımlılık yaptığını söylüyorlar. Ben de aynı fikirdeyim. Aslında yavaş ilerliyor gibi görünen ama sürükleyici bir dizi.
      İngilizcem iyi değildir, çok bilerek yorum yapamayacağım ama bu dizideki aksan bana bile ilginç geldi. Bizim uzman Orhun'dur, ona söyleyip duruyorum "şöyle dediler, böyle dediler" diye:)

      Sil

Yorumu olan?