13 Ağustos 2013 Salı

AMERİKA GÜNLÜĞÜ -1-


    Epeydir uğramıyordum buralara. Uğramadığım zaman içerisinde neler oldu neler! Okyanuslar aştım, ülkeler geçtim, kıtalar değiştirdim. Temmuz ayının son 10-11 gününü Amerika'da geçirdim. 10-11 diyorum çünkü net 9 gece konaklamanın haricinde, şehirler arasında yaptığımız aktarmaları, özellikle NewYork havaalanında geçirdiğimiz saatleri ve iki ülke arasındaki 7 saatlik farkı da kattığımız zaman 10-11 hatta 12 güne sarkan bir durum çıkıyor ortaya. 
    Gezi ayrıntılarını diğer yazılara bırakıp genel bir girizgah yapacak olursam: 
    Ailecek yaptığımız gezi New York- Orlando- Tampa güzergahında seyretti. Şekilde görüldüğü gibi "Never Tired of Travelling" diyerek çıktık yola. (Tişörtümle şirinlik yapayım, kendimi gaza getireyim dedim ama aslında yoruldum:))



   Asıl hedef, günlerimizi deniz-kum-güneş ekseninde geçireceğimizi düşündüğümüz Tampa'ydı. "Neden Tampa?" sorusu akla gelebilir bu durumda. Bilmem? Çok özel bir nedeni yok. 
Miami'ye 3-4 saat uzaklıkta, oraya benziyor ama Miami'den daha küçük ve daha ucuz olduğu için diyebilirim. Giden gören birkaç arkadaşımızın tavsiyelerinin de etkisi oldu tabii.
    Tampa'ya her durumda 2 uçak yolculuğu yaparak ulaşacaktık. Biz İstanbul-New York, 
New York-Orlando güzergahını tercih ettik. Orlando'yu duyunca atladım. Çünkü ben Universal Studyoları'nı görmeyi her zaman çok ama çok istemişimdir. Ekstra harcama gerektirdi belki ama bu fırsatı kaçıramazdım. İyi oldu, hoş oldu. 3 gece kaldık. Orlando'yu çok beğendik ve çok eğlendik. Universal Studyoları'nda kurtlarımızı döküp iyice yorulduktan sonra, dinlenmek için Tampa'ya geçtik. 6 gece konakladık. Orlando-Tampa arasında da arabayla yolculuk ettik. Hepsini anlatacağım:) Anlatmak gerekiyor zaten çünkü herhangi bir geziye çıkmadan önce araştırma yaptığında okuduğun bazı yazılar çok yararlı oluyor. Fakat ne yazık ki faydalı olanlardan çok boş olanlar dolanıyor sanal alemde. Üzgünüm ama böyle. 
    Her neyse. Konuya dönecek olursak: Her ne kadar izlediğim filmlerden, dizilerden; okuduğum kitaplardan dolayı "ya seri katile denk gelirsek, ya arabanın önüne eli baltalı bir zombi fırlarsa, ya birden tepemize şeffaf kubbe düşerse(!)" gibi kaygılarla -ki abartıyor olabilirim ama gerçekten bir çok şey düşündüm- korka korka başladım yolculuğa ama hiçbiri olmadı:) İlginç, eğlenceli ve gerçekten kafa dağıtıcı bir geziydi. Eşim daha önce işi dolayısıyla 2 kere Amerika'ya gitmişti, Orhun ve ben ilk kez onurlandırdık ülkelerini. Vize konusunda sıkıntı yaşamadık. Aracı koymadan kendimiz hallettik vize işini. Bu yüzden kendimizi tebrik ediyorum. Zira vize başvuru formunu doldurmak ve belgeleri hazırlamak hiç hoş bir deneyim değil. Kişi başı 160 Dolar vize ücretini yatırdıktan ve  bir dünya uğraştıktan sonra vize alamamak berbat olurdu. Pek soru sormadan 10 yıl vizeyi verdiler. Belirli bir işi ve ailesi olanları , yani garantisi olanları geri çevirdiklerini pek sanmıyorum. Konsoloslukta genelde tek erkeklere vize vermediklerini gördüm. Aileleri geri çevirmediler. "İyi yolculuklar" diyerek uğurladıkları kişiler vizeyi kapmış oluyordu, kibarca teşekkür ederlerse yandın:) Şaka bir yana, vize isteme durumu beni çok geriyor, üzüyor. Fakat adamlar da haklı. Ama hiç olmazsa bakmayacakları belgeleri istemezlerse daha az eziyetli olur. Fakat Amerika'nın şu güzelliği var vize konusunda. Genelde 10 yıllık veriyorlar. Avrupa ülkeleri gibi 3-5 gün değil yani.
    İlk etapta neler anlatabilirim? Amerika'da hiç Türk'e rastlamamış olmamız ilginçti mesela:) Sadece Universal Studyoları'nda kalabalık arasında yürürken yanımdan geçen bir kadının "basket atacak mısınız?" dediğini duydum şöyle bir. Algılamam birkaç saniye aldı. "Aaa! Türkçe!" dedim, arkamı döndüm. Bizim gibi 3 kişilik bir aile. Ben anlayana kadar uzaklaştılar. Onun haricinde 1 tane bile Türk'e rastlamadık. Daha önce gittiğim ülkelerde neredeyse adım başı Türk'e rastladığımız için ilginç geldi tabii. 
    Amerika gerçekten kozmopolit bir ülkeymiş. Siyahı, beyazı, Hintlisi, Pakistanlısı, çekik gözlüsü, İspanyolca konuşanı... Var da var... Makedonyalı bir market sahibiyle bile tanıştık. "Ah İstanbul! Ah Taksim! Türk yemekleri" dedi durdu:) "Burada hep hamburger" diye ekledi.
   Hamburger dedim de... Amerika'da insanlar gerçekten çok şişmanlar yahu. Kiloluyumdur ama Amerikalı kadınların yanında resmen dal gibi kaldım. İnanılmaz orantısızlar. Birçok kadının üst kısmı 40 bedense,  abartmıyorum alt kısmı direkt 46-48 bedendi. Hani bizde de fark vardır ama 1 beden, taş çatlasın 2 beden oynar yani:) Dedikoduya başlamışken devam edeyim bari. Bir de çok çirkin giyiniyorlar:) Abartısız herkeste parmak arası terlik... Döpiyes giyenin ayağında bile vardı. New York'un en sıcak günlerinde oradaydık. Hava alanında kaz tüyü mont giymiş olanlar hakkında ne düşüneceğimi hiç bilemiyorum. Tamam kapalı yerler soğuk ama o kaz tüyü mont ne birader? Altta etek ve parmak arası terlik, üstte mont. Bir kişi, iki kişi olsa tamam ama çok vardı. 
    Her şey iyi hoştu ama Amerika'nın kokusuna alışamadım. Çok ama çok ağır bir koku var her yerde. Hava alanında, sokaklarda, otellerde, restoranlarda... Yiyeceklerini pişirme tarzıyla ilgili sanırım. Daha önce Tayland'a inince aynı şekilde ağır bir koku almıştım ve nasıl alışacağım diye korkmuştum ama orada çok sürmemişti etkisi. Amerika'da ise hiç geçmedi o koku. Midem kalkmadı desem yalan olur. 
    Herkes "ne aldın?" diye soruyor? :) Bir kere ben tatile, gezmeye gittiğim zaman alışveriş yapmaktan, daha doğrusu alışveriş için gezmekten hiç ama hiç hoşlanmam. Vaktimi o şekilde harcamak istemem. Ama Amerika farklıymış. Ünlü markaları çok ucuza bulabiliyormuşsun. Herkes öyle söylüyor. Ama biz bulamadık:) Çünkü biz bu konuda gerçekten beceriksiziz. Evet özellikle de aramadık zaten ama yol üzerinde uğradığımız büyük marketlerde, outletlerde de buradan ucuz bir şey göremedik. Dönüş yolunda, hava alanına giderken ünlü markaların isimlerinin yazdığı birkaç güzel outlet gördük ama çok geçti. Dediğim gibi hiç önemli değil. Neler aldık peki? Ivır zıvır. Darth Vader figürü, Minion oyuncağı, Harry Potter magnetleri, kitap ayraçları, Dali Müzesi'nden çanta, fincan vs.:)))) Ne kadar ıvır zıvır varsa aldık yani:) Orhun birkaç kitap aldı. Orada kitaplar daha ucuzdur dedim ama bizden farklı değil. Yani Amerika'nın ucuz yanını göremedim. Her şeyin Çin Malı olmasına rağmen. Dolaşıp, uğraşıp indirimli eşyalar alıp dönenleri tebrik ediyorum ne diyeyim?
    Son olarak, dikkatimi çeken başka bir şeyden bahsedip fotoğraflı maceraları diğer yazılara bırakayım. Engelli insanların hayatın içinde rahatlıkla yer alması için yapılan düzenlemeler müthişti. Aslında müthiş değil normaldi belki ama bizler alışık olmadığımız için takdir etmeden duramadım. Sokaklarda çok sayıda tekerlekli sandalye ile gezen insan vardı. Nasıl gezmesinler? Otobüslerde özel mekanizmalar var. Yollar onlara göre ayarlanmış. Her yerde engelliler için ayrılmış masalar, koltuklar var ve tabii ki o ayrılan yerleri gereksiz yere hiç kimse kullanmıyor. Eğlence parklarına tekerlekli sandalyeleriyle gelen insanlar bazı oyuncaklara rahatlıkla binebiliyorlardı. Görevliler inanılmaz yardımcı oluyordu. Amerika hükümetinin kendisi haricindeki ülke insanlarına yaklaşımı malum. Fakat kendi halkına gerçekten iyi bakıyor. Bu konuda çok şey söylenebilir ama bu yazının konusu o değil deyip keseyim ben en iyisi. 
    Şimdilik bu kadar. Orlando ve Tampa'yı ayrı ayrı anlattığım yazılar gelecek efendim.







    

28 yorum:

  1. Amerikaya gitmek istediğimden mi yoksa kaleminizin gücünden mi bu kadar uzun yazıyı okudum acaba:=)
    yazı bütünlüğü hiç bozulmadan, bir çırpıda konuyu dağıtmadan yazmışsınız. Diğer yazılarınızı da okudum, ellerinize sağlık. Ama hala Amerikaya gitmek istiyorum ve diğer yazılarınızı da eğer bir gün gidersem kulakaltımda olsun diye okuyacağım:=)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkur ederim Necla Hanim.
      Herkes gormek istedigi yeri gorsun. Gidersiniz siz de, yeter ki Allah saglik versin.

      Sil
  2. Buraya nasıl oldu da rastladım bilmiyorum ama ben de çok gezen ve blogumda anlatan biriyim. Keşke fotoğraf da koysaydınız, yazılar biraz uzun olmuş. :)
    Kafa'ya beklerim :)

    YanıtlaSil
  3. Onceki gezi yazilarimi gormediniz sanirim. Cok fazla fotograf eklerim ben:) Devami var daha. Fotograflar da gelecek, panik yok:)

    YanıtlaSil
  4. instagramdan fotoğrafların bir kısmına şimdi girip baktım... :) yazıyla bütünleşmelerini de en kısa zamanda bekliyoruz... ^_^

    YanıtlaSil
  5. Daha gecen gün aklimdan gecti inan , "Bu kizin sesi solugu cikmiyor, kesin biryerlerde tatilde, acaba nerelerde" diye, yanilmamisim:) Hem de Amerika busefer, cok ilginc! Bahsettiklerin de cok ilginc ve keyifliydi. Merakla bekliyorum birdahaki fotografli yazini.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gittik geldik. Geçti bile:) Fotoğraflar gelecek Ayşecim. Üşenmeyip ayarlayayım, yazayım.
      Müthiş bir tembellik var bugünlerde.

      Sil
  6. Aman efem aman, bir solukta okuduk güzel Amerika gezisi postunu, sizin adınıza çok sevindim ailece güzel bir seyahat olmuş, ne güzel :)

    YanıtlaSil
  7. ben de bir Gökçeada yazacağım;halis mulis Türk yapımı az hayal kırıklığı bolca isyan. İpuçları süper,bekliyorum diğer yazıları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben seni Bozcaada'da sanıyordum nedense. Bekliyorum yazını. Merak ettim. Gökçeada'ya gitmedim hiç.

      Sil
  8. Amerika nedense ilgimi çok çeken bir ülke değil. Yani gitmek istediğim ülke sıralamasında ilk 10`a girmez gibi:)
    Çok güzel anlatmışsın, fotoğrafları bekliyorum sabırsızlıkla.
    Üçünüz için ne hoş bir tatil olmuş, ne anılar vardır sende şimdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Semicim benim için de ön sıralarda değil aslında (Universal Studyoları hariç. Onu gençlikte görüp takmıştım) ama tek başına karar verilmiyor seyahat konusunda. Eşim benim kadar meraklı değil farklı yerlere. Cesaretlendirmek, gaza getirmek lazım kendisini:) Herhangi bir yere -bu bir restoran da olabilir, bir şehir de- benim ısrarımla gittikten sonra "iyiydi ya" diyor ama sonradan sonradan:) Yani bazen ben ona uyacağım, bazen o bana uyacak.
      Hoş bir tatil oldu gerçekten.

      Sil
  9. Cok isabetli gozlemler efenim, ben soyleyince kimse inanmiyor, hosuma gitti sen yazinca :-)

    YanıtlaSil
  10. Güzel ve farklı bir anlatım olmuş cevap yazmak istedim.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. En başından başlayayım dedim ilk olarak bu postu okudum beni keyifli bir yazı dizisi bekliyor anlaşılan :)

    YanıtlaSil
  12. Hımmm;
    Bazı unuttuğum şeylerle birlikte şöyle söyleyebilirim: öncelikle tişörtüne bayıldım aynından bana da lazım acil tarafından:):) Nerden nerden??? :):)
    Booking.com gerçekten güzel bir site. Önceki yazına istinaden söylüyorum bunu orada yazmayı unutmuşum. Biz de gittiğimiz yerlerde faydalandık fas,tunus, paris gibi. Sizin gidiş güzergahınızı beğendim. Tampa'yı ben bilmiyordum ama miamide kazıklanmaktansa yakın bir yerde kalmayı yeğlerim doğrusu. Süper seçim olmuş bence.
    Vize konusunda çoğu kişi hep aynı şeyleri söyledi. Genelde 10 yıllık veriyorlarmış. Şimdi bizim Cezayir giriş çıkışları var ya açıkçası Amerikaya gitmeye kalkarsak sorun olur mu acaba diye merak ediyorum. Umarım olmaz. Amerikalılar gerçekten şişmanlar demek. Gözle görmeyince tabi anlatılanlar ne derece doğru bilemiyor insan. Pek çok kişi yine senin gibi gözlemlerde bulundu bizzat. Fast food ülkesi olduğu bir gerçek ve cidden çok uyduruk yemekleri var bana kalırsa. Bizim yemeklerin yanında çok saçma sapan şeyler tüketiyorlar. Home tv buna örnek. Bazen ne saçma sapan bir tarif bu diye ekran karşısında gülüyoruz inan ki. Ama adamlar kendilerini satmayı biliyorlar ve bu yüzden iyiler. Modayı takip etmek diye bir kaygı içerisinde değiller bir gerçek. Ama bu yönlerini seviyorum. Kimse kimseyle ayıptır söylemesi sidik yarışında değil. Beş param yok ama iphone kullanırımcı zihniyet yok orada. Birkaç tanıdığımız var onlardan da hep bunu gördüm ben. Bu yönleri takdire şaayan doğrusu. Bazen çok rüküş geliyorlar bana da ama olsun herkes kendi sevdiğini giyiyor biri beni beğenir mi takıntıları yok. Biz alışık olmadığımız için yadırgıyoruz o ayrı. Seviyorum diyorum ama ben de o eski moda hallerini görünce bi bu kadar da olmaz canım diyorum:)Kültür meselesi işte. Biz giyim kuşama önem veriyoruz da ne oluyor reklam hepsi, nato kafa nato mermer. Adamlar giyinmiyor kulanmıyor belki ama üretiyor, çalışıyor ve kendilerinin farkında yaşıyorlar. Neyse çok amerika hayranı göründüm kendi gözüme oysa inan öyle bir takıntım yoktur ama doğruya doğru. Bizim daha 40 değil 40 milyon ekmek yememiz lazım ki sanmam torunlarımın torunları bile göremez o günleri mantalite meselesi çünkü...Açıklayabilmişimdir umarım istediklerimi güzelce. Bu seriye bayıldım daha çok yazmalısın. Amerikaya gittim diyeceği neredeyse soran olursa o derece de aklımda kaldı yazdıkların:):) Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel bir özet yine:) Yeme-içme, giyim kuşam konusunda aynı fikirdeyiz.
      Vize konusunda benim fikrim de şudur ki: onlar zaten kimin ne olduğunun, kimin nereye niye gittiğinin farkındadırlar:) Yani Cezayir konusunda özel bir uygulama yoksa, vizeyi verirler gibi geliyor bana.
      Yazıları beğenmene sevindim. Aslında unuttuğum veya bahsedemediğim şeyler olmasına rağmen yine de fena olmamış o zaman:) Mutlu oldum! Teşekkürler Tuğbacım!

      Sil
    2. Aaa!Tişörtü unuttum. Koton'dan almıştım:)

      Sil
  13. Ayyy ben de şimdi tişörtü sormak için yeniden yazıcaktım haahaa:):) Koton demek tühh rastlamadım hiç..Ama ilk iş bakıcam bulursam alıcam bayıldım valla:):)Kalp kalbe karşı bu kadar olur yani diyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten kalp kalbe karşıymış çünkü birden aklıma geldi, bu sayfaya girip yazdım:) Ben de bakacağım senin için Tuğbacım. Aklımda.

      Sil
  14. Amerika tam da anlattığınız gibi . O kokuyu hep domuz eti kokusu sanırdım ta ki Yunanistan `a gelinceye kadar. Yağ ve etin tuhaf karışımı.
    Giyinme konusunda, çocuk bakma konusunda, aklınıza gelicek her konuda yardıma ihtiyaçları olan bir toplum. Bu sebeple çıkıyor Anerikadan yok evimi temizle yok nasıl giyinmeliyim realty show ları. Tampa da kuzenim çalışmıştı biliyorum güzel bir yer ben gidememiştim.
    Görülmesi ve yaşaması da güzel bir ülke.Tekrar gidesim geldi fakat iyi bir bahane lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten her konuda realty show var:) O açıdan düşünmemiştim.
      Biz de mümkün olur da tekrar Amerika'ya gidersek, tek uçuşlu bir bölgesini düşünüyoruz:)
      Yorum için çok çok teşekkürler.

      Sil
  15. Merhaba şimdi tekrar okudum yazılarını, alışveriş konusu bomba evet. Ben aldım bir de bavul aldım hatta koymak için. Ama onlarda 6 aydır amerika amerika diye almayı ertelediğim ihtiyaç olan şeylerdi. Dönünce burdan da alabilirdim. Uygun fiyatlı filan dedik bişeyler aldık ama alışveriş cenneti lafını söyleyenlere şiddetle karşıyım. Herşey elki daha iyisi bizde de var. O eskidenmiş :) Orlando yazında benim atladıklarımı da yazmışsın dönüp bir iki ekleme yaptım sayende :) Ama anlatmakla olacak gibi değil orası gidi,nce anladım :)

    YanıtlaSil

Yorumu olan?