2 Mayıs 2012 Çarşamba

ANADOLU KAVAĞI...MARMARA'DAN KARADENİZ'E...

    Geçtiğimiz hafta sonu oğlumuz okul gezisindeydi. İlk kez tek başına yolladık. Hemen hemen tüm sınıf katıldı geziye çünkü bu yıl ortaokul bitiyor ve son kez bir arada tatil yapmak istediler. Bursa, Bergama, Ayvalık, Asos, Çanakkale... Bir güzel gezdiler. Çok da eğlenmişler. Gençlik güzel şey. Bu tatillerin tadı ömür boyu unutulmaz. 
    Delikanlı olmayınca ev çok boş geliyor tabi bize ama bu duruma yavaş yavaş alışmamız lazım sanırım. Çünkü oğlumuz büyüyor. Daha çok gezileri olacak. Belki şehir dışında, belki yurt dışında okuyacak. Biz kalacağız karı-koca baş başa... 
    Geçtiğimiz hafta sonu bu anlamda bir alıştırma oldu. Oğlumuz gezmelerdeyken biz de gezelim dedik:)  Bir gün kalktık Anadolu Kavağı'na gittik. Ne hikmetse aşırı bir trafik yoktu. Hava mis gibiydi. Ve manzara çoook güzeldi. Gözümüz gönlümüz açıldı. 

 
     Anadolu Kavağı'na vardığımızda arabayı park ettik ve yukarıya Yoros Kalesi'ne tırmandık. (Arabayla da çıkılıyor, biz yürümeyi tercih ettik.) Şansımıza kale kapalıydı. Bazen böyle kırk yılda bir gittiğim ve görmek istediğim herhangi bir yer tadilatta veya restorasyonda oluyor ya... Deli oluyorum. Ve bu durum sıkça yaşanıyor çünkü burası bitmeyen tadilatlar ve restorasyonlar ülkesi. Haliyle biz de sadece dışarıdan bakıp muhteşem manzarayı seyrettik. Kalenin yanındaki kafede bir şeyler içtik Marmara Denizi ile Karadeniz'in kucaklaştığı muhteşem deniz manzarasına karşı... Yoros Kalesi Doğu Roma döneminden kalma bir kaleymiş. Cenevizlilerin ve Osmanlıların eline geçmiş daha sonra. 

 
     Kaleden inince deniz kenarında yürüdük bir süre. Bata çıka ilerleyen yunusları seyrettik. Çok vardı. İnanılmaz mutlu oldum yunusları doğal ortamlarında görünce. (Yunus parklarını hiç sevmem, onaylamam.)

 
    Biz böyle kaleydi yunustu derken gün akşama yaklaştı. Acıktık. Balıkçı lokantalarının yer aldığı iskele tarafına döndük.  Çok çabuk kandırıldık. Müşteri kapma yarışındaki ilk lokantalardan ilkine tav olduk:) Memnun da kaldık açıkçası. Yine güzel manzaraya karşı, güzel balıklar yedik.

 
    Anadolu Kavağı çok hoş bir balıkçı köyü. Marmara Denizi ile Karadeniz'in birleştiği noktada. İstanbul'da ama İstanbul'un karmaşasından çok uzakta. Dinlendiren, huzur veren bir yer... "Maviyle yeşilin kaynaştığı" tabiri vardır ya hani... İşte aynen o durumda. Ulaşımı zor değil. Arabayla gelmeyecek olanlar için şehir hatlarının düzenlediği seferler ve belediye otobüsü seferleri var. Yabancı turistlerin çokluğu dikkatimi çekti. Millet ta nerelerden gelmiş. Ben İstanbul'da doğdum, büyüdüm ama ancak ikinci kez ziyaret etmiş oldum Anadolu Kavağı'nı. Ve şunu idrak ettim. Seferleri sıklaştırmamız lazım.














 

5 yorum:

  1. Resimlerin icine düsecektim adeta izlerken. Sonuna geldigimde "aaaa bitti miii?:(" diye gecti icimden.

    Yillar önce Istanbul'da bogaz turu yaptigimizda gemi orada mola vermisti bir saat. Balik yemistik o balikcilarin birinde, cok keyifliydi. Simdi izlerken hasret giderdim ve yine o güne döndüm sankki... nekadar iyi geldi bu fotograflar , bu görüntüler anlatamam...hele gurbette olunca böyle fotograflari cekip yutuyorsunuz adeta sünger gibi:)

    Cok tesekkür ederim Sezer'cim paylasim icin, oglus yokken güzel bir kacamak olmus:)

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim canım benim. Mutlu edebildiysem ne mutlu bana.

    YanıtlaSil
  3. fotoğraflar gerçekten çok hoş :)
    bir de ödüllendirdim sizi :)

    YanıtlaSil
  4. Fotoğraflar çok güzel 1 yıl oldu gitmeyeli :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet fotoğraflar fena olmamış:)Ben de bu yazıya ekleyince anladım:)
      Teşekkür ediyorum.

      Sil

Yorumu olan?