4 Şubat 2013 Pazartesi
OKUMAK YA DA OKUMAMAK...
Bloglar, Facebook, İnstagram, Twitter vb. sosyal medya kanallarında, her fırsatta nasıl da çok kitap okuduklarından bahseden insancıklar acayip şekilde sinirimi oynatıyorlar. Kendilerine belirtmek isterim ki kitap okumak normal bir eylemdir. Kitap zaten okunmak içindir, okunması için yazılır, okunmalıdır. Kitap okumak fazladan bir erdem değildir. Kişinin devamlı kitap okuduğunu belirtmesi onun ne kadar kültürlü olduğu izlenimini yaratmaz. Yani ben de o izlenimi yaratmıyor. Nasıl yaratsın ki? Bir bakıyorsun, kitap kurdu olduğunu söyleyen şahsın yazılarında imla hatası dolu. Ne bağlaçtan haberi var, ne noktalama işaretlerinden, ne de büyük harf küçük harf ayrımından... Çok okuyan birinin imla kurallarından haberdar olması gerekmez mi? Haksız mıyım?
Yanlış anlaşılmasın. Kişi beğendiği bir kitaptan bahsedebilir;etkilendiği bir kitabı tanıtabilir; fuar, kitap mağazası, kütüphane vb. deneyimlerini aktarabilir. Kaliteli okurla, okuduğunu zanneden arasındaki fark anlaşılır zaten. Benim lafım devamlı devamlı, en ufacık fırsatta, gerekli gereksiz zamanlarda "ben de işte böyle bir kitapseverim, şöyle kitap kurduyum" şeklinde abartılı tavır sergileyenlere. Mesela bugün İnstagram'da gezinirken ünlü bir ismin, kendi evinden bir fotoğraf eklediğini gördüm. Altına da millet çeşitli yorumlar yapmış tabi. Kitapsever bir şahsın yorumu şöyleydi: "Bir tek ben mi masadaki kitapları görüyorum? Hepsini yutmak istiyorum".
He! Evet! Bir tek sen görüyorsun. O kadar akıllı, o kadar kültürlüsün ki! Madalyanı takacağız yakında.
Velhasılıkelam... Bu ve bunun gibi örnekler... Kendilerini kandırıyorlar mı desem? Kendilerini farklı göstermeye çalışıyorlar mı desem? Saftirikler mi desem? Ne desem bilemedim. "İlginç!" deyip kapatayım ben konuyu en iyisi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İlginç hakikaten, okumayan eşektir zaten, "ben eşek değilim, ben eşek değilim" diye bağırmakla aynı bence:) Sevgiler:)
YanıtlaSil:))) Güzel benzetme:)
Silizninizle yazınızın altına imzamı atmak istiyorum :)
YanıtlaSilTabii:) Teşekkürler.
Silhahahha tesadufen blogunuzu fark ettım. Bu yazı hosuma gıttı . İçten geldi ve takibe aldım sizi. Sadece şunu söylemek isterim ben de kelimelerle oynayan (günlük hayatında-kendi içinde) , harflerle arasında farklı bir bağ kuran, kitap okumayı 'seven'lerdenim. Keza dransız dili ve edebiyatı öğrencisiyim Hacettepe'de. Ancak demem o ki; bazen imla kurallarına özellikle uymam. Hatta noktalama işaretlerini kendime göre (daha doğrusu zevkime göre) düzenlediğim olur. Yani bazen doğrusunu bilsek 'bile' istemediğimiz için kullanmayız. Ama sizin sözüne ettiğiniz kişileri bilemiyorum tabi. Kolay gelsin.
YanıtlaSilSevgiler
Teşekkür ederim:) Ben de de'yi, da'yı ayıramayanı görünce deli oluyorum:)) Elimde değil:) Dikkat ederseniz "ayıramayan" dedim. Siz bilinçli kullanmıyorsanız bir bildiğiniz vardır. Onu fark ederim yahu!:)))
SilAhh Sezer'cim ahhh!:)
YanıtlaSilYazinin sonuna geldigimde OHHHHH dedim icimden, ohhh!! Eline yüregine saglik, nasil da rahatliyor insan kendi icinden gelenleri yazan birini görünce var ya... Bu yazdiklarin benim de cok gecmistir icimden, bircok bloglari okurken. Büyük ben de deli olurum. Senin de dedigin gibi, gercek kitap kurtlari zaten ayirt ediliyor okurken v7e onlarin kitap tavsiyelerini, ya da etkilendikleri kitaplardan bahsetmelerini zevkle takip ediyorum. Örnegin senin Steve Jobs'la ilgili yazini cok büyük keyifle okumus ve cok ilginc bulmustum.
Sen de farketmissindir belki, 6 senelik blogumda hic kitaplardan bahsetmem (bu da marifet degil, biliyorum):) ama iste tam da bu sebeplerden dolayi bahsetme geregi duymam hic.
Ama bu kadin hic mi kitap okumaz diyenlere... merak etmeyin okurum. Hem de bircogunuzdan daha fazla okudugum kesin. Yoksa hic Türk okulu okumamis, Türkce dersi almamis, Almanya'da büyümüs birisi olarak kendimi TR'de yasayan bircogundan daha iyi ifade edebildigimi biraz da neye borcluyum saniyorsunuz?:)
Valla kusura bakma Sezer'cigim, bilirsin hic adetim degildir böyle ukalalik yapmak ama..yeri gelmisken icimden geldi ilk defa. Belki mesaj yerine ulasir...;)
Tekrar eline saglik. Öpüyorum.
Canım Ayşe, Almanya'da yaşadığın halde ne kadar düzgün bir Türkçe kullandığın dikkatimi çekmişti daha en başta. Dediğim gibi kişi kendini belli ediyor zaten.
SilBen de seni öpüyorum canım benim.
kendimizi farklı göstermeyi, abartmayı seviyoruz. Birşeyler yaparken birilerinin gözüne sokup, bak ben bunu yapıyorum demekten hoşlanıyoruz. Mütevazi olmayı, kendi yerimize karşımızdakine yorum yapmayı bırakamıyoruz. O mesajı yazana büütn kitapalrı yedirmek geldi içimden:D
YanıtlaSil:)) Devir böyle maalesef:)
SilGerçekten ilginç bir yazı olmuş:)))) Zor bir durum olmalı... Ben profesyonel yaşamımda ayıramayan, yapamayan, anlayamayan, fark edemeyen... kişilerle çalıştığımdan olsa gerek farklı bakıyorum bu durumlara...Herkesin "ayıramadığı", "ayırmak istemediği" diğerinin önem derecisinde olmadığı "özel" durumları oluyor nede olsa..(de ayrılmalı mıydı yoksa)
YanıtlaSilBu arada ben de rahatsızlık duymayan "imlasız"lardanım... Ama size verdiğim imlasız durumlarımdan dolayı peşinen üzgün olduğumu bildiririm....:)
Estağfurullah:)Belirttiğim gibi kişi kendini belli ediyor zaten. Benim lafım kendini olduğundan farklı gösterenlere, boş konuşanlara. Yani bakıyorum her fırsatta "şöyle iyi okurum, böyle iyi okurum" diyor, tavsiye ettiği kitaplar "tavuk suyuna çorba" kıvamında kitaplar. Okumak var, "okumak" var.
Silİmla konusuna gelince... Elimde değil, bozuk Türkçe ile yazılmış bir yazıyı okurken müthiş dikkatim dağılıyor. Benim de hatalarım oluyordur ama dikkat etmem gerekir diye düşünüyorum. Oğluma da hep bunu tavsiye ediyorum ki 15 yaşında olmasına rağmen bilgisayar dili kullanmaz. Hoşuma da gidiyor bu durum:)
Teşekkür ederim yorumunuz için.
vay kitap sızlar (ay ayıramadım galiba) kitapsız'lar.
YanıtlaSil:)))
Hehehe! Sen var ya sen:))
SilBir de dekor olsun diye kitap alanlar var. Örneğin diyor ki mavi ciltli kitabınız var mı, ağzım açık kaldı :)))
YanıtlaSilOfff! Gerçekten mi???
Sil