Bundan 106 yıl önce tam da bugün, 6 Temmuz 1907'de Meksika Coyoacan'da doğar Frida. 6 yaşında geçirdiği çocuk felci sonucunda bir bacağı sakat kalır ve diğer çocukların onu tüm acımasızlıklarıyla "tahta bacaklı Frida" olarak adlandırmalarına neden olur. Bu olay, yaşamı boyunca onu takip edecek olan acıların başlangıcıdır.
Bir bacağı sakattır belki ama çok farklı bir güzelliğe sahiptir Frida. Sade ama çarpıcı... Dikkat çekici... Tıp okumak, doktor olmak en büyük hayalidir. 17 yaşında geçirdiği trafik kazası hayallerini yıktığı gibi, hayatının bambaşka bir yönde ilerlemesine neden olur. Nişanlısı Alejandro ile birlikte bindikleri otobüse bir tren çarpar. Daha sonra o kazayı şöyle anlatır Frida: "Önce başka otobüse binmiştik. Ama küçük şemsiyemi unuttuğumu görünce, aramak için indik. Beni harap eden 2.otobüse böylece bindik". Sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkan bir demir, ardı ardına gelen ameliyatların; alçı, deri ve çelik korselerin nedeni olur. Hayatı boyunca 32 kez ameliyat olur. Her korsenin takılması, çıkarılması ayrı bir işkencedir. Hayatından umut kesilir ama ölmez Frida. Sıkı sıkı tutunur hayata. "Yaşamım, geçirdiğim kazanın çiğ görüntüsü üzerine konmuş saydam bir kopya kağıdı gibiydi" der. Yatakta sırtüstü yatarak geçirdiği ayların sonucunda Ressam Frida doğar. Frida Kahlo... O kadar umutsuz durumdadır ki... Annesi yatağının tavanını ayna ile kaplatır ki hiç olmazsa kendisine bakarak oyalansın. İlk önce bozulur bu duruma ama bir gün ailesinden boya kalemleri ve kağıt ister. Yattığı yerden tavandaki aynaya bakarak otoportrelerini yapmaya başlar. Aynası için "Günlerimin ve gecelerimin celladı ayna" demektedir. Ve bir gün ayağa kalkar. Ama resim yapmayı hiç bırakmaz.
Kazadan sonra nişanlısı onu terk etmiştir tabii ki. Fakat Frida çekicidir, ışıltılıdır.... 22 yaşındayken dönemin en ünlü ressamlarından Diego Rivera ile evlenirler. Diego 43 yaşındadır. Annesi bu evlilik için "Bir fil ile güvercinin evliliği" der. Frida ne kadar ufak tefek ve narinse, Diego da o kadar cüsseli bir erkektir. Çok popüler bir çift olurlar. Evleri dönemin sanatçılarının ve sosyalistlerinin uğrak yeri olmuştur. 10 yıl sonra Diego'nun çapkınlıkları nedeniyle boşanırlar ama 1 yıl sonra tekrar evlenirler. "Biricik kurbağama aşıktım" der Frida. Gerçi kendisi de pek uslu durmamıştır. Aralarında Troçki'nin de bulunduğu sevgilileri olur. Fakat ne olursa olsun Frida denince Diego; Diego denince Frida gelir akıllara.
Çocuğu olsun ister Frida. Hem de çok ister ama 3 hamileliği düşükle sonlanır. Birçok resminde geçirmiş olduğu düşükler, doğmamış bebekleri yer alır.
Yaşamının sonlarına doğru yeni hastalıklarla, yeni ameliyatlarla boğuşmak zorunda kalır. Defalarca hastaneye yatar. Ama resim yapmaktan vazgeçmez. Hasta yatağında da olsa süslenir ve resim yapmaya devam eder. Deri iltihabı, böbrek problemleri derken... Ölümünden 1 yıl önce sakat olan bacağını kesmek zorunda kalırlar. Ve 47 yaşında hayata gözlerini yumar Frida...
Frida'yı Sürrealist ressam olarak nitelendirdiklerinde şiddetle karşı çıkmıştır. "Ben sürrealist değilim, tam tersi hayatımın gerçeklerini çiziyorum" der. Sürreal bir hayat yaşamıştır çünkü. Eserlerinde yaşadığı kaza, geçirdiği ameliyatlar, giyindiği korseler, kaybettiği bebekleri vardır. Bir de pek çok otoportre...
Yaşadığı acıların içinden güçlü bir Frida yaratan sanatçıyı ve eserlerini çok severim. Madem bugün sanatçının 107.doğum günü... Anmak istedim.
Kaynak: Rauda Jamis, Frida Kahlo/Aşk ve Acı (Everest Yayınları)
Filmini seyretmistim, cok begenmistim :-) guzel bir yazi olmus, gercekten guzel.
YanıtlaSilSağol Başakcım. Frida'nın hayatı beni çok etkiliyor.
SilHayatı ve sanatı ile çok özel bir kadın. Doğum günü dolayısı ile anımsatmış olmana sevindim..Güçsüz olduğumuz anlarda anımsamalı böuylesine güçlü insanları...Teşekkürler sezer'cim..:)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim:)
SilMerhaba, Fridayı sadece isim ve bir resim olarak bilirdim. Yazı çok aydınlatıcı ve bilgi verici oldu, teşekkürler...
YanıtlaSil